Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

Papadopulos öfkeli

Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un ‘’Kıbrıs Türk toplumu Kıbrıs’ta iki eşit devlet arasında yeni bir ortaklık ilkesini ileri götürmeyi hedefliyor ve biz bu fikri kınıyoruz’’ dediği bildirildi.

Rum Haravgi gazetesi, Papadopulos’un, Hollanda’nın Güney Kıbrıs’taki yeni Büyükelçisi Jan Eric van den Berg’in güven mektubunu sunma töreni sırasındaki sohbetinde Kıbrıs sorununa değindiğini belirtti. Habere göre, Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerine başlamasına destek verdiklerine işaret eden Papadopulos, Kıbrıs sorununa yaklaşımlarının da ‘’yapıcı’’ olduğunu ifade etti.

Habere göre, Papadopulos şunları söyledi:’’Kıbrıs Türk toplumu, Kıbrıs’ta iki eşit devlet arasında yeni bir ortaklık ilkesini ileri götürmeyi hedefliyor. Biz bu fikri kınıyoruz ve bu uluslararası camia tarafından da kabul edilmiyor. Kıbrıs Cumhuriyeti (Rum kesimi) devletinin, sorunun halli için müzakerelerin yinelenmesi yönündeki inisiyatiflerine rağmen Türkiye, Kıbrıs sorununda yapıcı olmayan yaklaşımda bulunarak uzlaşmazlığını sürdürüyor.’’

/ LEFKOŞE

27.08.2006


 

Rusya köprü olmak istiyor

Rusya hükümeti, Batı ile İslâm Dünyası arasında köprü rolünü oynamak için harekete geçti. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra uluslar arası ilişkilerin temel sorunu haline gelen uygarlıklar arası veya dinler arası çatışmanın yerini barış içinde bir arada yaşamak prensibinin alması gerektiği görüşünden yola çıkan Rusya hükümeti, Batı ile İslam Dünyası arasında köprü rolünü oynamak için harekete geçti.

Rusya Devlet Başkanı’nın İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) ile ilişkilerden sorumlu temsilcisi ve Dışişleri Bakanı’nın özel konulardan sorumlu temsilcisi Veniamin Popov, düzenlediği basın toplantısında medeniyetler arası barış ve işbirliği için Rusya’nın yapmakta olduğu çabaları ve gelecek planlarını açıkladı.

Dışişleri Bakanlığı konferans salonunda yaptığı konuşma sırasında Rusya’da 20 milyondan fazla Müslüman’ın yaşamakta olduğunu ve İslâm Dünyası ile ilişkilerin Rusya için vazgeçilmez bir önem taşıdığını kaydeden Popov, “Her ne kadar istemesek de dünya dinlere göre bölünme sürecine girdi. Bu ABD’nin tek başına dünyayı yönetme çabaları ve küreselleşme sorununun doğal bir sonucudur. Fakat BM Güvenlik Konseyi üyelerinden bir tek Rusya, İslâm Konferansı Örgütü’ne katılmaktadır. Rusya hükümeti Batı ile Doğu arasındaki mevcut gerginliğin sona ererek uygarlıklar arası çatışmanın yerini uygarlıklar arası işbirliğine bırakması için köprü rolünü oynamakta kararlıdır” dedi. Şimdiye kadar medeniyetler veya uygarlıklar arasında barışın sağlanması için ortaya atılan tüm projelere Rusya’nın destek verdiğini ve aktif şekilde katıldığını kaydeden Popov, Rusya hükümetinin bu yönde çok ciddî yeni projeler hazırlığında olduğunu söyledi. 29-31 Ağustos tarihleri arasında Kazan’da yapılacak “Rusya-İslâm Dünyası” grubu toplantısında da bu konunun detaylı olarak ele alınacağını kaydeden Popov, uluslararası terörizme karşı mücadelede başarılı olmak için de uygarlıklar arası işbirliğinin vazgeçilmez bir şart olduğunu söyledi. Dünyadaki adaletsizlik, fakir ve zenginler arasındaki uçurumun giderek büyümesi, Filistin, Irak gibi uluslararası sorunların çözümsüzlüğü, politik ve ekonomik çıkarlar gibi başlıca faktörlerden kaynaklanan uygarlıklar arası çatışmanın çok yapay olduğunu ve emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet ettiğini kaydeden Popov, “Tüm dinler genel olarak insanları iyiliğe, hoşgörüye çağırmaktadır. Dolayısıyla sorun dinlerden değil dini inançları kendi çıkarları için kullanan bazı güçlerin varlığından kaynaklanmaktadır” dedi. Rusya’da İslâm dininin daha iyi tanıtımı için Moskova’da İslam Araştırmaları Merkezi’nin kurulması, Müslüman yazar ve bilim adamlarına ait 500 kitabın Rusça’ya çevirisini ilk aşamada yapılacak çalışmalar olarak sıralayan Popov, “Fakat zamanla çok daha değişik projeler uygulamaya konulacaktır” dedi.

/ MOSKOVA

27.08.2006


 

Hizbullah bu kadar şiddetli saldırı beklemiyormuş

Hizbullah İsrail’in Temmuz ayında başlattığı Lübnan bombardımanının bu kadar şiddetli ve uzun süreli olacağını beklemiyordu.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın yardımcısı Naim Kasım en-Nehar gazetesine yaptığı açıklamada İsrail’in er ya da geç ABD ile birlikte bir saldırı gerçekleştireceğini beklediklerini ancak bu saldırının temmuz ayında olacağına dair bir işaret almadıklarını ifade etti. Kasım, “İsrail’in en fazla bir iki gün bombalamasını ya da belli bölgelere sınırlı saldırılar düzenlemesini bekliyorduk” dedi. Kasım sözlerini “Samimi konuşmak gerekirse İsrail saldırısının bu kadar büyük ve ciddi olması bizi şaşırttı” şeklinde sürdürdü. Hizbullah yetkilisi, aslında İsrail’in hazır olmadığını ve iki üç ay daha beklemek istediğini belirttikten sonra acele edilmesinde iki şeyin rol oynadığını ifade etti. Kasım, bunlardan birinin Amerika’dan gelen baskı olduğunu diğerinin ise İsrail’in bir başarı kazanma arzusu olduğunu söyledi. Hizbullah saldırıların başlamasından iki gün sonra İsrail ve ABD’nin Eylül ya da Ekim ayında bir operasyon düzenleme hazırlığında olduğunu öğrenmişti. Amerikan medyasında da ABD’nin İsrail’in saldırı planına destek verdiği haberleri çıkmıştı. İsrail 12 Temmuz’da iki askerinin Hizbullah tarafından kaçırılmasını bahane ederek Lübnan’a 34 gün süren bir bombardıman başlatmıştı. Çoğu sivil 1200 kişinin hayatını yitirdiği saldırılar yüzünden bir milyona yakın Lübnanlı da evlerini terk etmek zorunda kalmıştı.

/ BEYRUT

27.08.2006


 

İsrail’den İran’a nükleer tehdit

İsrail, nükleer savaş başlığı taşıma kapasitesine sahip iki adet Alman yapımı Dolphin denizaltısı aldı. İsrail’in, Tahran yönetiminin nükleer çalışmaları konusunda uzlaşma eğiliminden uzak bir görüntü çizdiği dönemde nükleer muharebe gücünü artıran bu adımının, İran’a, ‘’Nükleer silâhlarla saldırırsan aynı şekilde cevap veririz’’ şeklinde açık bir cevap niteliği taşıdığı yorumu yapılıyor.

Jerusalem Post gazetesi, dizel-elektrik itiş gücü sistemi bulunan yeni denizaltıların, İsrail donanmasının sahip olduğu mevcut 3 denizaltıya oranla su altında daha uzun süre kalabildiğini yazdı. Gazete, denizaltı alımı konusundaki anlaşmanın Alman yetkilileriyle 6 Temmuzda imzalandığını ve denizaltıların kısa bir süre içinde kullanıma hazır hale geleceğini belirtti. Nükleer güce sahip olup olmadığı konusunda hiçbir bilgi vermeyen İsrail’in, yeraltındaki tesislerde gizli, nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip Jericho-1 ve Jericho-2 füzelerine sahip olduğu tahmin ediliyor. Uzmanlar, yüksek teknolojik donanım sayesinde tespit edilemeyen ve savunma yeteneği gelişmiş Dolphin denizaltılarının en büyük özelliklerinden biri olarak caydırıcılığını gösteriyor ve İran’ın İsrail’e saldırmasının büyük bir hata olacağı yorumunu yapıyor. Almanya ile İsrail arasında yapılan anlaşma, denizaltıların nükleer silâh taşımayacağına yönelik bir hüküm bulunmaması sebebiyle bazı Alman muhalifler tarafından eleştiriliyor.

Nejad: Siyonist rejimi bile tehdit etmiyoruz!

Bu arada, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Arak ağır su reaktörünün açılış töreninde yaptığı konuşmada nükleer faaliyetlerinden vazgeçmeyeceklerini söyledi. Birleşmiş Milletler’in uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurması için tanıdığı sürenin dolmasına 5 gün kala ağır su reaktörünü faaliyete geçiren İran, nükleer teknoloji geliştirme hakkından feragat etmeyeceğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, reaktörün açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Hiç kimse, kapasitesini kullanan bir ulusu haklarından mahrum edemez” dedi.

Tahran’ın 190 kilometre güneybatısındaki Arak’ta kurulan tesiste üretilecek ağır su, 40 megavat gücündeki araştırma amaçlı nükleer reaktörü soğutmak için kullanılacak Nükleer faaliyetlerinin tamamen barışçı olduğunu vurgulayan İran Cumhurbaşkanı, “İran hiç kimseye tehdit oluşturmuyor, Siyonist rejime bile” şeklinde konuştu.

/ KUDÜS

27.08.2006


 

Rumsfeld: Mezhep çatışması sürerse Irak’ı kaybedebiliriz’

WASHINGTON - ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Irak’ın başkenti Bağdat’ta son haftalardaki güvenlik kazanımlarının, Irak hükümetinin farklı mezhepler arasında uzlaşmayı sağlamayı öğrenememesi durumunda kaybedileceğini söyledi.

Rumsfeld, Washington’da Irak Devlet Başkanı Yardımcısı Adil Abdülmehdi ile görüşmesinden sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, bir bölgede asker sayısını artırarak şiddetin azaltılabileceğini belirtirken, Irak hükümeti açısından bundan sonrası için önemli olanın uzlaşma süreci olduğunu belirtti.

ABD, bu ay Irak’ın başşehri Bağdat’a takviye 5500 asker göndermişti.

/ WASHINGTON

27.08.2006


 

Lübnanlılar BM Barış Gücüne güvenmiyor

Lübnan’da yapılan bir kamuoyu yoklaması, Lübnanlıların yaklaşık yüzde 65’inin BM barış gücüne (UNİFİL) güvenmediğini ortaya koydu.

İngilizce yayımlanan The Daily Star gazetesindeki kamuoyu yoklamasında, ‘’UNİFİL’in İsrail’in muhtemel saldırısını önleyebileceğine inanıyor musunuz’’ sorusuna Lübnanlıların yüzde 64,9’u ‘’hayır’’ cevabını verdi. ‘’Hayır’’ diyen Şiilerin oranının yüzde 88,9, Hristiyanların oranının ise yüzde 48,7 olduğu belirtildi.

/ BEYRUT

27.08.2006


 

Times: ‘ABD İran’a karşı BM dışında ittifak arayabilir’

The Los Angeles Times gazetesi, Amerika’nın Birleşmiş Milletler(BM) Güvenlik Konseyi’nin İran’ı nükleer programı sebebiyle cezalandıramaması durumunda bu ülkeye yaptırım uygulayacak bir kamp oluşturabileceğini yazdı.

Gazete, Amerikalı hükümet yetkililerine dayandırdığı haberinde, Beyaz Saray’ın İran’ın banka hesaplarının dondurulması ve bu ülkeyle ticaretin sınırlandırılması için bir koalisyon oluşturmayı hedeflediği yazdı. BM Güvenlik Konseyi hassas nükleer faaliyetlerini durdurması için İran’a 31 Ağustos’a kadar süre tanımıştı. Konsey üyesi Rusya, BM kararnamesine uymaması halinde İran’a yaptırım uygulanmasını desteklemiş, fakat İran’ın 22 Ağustos’taki ‘ciddî diyalog’ çağrısı üzerine bu tutumundan vazgeçmişti.

/ WASHINGTON

27.08.2006


 

Berri: Savaş hâlâ devam ediyor

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, hava ve deniz ablukasını sürdüren İsrail’in, Lübnan ekonomisini vurarak savaşı sürdürdüğünü söyledi.

Berri, Financial Times’a verdiği demeçte, İsrail’in, Lübnan ekonomisine zarar vermek amacıyla BM’nin ilgili kararını tekrar yorumladığını belirtti ve “Yaptıkları, hava ve deniz ablukasını adil göstermek. Bu savaşın amaçlarından biri, Lübnan ekonomisini vurmak. Savaş hâlâ devam ediyor” diye konuştu. İsrail’in, saldırılarında firmaları ve fabrikaları hedef aldığını ifade eden Berri, hava ve deniz ablukasıyla, yabancı yatırımcıların ülkeye dönmelerinin önüne geçildiğini kaydetti. Lübnan Ticaret Odası Genel Sekreteri Said El Zeyn de, İsrail’i, Lübnan ekonomisini düzenli şekilde hedef almakla suçladı ve “Yaptıkları her şey planlıydı. Savaş sonrası kalkınmamızı istemiyorlar” dedi.

İsrail ve Lübnan AB gücünden memnun

Öte yandan, Lübnan hükümetinin, ülkedeki BM gücüne AB’nin ‘’etkin katılım’’ kararı almasından memnun olduğu bildirildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Regev düzenlediği basın toplantısında “Avrupalı devletleri Lübnan’a asker gönderme kararından dolayı tebrik ediyoruz” dedi. Regev kararın Lübnan’da ateşkesin sağlanmasına yardımcı olan 1701 sayılı BM kararının tam olarak uygulanmasına katkıda bulunacağını da ifade etti.

‘Türkiye’nin kararından memnuniyet duyarız’

Bu arada, Diğer taraftan, İsrail Lübnan’da konuşlandırılacak BM barış gücüne katılmalarını teşvik etmek için bazı Müslüman ülkelerle temasta olduğunu açıkladı. İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Regev, barış gücüne katkı konusunun ilk olarak Türkiye ile gündeme geldiğini belirterek “Eğer Türkiye asker gönderme kararı alırsa bunu memnuniyetle karşılarız” dedi. Regev başka ülkelerle de görüşmelerin sürdüğünü ifade etti.

/ ANKARA

27.08.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004