Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Davut ŞAHİN

Yağmurdereli'den dizi analizi



Türk televizyonlarında yerli dizilerin bütçesi, 160 bin YTL civarında...

Yani haftada ortalama yüz dizi çekiliyor... Bu rakamı veren 130 bin kişiye iş imkânı sağlayan yapımcı Osman Yağmurdereli... (Hürriyet)

Dizi sektörü, televizyon kanallarını değil, Yeşilçam olmak üzere reklam piyasasını da harekete geçiriyor.

Bugün Türkiye’de reklam yatırımı olarak nitelendirilen “reklam pastası”nın 1 milyar 500 milyon dolar ile 2 milyar dolar arasında olduğuna dikkat çeken Yağmurdereli, Türkiye’deki dizi furyasının nedenini de “reklam pastasından pay alma yarışına” bağlıyor.

Yağmurdereli, “Ben her dönem başı bu yıl diziler azalır izleyici sayısı düşer diyorum ancak her dönem sektördeki rakamsal veriler katlanarak büyüyor. Bunlar olumlu şeyler olabilir, ancak sektörün biraz durulmaya ihtiyacı var” diyor.

Artan ilgiye karşın dizi sektörünün bir çok sorunu da bulunduğuna dikkat çeken Osman Yağmurdereli, diziyi kanala kabul ettirmekten, yurtdışına açılmaya kadar bazı sıkıntılar bulunduğunu aktarıyor Hürriyet muhabirine...

İşte bunlardan bazıları:

“Yerli dizilerin devam edip etmemesine adil olmayan bir yöntemle karar veriliyor. Türkiye’de 4 bölüm sonra dizi kalkıyor. Oysa hiç zaman tanınmıyor. Bu yanlış bir sistem. Amerika’da ise diziler paket programlar halinde TV kanallarına satılıyor. Oysa dizinin nereye gittiğini görerek devam etmeli. Biz yapım hazırlıyoruz, proje hazırlıyoruz ardından oyuncu castını kuruyoruz. Sonra kanala yollayıp kabul edilince çekiyoruz. Bir de yurtdışındaki çekim bütçeleriyle yabancılara çok fazla rakip olmamız mümkün değil. Çünkü yabancılar diziyi 20 ülkeye daha satarak fazla kazanıyor. Bugün Ekvador dizisi bile Türkiye’de. Bizim dizilerimizin yurtdışına bu maliyetler ve bu anlaşmalar ile açılması çok zor görünüyor.”

Kuşkusuz bu da sektörde “oyuncu, yönetmen ve senarist” açığı da beraberinde getiriyor.

Dahası, “Türkiye’de bu kadar diziyi kaldırabilen yani yüz erkek, yüz kadın başrol oyuncusu yok. Yüz görüntü yönetmeni ve senarist hiç yok” diyor Yağmurdereli...

“Sektör açığını, memuriyet gibi kademe kademe yükselen elemanlarla kapatıyor. Yani reji asistanı kamera yönetmeni oluyor. Kameraman görüntü yönetmeni oluyor. Üniversitelerden gelen gençlerin açığı kapatması çok zor. Bizde en önemli şey pratiktir. Mezun olan birinin bizde gelip asistan olması bile imkansız.”

Ya en çok kazanan aktörler?

İzlenme rekorları kıran dizilerin başrol oyuncular bölüm başına dudak uçuklatan ücretler alıyormuş... Bugün Türkiye’de en çok kazanan dizi oyuncusu ünvanını elinde bulunduran Necati Şaşmaz, Kurtlar Vadisi’nde bölüm başına 75 bin YTL alıyormuş... Televizyon dünyasının en çok kazanan dizi oyuncusu ise Amerikalı Charlie Sheen...(İki Adam Bir Çocuk) CBS kanalıyla yeni bir projeye imza atmaya hazırlanan Sheen bölüm başına 350 bin dolar alacakmış. Ne diyelim, aktörün parası züğürdün çenesini yorarmış.

HOKKABAZ KİM?

Cem Yılmaz’ın reklamlarla şişirilen filmi, sonunda vizyona girdi.

Galayı izleyen “ünlü”ler çıkışta, filmi yere göğe sığdıramadı.

“Harika, süper... Sadece komedi değil, aynı zamanda ağlayacaksınız” türünden açıklamalar.

Gişelerde rekor kırması beklenirken, galiba istenilen rakama ulaşılamadı.

Ama ne oldu?

Birden bire ortaya Savaş Ay çıkıyor ve diyor ki:

“Hokkabaz çalıntı... Benim hikâyemi anlatıyor.”

Cem Yılmaz basına verdiği açıklamada:

“Bu çok ağır bir suçlama... Özür dilemesini beklemiyorum, ama Savaş Ay’la ilişkim kalmadığını beyan ediyorum” diyor.

Ay ise:

“Olmayan ilişkiyi nasıl bitirdi! 20 gündür telefonlarıma bile çıkmıyor” diyerek, sitemini belirtiyor.

Öte yandan:

Hokkabaz’ın “Herşey Daha Güzel Olacak” filminin devamı gibi olduğu... Hatta, kimi seyircilerin salonu terk ettiği haberleri geliyor. Yani şişirildiği gibi olmadığı yönünde beyan eden izleyiciler var.

Ortaya çıkan sonuç şu:

Acaba Ay, bilerek mi bu polemiği başlattı? Yani bu tartışmalar “reklam mı kokuyor?”

Sonra bir bakıvermişsiniz, Ay ve Yılmaz sarmaş dolaş basına poz vererek, “Biz barıştık” demesin... Hiç şaşırmam doğrusu.

28.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.10.2006) - Anketin dili

  (25.10.2006) - Densizlik ekranı(!)

  (23.10.2006) - Elveda

  (21.10.2006) - Ey Türk Gençliği!

  (19.10.2006) - İadeli nişan

  (18.10.2006) - Uyuşmazlık sorunu

  (17.10.2006) - Pamuk eleştiriler

  (14.10.2006) - Sahur programları

  (13.10.2006) - Hesap

  (12.10.2006) - İrtica servisi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004