Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Medya birinci güç oldu

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) uzmanı Sevgi Coşkunserçe, medyanın gücünün okullardan, aile içi eğitimden, geleneklerden ve dinden daha etkili hale geldiğini söyledi.

Almanya’nın Köln şehrinde ‘’Medyanın Zararlı Etkileri ve Medya Okuryazarlığı’’ konulu bir konferans veren Coşkunserçe, uluslararası iletişim araçları ve uydu yayınları sayesinde sanayi ülkelerinin, diğer az gelişmiş ülkeleri haber ve mesaj bombardımanı altında bıraktığı, bu sebeple az gelişmiş ülkelerin toplumsal değerlerinin tehlike altında olduğu görüşünü savundu.

Coşkunserçe, ‘’Dünya üzerindeki yeni iletişim sektörünü elinde tutan devasa iletişim kartelleri, her çocuğu, kadını ve erkeği denetimli imaj ve sözlerle kuşatıyor. Medyanın gücü okullardan, anne-baba eğitiminden, geleneklerden, dinden bile daha fazla hale geldi. Bu sistem içinde işin en kötü yanı, alınan mesajların doğruluğunun tesbit edilememesi, yani kavram karışıklığı yaşanmasıdır’’ dedi. Dünyada medya konusunda önemli tekelleşmeler olduğunun altını çizen Coşkunserçe, medya okuryazarlığı konusuna da değinerek, bu alandaki derslerin 1970’li yıllarda ABD, Kanada, İngiltere, İskoçya, Avustralya ve daha sonra bazı Avrupa ülkelerinde de fizik, edebiyat ve matematik gibi ilk ve orta öğretimin ders programlarına konulduğunu anlattı. Coşkunserçe, medya okuryazarlığı projesinin amacının, medyayı doğru okuyan, yaşadığı çevreye duyarlı, ülkesinin sorunlarını bilen, medyada gördüklerini aklın süzgecinden geçiren bilinçli bir kamuoyu meydana getirmek olduğunu kaydetti.

/ KÖLN

24.06.2006


 

Çağdaş değil

TMK Tasarısına ilişkin Alt Komisyon metninin, halkın haber alma hakkı ile iletişim (basın) özgürlüğü açısından tehlikeyi arttırdığını açıklayan Basın Konseyi, tasarıdaki anlayışı eleştirdi. Konsey, “Bu anlayış bir engizisyon anlayışıdır. Çağdaş ceza hukukunda düşünülemez ve kabul edilemez. Demek oluyor ki, basın yayın organı sahipleri, artık başkalarının eyleminden sorumlu sayılıp cezalandırılacaktır” açıklaması yaptı.

Basın Konseyi, TBMM Adalet Komisyonu’nun tabul ettiği Terörle Mücadele Kanunu (TMK) Tasarısı’nın editoryal bağımsızlığı öldüreceği ve otosansüre yol açacağı uyarısında bulundu.

Adalet Komisyonu, iki gün süren tartışmalı oturumların ardından TMK Tasarısı’nı kabul etti. Basın ve yayıncı meslek kuruluşlarının 20 Haziran günü TMK Tasarısı’na gösterdikleri tepkinin ardından Basın Konseyi de, tasarının medyada editoryal bağımsızlığı öldüreceği ve koyu bir otosansüre yol açacağı uyarısında bulundu.

TMK Tasarısı’na ilişkin Alt Komisyon metninin, halkın haber alma hakkı ile iletişim (basın) özgürlüğü açısından tehlikeyi artırdığını açıklayan Basın Konseyi, tasarıdaki anlayışı eleştirdi. Alt Komisyonun, 5. maddedeki “örgütün propagandası niteliğinde olan içeriğe sahip” deyimini “propagandasını içeren” deyimiyle değiştirmek ve 6. maddede “amacın propagandası” deyimini metinden çıkarmak gibi bazı iyileştirmelere gittiğini bildiren Basın Konseyi, Alt Komisyonun bu yaklaşımın yetersiz olduğunu kaydetti.

Tasarının 5 ve 6. maddeleri yeniden yazılırken, büyük sorunlara yol açacak bir yol izlendiğini savunan Basın Konseyi, 5. maddedeki basın yayın organı sahipleriyle ilgili düzenlemeye, “suçun işlenişine iştirak etmemiş olan” sözcüklerinin eklendiğini ve “sorumlu müdür” deyimi yerine “yayın sorumlusu” deyiminin getirildiğini, aynı yaklaşımın, 6. madde yazımında tekrar edildiğini bildirdi.

“Hukukun inkarı yoluyla halkın

haber alma hakkını öldürmek”

Konsey, “Bu anlayış bir engizisyon anlayışıdır. Çağdaş Ceza Hukukunda düşünülemez ve kabul edilemez. Demek oluyor ki, basın yayın organı sahipleri, artık başkalarının eyleminden sorumlu sayılıp cezalandırılacaktır” açıklaması yaptı.

Bu düzenlemenin “hukukun inkârı” anlamına geldiğini duyuran Konsey, bunun terörle ve terör örgütleriyle ilgili haberleri kesinlikle önleyeceğini açıkladı:

“Yayının durdurulması ve bir trilyon TL’sı adlî para cezası tehdidiyle korku kaynağı olacak. Ve bu korku editoryal bağımsızlığı öldüreceği gibi, koyu bir oto sansüre yol açacak. Hukukun inkârı yoluyla halkın haber alma hakkını ve iletişim (basın) özürlüğünü öldürmeye dönük bu anlayış, ülkemiz için büyük bir ayıptır.”

Basın ve yayıncı örgütleri

topluca uyardı

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB), Kitap Çevirmenleri Birliği ve Uluslararası Yazarları Birliği (PEN) Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ve Kitap Çevirmenleri Meslek Birliği de, önceki gün, TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda ortaklaşa düzenledikleri bir basın toplantısı ile TMY Tasarısı’nın basın yayın özgürlüğüne büyük zarar vereceğini kamuoyuna duyurmuştu.

/ ANKARA

24.06.2006


 

Ağar: Milletin yanındayız

DYP Genel Başkan Mehmet Ağar, partisinin kuruluşunun 23. yıldönümü sebebiyle yaptığı açıklamada DYP iktidara gelmediği sürece kuruluş yıldönümlerinde kutlama yapmayacaklarını, yalnızca “anma” ve “güce güç katma” toplantıları düzenleyeceklerini söyledi. “Türkiye, şüphesiz ki bir seçime doğru hızla gidiyor” diyen Ağar, DYP’nin, demokrasinin güçlü bir teminatı olarak milletin yanında olduğunu vurguladı.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, partisinin bir cepheleşmenin içinde olamayacağını belirterek, ‘’Siyasette cepheleşme olmaz. Siyaset, fikirlerin milletle paylaşıldığı alandır’’ dedi.

Mehmet Ağar, DYP’nin 23. kuruluş yıldönümü dolayısıyla genel merkezde basın toplantısı düzenledi.

Ağar, konuşmasında, DYP iktidara gelmediği sürece kuruluş yıldönümlerinde kutlama yapmayacaklarını, yalnızca ‘’anma’’ ve ‘’güce güç katma’’ toplantıları düzenleyeceklerini söyledi. ‘’Türkiye, şüphesiz ki bir seçime doğru hızla gidiyor’’ diyen Ağar, DYP’nin, demokrasinin güçlü bir teminatı olarak milletin yanında olduğunu vurguladı. DYP’nin, siyaset felsefesinin Demokrat Parti ile başladığını ve bu felsefenin, ülkeyi modern dünyayla rekabet edebilen bir ülke haline getirmeyi hedeflediğini anlatan Ağar, ‘’DYP’nin, Meclis’te temsil edilmeyişinin bugün nelere mal olduğu açıkça görülmektedir. Bizim için asıl olan mesele, genel seçimler ve onu takip eden süreçte millet eliyle iktidarın değişiminin sağlanmasıdır’’ diye konuştu.

‘’Siyasette yeni oluşumlar’’ adıyla kurulmaya çalışılan, demokratik esintilerin pek görülmediği, bir takım tepeden inme bakışların egemen olduğu, suni yapılanmalarla kimsenin bir yere gidemeyeceğini ifade eden Ağar, "Siyaset cepheleşme, zıtlaşma üzerinden yapılamaz. Türkiye laik, anti-laik karşıtı gibi

cepheleşmelerle yönetilemez. Böyle bir siyasetin varlığı söz konusu bile olamaz’’ dedi.

“DYP BİR CEPHELEŞMENİN İÇİNDE OLAMAZ’’

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Ağar, bir gazetecinin, "Hükümeti erken seçime zorlamak ve cumhurbaşkanlığı seçimini bu meclise yaptırmamak için sağda ve solda cepheleşme senaryoları kuruluyor. Bugün de Isparta’da Sayın Demirel ve Sayın Baykal bir araya geliyor. Siz de bu toplantıya davet edildiniz mi?’’ sorusuna, "Diploma töreni için davetiye bana daha önce gelmişti ama partimizin kuruluş yıldönümü olduğu için biz bugün Ankara’dayız’’ cevabını verdi. Ağar, şöyle devam etti:

"DYP, bir cepheleşmenin içinde olamaz. Siyasette cepheleşme olmaz. Siyaset, fikirlerin milletle paylaşıldığı bir alandır. Bizim görüşlerimiz belli. Görüşlerimiz, içerisinde cepheleşme, zıtlaşma, milletin değerleriyle kavga diye bir şey yok. DYP’nin kompleksleri yok. DYP’nin laikliğinden ve laik bakış açısından hiç kimse şüphe edemez. DYP, hiçbir komplekse kapılmadan ‘’elhamdülillah Müslümanım’’ diyen bir partidir. 60 yıllık çizgimiz böyledir. Dolayısıyla, milletin değerleri üzerinde siyaset yapmak bizim işimiz değildir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ardından o günkü şartlar altında yakıp yıkılmış bir Anadolu’yu, cumhuriyet, hastahaneler, okullar, fabrikalar, işyerleri ile donatmış, partiler, özgürlük demokrasi getirmiştir. Bu kazanımları anlayamayacak 3 tane siyasal elit cumhuriyeti koruyacak öyle mi?’’

"TÜRKİYE’DE HÜKÜMET MESELESİ VAR"

Türkiye’de, cumhuriyetin kimsenin tekeli altında olmadığını vurgulayan Ağar, cumhuriyetin, milletin sahip olduğu rejimin adı olduğunu söyledi. ‘’Türkiye’de bir hükümet meselesi var’’ diyen Ağar, geniş kesimlerin ezildiğini savundu. Ağar, şunları kaydetti:

"Hükümet, bu tabloyla taşıyabilirse buyursun taşısın, yüreği gücü yetiyorsa... Ekonomiden sorumlu bakanları çıkıyor bazı açıklamalar yapıyor, açıklamaların karşılıklarının olmadığı 3 saat sonra piyasalarda ortaya çıkıyor. Onların normalde görevde durmamaları lazım. Ama mesele, 2-3 bakan meselesi olmaktan çıkmıştır. Türkiye’de iktidar, başbakan kimse, oyunu alamadığı kesimlerin güvenini, rızasını almak zorundadır. Bugün Türkiye’de bu kaybolmuştur, hükümete güven kalmamıştır. Hükümetin sabah, öğlen, akşam ne yapacağı soru işaretidir. Bunun en somut yansımaları ekonomideki sıkıntılar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan biz o tür cephe fotoğraflarının içerisinde falan olmayız, böyle bir şey söz konusu değildir.’’

Ağar, bir gazetecinin, eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın siyasete dönebileceği şeklindeki açıklamasını hatırlatılması üzerine de ‘’Siyasete dönebilir, ne diyebiliriz. Biz, siyaset yapmak isteyen herkese saygı duyarız. Siyaset, Türkiye’nin en itibarlı işidir’’ diye konuştu.

/ ANKARA

24.06.2006


 

Baykal: Bu Mecliste adayımız yok

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bugünkü parlamento tablosu içerisinde, CHP’li birinin cumhurbaşkanı adayı olarak düşünülmesini makul gösterecek hiçbir dayanak bulunmadığını bildirdi.

CHP Lideri Baykal, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaret etti. Baykal, gazetecilerin soruları üzerine, Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine girilmesinin bu konuda bol spekülasyonun yapılmasına sebep olduğunu ifade eden Baykal, "bunların bir kısmını doğal karşılamak, ancak konuyu gerçek zeminde tutmayı da başarmak’’ gerektiğini ifade etti. ‘’Cumhurbaşkanlığı konusunda herkesin kendi gönlüne göre yapacağı değerlendirmeyle bu konuyu yönlendirmek mümkün değildir’’ diyen Baykal, Anayasa’nın, cumhurbaşkanlığı konusuyla ilgili maddesinin, seçimin TBMM’de yapılacağını öngördüğünü hatırlattı. Baykal, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Meclisin siyasi kompozisyonu ortada. Bu kompozisyonun içinden hepimizin çabası, gayreti, Türkiye’yi yeni gerginliklere, sıkıntılara sokmayacak; Türkiye’nin istikrarına yardımcı olacak; Anayasa’yı sahiplenip işletecek, gizli gizli engelleyecek değil sahiplenip işletecek; kurumlar arasında çatışma ve gerginlik yerine kurumlar arasında uyum ve işbirliğini sağlayacak bir kişinin cumhurbaşkanı olarak seçilmesidir. Bunu biz sağlamaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda gayret gösteriyoruz, bu anlayışın oturmasını çalışıyoruz. Bugünkü parlamento tablosu içerisinde CHP’li birinin cumhurbaşkanı adayı olarak düşünülmesini makul gösterecek hiçbir dayanak yoktur. Ne benim ne de bir başka partili arkadaşımızın cumhurbaşkanı olmasına elverişli bir siyasi konjonktür kesinlikle yoktur. O nedenle Türkiye’de böyle bir konu yoktur. Bizim de böyle bir konumuz yoktur. Bu konuda hiçbir beklenti ve talebimiz yoktur.’’

/ ANTALYA

24.06.2006


 

Komşudan AB desteği

Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ivailo Kalfin, ülkesinin Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediğin belirterek Türkiye’ye, AB sürecinde, başta uzman olmak üzere her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Dışişleri Bakanı Kalfin’i, Bulgaristan Parlamentosu’nda kabul ederek, bir süre görüştü. Kalfin, Türkiye ile Bulgaristan ilişkilerinde son yıllarda önemli gelişme kaydedildiğini belirterek, ‘’Hükümetimiz henüz 10 aylık olmasına rağmen, Türkiye ile çok iyi ilişkiler kurduk’’ dedi.

Özellikle ekonomi ve ticarî alanda gelişmelere dikkati çeken Kalfin, bölgesel işbirliğine de önem verdiklerini söyledi. Sofya-İstanbul otoyolunun bir an önce tamamlanması için çaba gösterdiklerini ifade eden Kalfin, Balkanlar’daki siyasî durumla Kosova sorununun çözüme kavuşturulması gerektiğini bildirdi. Kalfin, ‘’Bulgaristan, Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. AB ile müzakerelere başladığınız için sizi kutluyoruz’’ diyerek, Türkiye’ye, AB sürecinde, başta uzman olmak üzere her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.

TBMM Başkanı Bülent Arınç da iki ülke ilişkilerin son yıllarda gelişme kaydettiğine dikkati çekti. İki ülkenin tarihten gelen dostluk ilişkileri bulunduğu ifade eden Arınç, ‘’Artık Bulgaristan ile hem NATO hem de AB’de ittifak içindeyiz’’ dedi.

Türkiye’nin, Bulgaristan’ın NATO üyeliğine çok candan destek verdiğini belirten Arınç, ‘’Sayın Bakan’ın ağzından AB sürecinde Türkiye’ye desteği duymak bizi mutlu etti’’ diye konuştu.

/ SOFYA

24.06.2006


 

Dâvâsı ertelendi, siyasete dönüyor

Yüce Divan’daki dâvâsı kesin hükme bağlanmadan ertelenen eski Başbakan Mesut Yılmaz, dâvâ süresince siyaset ile ilgili gelen talepleri askıya aldığını belirterek, “Bugünden itibaren bu yönde temaslar yapacağım” dedi.

Yüce Divan, eski başbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı Güneş Taner hakkında ‘’Türkbank ihalesine fesat karıştırdıkları’’ iddiasıyla açılan davadaki suçu ‘’görevi kötüye kullanma’’ olarak kabul etti ve Şartla Salıverilme Yasası uyarınca kamu davasının kesin hükme bağlanmasını erteledi.

Yüce Divan’ın dünkü karar duruşmasına, sanıklar Yılmaz ve Taner ile avukatları katıldı. Yüce Divan Başkanı Tülay Tuğcu, sanıkların son sözlerinin ardından kararı açıkladı. Tuğcu’nun yaptığı açıklamaya göre, ‘’Türkbank ihalesine fesat karıştırma’’ iddiasıyla açılan kamu davasındaki suç, 765 sayılı TCK’nın 240. maddesinde düzenlenen ‘’görevi kötüye kullanma’’ olarak kabul edildi. Bu suçun 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası’nın kapsam dışında bırakmadığı suçlardan olduğuna işaret edilen kararda, görevi kötüye kullanma suçunun da 23 Nisan 1999’dan önce işlendiği belirtildi. Bu nedenle sanıklar Yılmaz ve Taner hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanması ertelendi.

Kararın açıklanmasının ardından soruları cevaplandıran Mesut Yılmaz, kendisi hakkında açılan davanın kesin hükme bağlanmasını talep ettiğini belirterek, ‘’Bu olmadığı için üzgünüm’’ dedi. Davanın siyasî nedenlerle açıldığını iddia eden Yılmaz, ‘’Mahkeme bunu kesin hüküm şeklinde sonuçlandırabilirdi. Karara saygılıyım diye konuştu. Mesut Yılmaz, ‘’siyasete girip girmeyeceğine’’ ilişkin bir soru üzerine, ‘’Bu dava süresince siyaset ile ilgili gelen talepleri askıya almıştım. Bugünden itibaren bu yönde temaslar yapacağım’’ dedi. Yılmaz’ın bu sözleri üzerine mahkeme koridorunda bulunanlar alkışlayarak, ‘’Türkiye seninle gurur duyuyor’’, ‘’Başbakan Mesut’’ sloganları attılar.

/ ANKARA

24.06.2006


 

Mazlumder’den Açık Liseliler için kriz masası

Açıköğretim Lisesi’nin 2. dönem sınavları, bugün ve yarın gerçekleştirilecek. Sınavlar, bugün saat 10.00 ve 14.00’de, yarın da 14.00 ve 17.00’de olmak üzere toplam dört oturumda gerçekleştirilecek.

Mazlumder, Açık Lise Sınavına girerecek öğrencilere hukukî yardım sağlamak amacıyla Hukukî Yardım Merkezi Kriz Masası kurdu. Sınava girecek öğrenciler karşılaştıkları sorunlarla ilgili Mazlumder’in (0212) 526 24 40-534 22 47 nolu telefonlarını arayabilecek. Meslek liselerinden genel liselere geçmek isteyen meslek lisesi öğrencilerinin Danıştay’ın vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararı sebebiyle sınavda büyük karmaşa yaşanması bekleniyor. Milli Eğitim Bakanlığı Enformasyon Müdürlüğü Açık Lise sınav yerleşiminde adı bulunan öğrencilere, Danıştay’ın vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararı sebebiyle iş ve işlemlerinin durdurulduğu bu nedenle hafta sonu yapılacak olan Açık Lise sınavına öğrencilerin gelmemesi” için yazı yazdı. Yazıda, “Sınava girmemeniz gerekmekte, girseniz ve kazansanız dahi sınavınız geçersiz sayılacaktır” deniliyor. Mazlumder ise konuyla ilgili yönetmeliğin yürürlükte bulunduğu tarihlerde yapılan kayıtlar için, “kazanılmış hakkın söz konusu olduğunu” belirterek, kayıt yaptıran öğrencileri sınava girmeye çağırdı.

/ İSTANBUL

24.06.2006


 

Ecevit’te küçük iyileşme belirtileri

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, eski Başbakan Bülent Ecevit’in sağlık durumunda “küçük küçük iyileşme belirtileri’’ olduğunu, bunun da kendilerine umut verdiğini kaydetti.

Zeki Sezer, Antalya Tenis İhtisas Kulübünde düzenlenen DSP’ye katılım toplantısı sırasında gazetecilere Ecevit’in sağlık durumuyla ilgili bilgi verdi. Sezer, “hızla iyiye gittiğini söyleyebilecek durumda değiliz, fakat küçük küçük iyileşme belirtileri, hareketçikler var, o da bize umut veriyor’’ dedi.

/ ANTALYA

24.06.2006


 

Demirel: Krizden bahsetmek için erken

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ekonomik krizden bahsetmek için henüz çok erken olduğunu söyledi. Dövizin değerlenmesini de normal bulan Demirel, “Henüz bir kriz yok. Zaten para aşırı değerliydi. Şu anda yerine oturuyor” diye konuştu.

Dövizin değerlenmesini de normal bulan Demirel, ayrıca Mesut Yılmaz’ın siyasete dönme kararını da desteklediğini aktardı. Kendi adını taşıyan üniversitenin mezuniyet törenine katılmak üzere memleketi Isparta’ya gelen Süleyman Demirel, ilk olarak yeğeni Mesut Şener’in Gül Sofrası’na uğradı, akrabalarıyla hasret giderdi. Demirel, Mesut Yılmaz’ın ‘siyasete dönme’ kararıyla ilgili bir soruya, “Çok iyi yapar. Bence çok doğru bir karar vermiş. Kendisine başarılar diliyorum” şeklinde cevap verdi.

Ayrıca yabancılara uygulanan stopaj oranının ‘0’a çekilmesinin bir kapitülasyon anlamına gelip gelmeyeceği şeklindeki soruya Demirel, şöyle cevap verdi: “Daha dün alınmış bir karar hakkında bugünden bir şey söylemenin anlamı yok. Bakalım, görelim. Bunu söylemek için henüz erken.”

Demirel, ayrıca piyasalardaki dalgalanmalara da değindi. Ülkede henüz bir kriz ortamı olduğu söylemek için erken olduğuıa kaydeden Demirel, “Henüz bir kriz yok. Zaten para aşırı değerliydi. Şu anda yerine oturuyor” diye konuştu.

/ ISPARTA

24.06.2006


 

Gül, ABD ziyareti öncesi Tahran’a gidiyor

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajını İran’a iletmek üzere bugün Tahran’a gidiyor.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, bugün akşam üzeri İran’a gidecek olan Gül, Tahran’da Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejed, Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani ve eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani ile görüşecek. Diplomatik kaynaklar, bu ziyaretin herhangi bir taraftan İran’a mesaj taşımak amaçlı olmadığını söyleyerek, Türkiye’nin uluslar arası toplumun talepleri doğrultusunda yürüttüğü kolaylaştırıcı rol çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini kaydediyorlar. Bunun önemli bir ziyaret olduğuna işaret eden kaynaklar, Türkiye’nin özgün mesajlarının aktarılacağını ve İran’ın nükleer programıyla ilgili sorunun barışçıl çözümüne katkı sağlanmaya çalışılacağını kaydediyor. Gül’ün 25 Haziran Pazar günü tamamlaması beklenen ziyareti sırasında basına herhangi bir açıklama yapılması öngörülmüyor. Gül’ün 4-7 Temmuz günlerinde ABD’ye, bu ziyaretin hemen ardından da 8-9 Temmuzda düzenlenecek Irak’a Komşu Ülkeler Zirvesine katılmak üzere yine Tahran’a gitmesi planlanıyor.

/ ANKARA

24.06.2006


 

Ahmet Feyzi Kul'u rahmetle anıyoruz

Risâle-i Nur talebelerinden Ahmet Feyzi Kul, vefatının 34. yıldönümünde rahmetle anılıyor. Bediüzzaman’ın hayattaki talebelerinden Mustafa Sungur ve diğer Risâle-i Nur talebelerinin katılacağı anma programı, İzmir’in Selçuk ilçesi Çamlık Köyü Mezarlığı’nda yarın yapılacak.

Bediüzzaman’ın hayattaki talebelerinden Mustafa Sungur ve diğer Risâle-i Nur talebelerinin katılacağı anma programı, İzmir’in Selçuk ilçesi Çamlık Köyü Mezarlığı’nda Pazar günü yapılacak. Sabah saat 10.00’da başlayacak anma merasiminde Kur’ân-ı Kerim okunacak ve Risâle-i Nur’dan dersler okunacak.

Hayatını Risâle-i Nur hizmetine vakfetmiş olan Ahmet Feyzi Kul için Mustafa Sungur, “Hapishanede beraber yattık. Mahkemelerde yaptığı müdafaalar hakimleri çok etkiliyordu. Risâle-i Nur dersleri insanları hayrette bırakıyordu. Ege’nin bütün il ve ilçelerini dolaşmıştı. Mahkemede Gençlik Rehberi müdafaası çok dehşetliydi. Mahkeme heyeti ona 16 ay, diğer Nur talebelerine ise 6 ay hapis verdi” demişti.

1898’de Isparta’nın Uluborlu kazasında doğan Ahmet Feyzi Kul, Ege Bölgesi’ne yerleşti. Nur Risâleleri’ni 1930’lu yıllarda Milaslı Halil İbrahim Çöllüoğlu’nun vesilesiyle tanıdı. 1943’ten itibaren “Nurculuk” dâvâlarında yaptığı müdafaa ile adalet tarihine “şaşaalı müdafaanın sahibi” olarak geçti. 1948’de Bediüzzaman’la birlikte Afyon Hapishanesi’nde yattı. 1972’de vefat etti.

Ahmet Feyzi Kul için Bediüzzaman Said Nursî, ‘Benim ve Risâle-i Nur’un manevî avukatı’ nitelemesinde bulunmuştu.

24.06.2006


 

Kur’ân kurslarında mezuniyet heyecanı

Kırşehir’in Boztepe ilçesinde 3 yıldır faaliyet gösteren Merkez Kur’ân Kursu, 2005-2006 eğitim-öğretim döneminde devam eden 89 öğrencisini mezun etmenin gururunu yaşıyor.

Yaşları 15 ile 65 arasında değişen öğrenciler dönem içerisinde yalnızca Kur’ân-ı Kerim öğrenmekle kalmayıp İbadet, İtikat, Siyer ve Ahlâk dersleri ile de eksik olan dinî bilgilerini tamamladılar. Ayrıca her yıl olduğu gibi bu yıl da kurs bünyesinde düzenlenen gezi, yarışma ve benzeri sosyal aktiviteler öğrencilerin şevk ve gayretlerini artırırken, halkta da Kur’ân kurslarına karşı ilgi ve sempati uyandırdı.

İlçe Müftüsü Şükrü İkiz, Kur’ân kurslarının yalnızca Kur’ân-ı Kerim öğreten kurumlar olmayıp, kişiyi sosyal ve kültürel açılardan da geliştirdiğini ifade etti. Bunun yanı sıra öğrencilerin içtimaî hayatlarına sorumluluklarının bilincinde, özgüven sahibi bireyler olarak devam etmelerini sağlayan yönlerinin de bulunduğunun altını çizdi.

Müftü İkiz’in de iştirakiyle gerçekleşen mezuniyet programında bilhassa ilerlemiş yaşlarına rağmen azmeden ve Kur’ân-ı Kerim öğrenmeye muvaffak olup belge almaya hak kazanan Yeter Özçelik, Fatma Yıldız ve Ayşe Dalgalı adlı hanımların heyecanları görülmeye değerdi.

Nagehan ELİBOL / KIRŞEHİR

24.06.2006


 

Yargı mensuplarına zam

Hakim ve savcıların maaşlarında yeni düzenleme yapan yasa tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda benimsendi. Hakim ve Savcılar Kanununda değişiklik yapan yasa tasarısına göre, hakim ve savcıların aylıkları, en yüksek devlet memuruna mali haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemeler toplamının brüt tutarı kıstas alınarak belirlenecek.

Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve Uyuşmazlık Mahkemesi başkanları ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Danıştay Başsavcısı, en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşarı düzeyinde maaş alacak. Diğer hakim ve savcılar da Başbakanlık Müsteşarının maaşının yüzde 41’i ile yüzde 86’sı arasında değişen oranlarda aylık alacak.

Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Danıştay Başsavcısına yüzde 100’ü, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Yargıtay ve Danıştay Birinci Başkan Vekilleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vekili, Yargıtay ve Danıştay Daire Başkanları ile Adalet Bakanlığı Müsteşarına yüzde 86’sı, Yargıtay ve Danıştay üyelerine yüzde 83’ü kadar ödeme yapılacak.

Yüzde 41’i. Düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkanının maaşı 4 bin 691, Yargıtay ve Danıştay Başsavcısının 4 bin 596, Adalet Müsteşarının 4 bin 121, birinci sınıf hakimin 3 bin 740, 1. sınıfa ayrılmış hakimin maaşı 3 bin 65, en düşük maaş olan hakim adayınınki ise 1737 YTL olacak.

Ayrıca hakim ve savcılara, ödenmekte olan brüt aylıklarının yüzde 10’u oranında yargı ödeneği verilecek. Bir takvim yılı içinde kullanılan hastalık izin süreleri 15 günü aşarsa, bu günlere isabet eden yargı ödeneği yüzde 50 eksik ödenecek.

/ ANKARA

24.06.2006


 

Sağlık personeli kur'a ile atanacak

Sağlık Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçları doğrultusunda uzman, uzman tabip, tabip, eczacı ve diş tabipleri kadrolarına ilk defa yeniden, açıktan ve naklen kura ile atama yapılacak.

Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, atamalar, 15.02.2004 tarihli ve 25374 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren, ‘’Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Açıktan Kura ile Atanacak Bazı Sağlık Personelinin Atama, Esas ve Usullerine İlişkin Yönetmelik’’ hükümlerine istinaden gerçekleştirilecek. Kura ile atamalar, 14 Temmuz Cuma günü yapılacak. Dün başlayan kura başvuruları, 3 Temmuz Pazartesi günü sona erecek. Adaylar, başvuru evraklarını ise APS ya da özel kargo şirketiyle, 7 Temmuz Cuma günü mesai bitimine kadar Sağlık Bakanlığı’na ulaşacak şekilde gönderebi-lecekler.

/ ANKARA

24.06.2006


 

Mehtap gezileri başlıyor

İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO), bunaltıcı yaz sıcaklarında İstanbulların hafta sonu tatillerini daha keyifli hale getirmek amacıyla geçen yıl başlattığı “Mehtaplı Geceler” gezilerini bu yıl 24 Haziran-2 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirecek.

Mehtaplı geziler; “Barış Manço” gemisinde yapılacak. Boğaziçi’nin eşsiz gecelerini Türk Musikisiyle birlikte yaşamak isteyenler için yaz sezonu boyunca birbirinden güzel 11 gezi düzenlenecek. Boğaz sularının yolculuk ücreti geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu sene de 10 YTL olacak.

Yeni Asya / İSTANBUL

24.06.2006


 

STK’lar: Tasarı, toplumu susturma aracına dönüştürüldü

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Ankara Şubeler Platformu Sözcüsü Cemal Yıldırım, ‘’Terörle Mücadele Yasa Tasarısı, terörle mücadele bahanesiyle, toplumu susturmanın, demokratik hakları gasbetmenin aracına dönüştürülmüştür’’ dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, KESK Ankara Şubeler Platformu, Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) Ankara Bölge Temsilciliği, 78’liler Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin de aralarında bulunduğu sivil toplum örgütleri, Terörle Mücadele Kanunu Tasarısı ile ilgili basın toplantısı düzenledi.

Yıldırım, Ankara Mimarlar Odası’nda düzenlenen basın toplantısında, tasarının ‘’toplumu susturmaya yönelik bir çalışma’’ olduğunu savundu. Cemal Yıldırım, tasarıda ‘’terör’’ kavramının genişletilerek, siyasi parti, sendika ve sivil kitle örgütlerinin demokratik bazı eylemlerinin terör kapsamına alındığını belirtti.

Tasarı ile örgütlenme, toplantı ve gösteri yapma özgürlüklerinin daha da kısıtlandığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Terörle Mücadele Yasa Tasarısı, terörle mücadele bahanesiyle, toplumu susturmanın, demokratik hakları gasp etmenin aracına dönüştürülmüştür. Tasarının 6. maddesinde, eylemlerin, yurt, sendika, parti gibi yerlerde yapılması durumunda ceza, iki katına çıkarılmıştır. Tasarıdaki ‘Örgüte yeni üye kazandırmaya yönelik eylemler’ ifadesi ise tüm demokratik kitle örgütlerini kapatacak bir tehlikedir.’’

Tasarı ile güvenlik güçlerine sınırsız silah kullanma yetkisi verildiğini kaydeden Yıldırım, ‘’En ufak bir amblem veya işaret terörist damgası yemeye yeterli olacaktır. Bu tasarı gözaltı koşullarını da ağırlaştırmaktadır’’ dedi.

/ ANKARA

24.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004