Komisyon tarafından 18/01/2018 tarihi itibariyle verilen karar sayısı; 206’sı mahkemelere gönderme 1.984 ön inceleme kararı, başvuruların 40’ı kabul ve 880’i ret 920 inceleme kararı toplam 3.110.

Komisyona başvuranlar için yakında bir takip sistemi oluşturulacak olması, çok geç kalınmış olmakla birlikte, güzel bir çalışma. İnşallah başarabilirler.

Komisyon kararlarında torpil ve adam kayırma olmadığına hüsn-ü zan etmek istiyorum, ama  kararları görmediğimiz için şimdilik bu hüsn-ü zan olarak kalıyor. Aslında olması gereken de torpilin, adam kayırmanın olmaması. Komisyon kararları ilgililere tebliğ edildiğinde “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz” sözü nasıl  tecelli etmiş göreceğiz. 

Hak ve adaletin tecelli etmesi noktasında Komisyon’un üzerinde pek çok ve büyük bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Puslu havayı seven terör örgütleri, hainler vatandaşını devlete karşı küstürmek isterler. Hukuksuzluk, adaletsizlik her tarafı sarsın, mağdur sayısı artsın isterler. Zira bu onların işine gelir.

Komisyon’dan, bu noktada hain planlar kuran ve birilerinin mağduriyetlerinden kendilerine çıkar sağlama gayreti içerisinde olanların planlarını, adaleti tecelli ettirerek neticesiz bırakması bekleniyor. Bunun için de Komisyon’un taşın altına elini daha fazla koyması, daha çok, daha hızlı ve daha şeffaf çalışması gerekiyor. Komisyon şeffaflaştıkça , verdiği adil kararlarla güven kazandıkça birilerinin planları da neticesiz kalacaktır.

Aslında Komisyon’un asıl kuruluş amacı AİHM‘in önünü kesmek, meseleyi iç hukukla halletmekti. AİHM kendisine yapılan bir çok başvuruyu; ”Ülkenizde iç hukuku tüketmediniz, bakın Komisyon kuruldu, oraya müracaat edin” diyerek geri çevirmişti. Eğer Komisyon kararlarında etkili ve adil olamazsa, ülkemiz  AİHM’de zor duruma düşer.

Bylock’ta ortaya çıkan Morbeyin mağdurları tarzında yeni mağduriyetlerin olabileceği unutulmamalıdır. Bunun için kılı kırk yarmak gerekiyor. Zira bu ülkede bugün hain denilen yarın kahraman, kahraman denilen de bir anda hain olabiliyor. 

Sadece Bylock değil, isimsiz ihbarlar neticesinde mağdur olanlara da dikkat edilmeli. Zira bu süreci sevmediği, kendine rakip gördüğü insanları harcamak için, ya da birilerine yalakalık yapmak için kullananlar isimsiz, asılsız ihbarlarla yeni mağduriyetlere sebep oldular. Mağdur olanlar gözyaşı dökerken, mağdur eden müfteriler şimdilik rahat döşeklerinde huzur içinde uyuyorlar!

Ayrıca takipsizlik alan veya beraat kararlarını alanların süratle iade edilmeleri gerekir. Bu insanların bekledikleri her gün yazık oluyor. Komisyon bu noktada empati yapıp bu durumda olanların kararlarını ivedilikle vermesi gerekir. Zira çok, ama çok fazla sabrettiler ve tükenme noktasına geldiler. Bu anlatılmaz yaşanır. Yaşamayan da bilemez. Bu insanları bekleterek ortaya birde OHAL Komisyonu mağdurları çıkarmayalım . 

Eski Yunan mitolojisinden bir hikâyeyi Komisyon üyelerine anlatmak isterim;

Aşil, Truva Savaşı’na kendileriyle birlikte katılmasını isteyen Agamemnon ve taraftarlarına bir türlü olumlu cevap vermez ve savaşa katılmak istemez. Annesi-savaşa katılması halinde öleceği kehanetini bilmesine rağmen-Aşil ile şu konuşmayı yapar: “Savaşa gitmeyip, evlenip, çocuk sahibi olup, uzun ve mutlu bir hayat sürüp sonunda bu dünyadan göçebilirsin. Ama eğer savaşa katılırsan ölümsüzleşirsin, bir kahraman olursun.” 

Aşil savaşa katılır, savaşın sonunda ayak bileğinden bir ok ile vurularak ölür; ancak kahramanlığı nesilden nesile anlatılır.

Adaletsizliğin, hukuksuzluğun zirve yaptığı şu dönemde, eğer ki Komisyon hızlı, adaletli ve kamu vicdanı doğrultusunda kararlar verirse hem tarihe altın harflerle yazılır, hem de bu ülkede adaletin tecelli etmesine, hukukun geri gelmesine, ülkemizin itibarına çok büyük bir katkı sağlar. Bu, Komisyon’un omuzlarındaki en büyük yüktür, sorumluluktur, vebaldir.

Bu ülkeye hak, hukuk, adalet çok güzel yakışıyor. Zira tarih adaletsizleri, zalimleri değil  OHAL’de de olsa adaletten, haktan hukuktan ayrılmayan adil insanları yazacaktır.