Sözler - page 434

bulunuyor. Müthifl bir halecan ve heyecan hisseder. Bun-
dan kurtulmak için huzurdan kaçar, gaflete dalmak ister.
Bu yaran›n merhemi budur:
Bak, ey bîçare vesveseli adam! Telâfl etme. Çünkü, se-
nin hat›r›na gelen, fletim de¤il, belki tahayyüldür. Tahay-
yül-ü küfür, küfür olmad›¤› gibi, tahayyül-ü fletim dahi,
fletim de¤ildir. Zira, mant›kça, tahayyül hüküm de¤ildir.
fietim ise hükümdür.
Hem bununla beraber, o çirkin sözler, senin kalbinin
sözleri de¤il. Çünkü, senin kalbin, ondan müteessir ve
müteessiftir. Belki, kalbe yak›n olan lümme-i fleytanîden
geliyor. Vesvesenin zarar›, tevehhüm-ü zarard›r; yani
onu zararl› tevehhüm etmekle, kalben mutazarr›r olmak-
t›r. Çünkü, hükümsüz bir tahayyülü hakikat tevehhüm
eder. Hem fleytan›n iflini kendi kalbine mal eder; onun
sözünü, ondan zanneder. Zarar anlar, zarara düfler. Za-
ten fleytan›n da istedi¤i odur.
‹K‹NC‹ VEC‹H
Budur ki: Manalar kalpten ç›kt›klar› vakit, suretlerden
ç›plak olarak hayale girerler; oradan suretleri giyerler.
Hayal ise, her vakit bir sebep taht›nda, bir nevi suretleri
nesç eder. Ehemmiyet verdi¤i fleyin suretlerini yol üstün-
de b›rak›r; hangi mana geçse, ya ona giydirir, ya takar,
ya bulaflt›r›r, ya perde eder. E¤er manalar, münezzeh ve
temiz iseler, suretler mülevves ve rezil ise, giymek yok-
tur; fakat, temas var. Vesveseli adam temas›, telebbüsle
iltibas eder. “Eyvah,” der. “Kalbim ne kadar bozulmufl.
bîçare:
çaresiz.
ehemmiyet:
önem.
gaflet:
Allah’tan uzaklafl›p nefsi-
nin arzular›na dalmak.
hakikat:
gerçek.
halecan:
titreme, kalp çarp›nt›s›.
hayal:
insan›n zihninde tasarla-
y›p, canland›rd›¤› fley.
heyecan:
duygularda ve ruhî ya-
p›da meydana gelen coflkunluk.
huzur:
‹lâhî huzur.
hüküm:
karar.
hükümsüz:
geçersiz karar.
iltibas:
kar›flt›rmak.
küfür:
Allah’›n varl›¤›na, birli¤ine
inanmama.
lümme-i fleytanî:
insan›n kalbi-
nin bir köflesinde bulunan fleyta-
n›n flüphe ve kuruntu f›s›ldad›¤›
yer.
mana:
anlam.
mant›k:
do¤ru düflünme usul,
esas ve kurallar›ndan bahseden
ilim.
merhem:
yaraya sürülen ilâç.
mutazarr›r:
zarar görmüfl, ziyana
u¤ram›fl.
mülevves:
kirli, pis.
münezzeh:
temizlenmifl, ar›nm›fl.
müteessif:
kederlenen, mahzun.
müteessir:
üzülmüfl, hüzünlü.
nesç:
dokuma, iflleme.
nev’î:
nev’e ait, çeflitle ilgili.
rezil:
baya¤›, ahlâks›z.
sebep:
neden.
suret:
flekil, görünüfl.
fletim:
sövme, küfretme.
tahayyül:
hayalinde canlan-
d›rma, düflünmek.
tahayyül-ü küfür:
küfrü ha-
yal etme, düflünme.
telâfl:
endifle, kayg›.
telebbüs:
giyme, bir fleyle
bütünleflme.
temas:
de¤me, dokunma.
tevehhüm:
yok olan› var
zannetme, evham.
tevehhüm-i zarar:
zarar zan-
netme, vehmetme.
vakit:
zaman, an
vecih:
yön
vesvese:
flüphe, kuruntu.
zan:
sanma.
zira:
çünkü.
434 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1...,424,425,426,427,428,429,430,431,432,433 435,436,437,438,439,440,441,442,443,444,...1482
Powered by FlippingBook