Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Rehn: Reform sürecine yeniden başlanmalı

AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin, reform sürecine tam kararlılıkla ve yeniden hızla başlaması gerektiğini söyledi. Rehn, Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’yi üç nedenle ziyaret ettiğini belirterek, bu sebeplerden birincisinin, sosyal ortaklar arasında iletişimin sağlanması ve sivil topluma verdikleri önem olduğunu ifade etti.

Ziyaretinin ikinci nedeni olarak, Türkiye ile AB’nin müzakerelere başlamasının 1’inci yıldönümünde Ankara’da bulunmak istediğini kaydeden Rehn, üçüncü neden için de “Müzakerelerin bu ilk yıldönümünün, son yıldönümü olmasını istemediğim için burada bulunuyorum” dedi.

Rehn, Türkiye’de önemli siyasî isimlerle bir araya geleceğini, toplantı ve görüşmeleri sırasında hem onları dinleyeceğini, hem de ilgili konularda kendi görüşlerini ileteceğini belirtti. Türkiye’deki temasları sırasında iki çağrısının olacağını söyleyen Rehn, bu çağrıları, reform sürecine tam kararlılıkla ve hızla yeniden başlanması ve Türkiye’nin, müzakereler başlamadan önce kabul ettiği yükümlülükleri, bu çerçevede Gümrük Birliği Ek Protokolü’nden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmesi olarak sıraladı. Kıbrıs ile ilgili olarak da AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın girişimine işaret eden Rehn, bu girişimin henüz herhangi bir taraf tarafından reddedilmediğine dikkat çekti. Rehn, tüm ilgili tarafların bu konunun ciddiyetini çok iyi anladığını ve çözüm bulmaya çalıştığını kaydederek, “Geçmişteki adaletsizliklere daha az bakıyorlar, gelecekteki umuda yönelmiş durumdalar” ifadesini kullandı. AB Komisyonu temsilcisi Rehn, özellikle bu konuyla ilgili görüşleri dinleyeceğini ve kendi görüşlerini dile getireceğini bildirdi.

Basın toplantısında soruları da cevaplayan Rehn, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın irtica tehdidiyle ilgili sözleri hatırlatılarak, “Siz böyle bir tehlike görüyor musunuz?” sorusu üzerine, Orgeneral Büyükanıt’ın açıklamalarını daha ayrıntılı olarak görmek istediğini belirtti. “Havada bir yanlış anlamanın söz konusu olduğunu görüyorum” diyen Rehn, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin profesyonelliğine büyük saygılarının olduğunu, hem kendi ülkelerini savunduklarını, bunu yaparken uluslararası barış gücü operasyonlarına büyük destek verdiklerini kaydetti. Türkiye’nin özellikle son yaptığı reformlarla gurur duyması gerektiğini kaydeden Rehn, sivil-ordu ilişkilerinin demokratikleşmesi bakımından önemli reformlar olduğuna işaret etti. Rehn, bu çabaların devam etmesi gerektiğini söyleyerek, “Çünkü Avrupa demokrasisinde ordu, sivil denetim altındadır” ifadesini kullandı. AB temsilcisi Rehn, demokratik anlamda normalleşmenin sağlanmasının önemini dile getirdi. Hükümetin, TCK’nın 301. maddesini kaldırmaması halinde neler olabileceğinin sorulması üzerine de Rehn, “Türkiye’nin bir dostu olarak 301. madde konusunda son derece açık davrandığına ve görüşünü dile getirdiğine” dikkat çekti. Rehn, özellikle de bundan 1 yıl önce Türk yetkililerle görüşmelerinde, 3 Ekim tarihinin hemen ardından Türkiye’ye düzenlediği ziyaretlerinde bu konuyu gündeme getirdiğini hatırlatarak, “Maalesef aynı görüşümü bir kez daha tekrarlamak zorundayım” dedi.

Şu ana kadar bu maddeyle ilgili açılan davaların sayısında artış görüldüğünü, 60’tan fazla kişinin yargılanmasının söz konusu olduğunu kaydeden Rehn, tüm özgürlüklerin temelinde ve ortak demokratik değerlerin kalbinde ifade özgürlüğünün yer aldığını vurguladı. Tüm bunların sonuçlarını Türkiye’nin düşünmesi gerektiğini ifade eden Rehn, karar verme politikalarında etkili herkese çağrıda bulunduğunu belirterek, bu kişilerin, Türkiye’nin AB yolundaki bu son derece önemli şartı yerine getirmesi açısından en kısa zamanda sorumlu şekilde düşünmeleri gerektiğini kaydetti.

Tam ifade özgürlüğünün Türkiye’de sağlanmasının Türk halkının çıkarına olacağını belirten Rehn, bunun, sosyal değişim, demokratik ilerleme ve Türkiye’nin modernleşme süreci açısından da önemli olacağını, ayrıca Türkiye’nin müzakere süreciyle de bağlantılı bir durumun söz konusu olduğunu söyledi.

/ ANKARA

04.10.2006


 

KOMPLO TEORİLERİ ARANMASIN

TESEV’in yayınladığı “Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim” başlıklı “Almanak Türkiye 2005”’in editörü, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Cizre Yeni Asya’ya yaptığı değerlendirmede, Genelkurmay’dan böyle bir tepki beklemediğini ifade ederken, “Ama önemli bir iş yaptığımızı biliyordum. Bunun arkasında komplo teorileri aranmamalı” şeklinde konuştu.

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın konuşmasında büyük yer ayırdığı ve sert bir şekilde eleştirdiği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) yayınladığı çalışmanın adı “Almanak Türkiye 2005: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim.” Almanak’ın geçtiğimiz ay, 22 Eylül’de Ankara’da tanıtım toplantısı yapıldı. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hans Jörg Kretschmer ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger’in Türkiye’de askerlerin “kamu hayatının hemen her yönüyle ilgili açıklamalar yaptığı” ve askerlerin siyaset üzerindeki etkisine yönelik eleştirileri kamuoyunda öne çıkmıştı.

Çalışmanın editörlüğünü yapan Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Cizre’ye Orgeneral Büyükanıt’ın tepkisini sorduk.

* Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt konuşmasında editörlüğünü yaptığınız almanağı sert bir şekilde eleştirdi. Böyle bir tepkiyi bekliyor muydunuz?

Beklemiyordum aslında. Ama önemli bir iş yaptığımızı biliyordum zaten. Bunun arkasında komplo teorileri aranmamalı.

* Bu çalışmayla TSK’nın yıpratılmak istendiğini de söyledi. Böyle bir amacınız var mı?

Tam tersi varittir. Bu almanak arkasındaki fikir, topluma bilgi sunarak seviyeli bir tartışma zemini oluşturmaktır. Ve bu yolla güvenlik sektörü dediğimiz o koca yelpazenin içerisinde yer alan bütün güvenlik kurumlarının bir yandan etkinliklerini yükseltmek, bir yandan da demokratik gözetimini sağlamaktır. Bütün bunların sonucunda ortaya çıkan şey zaafa uğramış, çökmüş, mahvolmuş bir güvenlik sektörü değildir. İtibarı, inanırlılığı, toplumda meydana getirdiği güven duygusu ve meşrûiyet duygusu artmış bir güvenlik sektörü olacaktır. Yani biz bilgi toplumu yoluyla bu sektörü güçlendirmeyi amaçlıyoruz.

* Tepkinin sebebi TSK’nın bu tür eleştirilere pek alışkın olmadığından mıdır?

Almanak cumhuriyet tarihinde ilk ve tek. Bazı tabuları yıkıyoruz. Önemli olan bu tabiî ki. İlk olması tek başına bir şey ifade etmez. Bu ülkede kamunun uzak durduğu, soğuk kaldığı, ilgi duymadığı, tartışmadığı bir faaliyetler ve kurumlar silsilesini bilgi vasıtasıyla, bilgi sunarak toplumla tanıştırıyoruz bir bakıma.

* Askerler açıklamalarında bilgiye, bilime, mantığa, gerçeğe açık olduklarını söylüyorlar. Siz de aynı kavramları öne çıkarıyorsunuz fakat sonuç pek birbiriyle uyuşmuyor. Bunun sebebini neye bağlıyorsunuz?

Belki bilgiden anladığımız şey farklı. Onların bilgiden anladığı şey galiba teknik yöntemler, organizasyon biçimleri vs. Teknik konu olarak algıladıkları için kendi uzmanlık alanlarına girdiğini varsayıyorlar. Bizim bilgiden anladığımız biraz daha farklı bir şey. Biz almanağın içinde de ifade ediyoruz, sadece örgütlenme biçimlerini değil bu konuların aynı zamanda otorite ilişkilerini tesbit ediyoruz. Otorite ilişkilerini, sektör içinde gücün dağılımını, bu ilişkiler bütünlüğünü bilgi olarak sunuyoruz. Galiba bilgi algılayışımızda da bir farklılık var.

* Gerek kuvvet komutanları gerekse de Genelkurmay Başkanının konuşmalarında AB konusunda daha direk ve sert eleştiriler yapılmaya başlandı. Bu tür tavırlar AB sürecini etkiler mi?

Dediğiniz gibi uzun zamandır içinde bulunduğumuz bir süreç bu. Bunu sadece TSK’ya mal etmek de doğru değil. Hükümetin de AB’ye taahhüdünün gelişimiyle ve AB’ye karşı TSK’yla yan yana bir tavır takındığını görüyoruz. Uzun zamandır süregelen bir hikaye bu. Yeni bir olay değil.

Kemal BENEK

04.10.2006


 

Türk-İş: AB’yi istiyoruz

Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, Türk-İş topluluğu’nun Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini desteklediğini söyledi.

Türk-İş ve Finlandiya İşçi Sendikaları Konfederasyonu tarafından düzenlenen ‘’Avrupa Birliği Müzakere Sürecinde Avrupa Sosyal Modeli ve Sendikal Haklar’’ konulu uluslar arası sempozyumun açılışında konuşan Kılıç, müzakere sürecinde siyasi, ekonomik ve hukuksal alanda önemli gelişmeler yaşanacağını belirterek, sürecin ülkedeki sendikal hayatı da yakından etkileyeceğini kaydetti. AB’ye uyum sürecinde hükümetlerin gerçekleştirdiği reformları Türk halkı için kazanım olarak gördüklerini ifade eden Kılıç, ‘’Türk-İş topluluğu, bütün bu gelişmelerden ülkemiz adına mutluluk duymakta ve ülkemizin AB’ye tam üyeliğini desteklemektedir’’ diye konuştu. Kılıç, hükümetin AB sürecinde ciddî bir sınav ve yükümlülükle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, bu yükümlülüğün kendi açılarından ILO ve Avrupa Konseyi standartlarında sendikal hakların sağlanması için gereğinin yapılması olduğunu söyledi.

/ ANKARA

04.10.2006


 

Müzakere sürecinde bu iş çözülür

AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hans Jörg Kretschmer, Türkiye’de ordu-sivil ilişkisinin çözülmesi gereken bir sorun olduğunu belirterek, “Bu durumun müzakere süreci içinde değişip değişmediğini göreceğiz. Bu ülkede istikrarlı kurumlar oluşturulmalı.” dedi.

NTV’de soruları cevaplandıran AB Temsilcisi Kretschmer, AB ile müzakere sürecinin bir yılını değerlendirdi. Türkiye’nin hâlâ geçmesi gereken önemli aşamalar olduğunu belirten Kretschmer, “İfade özgürlüğü çok önemli, dini özgürlükler, cinsler arasında eşitlik, ordu-sivil ilişkisi alanlarında Türkiyle’nin hâlâ ilerleme kaydetmesi lâzım. AB’nin siyasî kriterlerinin yerine gelmesi lâzım” dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’ın “Türkiye’de irtica tehdidi vardır” açıklaması ve TSK’nın görüşleriyle ilgili değerlendirmeleri hakkında fazla yorum yapmak istemediğini belirten Kretschmer “AB’nin konumu açıktır. TESEV’in hazırladığı almanakla ilgili toplantıda görüşlerimi dile getirmiştim. Sayın Büyükanıt da bu konularda ne düşündüğünü söyledi. Ortada iki farklı pozisyon, iki farklı görüş var. Komutanlar da TSK’nın AB’deki ordulardan farklı olduğunu söylediler. Bu durumun müzakere süreci içinde değişip değişmediğini göreceğiz. Ben bunun mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede istikrarlı kurumlar oluşturulmalı” dedi.

Kretschmer, ülkenin yanlış bir yere savrulmaması için Türk ordusunun rolünün gerekli görülmesini de eleştirdi ve “Ancak demokratik istikrarlı kurumlar istenmeyen yola gitmeyi engeller” dedi.

Kretschmer, “Ordunun rolünü istikrarlı kurumlar açısından bir engel olarak görüyorsunuz. Ordunun rolü Türk AB ilişkilerini etkiler mi?” sorusuna “Türkiye’de sivil-ordu ilişkisi çok önemli bir konu. AB ve müzakareler bağlamında bunun çözülmesi gerekiyor. Bu konuda umutluyum. Bütün kriterlerin sağlanması açısından başarılı olunacağını düşünüyorum” cevabını verdi.

AB’nin Türkiye’nin Avrupa değerlerini benimsemesini istediğini, Türkiye’nin zayıf olmasını istemediğini söyleyen AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hans Jörg Kretschmer, “Biz AB değerlerini benimseyen bir Türkiye’nin daha güçlü olacağını görüyoruz” diye konuştu.

Kretschmer, Kıbrıs konusunda bir adım atılmazsa ne olur sorusunun cevabını 25 üye ülkenin vereceğini söyledi.

/ ANKARA

04.10.2006


 

Umut yolculuğu Edirne’de bitti

Edirne’de, 2 günde yapılan operasyonlarda yasadışı yoldan yurt dışına gitmek isteyen 146 kişi yakalandı.

Edinilen bilgiye göre, jandarma ve sınır devriye ekipleri, Bosnaköy, İpsala, Keşan ve Meriç ilçelerinde yaptığı kontrollerde, yasadışı yoldan sınırı geçerek Yunanistan’a gitmek isteyen İran, Filistin, Moritanya, Irak, Afganistan, Somali ve İran uyruklu toplam 146 kişiyi yakaladı. Gözaltına altına alınan yabancı uyruklular, sınır dışı edilmek üzere Edirne Emniyet Müdürlüğü Pasaport ve Yabancılar Şubesi’ne gönderildiler.

/ EDİRNE

04.10.2006


 

AKP’den seçim için anayasa değişikliği

AKP, Anayasa değişikliği için zemin arayacak. İçinde milletvekili seçilme yaşının 30’dan 25’e indirilmesi ve Türkiye milletvekilliğinin de olduğu Anayasa değişikliği için AKP yetkili organlarında karar verilecek.

AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, Anayasa değişikliği için arzulu olduklarını belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu konuda görüşlerini daha önce kamuoyuyla paylaştığını hatırlattı. “Uygun bir zemin bulursak, Anayasa değişikliği Meclis gündemine gelebilir” diyen Ergin, daha önce 2B ile ilgili pakette yer alan; milletvekili seçilme yaşının 25’e indirilmesi ve Türkiye milletvekilliğinin bulunacağı bir değişikliğin gerçekleşebileceğini kaydetti. Konuyla ilgili çalışmaları bulunduğunu ifade eden Ergin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ABD’den döndükten sonra, parti yetkili organlarında görüşerek, değişiklik olup olmayacağı konusunda karar verileceğini bildirdi. Ergin, Anayasa değişikliği için CHP ile görüşülmediğini belirtti.

/ ANKARA

04.10.2006


 

Ağar: Daha çok özgürlük

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ‘’Türkiye’nin özgürlükleri kısmaya değil, daha özgür, demokrat, daha sivil mesajlara ihtiyacı var” dedi.

Ağar, Türkiye Muhtarlar Derneği Genel Başkanı Ramazan Özünal ve beraberindeki heyeti parti genel merkezinde kabul etti. Ağar, ‘’Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in TBMM’nin açılışında yaptığı ve özgürlüklerin belli koşullarda kısıtlandırabileceği yönündeki açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu cevaplarken Türkiye’nin özgürlükleri kısıtlamaya değil, daha çok özgürlüğe ihtiyacı olduğunu vurguladı. Cumhuriyet rejimini, milletin çok büyük ve ezici bir çoğunluğunun kabul ettiğini anlatan Ağar, şöyle konuştu: ‘’Türkiye’nin özgürlükleri kısmaya değil, daha özgür, demokrat, daha sivil mesajlara ihtiyacı var. Türkiye elbette cumhuriyet rejimini muhafaza edecektir. Zaten cumhuriyet rejimini milletimizin büyük, ezici çoğunluğu kabul etmiştir. Rejimden milletin bir şikâyeti yoktur. Millet cumhuriyet rejimine sadakatle bağlıyken başka sıkıntılar vardır. Bu sıkıntıları örten bu söylemler, iktidarın işine gelmektedir. İktidar, bunun arkasına saklanarak işsizlik, çaresizlik, yoksulluk gibi meselelerin, milletin meselelerinin tartışılmamasından en memnun olan hükümettir.’’ Ağar, Cumhurbaşkanı Sezer ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın irtica ile ilgili açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, milletin yaşanan tabloları gördüğünü, ancak ülkede kurumlar arası ahengi, yönetimi sağlamakla yükümlü Başbakan'ın gerçekleri göremediğini iddia etti.

/ ANKARA

04.10.2006


 

Ermeni konusu siyasî amaçlı kullanılıyor

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Vural Öger, Ermeni soykırımı iddialarının, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olan kişi ve gruplar tarafından siyasi amaçlı olarak kullanıldığını söyledi.

Almanya Başbakanı Angela Merkel ile birlikte yarın Türkiye’ye gelecek olan Öger, seyahat öncesinde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde bazı çevreler tarafından sürekli engeller çıkartıldığını belirtti. Öger şöyle konuştu: “Avrupa Parlamentosu, tarihçilerin çözmesi gereken konular hakkında karar verecek bir merci değildir. Parlamenterler siyasî konularda karar verebilirler, ancak tarihî konularda karar ve hüküm verecek bir hakim rolünde değiller. Sözde Ermeni soykırımı konusunda çeşitli ülke parlamentolarında alınan kararlar genelde siyasi niteliktedir. Ermeni konusu, Türkiye’yi AB içinde görmek istemeyen insan ve gruplar tarafından siyasî amaçla kullanılmaktadır.”

Öger, Merkel’in Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki tutumunda bir değişiklik beklemediğini, ancak Türkiye ziyaretinin bazı önyargıların giderilmesi açısından önemli olduğunu ifade etti. Türkiye’nin, müzakere sürecinde Brüksel’e daha fazla ağırlık vermesi gerektiğini belirten Öger, Brüksel’de ve Avrupa Parlamentosu içinde Türkiye’ye karşı önyargı ve çekimserliğin arttığını, bunu önlemek için Türkiye’nin hem hükümet, hem de sivil toplum kuruluşlarıyla daha geniş ve kapsamlı bir imaj ve tanıtım faaliyetine ağırlık vermesi gerektiğini savundu. Öger, “hükümetin seçimlere 1 yıl kalması sebebiyle daha dikkatli ve reformlar açısından daha çekinceli davranmaya başladığını” öne sürdü.

/ ANKARA

04.10.2006


 

IMF, 5. Gözden Geçirme için geliyor

Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti, 5. Gözden Geçirme görüşmeleri için gelecek hafta Türkiye’ye gelecek. Edinilen bilgiye göre, Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni başkanlığındaki IMF heyetinin gelecek hafta Türkiye’ye gelmesi beklenirken, bir grup IMF uzmanının da İstanbul’da çalışmalarda bulunması öngörülüyor.

IMF heyetinin, 5. Gözden Geçirme görüşmelerinin Ramazan Bayramına tamamlanması beklenirken, görüşmelerin uzaması halinde, çalışmaların Bayramdan sonra da devam edeceği kaydediliyor. 5. Gözden Geçirmenin, Kasım ayında, İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanarak tamamlanması bekleniyor. IMF heyetiyle yapılacak görüşmelerde, Gelir Politikaları, 2007 Bütçesi, enflasyondaki gelişmeler, enflasyon hedeflemesi, para ve maliye politikası, malî sektör ve bankacılıktaki gelişmeler kamu bankalarının yeniden yapılandırılması, 2006 yılının bütününe ilişkin gelişmeler gibi konular ele alınacak. Sosyal güvenlik reformu ile Gelir Vergisi reformuna ilişkin yapısal gelişmeler ile dış ticaret, ödemeler dengesi ve Cari İşlemler Açığı gibi konuların da görüşmelerde ele alınması bekleniyor.

/ ANKARA

04.10.2006


 

Gelibolu’da yeni şehitlik

Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı’nda 57, 64 ve 72. alaylara ait olduğu tahmin edilen 2 bin 500 kişilik şehitlik ortaya çıktı.

Şevki Paşa Haritası üzerinde uzun yıllardır çalışmalar yürüten tarih araştırmacısı Gürsel Akıngüç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gelibolu Yarımadası’ndaki tarih araştırmacılarıyla birlikte, harita üzerinde tanımlanan noktaları bir süredir gezerek keşfetmeye çalıştıklarını söyledi.

Akıngüç, yaptıkları araştırmada, 43 paftalık Şevki Paşa Haritası’nın 15 numaralı paftasında belirledikleri Düztepe, 180 Rakımlıtepe ve Kılıçbayırı altındaki Çataldere kolunun oluşturduğu vadinin arasındaki meyilli arazide, geçen yıl yapılan Çataldere Şehitliği’nden sonraki en büyük ikinci şehitliği bulduklarını belirtti.

Şehitliğin bulunduğu yerin, 19 Mayıs Taarruzu’na kadar çok yoğun çarpışmaların yaşandığı bir mevzi olduğunu, burada 19. Tümene bağlı 57, 64 ve 72. alaylardaki Türk askerlerinin savaştığını belirten Akıngüç, şunları kaydetti:’’Harita üzerinden ölçtüğümüz kadarıyla bu şehitlik 2 bin metrekarelik alanı kapsıyor. Burası cephe hattının gerisinde yer alan büyük şehitliklerden biri. Şevki Paşa Haritası’nda yer alan Türk Şehitlikleri içinde en büyük ikinci şehitlik. Bu şehitlikte, 2 bin 500-3 bin kadar şehidimiz yatıyor. Şehitlerimize ait kemik parçalarını toprağın üzerinde görmek mümkün. Ayrıca bu bölgenin şehit mezarlığı olduğunu belirli aralıklarla konulan taşlardan anlıyoruz.’’

Akıngüç, ayrıca Kılıçbayırı mevkiindeki bu şehitliğin Şevki Paşa Haritası’nda yer aldığını, ancak diğer 28 şehitlik gibi yerinin yetkililerce bilinmediğini belirtti. Akıngüç, Gelibolu Yarımadası’nın tabiî bir yapısı olduğunu, bu yapının her şeyden önce Çanakkale Kara Savaşları’nın nasıl bir arazide yapıldığını anlattığını; bu nedenle şehitliklerin doğal yapıları korunarak ihya edilmesi gerektiğini söyledi.

/ ÇANAKKALE

04.10.2006


 

Avrupa’yı ürküten rapor

Savunma uzmanlarının hazırladığı bir rapor, Avrupa’nın yaşlanan nüfusunun 20 yıl içinde askerî alanda ciddî bir insan gücü sıkıntısına sebep olacağını ortaya koydu.

Savunma uzmanları tarafından 2025’teki bir yaşlı Avrupa’nın endişe verici şekilde resmedildiği raporda, yaşlanan nüfusun hükümetleri, ordularını küçültmeye, bilgisayarlarla denetlenebilen silâhlar geliştirmeye ve artan emekli aylıkları karşısında askerî alandaki yatırımını korumaya zorlayacağı belirtildi.

Avrupalıların artık geleneksel müttefiki ABD’ye güvenemeyeceği, çünkü ABD’nin küresel süper güçler olarak gelişen Çin ve Hindistan’ın bulunduğu Asya’ya dikkatini çevireceği belirtilen raporda yer alan uzun dönemle ilgili tahminlerde ise, Avrupa ülkelerinin diğer ülkelerle konvansiyonel savaşa girmesinin uzak göründüğüne, ancak terörizm tehdidinin ve bölgesel istikrarsızlığın artacağına dikkat çekildi.

Basının ve kamu yoklamalarının çatışmalara karşı muhalefetinin artacak olmasının, orduları, siviller arasında can kaybını önlemek için daha dikkatli davranmaya yönelteceği kaydedilen raporda, ordunun düşmana karşı zafer kazanılması gibi geleneksel kavramdan ziyade istikrar ve güvenliğin tesis edilmesine odaklanacağı belirtildi.

Raporda yer alan tahminlere göre, 2025’de ortalama Avrupalı yaşı 45 olacak ve askeri hizmet verecek 16-30 yaş grubunun sayısı yüzde 15 azalacak. Aynı dönemde Afrika ve Orta Doğu’daki nüfus hızla artacak, ancak ekonomileri kötüleşeceği için geride çok sayıda tatminsiz genç Afrikalı ve Arap olacak. Rusya ve diğer eski Sovyet cumhuriyetleri de ekonomik ve siyasi belirsizlikle karşı karşıya kalacak.

/ LEVİ

04.10.2006


 

Profesyonel ordu tavsiyesi

Avrupa’nın, özellikle Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya olmak üzere dünyanın geri kalanından yapılacak enerji ithalatına artan şekilde bağımlı olacağı ileri sürülen raporda, güvenliği konusunda nispeten daha fakir, daha yaşlı ve daha yorgun hale gelecek Avrupa’nın, sorunlarla başa çıkma konusunda yalnız kalacağı, çünkü ekonomik ve jeopolitik gelişmeleri takiben ABD dış siyasetinin Asya’ya yöneleceği kaydedildi.

Risklere karşı hazırlıklı olmak için can kaybını asgariye indirecek ve insan gücü talebini azaltacak yüksek teknoloji silâhlarla donatılmış daha küçük ve daha profesyonel ordulara sahip olunması tavsiye edilen raporda, ayrıca sorunlu bölgelerde istikrarın tesisi için Avrupa ülkeleriyle askeri ve kamu kurumları arasında daha fazla işbirliği yapılması gerektiği belirtildi. Raporun bugün, Finlandiya’nın kayak beldesi Levi’de yapılan AB savunma bakanları toplantısında bakanlara sunulacağı bildirildi.

04.10.2006


 

Engelli öğrencilere okul engeli

Antalya’da bir veli, yedinci sınıfta okuyan engelli kızının, her ders için ayrı sınıfta öğrenim görme sistemi sebebiyle sorunlar yaşadığını belirterek, Antalya Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğüne şikâyette bulundu.

Emel Sevgi Taner İlköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi kızı Merve Yuka’nın bebekken küçük beyincikte meydana gelen tahribat sebebiyle sakat kaldığını anlatan baba Fazlı Yuka, okulda yeni bir sisteme geçildiğini ve her ders için ayrı sınıfta öğrenim görme uygulaması başlatıldığını belirtti. Baba Yuka, yaptığı açıklamada, bu sistemde engelli çocukların düşünülmediğini belirterek, şunları söyledi: “Kızım ancak bir başkasının desteğiyle yürüyebiliyor. Okuldaki yeni sistemle kızımın yanında sürekli birinin kalması gerekiyor. Bazen eşim, bazen ben, kızımı sınıftan sınıfa taşıyoruz.’’

Okul yönetimiyle de görüştüğünü, ancak bir sonuç alınamadığını ifade eden Fazlı Yuka, valilik ve millî eğitim müdürlüğüne dilekçe yazarak, bu soruna çözüm bulunmasını istedi. Okuldaki diğer engelli çocuk Irmak Çırakma’nın annesi Sevim Çırakma da kas rahatsızlığı olan kızının altıncı sınıfa devam ettiğini, sistemin değişmesi sebebiyle sürekli okulda kalarak, kızını sınıftan sınıfa taşıdığını anlattı. Sürekli sınıf değiştirmesi sebebiyle çocuğunun çok yorulduğunu belirten Sevim Çırakma, yetkililerden bu konuda yardım beklediklerini söyledi.

Okul Müdürü Mahmut Kocabaş ise yaptığı açıklamada, engelli öğrencilerin zor durumda olduğunu bildiklerini, ancak yapacak bir şeylerinin olmadığını kaydetti.

/ ANTALYA

04.10.2006


 

Âfetler günü unutuldu

Ulusal Deprem Konseyi Başkanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, ‘’Afetlerin Azaltılması Uluslararası Günü’’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, ‘’Anlaşıldığı kadarıyla, bu yıl da ülkemizde eğitimden ve afetlerin azaltılmasından sorumlu kuruluşlarımız bu uluslar arası günü unutmuş görünmektedirler’’ dedi.

Eyidoğan, BM Genel Kurulunun, 1990 yılından bu yana her yıl Ekim ayının ikinci Çarşamba gününü ‘’Afetlerin Azaltılması Uluslararası Günü’’ olarak ilân ettiğini hatırlattı. Eyidoğan, şunları kaydetti: “Bu yıl ‘Afetlerin Azaltılması Uluslararası Günü’, 11 Ekim 2006 Çarşamba günüdür. Afet tehlikesi ve riskine sahip 50 kadar ülkede, 2006-2007 döneminin ana sloganı olarak belirlenmiş olan 'Afet Azaltma Okuldan Başlar' konusunda bilgilendirme ve bilinçlendirme amacına yönelik olarak, okullarda çeşitli yarışmalar, radyo ve televizyon programları, halka yönelik kampanyalar düzenlendiği bilgileri BM kaynaklarında geniş yer almaktadır. Unutulmamalıdır ki, büyük afetler genellikle unutuldukları zaman en büyük kayıplar meydana gelmektedir.’’

/ ANKARA

04.10.2006


 

Sorumluluk sözleşmesi

Millî Eğitim Bakanlığının uygulamaya koyduğu öğrenci, öğretmen ve velilere sorumluluklar yükleyen sözleşme, Kocaeli’nde taraflar arasında imzalanıyor. Millî Eğitim Müdürü Hayrettin Gürsoy, yaptığı açıklamada, bakanlık tarafından bu yıl ilköğretim ve liselerde uygulamaya konulan ‘’öğrenci-veli-okul sözleşmesi’’nin, tarafların hak ve sorumluluklarını güvence altına aldığını söyledi.

Sözleşmeyle okul ile ev arasında bağ kurularak, velilerin eğitim sistemine daha fazla katılımının sağlanmasının da amaçlandığını ifade eden Gürsoy, bunu yerine getirebilmek için taraflara bazı hak ve sorumluluklar yüklendiğini belirtti.

Gürsoy, sözleşmenin öğrenciye, düşüncelerini ifade etme, güvenli ve sağlıklı bir ortamda eğitim görme, bireysel farklılıklara saygı gösterilmesi, kendisine ait bilgilerin gizliliğinin sağlanması, okul kurallarının uygulanmasında tüm öğrencilere eşit davranılması gibi haklar sağladığını bildirdi.

/ KOCAELİ

04.10.2006


 

Karadeniz hamsisi ‘karıştı’

Yapılan bazı araştırmalar sonucunda “Karadeniz hamsisi’’ olarak bilinen türün Azak Denizi’nde yaşayan bir türle karıştığının belirlendiği bildirildi.

Alınan bilgilere göre, Karadeniz’deki hamsi varlığının tesbiti, geleceğe yönelik stokların artırılması ve yönetimi amacıyla “Karadeniz Ekosisteminin İyileşmesinde Biyolojik Gösterge Türler’’ adıyla başlatılan NATO destekli uluslar arası araştırma devam ediyor. Çalışmalarda Karadeniz’e kıyısı olan Türkiye, Ukrayna, Bulgaristan ve Rusya’dan bilim adamları yer alıyor. Çalışmalara katılan Ondokuzmayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Levent Bat, Sinop civarında yakalanan hamsilerin yalnızca Karadeniz hamsisi olmadığını, aynı zamanda Azak hamsisinin de bu kıyılara gelerek iki popülasyonun karıştığını tesbit ettiklerini bildirdi.

/ SAMSUN

04.10.2006


 

Yardım kervanı İnsanî Yardım Derneği Bursa’da

Bursa İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Derneği (İHH), dün akşam düzenlenen bir törenle açıldı.

İstanbul’da bulunan İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfının desteği ile kurulan Bursa İHH Derneği açılışından sonra düzenlenen iftar yemeğine Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe’nin yanı sıra hayırsever işadamları da katıldı.

Yemekten sonra bir konuşma yapan Bursa İHH Derneği Başkanı Av. Osman Metsen, dünyanın neresinde olursa olsun savaş mağdurlarına, açlık çeken insanlara, deprem ve tsunami gibi doğal afetlerde mağdur olmuş insanlara yardım amacı ile kurulan İHH Vakfı’nın desteği ile derneği kurduklarını belirtti. Mesten, ”İHH Vakfı, bugün 70’i aşkın ülkede muhtaç insanlara en isabetli şekilde yardım eden bir hayır kervanı haline gelmiştir. Bu vakfa Bursa olarak katkıda bulunmak amacıyla derneğimizi kurduk” dedi.

Hüseyin HİÇDURMAZ / BURSA

04.10.2006


 

Komşular yarıştı

Bağcılar Belediyesi tarafından ilk olarak kutlanmaya başlanan ‘Komşuluk Haftası’ bu yıl da çeşitli faaliyetlerle kutlandı.

Ramazan Çadırı İrfan Sofrasında düzenlenen ‘Dünden bugüne komşuluk ilişkilerimiz’ konulu panele katılan Yazar Yavuz Bahadıroğlu, Vehbi Vakkasoğlu ve Av. Sibel Eraslan, komşuluk ilişkileri konusunda düşüncelerini dile getirdiler.

/ İSTANBUL

04.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004