Sözler - page 444

tesadüfî ve karma kar›fl›k ifllerdir; kendi kendine dönü-
yor. Benim neme lâz›m?”
Ak›ll› arkadafl› ona dedi: “Senin bu temerrüdün beni
de, belki çoklar›n› da belâya atacakt›r. Bir edepsizin yü-
zünden, bazen olur ki, bir memleket harap olur.”
Yine o serseri dönüp, dedi ki: “Ya kat’iyen bana ispat
et ki, bu koca memleketin tek bir maliki, tek bir sânii var-
d›r; yahut bana iliflme.”
Cevaben arkadafl› dedi: “Madem inad›n divanelik de-
recesine ç›km›fl; o inad›nla bizi ve belki memleketi bir
kahra giriftar edeceksin. Ben de sana on iki bürhan ile
gösterece¤im ki, bir saray gibi flu âlemin, bir flehir gibi flu
memleketin tek bir ustas› vard›r. Ve o usta, her fleyi ida-
re eden yaln›z odur. Hiçbir cihette noksaniyeti yoktur.
Bize görünmeyen o usta, bizi ve her fleyi görür ve sözle-
rini iflitir. Bütün iflleri mu’cize ve harikad›r. Bütün bu gör-
dü¤ümüz ve dillerini bilmedi¤imiz flu mahlûklar onun
memurlar›d›r.”
B‹R‹NC‹ BÜRHAN
Gel, her tarafa bak, her fleye dikkat et. Bütün bu ifller
içinde gizli bir el iflliyor. Çünkü, bak, bir dirhem
(HAfi‹YE 1)
kadar kuvveti olmayan, bir çekirdek küçüklü¤ünde bir
fley, binler batman yükü kald›r›yor. Zerre kadar fluuru
(HA-
fi‹YE 2)
olmayan, gayet hakîmâne ifller görüyor.
âlem:
dünya.
batman:
eskiden kullan›lan ve
sekiz kiloluk a¤›rl›¤a karfl›l›k ge-
len bir ölçü birimi.
belâ:
s›k›nt›, musibet.
Bürhan:
delil.
cihet:
yön.
çekirdek:
tohum.
dirhem:
eskiden kullan›lan üç
graml›k bir ölçü birimi.
divane:
deli.
edepsiz:
terbiyesiz.
gayet:
son derece.
giriftar etmek:
yakalatmak, içine
sokmak.
hakîmâne:
hikmetli bir flekilde.
harap:
y›k›lm›fl olan.
harika:
ola¤anüstü.
hafliye:
aç›klay›c› not, dipnot.
idare:
yönetme, çekip çevirme.
iliflme:
dokunma, kar›flma.
inat:
›srarla diretme.
ispat etme:
kan›tlama, do¤rulu-
¤unu ortaya koyma.
kah›r:
mahvolma.
kat’iyen:
kesin olarak.
lâtif:
ince, yumuflak.
mahlûk:
yarat›k.
malik:
sahip.
memleket:
ülke.
memur:
emir alt›nda olan.
mu’cize:
bir benzerini yapma
konusunda âciz kal›nan ola-
¤anüstü fley.
nazenin:
narin, ince yap›l›.
nebatat:
bitkiler.
neme lâz›m:
bana ne.
noksan:
eksik.
sâni:
sanatkâr, usta.
serseri:
ak›ls›z, bafl›bofl.
s›klet:
a¤›rl›k.
fluur:
anlay›fl, bilinç.
temerrüt:
inat etme.
tesadüfî:
tesadüfen, rastgele.
yahut:
veya.
zerre:
çok küçük parça.
444 | SÖZLER
Y
‹RM‹
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
HAfi‹YE 1:
A¤açlar› bafllar›nda tafl›yan çekirdeklere iflarettir.
HAfi‹YE 2:
Kendi kendine yükselmeyen ve meyvelerin s›kletine dayan-
mayan üzüm çubuklar› gibi nazenin nebatat›n baflka a¤açlara lâtif eller
at›p sarmalar›na ve onlara yüklenmelerine iflarettir.
1...,434,435,436,437,438,439,440,441,442,443 445,446,447,448,449,450,451,452,453,454,...1482
Powered by FlippingBook