Gün geçmiyor ki, insanoğlu kendine yeni bir hastalık üretmesin. Toplum olarak ne kadar ikaz alırsak alalım bir türlü aklımızı başımıza almayı öğrenemedik.
Depremler, yangılar, seller ve giderek artarak devam eden hastalıklar bile artık ibret vesilesi olmaya yetmiyor. Nasıl bir felaketle karşı karşıya olduğumuzun farkında değiliz. Dünyaya yeni gelen bir çocuk edasıyla hala bazı şeyleri anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz. Deve kuşu gibi başımızı toprağa gömüyoruz avcı bizi görmüyor gibi hareket ediyor, yaşantımızla sanki ölüm yok, kıyamet yok, hesap yok, mizan yok gibi hareket ediyoruz. Hz. Peygamber (a.s.v) ‘bir müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz’ diyor. Biz on defa aynı delikten ısırılsak da, aynı hatayı defalarca yapsak da maalesef akıllanmıyoruz ve bu kadar hataya rağmen kendimizi başarılı, zeki ve ehil olarak değerlendiriyoruz. Kendimizi avutmayı bırakmak ve artık gerçekleri görmek ve bunlarla yüzleşme zamanı. Dualarımıza Allahım bize akıl, fikir ve basiret nasip et duasını’da ekleyelim İnşallah.
FERASET Mİ? GARABET Mİ?
Eleştiri olmazsa olmaz bir gerçek. Kimse ne kusursuz ne de eşsiz. Fakat eleştiri ağzımıza geleni söyleme anlamında değil. Her söylediğimiz doğru olacak, fakat her doğrununda her yerde söylenemeyeceğinin farkına varmalıyız artık. Evet yayılıp giden bir hastalıkla karşı karşıyayız. Bu hastalığı sınıflandırmak mümkün. Bir tarafta okuyucusu olduğunu iddaa ettiği gazeteyi tenkit etmekten lezzet alan ruhlar. Diğer tarafta boğazına kadar gıybete batmış kişiler. Bu kişilere Allah acil şifalar versin!
AKILLI OLALIM!
Kimse kusura bakmasın bazı şeyleri konuşma zamanı geldi. Bir söz vardır ‘yediğin tabağı pisletme’ diye. Tabi bu söz insanlıktan, vefadan, Allah korkusundan haberdar olan insanlar için geçerli. Enelerini terbiye etmek için girdikleri yolda enelerinin esiri olanlar var. Söylenecek çok söz var ama o sadece şu sözü münasip görüyorum: ‘’Edebim el vermez edepsizlik edene, susmak en güzel cevap edebi elden gidene.’’
Herkes vazifesini yerine getirmek için çalışmalı. Okuma nefsinı ıslah için yapılır. Başkaları beğensin diye değil. Son olarak şunu söylemek istiyorum: ‘’Kalp bataryası dolmadan nefisler ıslah olmaz. Kendi nefsine okumayanda da istikamet olmaz!