Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

Ahmet Tahir UÇKUN

Müsbet hareket modeli (1)

Giriş

Eski Yunan’ın en meşhur filozoflarından Sokrates, fikirleri nedeniyle, daha doğrusu fikirlerinin zamanın güçlü insanlarıyla çatışması sebebiyle idama mahkum edilir. Bunu öğrenen Sokrates’in eşinin ünlü düşünüre itiraz edercesine, “Ama seni haksız yere idam ediyorlar!” dediği rivayet edilir. Buna karşılık Sokrates’in verdiği cevap bir hayli tuhaftır: “Evet, ama haklı yere idam etseler daha mı iyi olurdu?”

Bir anlık, Sokrates’in eşine hak verdiğini ve idam edilmeyi göze alamadığını varsayalım. Bu durumda Sokrates’in yapacağı iki şey vardır. Birincisi, bulunduğu bölgeden kaçmaktır. Bu aynı zamanda verdiği mücadeleden vazgeçmek anlamına gelir. Dolayısıyla Sokrates’in fikirleri de değerini yitirir. İkinci seçenek ise, onu idam eden zümreye karşı isyan etmektir. Kendisini sevenlerle, bağlananlarla birlik olup savaşa çıkmaktır. Bu durumda ise, Sokrates bir fikir adamı ya da filozoftan çok, bir siyasî veya askerî lider olarak anılacaktır. Yine Sokrates’in fikirleri ikinci planda kalacak ve değerini kaybedecektir.

Birinci seçenekte mücadele hiç yokken, ikincisinde ise mücadele vardır, ama yanlış bir alanda sergilenmektedir. Sokrates eşini dinlememiş ve her ikisini de yapmamıştır. Belki bu şekilde canından olmuştur, ama farklı duruşuyla ve fikirleriyle zihinlerde yer etmiştir. Bugünün dünyasında milattan önceki hangi askerî veya siyasî liderin görüşlerinden faydalanılmaktadır? Oysa Sokrates’in ilk halkalarından birini oluşturduğu Antik Yunan’ın düşünce sistemi ister beğenin, ister beğenmeyin bugün hâlâ etkilidir.

Sivil itaatsizlik

Sokrates’ten sonra derenin altından çok sular akar. İki bin yıldan fazla bir zaman geçer. 19. yüzyılın ortalarında, yer Amerika’dır. Zamanının en iyi mekteplerini, üniversitesini bitiren birisi farklı fikirleriyle ön plana çıkar. Bu kişi Henry David Thoreau’dur (Toro). Mezun olduktan sonra yapmaya başladığı öğretmenlik mesleğinden atılır. Sebebi öğrencilere dayak atmak yerine onlarla konuşmayı savunmak gibi farklı fikirlere sahip olmasıdır.

Sonra Amerika’nın ufak bir kasabasında münzevi bir hayat yaşamaya koyulur. Derken Amerikan idarecileri “Kelle Vergisi” diye bir vergi koyarlar. Kellesi olan herkesten vergi toplamaya başlarlar. Thoreau para hırsıyla dolu bir insan değildir. Ancak yapılan şeyin yanlış olduğunu savunur ve vergi vermez. En sonunda hapse atılacağını söylediklerinde Thoreau, “Vicdanımın yasası devletin yasasından önce gelir” der. Ve hapse girer. Yine bir düşünür olan arkadaşı R.Waldo Emerson, Thoreau’ya “Niye buradasın Henry?” diye sorar. Cevap:

“Sen niye burada değilsin Waldo?” olur

Thoreau’nun bu mücadelesi, adına “Sivil itaatsizlik” (Civil Disobedience) denen bir direnişe dönüşür. Thoreau bir sosyolog olarak sivil itaatsizliği sistemleştirir. Buna göre kimseye zarar vermeden bir direniş gerçekleştirilir. Kesinlikle ele silah alınmaz, anarşi çıkarılmaz, tahribat yapılmaz. Fakat karşı çıktığınız şeye açık açık karşı çıkarsınız. Ve tabii ki sonuçlarına da katlanırsınız. Sokrates gibi, Thoreau gibi haksız yere cezalandırılmayı göze alırsınız.

Thoreau “Sivil itaatsizlik” düşüncesiyle pek çok insana ilham kaynağı olur. Martin Luther King, Tolstoy onun görüşlerinden istifade ederler. Hindistan gibi koca bir ülke bile bağımsızlığını Thoreau’dan etkilenen Ghandi ile kazanır. Ghandi bu yolda bir sürü acılar çeker ve uzun bir mücadele verir. Fakat İngiltere bile “sivil itaatsizlik” karşısında diz çökmek zorunda kalır. Ghandi’nin mücadelesi sivil itaatsizliğin devlet bazında en önemli örneği olarak kabul edilir.

İslâm tarihinde “Sivil İtaatsizlik”

ve “Ulu’l emre itaat”

İslâm tarihinde ise durum biraz değişik bir seyir izler. Çünkü uzunca bir zaman bir çok devletin başındaki insan aynı zamanda hilafet makamını da temsil etmektedir. Sivil itaatsizlik bir kavram olarak yoktur. Buna rağmen pratikte sivil itaatsizlik kategorisine girebilecek durumlar vardır. Örneğin hak mezheplerden birinin kurucusu olan İmam-ı Âzam’ın hapse girmesi ve işkence görmesi gibi… Pek çok büyük din aliminin devletin karşısında takındığı tavır isyan etmeden hakikati söylemek olmuştur. Bunun sonuçlarına da katlanmışlardır. Eğer bunları hesaba katacak olursak İslam tarihi de sivil itaatsizlik örnekleriyle doludur.

Bediüzzaman

Bediüzzaman Said Nursî, Osmanlı Devletinin son zamanlarında dünyaya gelmiş bir din âlimidir. Ancak pek çok açıdan farklı bir din âlimidir. Bu farklılık hayatından eserlerine kadar bir çok alanda kendini gösterir. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde bir din alimi olarak kimsenin yapmadığı şeyleri yapar. Gazetelerde yazılar yazar, meşrutiyeti savunur, yetiştirdiği talebeleriyle birlikte I. Dünya Savaşı’nda savaşır, esir düşer. Savaştayken eser yazar… Kurtuluş Savaşında Anadolu’daki millet hareketine karşı fetva veren Şeyhülislam’a karşı çıkar. İstanbul’da Kurtuluş Savaşı lehinde fetva yayınlar. Meclis tarafından Ankara’ya çağırılır. Devrinin en güçlü şahıslarıyla çatışma pahasına namaza dair bir bildiri yayınlar. Savaş içinde olan Meclisteki mebusları namaza davet eder. Yani kısacası Bediüzzaman’ın doğru bildiğini söylemekten çekinmez ve mücadeleci bir kişiliği vardır.

Derken Osmanlı Devleti yerini bir cumhuriyete bırakır. Cumhuriyetin ilk yıllarında din arka plana itilir. Milletin vesilesiyle kurulan bir devletin erkanı maalesef dine karşı bir tavır içine girerler. Ve işler karışır...

“Müsbet hareket”

Bediüzzaman da bu durumdan nasibini alır. İnzivaya çekildiği Van’dan Şeyh Said hadisesi bahane edilerek sürülür. Halbuki kendisini isyana katılmaya davet eden Şeyh Said’e karşı çıkmış, onu vazgeçirmeye çalışmıştır. Tavrı nettir:

—Devam edecek—

Ahmet Tahir UÇKUN

10.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (01.10.2006) - Batı medeniyeti ve İslâm medeniyetlerinin san'ata yansımaları (2)

  (30.09.2006) - Batı medeniyeti ve İslâm medeniyetlerinin san'ata yansımaları (1)

  (24.09.2006) - Tarikat-cemaat bağlamında demokrasiye geçiş sancıları (2)

  (23.09.2006) - Tarikat-cemaat bağlamında demokrasiye geçiş sancıları

  (21.09.2006) - Demokrasi kahramanı Menderes (2)

  (20.09.2006) - Demokrasi kahramanı Menderes (1)

  (24.08.2006) - Van seyahat notları (3)

  (23.08.2006) - Van seyahat notları (2)

  (22.08.2006) - Van seyahat notları (1)

  (18.08.2006) - Misafirperver Slovenlerin Türkiye'ye ilgisi büyüktü

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004