Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Şereflerini neye borçlulardı?



Küfrün karanlıklarında kalmış, dehşetini bütün iliklerine kadar hissetmiş; hayatın tatsız, tuzsuz yaşanmaz hâle geldiğini fark etmiş, imanın aydınlığına kavuştuğunda her şeyin anlamını, değerini, önemini kavramış; gerçek huzurun, lezzetin mutluluğun ne olduğunu kavramış bir insan için elbet her şey İslâmdır. Bütün güzellikler onun sayesinde filiz verir, yeşerir, çiçek açar, meyve verir.

İnsan fıtratına uygun olan bu dini Allah’ın insanlık için seçmiş olması da bundan. İslâm hakikatlarıyla yeniden doğan, dirilen Hz. Ömer şöyle derdi: “Biz zillet içinde bir kavimdik. Allah bizi İslâmla şereflendirdi. Bunun dışında da bir şeref aramayız.”

Mugire bin Şube’nin, Kisra Zülhacibeyn’e söyledikleri de ilginç. İslâmdan önce leş yiyen bir topluluk olduklarını, herkesin kendilerini küçümsediklerini belirttikten sonra Allah’ın içlerinden en asil aileden, en doğru sözlü birini peygamber gönderdiğine, herşeyi onun sayesinde bulduklarına dikkat çekmişti.

Hz. Cafer’in Habeş kralına söyledikleri de bu açıdan önemli. Hz. Cafer, hükümdara, Allah’ın, aslını neslini yakînen bildikleri içlerinden birini peygamber olarak gönderdiğini, iyiliği, doğruluğu, vefakârlığı, emanete riâyeti emrettiğini belirtmişti. Her şeyi onun sayesinde kazanmışlardı. İslâmın kazandırdığı güzellikleri bir bir anlatmıştı.

Demek küfrün, dalâletin zulmeti içinde kalan kişi, İslâmın aydınlığına kavuştuğunda sayısız nimet karşısında memnuniyetini dile getirmekte, şükretmekten başka birşey yapmıyor.

İslâmsız, imansız hayat, hayat değildi onların dünyasında. Her şeylerini, bütün fazilet ve güzelliklerini İslâmla bulan insanların en büyük hedefleri Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaktı. Herşey bu istikamette olduğu ölçüde kıymet ve anlam kazanırdı. Onlar için en büyük şeref de buydu.

15.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.08.2006) - Çıkış yolu

  (13.08.2006) - Dertlerden kurtulmak için

  (12.08.2006) - Cennet yolunda

  (11.08.2006) - En hayırlı insan

  (10.08.2006) - “Kurtuluş parolasını öğret!”

  (09.08.2006) - Şikâyet değil, şükür

  (08.08.2006) - Sevdiğimiz dünya

  (07.08.2006) - Zorluklara göğüs germek

  (06.08.2006) - İş ve yarış

  (05.08.2006) - Hayat dediğin

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004