Sözler - page 857

‹flte, kudret-i ‹lâhiye, zatiyedir; öyle ise, acz tahallül
edemez. Hem, melekûtiyet-i eflyaya taallûk eder; öyle
ise, mevani tedahül edemez. Hem, nispeti, kanunîdir;
öyle ise cüz, külle müsavi gelir ve cüz’î, küllî hükmüne
geçer. ‹flte flu üç meseleyi ispat edece¤iz.
B‹R‹NC‹ MESELE:
Kudret-i ezeliye, Zat-› Akdes-i ‹lâhi-
yenin lâz›me-i zaruriye-i zatiyesidir. Yani, bizzarure zat›n
lâz›mesidir; hiçbir cihet-i infikâki olamaz. Öyle ise, kud-
retin z›dd› olan acz, o kudreti istilzam eden zata bilbeda-
he ar›z olamaz. Çünkü, o hâlde cem-i z›ddeyn lâz›m ge-
lir.
Madem acz, Zata ar›z olamaz; bilbedahe, o Zat›n lâz›-
m› olan kudrete tahallül edemez.
Madem acz, kudretin içine giremez; bilbedahe, o kud-
ret-i zatiyede meratip olamaz. Çünkü, her fleyin vücut
meratibi, o fleyin z›tlar›n›n tedahülü iledir. Meselâ, hara-
retteki meratip, bürudetin tahallülü iledir; hüsündeki de-
recat, kubhun tedahülü iledir; ve hakeza, k›yas et.
Fakat, mümkinatta hakikî ve tabiî lüzum-u zatî olma-
d›¤›ndan, mümkinatta z›tlar birbirine girebilmifl, merte-
beler tevellüt ederek, ihtilâfat ile tagayyürat-› âlem nefl’et
etmifltir.
Madem ki kudret-i ezeliyede meratip olamaz; öyle ise,
makdurat dahi, bizzarure kudrete nispeti bir olur; en bü-
yük en küçü¤e müsavi ve zerreler y›ld›zlara emsal olur.
Bütün haflr-i befler bir tek nefsin ihyas› gibi, bir bahar›n
SÖZLER | 857
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
istilzam:
gerektirme, gerekli k›l-
mak.
kanunî:
kanunla ilgili.
kubuh:
çirkinlik.
kudret:
güç, kuvvet.
Kudret-i Ezeliye:
bafl› sonu ol-
mayan sonsuz ‹lâhî kudret, kuv-
vet.
kudret-i ‹lâhiye:
Allah’›n kudreti.
kudret-i zatiye:
Allah’›n zat›na
ait güç ve kuvvet.
küll:
bütün.
küllî:
bütüne ait.
k›yas:
karfl›laflt›rma, oranlama.
lâz›me-i zaruriye:
ister istemez
gerekli olan, varl›¤› mecburî olan.
lüzum-u zatî:
zat›n›n gereklili¤i,
varl›¤›n›n olma flart›.
makdurat:
Allah’›n kudretiyle
gerçeklefltirdi¤i ifller.
melekûtiyet-i eflya:
varl›klar›n
görünmeyen iç yüzü.
meratip:
mertebeler, basamak-
lar.
mertebe:
basamak.
mevani:
mâniler, engeller.
mümkinat:
imkân dahilindekiler,
olabilir fleyler; yarat›lan varl›klar.
müsavi:
eflit, denk.
nefis:
flah›s.
nefl’et:
meydana gelme, ortaya
ç›kma.
nispet:
ölçü, oran.
taallûk etmek:
ilgili olmak.
tabiî:
normal, ola¤an.
tagayyürat-› âlem:
âlemdeki de-
¤iflmeler, baflkalaflmalar.
tahallül:
araya girme.
tedahül:
dahil olma, iç içe girme.
tevellüt:
do¤ma, do¤um.
vücut:
varl›k.
zat:
kifli, fert; kendi.
zatiye:
kendisinden olan.
Zat-› Akdes-i ‹lâhiye:
her türlü
kusur ve noksandan sonsuz dere-
ce uzak olan Zat, Allah.
zerre:
maddenin en küçük parça-
s›, atom.
z›t:
karfl›t.
acz:
zay›fl›k, güçsüzlük.
ar›z:
yaklaflma, iliflme.
bilbedahe:
aç›k, aflikâr; apa-
ç›k olarak.
bizzarure:
zarurî olarak, mec-
buren.
bürudet:
so¤ukluk.
cem-i z›ddeyn:
iki z›dd›n bir
araya getirilmesi.
cihet-i infikâk:
ayr›lma, çö-
zülme yönü.
cüz:
küçük parça.
cüz’î:
parçaya ait fert.
derecat:
dereceler.
emsal:
benzer.
hakeza:
böylece.
hakikî:
gerçek.
haflr-i befler:
insan›n ahirette
dirilmesi.
hüsün:
güzellikler.
ihtilâfat:
farkl›l›klar.
ihya:
canland›rma, diriltme.
1...,847,848,849,850,851,852,853,854,855,856 858,859,860,861,862,863,864,865,866,867,...1482
Powered by FlippingBook