Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Hayat dediğin



Birgün Allah Resûlü (asm), İbni Ömer’in omuzundan tutup der ki: “Dünyada kendini misafir ve yolcu gibi gör. Kendini kabirdeymiş gibi say.”

Bu öğüt, İbni Ömer’de o kadar etki yapar ki, şöyle demekten kendini alamaz: “Akşama eriştiğinde sabaha çıkacağını düşünme. Sabaha eriştiğinde de akşama kavuşurum diye umma. Sağlıklıyken hastalığın, yaşarken de ölümün için hazırlık yap.” (Buharî, Rekaik: 3; Tirmizi, Zühd: 23.)

Misafir, misafirhane sahibinin arzuları istikametinde hareket eder. Yolcu da hep gideceği yeri düşünür.

Dünyada Cenâb-ı Hakk’ın misafiri olduğunu bilen bir insana düşen de, Onun emir ve arzuları doğrultusunda hareket etmek, sonsuzluk yolculuğunda lâzım olacak şeylere dikkat etmektir.

Kendini kabirde olanlardan biri imiş gibi gören kimse orada rahat edeceği şeyleri yapıp yapmadığına bakar. Kabrini bir Cennet bahçesi olmaktan çıkarıp Cehenneme döndüren hareket ve davranışlardan uzak kalır.

Bir insan akşama erişmişse, o ona kadar sayısız nimet ve ikramlarla kendine bağışta bulunan Rabbine karşı şükürden başka yapabileceği ne olabilir? O vakte kadar yaşatan; sağlık, âfiyet ve daha nice nimetler ihsan eden Rabbine şükür ve hamd edecek ki sabaha kavuşmaya yüzü olsun.

Sabaha çıkmak bizim hakkımız olmadığı gibi gücümüz dahilinde de değil. Bir lütuf ve bağışla çıkıyorsak bize düşen yine şükürdür.

Ya çıkmazsak? Ona hak kazanmış değiliz. Allah istese çıkarmayabilir. Onu garantilemiş gibi hareket etmek akıllılık değil. Yarına çıkamayabileceğimizi, ölebileceğimizi düşündüğümüzde de, ölecekmiş gibi hazırlık yapmaktan başka ne yapabiliriz ki?

Hastalığa yakalanmamak için sağlığın kıymetini bilmek de akıllılıktır. Ya hayattayken geleceği kesin olan ölüm için çalışmak? En büyük akıllılık da bu. Hayat her an sona erebilir. Her an ecel cellâdı başımızı kesmek için gelebilir.

En verimli bir şekilde değerlendirilmesi gereken, ikinci bir denemesi olmayan bir hayatı pişmanlık dolu bir iklime taşımamak da akıllılıktır.

05.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.08.2006) - Öyle bir söz ki

  (19.08.2006) - Cömertliğin meyvesi

  (18.08.2006) - Hayat bir mücadele mi?

  (17.08.2006) - Cennete liyakat kesbetme

  (16.08.2006) - Samimiyet ve ciddiyet

  (15.08.2006) - Şereflerini neye borçlulardı?

  (14.08.2006) - Çıkış yolu

  (13.08.2006) - Dertlerden kurtulmak için

  (12.08.2006) - Cennet yolunda

  (11.08.2006) - En hayırlı insan

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004