Sözler - page 306

Allah nam›na iftira eden, yalan söyleyen, en edna bir de-
receye düfler. Bir sine¤i daimî bir surette tavus görmek ve
tavusun büyük evsaf›n› onda her vakit müflahede etmek
ne kadar muhal ise, flu mesele de öyle muhaldir. F›traten
ak›ls›z, sarhofl bir divane lâz›m ki buna ihtimal versin.
Rabian
: Hem, Kur’ân’› kelâm-› befler farz etmek; lâ-
z›m gelir ki, nev-i benîâdemin en büyük ve muhteflem or-
dusu olan ümmet-i Muhammediyenin (a.s.m.) mukaddes
kumandan› olan Kur’ân, bilmüflahede kuvvetli kanunla-
r›yla, esasl› düsturlar›yla, nafiz emirleriyle o pek büyük
orduyu, iki cihan› fethedecek bir derecede bir intizam
verdi¤i ve bir inzibat alt›na ald›¤› ve maddî manevî teçhiz
etti¤i ve umum o efrad›n derecat›na göre ak›llar›n› talim
ve kalplerini terbiye ve ruhlar›n› teshir ve vicdanlar›n› tat-
hir ve aza ve cevarihlerini istimal ve istihdam etti¤i hâl-
de—hâflâ, yüz bin defa hâflâ—kuvvetsiz, k›ymetsiz, as›l-
s›z bir düzme farz edip, yüz derece muhali kabul etmek
lâz›m gelmekle beraber, müddet-i hayat›nda ciddî hare-
kât›yla Hakk›n kanunlar›n› benîâdeme ders veren ve sa-
mimî ef’aliyle hakikatin düsturlar›n› beflere talim eden ve
halis ve makul akvaliyle istikametin ve saadetin usulleri-
ni gösteren ve tesis eden ve bütün tarihçe-i hayat›n›n fla-
hadetiyle Allah’›n azab›ndan çok havf eden ve herkesten
ziyade Allah’› bilen ve bildiren
1
ve nev-i beflerin beflten
birisine ve küre-i arz›n yar›s›na bin üç yüz elli sene ke-
mal-i haflmet ile kumandanl›k eden ve cihan› velveleye
veren ve flöhretfliar fluunat›yla nev-i beflerin belki kâina-
t›n elhak medar-› fahri olan bir zat›—hâflâ, yüz bin defa
akval:
sözler, söylemler.
aza:
organlar, uzuvlar.
azap:
ceza.
benîâdem:
Âdemo¤ullar›, insan-
lar.
befler:
insan.
bilmüflahede:
görerek.
cevarih:
öz de¤erler.
ciddî:
a¤›rbafll›, sakin.
cihan:
dünya.
daimî:
sürekli.
derecat:
seviyeler, aflamalar.
divane:
deli.
düstur:
kanun, kural.
edna:
pek afla¤›.
ef’al:
davran›fllar.
efrat:
bireyler, fertler.
elhak:
do¤rusu.
esas:
as›l temel.
farz etmek:
kabul etmek, var-
saymak.
fetih:
kuflat›p kazanma.
f›traten:
yarat›l›fltan.
hakikat:
do¤ru ‹slâmiyet.
halis:
hilesiz.
harekât:
hareketler.
hâflâ:
asla, öyle de¤ildir.
havf:
korku.
iftira:
yalanla birine suç yükleme.
ihtimal:
olabilirlik.
intizam:
düzgünlük.
inzibat:
huzur, düzenlilik.
istihdam:
çal›flt›rma.
istikamet:
do¤ruluk, dürüstlük.
istimal:
kullanma.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
kanun:
yasa, temel kurallar.
kelâm-› befler:
insan sözü.
kemal-i haflmet:
mükemmel
gösteriflli büyüklük.
kumandan:
komutan.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
lâz›m:
gerekli, olabilir.
maddî:
d›fl görünüm.
makul:
akla uygun.
manevî:
ruha ve içe yönelik.
medar-› fahir:
övünme sebebi.
mesele:
önemli problem.
muhal:
olmayacak fley, imkâns›z.
muhteflem:
görkemli, flanl›.
mukaddes:
kutsal, temiz.
müddet-i hayat:
yaflam süresi.
müflahede:
görmek.
nafiz:
tesirli, faydal›.
nam:
isim.
nev-i benîâdem:
insan o¤lu cinsi.
nev-i befler:
insano¤lu, insan
nesli, insanl›k.
ordu:
amaçta birleflmifl insanlar›n
tamam›.
rabian:
dördüncüsü.
saadet:
mutluluk.
samimî:
içten.
suret:
biçim, flekil.
flöhretfliar:
flöhret sahibi.
fluunat:
olaylar.
talim:
ö¤retme, e¤itme.
tarihçe-i hayat:
biyografi.
tathir:
temizlenme.
teçhiz:
donat›lm›fl.
terbiye:
kabiliyetlerini gelifl-
tirme.
teshir:
emrine itaat ettirme.
tesis:
meydana getirme.
umum:
bütün.
usul:
as›l, do¤ru, öz.
ümmet-i Muhammediye:
Hz.
Muhammed’in ümmeti.
vakit:
zaman.
velvele:
heyecan.
vicdan:
iyiyi kötüden ay›rt et-
meye yard›mc› olan ahlâkî
duygu.
zat:
flah›s, kifli.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Buharî
, Edep: 72, ‹'tisam: 5;
Müslim
, Fezail: 127, 128;
Müsned
, 6:45, 181.
306 | SÖZLER
O
N
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,296,297,298,299,300,301,302,303,304,305 307,308,309,310,311,312,313,314,315,316,...1482
Powered by FlippingBook