Son günlerin en tartışılan konularının başında TCK’nın “meşhur” 301. maddesi geliyor. Avrupa Komisyonu’nun 8 Kasım’da açıkladığı İlerleme Raporu’nda da bu konunun altı bir kez daha çizildi ve maddenin “şiddet içermeyen” fikirlerin ifadesini kısıtlamaya yönelik kullanılmasından şikâyet edildi. Maddenin daha özgürlükçü bir yapıya kavuşturulması istendi.
Peki, Türkiye’nin önüne her platformda çıkan bu madde ile ilgili ne isteniyor? Düşünce özgürlüğünün, TCK’nin 301. maddesinin ve benzer maddelerin AB standartlarına getirilmesi... Yani, Türk insanının özgürce konuşması, yazması, düşünmesi... Bunu sırf AB değil, Türkiye’deki “özgür düşünce”yi savunan bütün kesimler istiyor.
Meselâ, aralarında, Mazlum-Der, Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nden oluşan İnsan Hakları Platformu, düşünceye özgürlük adıyla bir kampanya başlatırken, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan maddelerin kaldırılması için imza kampanyası başlattı. Sonuçları önümüzdeki günlerde açıklanıp, ilgililere iletilecek. (Kampanyaya www.ihopdusunceozgurlugu.org internet sitesinden destek verilebiliyor.)
İkincisi, Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen hafta sonu Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından oluşan bir heyetle, AB sürecindeki gelişmelerin yanı sıra, ifade özgürlüğü önünde engel olduğu için eleştirilen Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi görüştü. İlgili STK’lar da ortak bir metin hazırlayıp Başbakana sundular. Metinde, 301. maddenin mevcut halinin “karmaşık” ve “muğlak” olduğunu ve maddenin “yeniden yazılması”nı istediler. Bir kanun maddesinin içeriğinin bu kadar “yoruma açık olmaması” konusuna dikkat çektiler.
Sivil toplum örgütlerinin 301. madde ile ilgili eleştirilerini dinleyen Başbakan, “Ortak bir metin hazırlayın, bize getirin. Biz de yasa değişikliği olarak Meclis’e sevk edelim” diyerek bir kapıyı araladı. Toplantıda ivedilikle böyle bir metnin hazırlanması konusunda uzlaşma sağlandı. Şimdi toplantıya katılan 11 sivil toplum kuruluşu böyle bir metin hazırlama telâşındalar. Ancak edindiğimiz bilgilere göre, Başbakan’ın 14-15 Aralık’ta yapılacak liderler zirvesinden önce bunun alelacele yapılmaması isteniyor. “Sanki AB istedi de Türkiye yaptı” görüntüsü vermemek için, bu konuyu zamana yayma anlayışında olduğu söyleniyor.
* * *
Artık herkes 301. maddenin “her yöne çekilebilecek”, “her cümleye uygulanabilecek” bir madde olduğu görüşünde birleşiyor.
Ancak hükümet kanadında, STK’larla görüşmeden sonra maddeyi değiştirme konusunda adım atılacağı söylense de, yine de bir netlik olmadığı gözleniyor.
Başbakan Erdoğan bir taraftan yasada gereken tadilatı yapacaklarını belirtirken, diğer taraftan “Hükümetin bu konuda herhangi bir çalışması yok” diyor. Bir başka gün farklı bir şey söylüyor.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Devlet Bakanı Ali Babacan maddede düzenleme yapılabileceğini söylerken, Adalet Bakanı Cemil Çiçek farklı yönde konuşuyor.
Çiçek bu tartışma ilk başladığında, “301. madde, değişmez madde değildir. Ama 301. maddeyle ilgili tartışma siyaseten yapıldı, hukuken yapılmadı. Hukuken bir konu tartışılmayınca da o zaman buna karşı verilecek cevaplar da farklı oluyor” derken, şimdi, “Kim 301’den şey oluyorsa, bir Batı ülkesinden hemencecik bir ödül veriyorlar” diye olaya “farklı” bir boyut kazandırdı...
Ancak, 301. maddeden yargılanan Yazı İşleri Müdürümüz Faruk Çakır, şu ana kadar ne Avrupa Birliği’nden, ne de dünyanın her hangi bir ülkesinden herhangi bir ödül almadı… Onlarca, hatta yüzlerce kişi yargılandı, yargılanıyor, bir ikisi hariç diğerleri ödül almış değil.
Şimdi Çiçek’e sormak lâzım: Konu ödül almaksa, kendisi ödül almak istemez mi? Düşüncenin önünde büyük engel teşkil ettiği büyük bir kesim tarafından artık kabul edilen 301. maddenin kaldırılması veya değiştirilmesi yönünde çalışsın, özgür düşünen insanlar tarafından bir ödül verilecektir…
* * *
Burada hükümet yetkililerine Avrupa Parlamentosu milletvekili Cem Özdemir’in bir sözünü hatırlatmakta yarar görüyorum. “Fransa’nın Ermeni kararının ardından ibre Türkiye lehine döndü ve şu anda 301’i kaldıracak bir Türkiye, Fransa’ya büyük bir ifade özgürlüğü dersi verecek…”
Bu durumda yapılacak iş basittir. Madde değiştirilecek ve uygulamada oluşan çelişkilerin ortadan kaldırılması sağlanacak. Yapılacak değişiklikte, 301. madde düşünce ve ifade özgürlüğü üzerinde tehdit olmaktan çıkarılacak. Bunun için de hükümetin gereken iradeyi kararlılıkla ortaya koyması yeterli olacaktır. Bu yapıldığında da AB’ye uyum için yasalarını değiştiren Türkiye, “düşünceyi yargılayan ülke” imajından da kurtulacak…
İşte bu kadar…
11.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|