01 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Basından Seçmeler

‘Açık diplomasi’ye doğru

“Sonunda olacağı buydu” dersem yanlış olmaz sanırım. Bildiğiniz gibi demokratik ülkelerde bugüne kadar karşılaştığımız uygulama, diplomatik yazışmaların sınıflamaya tabi tutularak içlerinden bazılarının üzerinden belli bir yıl geçtikten sonra (20, 30, 40 yıl) yayınlaması şeklindeydi. Ama bugün WikiLeaks’in bu alışkanlığı bir günde ortadan kaldırdığına şahit oluyoruz.

Bu internet sitesinin Afganistan’a ve Irak’a ilişkin elinde tuttuğu bazı Amerikan askeri belgelerinin sırasıyla ekim ve temmuz aylarında Le Monde, New York Times, The Guardian ve Der Spiegel’de yer aldığını hatırlıyorsunuzdur. Ancak WikiLeaks’ın bu son yayını dünya diplomasisine “çomak sokmak” açısından bambaşka bir öneme sahip. Bu sefer, adlarını saydığımız gazeteler içine İspanya’dan El Pais de dahil olmuş durumda.

Le Monde gazetesinin dünkü sayısında gazetenin WikiLeaks belgelerini niçin yayınladığına dair bir açıklama vardı. Gazete yasal olmayan yoldan WikiLeaks’in eline geçen bu son belgeleri bir “gazetecilik analizi”nden geçirdikten sonra yayımlarken “sorumluluğu” unutmadıklarını da belirtiyor. Okurlarını gelişmelerden haberdar etme ve temkinli davranmanın birbirine karşıt olmadığını hatırlatan gazete, bu açıdan kendisinin ve diğer dört gazetenin WikiLeaks’in stratejisinden farklı bir yol izlediğini de söylüyor. Ciddi olarak incelenen belgelerde yer alıp da isimlerinin açıklanması durumunda hayatlarının tehlikeye düşebileceğini düşündüğü kişiler korunmuşlar mesela.

Beş gazetenin yayımlamaya karar verdikleri diplomatik yazışma sayısı 250.000. Bu kısa yazışma metinleri değişik ülkelerdeki Amerikan büyükelçilikleri ve konsolosluklarından (ve de Amerikan Dışişleri Bakanlığı’ndan) Washington’a gönderilmiş. Bu diplomatik yazışmaların %90’ı 2004-2010 yılları arasında gerçekleşmiş; diğerleri 1966’ya kadar uzanıyormuş. Bu yazışmalar “Top Secret”, “Secret” ve “Confidentiel” olarak sınıflanmış. Gazetelerin inceledikleri yazışmalar ikinci ve üçüncü sınıfa girenler. Belgeler beş ülkeden 120 gazeteci tarafından incelenmiş. Aralarında bilgi-görüş alışverişi yapmışlar ve kaynağı güvenilmez olan belgeleri inceleme dışında bırakmışlar.

Yayımlanacak belgeler (haliyle) ABD’nin ilişki halinde olduğu ülkelerle yürüttüğü diplomasinin kulisini yansıtacak bir bakıma. Diplomatik ve politik olarak nitelenen konular aşağı yukarı şöyle: ABD’nin Avrupa, Rusya ve Çin ve (geniş biçimde) Ortadoğu ülkeleri ile ilişkileri. Afganistan ve Irak meseleleri ve tabii nükleer tehdit ve “İslamcı terör”. Bu arada “lider analizleri”nin yazışmalarda önemli bir yer tuttuğunu da belirtelim.

Le Monde, belgelerin Fransa’yı ilgilendiren bölümlerini yayımlayacağını özellikle belirtmiş. Fransa’nın “antiterörist politikası”, banliyölerdeki isyanlar, ülkenin Fransız-Amerikan ilişkileri, Afganistan’tan İran, Rusya ve Lübnan’a uzanan politikaları. Afrika da tabii ki: Senegal, Fildişi Sahili, Kuzey Afrika’da El Kaide vs.

Bu kadar hatırlatma yeter herhalde...

Biz gelelim “Neler oluyor?” sorusunun cevabına:

Yazının başında “sonunda olacağı buydu” dedim, çünkü WikiLeaks meselesini başta ABD olmak üzere dünyanın aldığı yeni biçimi hatırlamadan anlamamız imkânsız gibi geliyor bana.

“Küreselleşme” ve bunun esas vasfı olarak “serbest dolaşım”dan söz etmiyor muyduk? İşte size en alâsından bir “serbest dolaşım” örneği.

İletişim alanında yaşanan devrimin bilgi ve haber söz konusu olduğunda artık hiçbir “duvar” tanımadığının iyi bir örneği bu. “Açık toplum” diyorsanız, bu dünyanın diplomasisi de “açık” artık. Diplomasinin bugüne kadar zorunlu olarak içinde barındırdığı “ikiyüzlülük”ün sonunun geldiğinin işareti bu bir bakıma.

Dikkat ederseniz, WikiLeaks’in servis ettiği belgelerde yer alan bilgilerin çok önemli bir bölümü bize tanımadığımız bir dünyanın kapılarını açan cinsten değil. Bu saate kadar ortaya dökülen bilgilerden hangisi bizi şaşırttı? Türkiye ile ilişkisi içinde söyleyecek olursak, Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları mı “sürpriz” mahiyetinde (yoksa biz hâlâ “iki devlet tek millet” sloganına mı takılı kaldık), yoksa başta Suudi Arabistan olmak üzere Arap ülkelerinin İran hakkında düşündükleri mi? İsrail’in oynaması istenen rol mü, Sarkozy’nin seçiminin ABD tarafından (ilk “pro-amerikan başkan” olmak bakımından) sevinçle karşılanması mı? Kuzey ve Güney Kore arasında elli yıldır süren gerginlik mi, yoksa bu gerginliğin nasıl çözülebileceğine ilişkin önerilerin sıralandığı diplomatik yazışmalar mı?

Bitirmeden,WikiLeaks’in ortaya saçtığı belgelerin “bizi”, yani Türkiye’yi ilgilendiren bölümlerinin de “sürpriz” teşkil etmediğini hatırlatmamız gerekiyor. Özellikle de—tabii ki—Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerine açılım, ya da başka bir ifade ile “bölgesel güç olmak” olarak özetlenebilecek bugün için diplomatik—ama yarın için belki “askeri”—nitelikteki çalışmalarının ABD ve Avrupa tarafından nasıl değerlendirildiği hususu.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz herhalde: “İletişim devrimi” denilen büyük hamle gerçekten muazzammış. Bilgi ve haberin önündeki ulusal duvarları yıkan bu büyük dönüşümün “diplomasi” adı verilen kapalı kutuyu da darmadağın edeceğini bugüne kadar nasıl oldu da akıl etmedik...

Kürşat Bumin Yeni Şafak, 30.11.2010

01.12.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.