Sözler - page 1267

Kalbe Farisî Olarak Tahattur Eden
Bir Münacat
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
336
Ehl-i Gaflet Dünyasının Hakikatini Tasvir
Eden Birinci Levha
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
350
Ehl-i Hidayet ve Huzurun Hakikat-i
Dünyalarına İşaret Eden İkinci Levha
. . . . . . . . .
351
Barla Yaylası, Çam, Katran, Ardıç,
Karakavağın Bir Meyvesi
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
353
Yıldızları Konuşturan Bir Yıldızname
. . . . . . . . . .
361
On Sekizinci Söz
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
363
Bu söz, İki Makamdır. İkinci Makamı yazılmamış.
BİRİNCİ MAKAMI
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
363
Üç Noktadır.
Birincisi:
n
¿ƒ t
Ñp
ëo
j n
h Gr
ƒn
Jn
G n
B É p
à n
¿ƒo
Mn
ôr
Øn
j n
øj/
ò s
dG s
øn
Ñ°n
ùr
ën
J n
(1)
Go
ƒ?n
©r
Øn
j r
º n
d Én
ªp
H Gho
ón
ªr
ëo
j r
¿n
G
ayetinin, fahre meftun,
şöhrete müptelâ, medhe düşkün, hodbin nefs-i
emmarenin kafasına sille-i tedibi vuran bir sırrını,
İkincisi:
(2)
o
¬n
?n
?n
N m
Ar
?n
T s
?o
c n
øn
°ùr
Mn
G
’nın çirkin ve bah-
si hilâf-ı edep görünen şeylerin güzel cihetlerini
gösteren bir sırrını,
Üçüncüsü:
(3)
*G o
º o
µ r
Ñp
Ñ r
ë o
j /
ʃo
©p
Ñs
JÉ n
a $G n
¿ƒt
Ñ p
ë o
J r
º o
àr
æ`o
c r
¿p
G
ayetinin risalet-i Ahmediyeye (
ASM
) dair ince, fa-
kat kuvvetli bir delilini gösteren bir sırrını tefsir
eder.
medih:
övme.
meftun:
vurgun, düşkün, tutkun.
münacat:
Allah’a dua etme, yal-
varma.
müptelâ:
düşkün.
nefs-i emmare:
insanı kötülüğe
sürükleyen nefis, insana kötü ve
günah olan işlerin yapılmasını
emreden nefis.
nokta:
konu ile ilgili önemli bö-
lüm.
risalet-i Ahmediye:
Peygamber
Efendimizin peygamberliği.
sır:
insanın aklının erişemediği
İlâhî hikmet.
sille-i tedip:
terbiye tokadı.
şöhret:
ün; ad, san.
tahattur:
hatırlama.
tasvir:
bir şeyi yazıyla veya baş-
ka ifade şekilleriyle anlatma.
tefsir:
açıklama.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si.
azap:
ceza, eziyet.
bahis:
konu.
cihet:
yön, taraf.
dair:
ilgili.
delil:
kanıt.
ehl-i gaflet:
dünyaya daldı-
ğından, ahiretin farkında ol-
mayan.
ehl-i hidayet:
doğru yolda
olanlar.
fahir:
övünme.
Farisî:
Farsça.
hakikat:
gerçek.
hakikat-i dünya:
dünya ha-
yatının iç yüzü.
hilâf-ı edep:
edep dışı.
hodbin:
enaniyetli, bencil.
huzur:
gönül ferahlığı.
işaret:
bildirme, gösterme.
kalb:
insanın manevî bünye-
sindeki hislerin ve duyguların
merkezi; gönül, dil; ruh.
kuvvet:
etkileme gücü.
levha:
çerçevelenerek duva-
ra asılan hat.
1.
Yaptıkları kötülüklerle sevinen ve yapmadıkları hayırlarla övülmekten hoşlanan kimseleri,
sakın azaptan kurtulur zannetme. (Âl-i İmran Suresi: 188.)
2.
O her şeyi en güzel şekilde yarattı. (Secde Suresi: 7.)
3.
[De ki:] Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin. (Âl-i İmran Suresi: 31.)
SÖZLER | 1267 |
F
İHRİST
1...,1257,1258,1259,1260,1261,1262,1263,1264,1265,1266 1268,1269,1270,1271,1272,1273,1274,1275,1276,1277,...1482
Powered by FlippingBook