23 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Açılımı yasak konular


A+ | A-

Yasaklara sığınmak, yasakları savunmak, yasakçı bir zihniyeti yaşatmak, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de giderek imkânsız hale geliyor.

Gerek teneffüs edilen hürriyet ve demokrasi havasının vermiş olduğu cesaret ve gerekse teknolojinin sağladığı imkânlar sayesinde, yasakçı cereyanlarla mücadele bir hayli kolaylaşmış durumda.

Bu sebeple, tabu ve totemlere artık rahatlıkla ilişilebiliyor, yıllarca telâffuz edilmesi bile cürüm telâkki edilen meseleler, tartışma gündemine kolaylıkla getirilebiliyor.

Ancak, yine de kapalı kutu gibi duran, ilişilmesi, hatta konuşulup tartışılması yasak veya sakıncalı addedilen daha nice konular var önümüzde.

Yasaklanma, ya da tabulaştırılma sebebiyle de, halkımız ve bilhassa yeni nesiller bu konuların mahiyetini tam olarak bilemiyor. Bunları bilmek her vatandaşın en temel hakkı (bilgi edinmesi hakkı); ancak, doğru bilgilere ulaşılması şimdilik neredeyse imkânsız.

İşte bu sakıncalı, yahut tabu addedilen noktalardan birkaç örnek:

1) Lozan'ın içyüzü, yahut Lozan'ın gizli gündemi. Görüşmeler esnasında ortaya çıkan Hahambaşı Haim Naum'un rolü, resmî görevi ve İsmet Paşaya tesiri.

2) Misâk–ı Millî sınırları içinde yer alan, ancak Lozan'da (1923) kısmen, iki sene sonra ise tamamen kaybedilen Musul meselesinin içyüzü.

3) Birinci Meclis'te (1920–23) yer alan, ancak Lozan kararlarının oylanmasından kısa bir süre önce diskalifiye edilen "İkinci grup"taki milletvekillerinin, bir süre sonra tamamen dışlanmalarının ve neredeyse hainlerle bir tutulmasının temel sebepleri.

4) Latife Hanımın sır mektuplarının ve TTK'ya emanet edilen özel belgelerinin—vasiyetine rağmen—niçin açılmadığının ve özellikle kamuoyundan niçin gizlendiğinin asıl sebebi.

5) Terakkiperver Fırkası (1925) ile Serbest Fırkanın (1930) kurulduktan kısa süre sonra kapatılmasının ardındaki temel gerçekler.

6) Medreselerin kapatılması, hilâfetin lağvedilmesi, Kur'ân harfleri ile Muhammedî ezanın yasaklanması fikri nereden çıktı? Bunların mevcudiyeti cumhuriyet rejimi ile bir zıtlık mı teşkil ediyordu? Son iki maddenin serbest kalmasıyla rejim mi çöktü, yahut Cumhuriyet zarar mı gördü? Diğer ilk iki maddenin tartışma gündemine getirilmesi bile mümkün görünmediğine göre, Türkiye'de "açılım"ı halen yasak olan konular var demektir.

Yeni jenerasyon bunları da bilmesi lâzım ki, adımını doğru atsın ve yanlışlıkla yaş tahtalara basmasın.

Tabiî, Türkiye'de yasak olan daha birçok konu, daha birçok temel hak ve hukuk meselelerimiz var. Zaman içinde bunların dökümünü de yapmak gerekir. İlânihâye yasak olamaz ki...

Tarihin yorumu 23 Eylül 1954

Bir keskin muhalif: Hüseyin Cahit

Eski İttihatçılardan CHP'li Hüseyin Cahit Yalçın, Demokrat Parti aleyhinde yazdığı hakaretamiz yazıları sebebiyle tutuklanarak Üsküdar Cezaevine gönderildi. (23 Eylül 1954)

Ne var ki, bu durum DP'lilerin fikir hürriyetini kısıtladığı şeklinde yansıtıldı. O günkü medyanın neredeyse tamamı tarafından DP aleyhinde bir kampanya başlatıldı.

Muhalefet partisi CHP'nin de aynı cephede yer almasıyla birlikte, iktidar aleyhindeki tepkiler alabildiğine şiddetlendi.

Bu gerilimi fırsata dönüştürme hevesine kapılan CHP lideri İsmet Paşa, yaklaşık iki ay sonra Üsküdar Cezaevine giderek Hüseyin Cahit'i ziyaret etti.

Oysa, vaktiyle kendi partisi de aynı Hüseyin Cahit'i yine aynı sebeple üstelik İstiklâl Mahkemesinde yargılayarak cezalandırmıştı.

CHP'yi eleştirdiği için 1925'te Çorum'a "müebbed sürgün" cezasıyla gönderilen Hüseyin Cahit, 1926'da çıkartılan aftan yararlanarak serbest kaldı. Ancak, M. Kemal'in ölüm tarihi olan tâ 1938 yılı sonlarına kadar siyasetin dışında kalmaya mecbur edildi.

Medyanın son derece tarafgir olan desteği, muhalefet partisinin bu işi serrişte edip durması, iktidar partisini sıkıntıya soktu.

Bu sıkıntıyı katmerleştiren bir başka gelişme ise, Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın da Hüseyin Cahit meselesinde İsmet Paşa ile aynı çizgide buluşması oldu.

Bayar, kendisinin de kurucusu olduğu DP'ye demediğini bırakmayan Hüseyin Cahit'i, anayasanın kendisine verdiği yetkiye dayanarak cezasını kaldırdı.

Böylelikle, hayatının hemen her safhasında aykırı bir tip ve muhalif bir tavır koymakla tanınan Hüseyin Cahit, ömrünün son demlerini ise Demokrat Partiyi tenkit etmekle geçirdi.

Ölüm tarihi, 8 Ekim 1957.

* * *

Aykırı damarları hemen her dönemde depreşen Hüseyin Cahit, ilk muhalefetini Sultan II. Abdülhamid'e karşı sergiledi. Hatta öyle ki, Sultan'ı bombalı sûikast ile öldürmek isteyen teröriste rahmet okuyan Tevfik Fikret'le aynı kulvara girdi ve birlikte neşriyat faaliyetinde bulundu.

Sultan Abdülhamid'e karşı İttihatçıların safına giren Hüseyin Cahit, 31 Mart Vak'ası esnasında öldürülmekten şans eseri kurtuldu. Onun yerine, yanlışlıkla bir başka kişi, Lazkiye mebusu öldürüldü.

Ancak, kısa süre sonra İttihatçılarla da arası açılan Hüseyin Cahit, kendi partidaşlarını da tenkit etmeye başladı. Hatta, bu sebeple başında bulunduğu Tanin gazetesi de bir müddet kapatıldı.

İşgal yıllarında Malta'ya sürgün edilen Hüseyin Cahit, serbest kalıp Ankara'ya döndükten sonra da, iktidara çöreklenen tek parti zihniyetiyle mücadele etti. Bir taraftan da eski bazı İttihatçı arkadaşlarını savunma cihetine gitti. Bu yüzden de, cezalandırılmaktan kurtulamadı.

Son derece karmaşık ve çalkantılı bir fikir ve siyaset hayatı yaşayan Hüseyin Cahit'in en çok muhalif olduğu cephe ise, Meşrûtiyet yıllarında Ahrarlar, Cumhuriyet döneminde de Demokratlar oldu.

Kendisinin ne maksatla, nereye dayanarak ve kimin hesabına bu keskin muhalefeti yaptığı ise, tarihin sırlı dosyaları arasında bulunuyor.

23.09.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.09.2009) - Vatanından uzak bir vatanperver: Ethem Bey

  (19.09.2009) - Açılımın âkıbeti

  (17.09.2009) - Şehit Başbakan'ın hatırasına

  (16.09.2009) - İzzetli fakirler

  (15.09.2009) - Toprağa gömülen servet

  (14.09.2009) - Euzubillahimineşşeytâni ve'l–ihtilâl

  (12.09.2009) - Selnâme

  (10.09.2009) - Şark'ın ihyâsı

  (09.09.2009) - Dindar gösterme gayretkeşliği

  (08.09.2009) - Bediüzzaman'da seyyitlik nişanı

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.