Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Çıkış yolu



“Kim Allah’tan korkarsa Allah ona bir çıkış yolu gösterir. Onu ummadığı yerden rızıklandırır. Allah’a güvenip dayanana Allah yeter.” (Talak Sûresi, 3)

Allah’tan korkmak, Ona saygı duymak, karşı gelmekten sakınmak, emirlerini tutmak demektir.

İnsan ne kadar çıkmazda, sıkıntı ve problemler içerisinde bulunursa bulunsun, her şeyin dizgini elinde bulunan, herşey emri ve izniyle çözülen Allah’a güvenip dayanmak, Ona saygılı olmak çıkış yolu bulmak için yeterlidir. Allah, böylelerini ummadığı yerden rızıklandıracağını da müjdelemektedir.

Malikü’l-Eşcai’nin oğlu Avf düşmana esir düşmüştü. Baba, oğlunun çektiği sıkıntılardan dert yanmış, bir kurtuluş yolu bulmak için Resûlullaha (asm) müracaat etmişti. Resûlullah (asm) da ona sabır tavsiye etmiş, “Allah sana mutlaka bir çıkış yolu gösterir” diye teselli vermişti. Kur’ân, Allah’a saygı duyana Allah’ın yardım edeceğini, bir kurtuluş yolu göstereceğini müjdelemiyor muydu? Çözüm, Allah’a bütün gönlünle bağlanmak, sığınmak, dayanmaktı.

Resûl-i Ekrem (asm), Malikü’l-Eşcai’ye, oğluna, “Her şeyin ancak Allah’ın güç ve kudretiyle olacağını” ifade eden “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah” duâsını okumasını söylemesini bildirdi.

Avf’ın ellerini sırımla bağlamışlardı. Görünürde ne ellerini, ayaklarını çözebilir, ne de düşmandan kaçıp kurtulabilirdi! Ama her şey izni ve emriyle hareket eden Allah’a sığındıktan sonra çözülmeyecek ne olabilirdi? O, duâyı öğrenir öğrenmez secdeye kapanıp bütün içtenliğiyle okumaya başladı. Kaç defa okuduğunu bilmiyordu. Bir de ne görsün, ellerindeki sırımlar kendiliğinden çözülmüyor mu? Bağlı olduğu yerden dışarı fırlayan Avf, düşman develerinden birini gördü. Ona binip sür'atle sürmeye başladı. Yolda esir edenlerin sürülerini görmüş, onları da arkasına katıp sür'atle kaşturmuş, eşine ulaşmış, özgürlüğüne kovuşmuştu. Babası, durumu Efendimize (asm) bildirdiğinde, develeri dilediği gibi kullanabileceğini bildirmiş, olay üzerine de yukarıya meâlini aldığımız âyet nazil olmuştu. (Tergib, 3:105)

14.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.08.2006) - Dertlerden kurtulmak için

  (12.08.2006) - Cennet yolunda

  (11.08.2006) - En hayırlı insan

  (10.08.2006) - “Kurtuluş parolasını öğret!”

  (09.08.2006) - Şikâyet değil, şükür

  (08.08.2006) - Sevdiğimiz dünya

  (07.08.2006) - Zorluklara göğüs germek

  (06.08.2006) - İş ve yarış

  (05.08.2006) - Hayat dediğin

  (04.08.2006) - Ecel cellâdı peşimizde

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004