"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nurlarla yeniden diriliş

ÖMER DİNLER
23 Temmuz 2011, Cumartesi
Dünya yolcularının gözlerine perde olan; dağları, gökyüzünü unutturan şehir yaşantısına, fani dünya işlerine ara vermenin, ruhumuzu dinlendirmenin vakti gelmedi mi?
Evet, gözlerimize perde olan dünyevî her şeyi kaldırmanın, kulaklarımızı tıkamış seslerden uzaklaşmanın vaktidir şimdi. Gözlerimiz gerçeği gerçekten görecek, kulaklarımız unutulan sesleri; dağların, rüzgârın, kâinatı okuyan gençlerin seslerini duyacak artık. Kalplerimiz Risâlelerin nuruyla günah lekelerinden arınacak; dünyevî zevkler ve  lezzetler, yerini hakikî lezzetlere bırakacak artık. Şimdi kâinatı okuma zamanıdır. Bellerin doğrulup kendi gerçek benliklerimize dönmenin, Nurlarla akıllarımızı, kalplerimizi ihtilâftan, dağılmaktan kurtarıp, bütün bedenimizi intizam altına alarak ruhlarımıza tekrardan hayat üflemek zamanıdır. Yıpranmış ve yorgun ruhlarımızın dirilme zamanıdır.
***
Zonguldak Çaycuma’da Dağüstü yaylalarında, kâinatla başbaşayız. Buradaki bütün kardeşler zor bir dönemin, gürültülü, yorucu şehir yaşantısının kalabalığında yolculuk yaparken Nurlara tutulan, tekrar nefes almaya, yaşama dönmeye çalışan yolcular gibi.
Her birimiz farklı farklı şehirlerden  üniversiteli ağabeylerle birlikteyiz. Finaller biteli daha bir ay oldu. Tatil yapacağımız deniz kenarlarına ya da ailelerimizin yanına koşmak yerine, buraya Zonguldak’a koştuk, bir çoğumuz ilk defa burada tanıştık. Arınmak, dönem içerisinde kaybettiklerimizi Nurlarla yeniden kazanmak için...
Üstadın “Ben yedim, siz kokusunu alsanız kâfî” dediği Risâle-i Nur’daki iman hakikatlerinin kokusunu almaya çalışan bir gençlik var burada. Nebi’nin (asm) yolundan gitmeye çalışıyor hepsi.
Günde 10 saat okuyarak batıl vehimleri delip yakan birer yıldız gibiler. Dilleriyle Nurları, gözleriyle kâinatı okuyorlar bu dağlarda. Şimdiden Külliyat’ı bitirenler de var içlerinde. Okumaya vakit yok diyenlere gösteriyorlar, okumanın lezzetini, şeklini... Herkeste tatlı bir rekabet var.
Sonra tabiî ki çaylar geliyor. Eee… Nur Talebesi çaysız olur mu hiç? Toplanıyor herkes çayların etrafına ve okumaya doymamış Abdullah Şahin Ağabeyimizden Nurlardan kâinatı dinliyoruz. Herkeste bir heyecan, mutluluk, gözlerden okunabiliyor. Daha önceden ağaç, orman, çiçek, dağ gördük, ama şimdi bunları okuyoruz. Her birinde kendimizi, Cenâb-ı Hakk’ı görüyoruz. Daha önce de çay içtik, ama nur sohbetleriyle karıştırılmış bu çayın lezzetini hiçbirinde alamadık.
Nasıl da özlemişiz gülmeyi, mutlu olmayı, hepimiz nasıl da özlemişiz gerçekten yaşamayı. Günler ilerledikçe fark ediyoruz bedenlerimizdeki ve ruhlarımızdaki değişimi. Fark edebiliyoruz bir ay önceki kişi olmadığımızı. Yeniden dirilmiş gibiyiz. Gözlerimiz sanki ilk defa görmeye başlamış gibi bundan önce hiç görememişiz sanki. Kulaklarımız sağırmış da ilk defa şimdi duymaya başlamış gibi. Rüzgârı, kuşları, tabiattaki zikirleri duymaya şimdi başlıyoruz, şükrediyoruz. Bizler için geç olmadı duyabildik, duyabildik, tekrardan okuyabildik. Sonsuz şükürler olsun Rabbimize.
Herkes fırsat buldukça okumaya kaçıyor burada. Her ağacın üstünde, her çalının altında Nur Talebesi var. Üstad Hazretleri yaz gelince ağabeylerle dağlara çıkarmış Nurları yazmak için. Şimdi bu gençler de okumak için çıkıyorlar Üstadım.
Yavaş yavaş sohbetler de değişiyor artık. Şimdi sadece Nurlardan bahsediliyor, Nurlardan konuşuluyor. Dünyevî hiçbir ses, hiçbir renk, hiçbir koku yok burada. Herkesten, ileriye dönük hizmetleri, hedefleri ve düşünceleri duyuyoruz. Ve bizler de Geyve ormanlarında okuma yapan liseli kardeşlerimiz gibi “Var ol ey sevgili Üstadım!” diyoruz.
Evet her şey bütün hızıyla devam ediyor. Okumalarla, sohbetlerle, ilâhilerle, Ömer Faruk Ağabeyimizin neşesiyle, Aydın Ağabeyimizin ihlâslı yemekleriyle, akşam saatlerinde üniversiteli kardeşlerle yaptığımız müzakerelerle, Abdullah Ağabeyimizin iki yüz okuma sevinciyle ve Vahdet Ağabeyimizin yüz yetmiş beş endişesiyle, çay sohbetlerimizle, Külliyat’ı bitirmeye niyetli kardeşlerle; Nurlarla yaylalarda, Zonguldak Çaycuma’da devam ediyor Risâle-i Nur Külliyatı’nı Bitirme Programı’mız.
Ey arkadaş! Eğer sen de kâinatın sahifelerini okumak, akılları hayrette bırakan o yüksek nizamı görmek istersen biz buradayız. Zonguldak Çaycuma’dayız… Sakarya Geyve’deyiz.
Okunma Sayısı: 1224
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı