Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Yüzmek, bisiklete binmek ve bilinçaltı

Yüzmek ve bisiklete binmek çocuklarımızın yaz tatilinin gündemlerinden. İmkânı olan ailelerin yaz programlarında yer alıyor.

Konumuz yaz tatilinde yüzmek veya bisiklete binmekle ilgili değil. Konu öğrenme olayında akıl, şuur-şuuraltı, (bilinç-bilinçaltı) etkisi ve önemini dikkatlere sunmaktır.

Yüksek bir coğrafyanın dağ köyünden gelen birisi olarak köyümüzde ne yüzecek derinlikte su, ne bisiklete binecek imkân ne de ortam vardı.. Bisiklete binmeyi öğrenme fırsatı lise son sınıfta, yüzmeyi öğrenme fırsatı 30 yaş sonrasında kısmet oldu.

Hafıza, hızlı öğrenme, beynin öğrenmedeki işlevleri, bilinç ve bilinçaltının etkileri yüzme olayına farklı bir açıdan bakmama vesile oldu. Tesbitlerimi sizlerle paylaşmayı ve yaz tatili yazılarının, sıcak mevsim yiyecekleri gibi biraz hafif olmasını istedim.

Önce bisiklete binmekten başlayalım isterseniz. Bisiklete hiç binmemiş bir insan ister çocuk olsun ister yetişkin, bisiklet hareket edince devrilmeyeceğini bilir. Çünkü binlerce örnekleri var göz önünde. Ancak kendisi ilk bindiğinde bisikleti yürütemez. Bilinçaltından bir ses" ya devrilirse halimiz nice olur" der. Epey deneme ve yardımdan sonra yürütebilir.

Çocuklara da bisiklete binmeyi öğretirken arkalarından tutar gibi yapar güven içinde yürütmesini bir süre takip ederdim. Tuttuğumu zannederek rahat pedalı çevirir, sonra anlar ki kendisi götürebiliyor. Belirli bir tekrar ve disiplin sonucu öğrenme sağlanır.

Yüzme olayına gelince aynı bisiklete binmek gibidir. Akıl yoluyla herkes bilir ki suyun kaldırma özelliği var. İnsan sırt üstü suyun üstünde hiçbir hareket yapmadan yatsa batmaz. Bunun örnekleri göz önünde iken yüzme bilmeyen her insan suya girip panik ve çabalamaktan dolayı batar ve boğulur. İşi sadece akıl yönüyle bilmek yetmiyor. Bilinçaltına yerleşecek. Bir bilgi ve beceri akıldan öteye bilinçaltının malı olmadan davranış haline geçmez. Öğrenmeden beklenen davranış değişimi, akılla başlayıp belirli sistematik tekrardan sonra, yapılması kolay, akıcı ve haz verir düzeye çıktığında gerçekleşebilir. Akılla bilmek yetmez. Kalbin ve bedenin sahiplenmesi ile tekrarından haz alınması noktası istenilen değişim seviyesidir.

Aklına, bilgisine fazla güvenenler uygulamayı önemsiz görenler yüzmeyi öğrenemezler. Mesele yüzmeyi bilmek, bisiklete binmek değil. Yüzmeyi öğrenememiş, bisiklete binememiş insanlara bakın, genelde bilişim teknolojilerini de kullanamayanlardır. Statükocular da bunlardan çıkar.

Doğru davranışların hayat biçimi haline gelmesi için akıl yön belirleyecek, beden belirli bir disiplinle tekrar ve ısrar edecek ve kalp o tekrardan haz duyacak. Bu doğru davranışlar için de yanlış davranışlar için de geçerli. Sigara gibi zararlı bir alışkanlığın zararını çok iyi bilen doktorların bu alışkanlıklarından kurtulamayışlarına hayret ederdim. Bilinçaltının duygu ve davranışlardaki önemini görünce işin esprisini anladım.

Demek ki, günahlar ve yanlış davranışları da küçük görmemek lâzım. Birkaç tekrar sonrası bilinçaltına girip insanın maddî ve manevî hayatını yutabilir. İbadetin tekrarındaki hikmeti de daha iyi anlamak ve anlatmak mümkündür. Doğru davranışlar olan (salih amel), yanlış davranış olan günahlardan şiddetle kaçınmanın önemini anlamak, bilinçaltı gerçeğini dikkate almaktan geçiyor. Bilmem anlaşıldı mı?

Dursun SİVRİ

01.07.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Yüzmek, bisiklete binmek ve bilinçaltı

  Nur ikliminde yetişen meyve

  Bireysel başarıdan kolektif akıl

  Ben kimim?

  YASEM AJANDASI

  HAFTANIN HİKÂYESİ

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004