27 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Yasemin YAŞAR

İNTİHAR


A+ | A-

İntihar bütün dinlerde yasaklanmış ve çirkin görülmüş bir fiildir. İnsanın bulunduğu yeri beğenmemesi, “Daha iyisine lâyıkım”, “Harcanıyorum”, “Yazık bana” veya “Çektiğim sıkıntılar böyle devam edip gidecek, ileride de ben hep böyle acı çekeceğim” gibi düşüncelerin neticesinde insan, güya kolay yol olan intiharı seçmektedir. Bu ifrattan doğan tefrit hâl, hayatı sonlandırma arzusunu netice vermektedir.

Nefs-i emmareye sahip olan insan yaşadığı âlemi kendine göre düzenlemek ister. Fakat sadece acz ve fakrdan yoğrulmuş mahiyeti ile buna muvaffak olamaz. Bu sefer dünyayı tahkir etmeye başlar. Çünkü eline geçmez. Bu tahkirin sebebi, dünyaya nefretinden değil muhabbetinden kaynaklanır. (Sözler)

İstek ve arzularını mutlaklaştırarak, ifrat bir hâl yaşayan insan, hayatında olmazsa olmazlarını çoğaltır. Fakat bu arzularını elde edemediği zaman da tefrite düşer ve bütün bütün terk eder. İçine düştüğü bu ümitsizlik kaynaklı depresyon ise, onun hayata olan bağlılığını zayıflatır. Eğer sağlam bir inanç sistemi de yoksa kolayca intiharı seçer.

İnsan fıtratında gayet kuvvetli bir aşk-ı beka, şedit bir muhabbet-i vücut ve büyük bir iştiyak-ı hayat hükmediyor. Bununla beraber insanın elinde ise, hadsiz bir acz, nihayetsiz bir fakr bulunuyor. (Şuâlar) İşte bütün mesele buradaki kavrayıştan kaynaklanıyor. Yaşama aşkı ile sonsuz ihtiyaç ve düşmanları karşısında, elindeki sermayesi sadece acz ve fakr olan insan, bir nokta-i istinat ve istimdat bulmak zorundadır. İç âlemindeki bu zıtlığı yakalamak, aynı zamanda kulluğun özünü teşkil etmektedir. İnsan, nihayetsiz acz ve fakrına karşı sonsuz bir Kudret Sahibini bulmak zorundadır.

İnsan hayata aşk derecesinde bağlıdır. Bu bağlılık, bir anlam ve idealle devam eder. Hayvanlardaki hayat isteği genetik olarak kodlanmıştır. Kuşların uçma faaliyeti, balıkların yüzme vs. gibi faaliyetleri onlara zevk verir ve fıtratlarına konan bu vazifeleri yaparlar ve hayatiyetleri böyle devam eder. Balık yüzmeyi bıraktığı zaman ölür, kuş uçmayı bıraktığı zaman bir başka hayvana yem olur ve ölür. İnsanda ise durum biraz daha farklıdır. İnsan, hayat enerjisini, gayesini, kendi iradesiyle ateşler ve belirler. Bu yüzden hayatına anlam katanlar, bir hedef ve ideâli bulunan himmet sahibi insanlar, hayat ateşlerini hiç söndürmezler ve mutlu olurlar.

Biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve en önemlisi de inanç eksikliğinden kaynaklanan intiharlarda, hayatın anlamını kaybetmesi ve bunun neticesinde düşülen ümitsizlik girdabı asıl sebeplerden gözükmektedir. İntiharları, sadece bir sebebe bağlamak yanlıştır. Fakat ortak bir nokta vardır ki, o da yaşadıkları ne olursa olsun, intihara karşı ahlâkî ve dinî inanç sistemine sahip olmaması bu fiili kolaylaştırıcı bir etki yapmaktadır.

Dünya hayatı lezzet ve ücret alma yeri değildir. Buradaki vazife ubudiyettir. İşte bu hakikati unutmak, asıl ahireti kazanmak için verilen cihaz ve lâtifeleri dünyaya sarf etmekle insan, hataların, günahların, firakların, depresyonların kapısını açmaktadır.

İntihar dediğimiz hâdise, öyle birdenbire ortaya çıkan bir netice değildir. Önce ruh ve düşünce dünyasında oluşan, sonra fiile dönüşen bu süreçte ruh ve düşünce beslenmesi ve beslenme kaynağı çok önemlidir. Ruha giren ve kök salan her düşünce, er geç meyvesini verir. Bu tuba-i Cennet de olabilir, Cehennem zakkumu da. Dimağında güzel ahlâkın, iyi huyların çekirdekleri bulunan insanın gönlü de Cennet bahçesindedir. Böyle birinin birdenbire hırsızlık yapması, yol kesmesi, içki içmesi gibi günahlara girmesi düşünülemez. Bu süflî ahlâka düşmeden önce, düşünce bazında, fena fikir ve planların bulunması şarttır. Dimağda beliren bu fena düşünceler ise, insanın tamamen iç dünyasının akisleri olmaktadır. Dolayısıyla insanı intihara sürükleyen sürecin bir alt yapısı olmak durumundadır.

İntiharlarla ilgili istatistiki raporlara bakıldığında gelişmişlik düzeyi ile ters orantılıdır. Yani modern ve gelişmiş ülkelerde intihar olayları daha fazladır.

Akılların dinsiz felsefe ile kirlenmesi sonucu insanlık mühim sorularına cevap bulmakta zorlanmaktadır. Hayat-ölüm ikilemine iknâ edici, doğru cevap bulamamasının neticesinde hayatının da anlamını yitiren insan, kendi canına çok kolay kıyma aşamasına gelmektedir. Nasıl ki hayat mahlûktur ve hikmetlidir; ölüm de mahlûktur ve hikmetli bir gidiştir. (Mektûbât) İşte bu sırrı anlamayan insanlar, bedenlerinin asıl sahibinin kendilerinin olduğunu düşünmekte ve istedikleri zaman bu hayata son verme yetkilerine sahip olduklarını sanmaktadırlar.

Hâsılı, insanı intihardan vazgeçirecek en önemli şey iman olduğu gibi hayata anlam katmak, ideal ve hedefler belirlemek de önemlidir. Bundan başka başa gelen sıkıntılara sabretmek, daha gelmemiş günlerin sıkıntısını bugüne taşımamak, tevekkül etmek intihar fiiline karşı koruyacaktır.

Ayrıca, intiharı seçmek veya sabretmek bir imtihandır. Nasıl ki günahlara, sefahate girmek imtihanı kaybetme belirtileri ise; intihar da geri dönüşü olmayan, tövbe imkânını da kapayan bir imtihanı kaybetme belirtisidir. Hayatın soruları her zaman kolay olmayabilir. Zor sorular ve buna karşılık verilen doğru cevaplar nispetinde insan kemâlâta doğru ilerler. Bu açıdan bakıldığında insanı intihara götürecek kadar ağır imtihanlar, sabretme şıkkı işaretlendiğinde insanı kemâle götüren, bir anda belki de birçok mertebe katettiren bir süreç olacaktır.

Belâ ve musîbet gibi görülen olumsuzlukların insanlardan veya benzeri unsurlardan geldiği değil, seni terbiye eden Allah’tan geldiğine inanç, katlanmayı kolaylaştıracaktır.

İnsan hayatın sırrını, neticesini keşfetmek zorundadır. “Hayat, kâinatın en büyük neticesi, en azametli, en kıymettar meyvesidir. Elbette bu hayatın dahi kâinat kadar büyük bir gayesi ve azametli bir neticesi bulunmak gerektir.” (Lem’alar) İşte hayatın sırrını anlayanlar ve hayatını suistimal etmeyenler dar-ı bekada, Cennet-i bakiyede hayat-ı bakiyeye mazhar olacaklardır.

27.12.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.12.2009) - Gürültülü yalan, sessiz hakikat

  (13.12.2009) - Kâmil insan kimdir?

  (06.12.2009) - Hırs ve azim

  (22.11.2009) - Zâhir ve bâtındaki edep

  (15.11.2009) - Önyargılara da bir önyargı

  (08.11.2009) - Takva ile temizlik

  (18.10.2009) - Gerçek pozitiflik nedir?

  (11.10.2009) - Dünyalı ama uhrevî bir insan: BEDİÜZZAMAN

  (04.10.2009) - Cehennemî bir azap; haset

  (27.09.2009) - Kalbe konan bir dünya, insanı insaniyetten etmektedir

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Ekrem KILIÇ

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl