Derin devlet yapılanmasının gölgesi hep sivil iktidarların üstünde oldu. Ne zaman bu döngüyü kıracak bir yapılanma olsa ihtilâl ve muhtıralarla yollar tıkandı.

1960, 1970, 1982, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 e-muhtıra, ortalama her 10 senede bir Türkiye demokrasisi müdahalelere maruz kaldı.

Ama 2007’den sonra bu yapılanma, artık bu yol ve yönetim tıkandığını görerek Siyasal İslâmcılarla anlaşma yoluna gittiler.

Ergenekon dâvâları kapatıldı, sanıklar serbest bırakıldı. AKP içinden bu yapıya uymayanlar ya tasfiye edildi ya da pasifize edildi. Sivil örgütlere terör örgütü yapılanması adı icat edilerek, Doğu Perinçek‘in de belirttiği cemaatlerin ve muhaliflerin tasfiye hareketi başlatıldı. 

Derin Devlet, laikçiler eliyle başaramadığı operasyonu, Siyasal İslâmcılara devrederek uygulamaya koydu. 2004 yılındaki MGYK kararları uygulanmaya başlandı.

Şimdi Millî Şef dönemini yaşamış ve yaka silkmiş Türkiye’yi gönüllü tek adamlığa tekrar döndürmeye çalışıyorlar.

Derin Devlet bugün anlaşma yaptığı ve kullandığı Siyasal İslâmcıları yarın oyun dışı bırakarak harcayacak.

O zaman kimsenin maalesef hakkını arayabileceği bir hukuk sitemi olmayacak. Her şey o derin devletin tek adamına bağlı olacak.

Bu oyunu bozacak tek şey vatandaşların basireti ve Allah’ın inayetidir. Onlar sadece bunu hesap edemiyorlar.

Yazıklar olsun

usun susun dilsiz şeytan oluncaya kadar susun.

Haksızlıklar karşısında susun. Sakın tek kelime etmeyin.

Perdeleri çekin ki güneş batsın! Vicdanları gömün toprağa.

Âyetleri alet edin üç kuruşluk dünyanıza! Allah deyin, zulüm saçın!

Doğuda terörü, batıda zulmü alkışlayın! Elleriniz patlayıncaya kadar.

Saraylara döşenen menfaat yollarının kaldırım taşı olun. Kraldan çok kralcı, devrin adamı olun.

Tek düsturunuz ben olsun, gerisi dünya yansın. Menfaat ana ilkeniz, düsturunuz olsun.

Size söyleyeceğim tek şey, yazıklar olsun!

Bir ülkenin cumhurbaşkanı!

Bir ülkenin Cumhurbaşkanı vatandaşları arasında ayrım yapar mı?

Halkını kamplaştırır mı? Ülkesinin insanlarına hakaret eder mi?

Vatanını bölünme tehlikesine sokar mı? Ailesine ayrıcalık yapar mı?

Ülke siyasetine nifak sokar mı? Meclis’ini işlemez hale getirir mi?

Anayasasına uymaz mı? Hukuk sistemini siyasileştirir mi?

Adalet sistemini katleder mi? Ülkesini dış politikada istikrarsızlaştırır mı?

Yandaşlarına devlet imkânlarını serer mi? Düşman saydıklarında zulüm eder mi?

Ülkesinde toplumsal barışı bozar mı? Gazetecisini işaret edip hapse attırır mı? Makamını tartışmalı hale getirir mi?

Hayır, bir ülkenin Cumhurbaşkanı bunları yapmaz, yapamaz, yapmamalı…

Hangi ülke mi bu? Kesinlikle Türkiye değil, onu da nereden çıkardınız!