Biyolojik açıdan dik durmak için gereklidir omurga. Haysiyet ve şeref için ise hem dost için hem de düşmana karşı dik durmak için gereklidir omurga.
Adam olana verdiği sözde durmak için, delikanlılığı bozmamak için, kıvırmamak için, kendi zararına olsa bile doğru söylemek için gereklidir omurga.
Makamda oturana o makamın hakkını vermek için gereklidir omurga.
Tarihî açıdan baktığımızda atalarının bıraktığı mirası, kültürü korumak için gereklidir omurga.
Din adamına iyiliği emredip kötülüğü nehyetmek için gereklidir omurga.
Dik durana U dönüşü yapmamak, çark etmemek, sözünün eri olmak için gereklidir omurga.
Milletvekiline milletine hizmet etmek için gereklidir omurga.
Padişaha, Sultana, Hünkâra, krala; halka zulmetmemek, tek adam olmamak, adaletli olmak, adaleti kendine yontmamak için kendine yakın olanı değil liyakatli olanı o makama getirmek için gereklidir omurga.
Manevî ve dinî olarak da sadece Yaradana eğilmek içindir omurga.
O’nun dışındakilere kulluk etmemek, O’ndan başkasından istememek ve sadece O’ndan yardım isteyip yalnız O’na kulluk etmek içindir omurga.
Zira Yaradanı bırakıp kullardan bir şey isteme gafletine girince “Verirse mihnet olur vermezse zillet olur, istersen Allah’tan iste; verirse nimet olur, vermezse hikmet olur.”
İsteyeceğini yalnız Allah’tan isteyen, kula minnet etmeyen, dik duran ve Allah’tan başkasına boyun eğmeyen, makam mevki için yalakalık yapmayan adamların anlayacağı ve yaşayacağı bir halettir omurgalı olmak.
“iyyâke na’budü ve iyyâke neste’în ....
Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz. “
Dünyevî açıdan baktığımızda omurgasız bir çok insanın ne kadar çabuk ve kolay yükseldiğine, köşeyi döndüğüne, makam mevki sahibi olduğuna şahit olmuşuzdur hepimiz.
Omurgasızlar, omurgalı ve dik duruşlu insanlara alaycı bir tavırla tepeden bakmaya başlarlar. Fitne, fesat, dedikodu, gıybet, iftira, hepsi artık mübah ve gerekli görüldüğüne dair kendine fetvada buldun mu artık takiyye hakikat haline gelir. Kendi yalanına kendi bile inanır.
Omurgasızlık tıp tarihinde tedavi edilemeyen ender rahatsızlıklardan biridir. Zaten omurgasızların bir çoğu da hallerinden gayet memnunlardır. Tabiî ki vicdanları hariç.
Bilerek ve isteyerek dünya hayatını ahirete tercih edenlerin hali bu iken “İstemez misin ya Ömer dünya onların ahiret bizim olsun?” diyen Peygamberin (asm) ümmetine bir soru sormak gerekiyor. ”Hayat kime güzel?”
Evvelâ haram yemeyene, devlet malına el uzatmayana, hırsızlık yapmayana kul hakkı yemeyene hayat güzel.
Hesabını verebileceği işler yapana hayat güzel.
Dik bir duruş sergileyen, her seferinde çark edip kendi sözünü yalanlamayana hayat güzel.
Dinini, kendi siyasetine ve menfaatine kullanmayana hayat güzel.
Gücü iktidarı eline geçirdiği halde yine adâletten ayrılamayana hayat güzel.
Hayat, omurgalı olup, hiçbir menfaat karşısında eğilmeyen, bükülmeyen, adam gibi adamlara güzel.