Sözler - page 1265

On Beşinci Söz
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
287
Ék
eƒo
Lo
Q Én
gn
Éæ r
?n
©n
Ln
h n
í«/
HÉn
°ün
ªp
H Én
«r
ft
ódG n
ABÉ n
ª s
°ùdG És
æs
jn
R r
ón
? n
dn
h
(1)
p
Ú/
WÉn
« s
°û?p
d
ayetinin mealinde ve melâike ile şey-
tanların mübarezeleri hakkındaki ayatın, kozmoğ-
rafyacıların dar akıllarına yerleşmeyen mühim bir
sırrını, “Yedi Basamak” namıyla yedi muhkem
hüccet ve metin bir mukaddeme ile tefsir ediyor.
Ve şu ayetin semasından evham-ı şeytaniyeyi rec-
medip tart eder.
ON BEŞİNCİ SÖZÜN ZEYLİ
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
299
Kur’ân’ın kelâmullah ve Hazret-i Muhammed
(
ASM
) Allah’ın Resulü olduğunu mukni delillerle is-
pat eden, münazara tarzında yazılmış beliğ bir ri-
saledir.
On Altıncı Söz
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
314
n
¿Én
ër
Ñ°o
ùn
a @o
¿ƒo
µn
«n
a r
øo
c o
¬ n
d n
?ƒo
?n
j r
¿n
G Ék
Är
«n
°T n
OGn
Qn
G = Gn
Pp
G = o
? o
ôr
en
G B Én
ªs
fp
G
(2)
n
¿ƒo
©n
Lr
ôo
J p
¬r
« n
dp
Gn
h m
Ar
?n
T u
?o
c o
äƒo
µ` n
?n
e /
?p
ón
«p
H …/
ò s
dG
ayetleri-
nin mealindeki çok ayatın ifade ettiği “ehadiyet-i
zatiyesi ile külliyet-i ef’al; ve vahdet-i şahsiyesi ile
muinsiz umumiyet-i rububiyet; ve ferdaniyetiyle
şeriksiz şümul-i tasarrufat; ve mekândan münez-
zehiyetiyle her yerde hazır bulunması; ve nihayet-
siz ulviyetiyle her şeyle yakın olması; ve bir tek
meal:
anlam, mana.
mekân:
yer, mesken, ikametgâh.
melâike:
melekler.
metin:
sağlam, dayanıklı.
muhkem:
kuvvetli.
muin:
yardımcı.
mukaddeme:
ön söz, takdim.
mukni:
ikna eden, inandırıcı.
mübareze:
kavga, dövüşme.
mühim:
önemli.
münazara:
tartışma.
münezzehiyet:
hiçbir şeye muh-
taç olmama.
nam:
isim, ad.
nihayetsiz:
sonsuz.
recmetmek:
taşlamak.
resul:
elçi, peygamber.
risale:
belli bir konuda yazılmış
küçük kitap.
sema:
gök; felek.
sır:
insanın aklının erişemediği
İlâhî hikmet.
şerik:
ortak.
şeytan:
Hz. Âdem’in üstünlüğü-
nün kabulü anlamında ona secde
edilmesi ile ilgili İlâhî emre uyma-
dığı için semadan kovulan ve o
zamandan beri âdemoğullarını
doğru yoldan çıkartmaktan geri
durmayan lânetlenmiş varlık, ib-
lis.
şümul-i tasarrufat:
Cenab-ı Hak-
kın sahiplik ve idare edişinin kap-
samlılığı.
tart:
kovma.
tarz:
biçim.
tefsir:
açıklama.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik.
umumiyet-i rububiyet:
Cenab-ı
Hakkın idare ve terbiye ediciliği-
nin her şeyi kapsaması.
vahdet-i şahsiye:
şahsın birliği.
zeyil:
ek, ilâve.
ayat:
Kur’ân ayetleri.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si.
beliğ:
belâgatle, düzgün ola-
rak meramını anlatan.
delil:
kanıt.
ehadiyet-i zatiye:
Allah’ın
birliği, tekliği.
evham-ı şeytaniye:
şeytanî
kuşkular.
ferdaniyet:
birlik, teklik.
hâzır:
her yerde var olan.
hüccet:
delil.
ifade:
anlatma.
ispat:
delil ve şahit göstere-
rek doğruyu ortaya koyma.
kelâmullah:
Allah kelâmı,
Kur’ân-ı Kerîm.
kozmoğrafya:
astronomi.
külliyet-i ef’al:
fiillerin genel-
liği ve çokluğu.
1.
And olsun ki, dünya semasını Biz kandillerle süsledik. Şeytanlar için o kandilleri birer taş
yaptık. (Mülk Suresi: 5.)
2.
Bir şeyin olmasını murat ettiği zaman, Onun işi sadece “OI” demektir o da oluverir. • Şanı
ne yücedir Onun ki, her şeyin hüküm ve tasarrufu Onun elindedir. Siz de Ona döndürüle-
ceksiniz. (Yâsin Suresi: 82-83.)
SÖZLER | 1265 |
F
İHRİST
1...,1255,1256,1257,1258,1259,1260,1261,1262,1263,1264 1266,1267,1268,1269,1270,1271,1272,1273,1274,1275,...1482
Powered by FlippingBook