"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şu kudsî hizmetimizde sabır kuvveti

Abdullah Emre BENLİCE
11 Haziran 2011, Cumartesi
Sabır kuvveti şu hizmet-i Kur’âniye ve imaniye için o kadar mühim bir düstur ki, her an o sabrımızı iyi kontrol edip sağa sola savurmayıp sadece bu kudsî hizmetimize harcamalıyız. Özellikle bizzat kudsî hizmetimizle ilgilenen, gayeleri sadece ve sadece rıza-ı İlâhî ve hizmet-i Kur’âniye olan vakıf ağabeylerimiz, ablalarımız ve kardeşlerimizin, böyle bir zamanda elimizdeki bu kudsî iman hizmeti için herkesten daha fazla sabretmeleri gerektiği kanaatindeyim.

Evet sabır kuvveti öyle bir mesele ki, onu elde edebilen bir talebe, başına ne gelirse gelsin o kuvvetle dayanıp Allah’ın izni ile hizmetlerde muvaffak olabilir. Üstadım “Bu hizmet-i Kur’âniyede başa ne gelirse gelsin, hatta her günde birer başım olsa da kesilse yine o hizmetin kudsiyetindeki lezzet-i ruhaniye mukabil geliyor kâfidir, diye kemal-i teslim ile kazaya rıza, kadere teslim ve Cenâb-ı Hakk’a tefviz-i umur düsturunu rehber ittihaz ettim”1 diyor. İşte bu sözler her bir Nur Talebesinin başındaki herhangi bir sıkıntı veya musîbetten dolayı sabredip şu kudsî hizmet-i Kur’âniyeye sebatla, sadakatle devam etmesi; şu ahirzamanda ne kadar mühim bir hizmetin içerisinde istihdam olunduğumuzu ve ne kadar ehemmiyetli bir iş yaptığımızı, bu işin de ne kadar sabır, sebat ve sadakat gerektirdiğini hatırlatmıyor mu?
Evet yine Üstadımız diyor ki: “Hizmetin kudsiyeti ve o hizmetteki zevk ve gayretindeki şevk, o acı hususi müşkilâta karşı gelir ve galebe eder tahmin ediyorum. Müşkilat çoğaldıkça ehl-i himmet, fütur değil gayret ve sebatını ziyadeleştirir.” 2
Evet, biz de Üstadımızın söylemiş olduğu bu hakikate binâen sabrederek sebat ve metanet içinde kudsî hizmetlerimize aşk ve şevkle devam edebilmeyi; Zekai'nin fıkrasında da olduğu gibi: "Bu fakirin ve günahkârın en ziyade medar-ı süruru olan bir şey varsa o da ancak akıl ve fikir ve bahr-i muhit-i kebirden bir katre nispetinde kalp gözüyle hakikî nurları görüp muvakkat bir an ve zaman için mütelezziz olmasıdır”3 dediği ve kastettiği Risâle-i Nur eserlerini satır satır okuyarak, okudukça şevke gelerek, şevke geldikçe hizmet ederek, hizmet ettikçe de yine bol bol okuyarak sabırların zorlandığı anlarda da sürur kaynağımızın hemen yanı başımızda hazır olduğunu hatırlayarak ona başvurup sürurlanabilmeyi, her sıkıntı anında “Ya Sabır, Ya Sabır” diyebilmeyi, “İnnellahe mea’s-sâbirîn” 4 sırrını anlayarak onu yaşayabilmeyi ve Eyyub Aleyhisselâm’ın sabrını hissedebilmeyi, Allah bu hizmet-i Kur’âniyede istihdam olunan bütün ehl-i hizmete nasip eylesin. Bizleri cadde-i kübra-yı Kur’âniye olan şu mesleğimizden, kıyamete dek ayırmasın inşâallah.

Dipnotlar:
1- Barla Lâhikası, s. 538, Yeni Asya Neşriyat, 2006; 2- Barla Lâhikası, s. 527, Yeni Asya Neşriyat, 2006; 3- Barla Lâhikası, s. 372, Yeni Asya Neşriyat, 2006; 4- Barla Lâhikası, s. 331, Bakara Sûresi: 153, Yeni Asya Neşriyat, 2006.

Okunma Sayısı: 1783
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • murat benlice

    1.12.2011 00:00:00

    yazılarınızın devamını sabırsızlık la beklioruz başarılar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı