"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İçimizdeki hürriyet

Süleyman Uçar
31 Temmuz 2023, Pazartesi
Şahsî ve içtimaî hayatımızın fıtrî seyrinde, hürriyetin ehemmiyeti büyüktür.

Şiddetli kış şartlarında nazenin çiçeklerin ortaya çıkması mümkün olmadığı gibi, maneviyat zafiyeti ve şiddetli istibdadın hükmettiği manevi kışlarda hürriyet çiçeğinin açması da mümkün olamaz. 

Hürriyet, öncelikle doğduğu kalp merkezinde hükmünü icra etmelidir. Baskın duyguların altında kalan pasif duygular hür değildir. Mesela nefis, Allah hesabına kâinata bakması gereken gözü, kendi hesabına çalıştırıp kavvatlık esaretine düşüremez.

Peygamberimizde tüm vasıfların kemâl derecede olup birbirini etkilemeden bulunmaları, hürriyetin zirvesini ortaya koyuyor. Son derece cömert olmakla birlikte son derece iktisatlı olmak gibi. Bu sebeple Asr-ı Saadete hükmeden hürriyet, Resullulah (asm)’ın ruhundan in’ikas etmiştir. “Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saadet.” (Münazarat, sh. 125) 

Hürriyet, şahısların  hayatında hükmetmeye başlamasıyla toplumlar üzerinde etkisini hissettirebilir. “Hürriyet-i umumî, efradın zerrat-ı hürriyatının muhassalıdır.” (ESDE, sh. 143)

İmandaki şefkat ve izzet, hürriyetin hayatıdır. Çünkü, şefkat hissi karıncayı bile incitmeye müsade etmediğinden, insanın hukukuna zarar vermeye müsaade etmez. Kâinat sahibinin hizmetkârlığına imanla girmenin verdiği izzet, hiçbir tahakküme boyun eğmeye izin vermez. 

İmanımızın kuvveti nisbetinde hasıl olan izzetimizle, nefis ve şeytanımızın tahakkümüne karşı çıkabiliriz. Kalbimizdeki imanî şefkatin kuvvetiyle nefsimize acıyıp onu günahlardan uzak tutup, yaratılış maksadına sevk edebiliriz. Hakiki gıdaları olan marifetullahla besleyerek içimizdeki hürriyeti temin ederiz.

Kuvve-i şeheviye ve gadabiye ise, şeytanın desiselerine hem kâbile hem nâkile iki cihaz hükmündedirler. (Lemalar, sh. 148)

Hak etmediğimiz makam ve malların önümüze koyulmasını kabul ettiğimizde, şehevi duygularımız o menfaatleri kaçırmamak için kalb ve ruha rağmen çok tavizleri vermeye müsait hale gelmesiyle hürriyetini kaybeder. Karşılığında çok mukaddesâtını rüşvet vermeye mecburiyet hisseder. Üstad, ehl-i dalaletin çok yönlü vesilelerle  hücum edeceklerine dikkatimizi çekmiştir.

‘’Hatta bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için, bazı genç kızları musallat ediyorlar.’’ (Emirdağ Lahikası, Mektup No. 72)

Kuvve-i gadabiyemizi meydana getiren korku, hırs, inat ve kin gibi duygularımızın tahrik edilmesiyle, hürriyetimiz elimizden alınmak istenebilir.

Şahsî hayatında hürriyetini muhafaza edemeyenler, galib duygularının istibdadı altına girerek manevi değerlerini tevillerle terketmeye başlarlar. Şahs-ı manevinin havuzu içinde erimeyen enaniyetin hükmüyle, kardeşlerine mütehakkim tavırlar alarak, nazenin hürriyeti mahvediyorlar.  Bediüzzaman hazretleri gibi, hiçbir tahakküme boyun eğmeyen Nur talebeleri, imanın izzeti ile zâlim müstebitlerin tehditlerine hep karşı durmuşlar. Şefkat-i imâniyenin gereği olan “müsbet hareket” prensibiyle, asayişin manevi bekçileri olmuşlar. İmanlı hürriyetin parlak misallerini  ortaya koymakla beşeriyetin saadetine vesile olmuşlardır. 

Okunma Sayısı: 1562
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı