Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Yatırımlar silâh yerine çocuklara yapılmalı

Memur-Sen’in dünyada ve Türkiye’deki çocuk işçiliğine yönelik hazırladığı raporda, dünyadaki her 5 çocuktan birinin yoksulluk sınırı altında yaşadığı ve gelişmekte olan ülkelerde 252 milyon çocuk işçi çalıştığı belirtildi.

Memur-Sen’in ‘’Dünya’da ve Türkiye’de Çocuk İşçiliği Sorunu’’ adlı raporuna göre, dünyadaki çocuk nüfusu 2 milyar 850 milyonu buluyor. Çocuklardan 600 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu her 5 çocuktan 1’ine karşılık geliyor. Gelişmekte olan ülkelerde 5 yaşın altındaki 200 milyon çocuk mutlak yoksulluk düzeyinin altında mücadele veriyor. Gelişmekte olan ülkelerde yaşları 5 ile 14 arasında 252 milyon çocuk işçi bulunuyor. Yaşları 5 ile 11 arasında değişen 50-60 milyon çocuk tehlikeli şartlarda çalışıyor.

Çalışan 252 milyon çocuk eğitimden de sınırlı olarak yararlanabiliyor. Bu ülkelerde, çocuğa yönelik şiddet, fiziksel ve psikolojik istismar da önemli sorunlar olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’de yapılan Çocuk İşgücü Anketi’ne göre, ülke genelinde 6-17 yaş grubu arasındaki 16 milyon 88 bin çocuk içerisinde ekonomik faaliyette bulunanların oranının yüzde 10.2 olarak tahmin edildiği belirtilen raporda, ekonomik faaliyette bulunan çocukların yüzde 61.8’ini erkeklerin, yüzde 38.2’sini kızların oluşturduğu ifade edildi. Raporda, çocukların çalışma nedenlerinin başında yüzde 38.4 ile ‘’hane halkı gelirine katkıda bulunmak’’ geliyor.

“ÇOCUKLARIMIZ VE

GENÇLERİMİZİN GELECEĞİ İÇİN”

Raporu hazırlayan Memur-Sen Genel Malî Sekreteri Adem Solmaz, Türkiye’nin kırsal yerleşimden kentsel yerleşime ve tarımsal ekonomiden sanayi ekonomisine geçiş sürecini yaşadığını ifade etti. Solmaz, şehir merkezlerine göç trendinde, sosyal destek ağının yetersizliği veya şehir hayatına uyum sağlayamamanın çocuk işçiliğinin daha fazla gündeme gelmesine yol açtığını belirterek, ‘’özellikle ailenin gelir düzeyini arttırmak amacıyla sokaklarda ve marjinal sektörlerde çalışan çocukların sayısı belirgin bir şekilde arttığına’’ işaret etti.

Çocukların fiziksel, ekonomik, kişisel, pedagojik gelişimleri ne kadar iyi olursa dünyanın ve Türkiye’nin geleceğinin de o kadar sağlıklı ve yaşanılır hâle geleceğini vurgulayan Solmaz, yatırımların silâha, betona, inşaata yapılmasından ziyade, çocukların daha iyi şartlarda yaşaması ve gelişmesine yönelik yapılması gerektiğini kaydetti.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

20.11.2006


 

DİN KARŞITLIĞI LAİKLİK SANILIYOR

Devlet erklerinin başındaki kişilerin bazılarının laikliği yeniden tanımlamaya çalışmaları üzerine “Laiklik yeniden tanımlanıyor” diye bir suç ihdas edildiğini belirten Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, “Anlaşılıyor ki, laikliğin tanımı yok ve laikliğin tanımlanmasından da rahatsızlık duyuluyor. Çünkü tanımlamak sınırlamaktır. Sınırlandırdığınız takdirde, ‘Laiklik ihlâl ediliyor’ diye çıkış yapamazsınız” diye konuştu. Türköne, “Sıkıntı, özellikle din karşıtı inançları laiklik zannetmekten kaynaklanıyor” dedi.

“ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ” YOK

Anayasada “Atatürkçü düşünce sistemi” diye birşeyin bulunmadığını söyleyen Türköne, “Farklı fikirleri yan yana getirip, başına Atatürkçü düşünce sistemi demek mümkün. Türkiye’de birbiriyle çelişen sağ, sol, faşist, sosyalist Atatürkçü düşünce sistemleri var. Bunların hepsine Atatürkçü düşünce sistemi diye bizim saygı göstermemizi kimse bekleyemez” şeklinde konuştu. Türköne, Türkiye’de cumhuriyetle ilgili bir mutabakat sorunu ve cumhuriyet aleyhtarı kimse bulunmadığını vurguladı.

DEVAMI RÖPORTAJ SAYFASINDA

Hasan Hüseyin KEMAL

20.11.2006


 

Sloganlar karın doyurmuyor

Son olarak Bülent Ecevit’in cenaze töreninde atılan “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganını eleştiren CHP eski genel sekreteri Ertuğrul Günay, sloganların karın doyurmadığını, halkın aş ve iş derdine çözüm getirmediğini söyledi.

NTV’de yayınlanan, sunuculuğunu Can Dündar’ın yaptığı ve sol siyasetin tartışıldığı programa konuk olan Günay, solun sloganlar üzerine siyaset yapmaktan vazgeçip halkın sorunlarına çare olacak politikalar üretmesi gerektiğini savundu.

20.11.2006


 

Bahçeli: AB hain proje

MHP 8. Olağan Büyük Kongresinde konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AB projesinin medeniyet ve refah projesi olarak takdim edildiğini, ancak Türkiye’nin bölünmesi, dağılması ve parçalanmasını amaçlayan hain bir yıkım projesi olduğunu savundu.

Bahçeli, Bazı sermaye grupları, medya organları ve merkezler tarafından ‘’küreselleşme, AB’nin gerekleri ve Türk toplumunun çağa uyumu olarak sunulan safsataların milliyetçi söylemleri hedef aldığını’’ iddia etti.

Bahçeli, ‘’AK Parti ile Türkiye’nin kuşatıldığını, milletin yargılandığını, üniter yapının sarsıldığını, değerlerin tartışıldığını, tarihin sorgulandığını, beraberliğin parçalandığını’’ savunarak, ‘’Vatanımız, içerden hançerlenmektedir’’ dedi.

AB’nin söz konusu hedeflerine ulaşabilmek için Türk milletçiliğini engel gördüğünü anlatan Bahçeli, ‘’yükselen milliyetçilik tehlikesi’’ olarak yürütülen kampanyanın arkasında da bu düşüncenin olduğunu bildirdi.

Küreselleşmenin önemli bir tehdit olduğunu ifade eden Bahçeli, millî varlığa yönelik tehditin bir kolunun da ülkeyi yöneten ‘’gayri millî zihniyetin’’ tek başına iktidarı olduğunu savundu. Bahçeli, ‘’İktidardaki AKP ile Türkiyemiz kuşatılmakta, milletimiz yargılanmakta, üniter yapı sarsılmakta, değerlerimiz tartışılmakta, tarihimiz sorgulanmakta, beraberliğimiz parçalanmaktadır. Vatanımız, içerden hançerlenmektedir’’ diye konuştu.

Devlet Bahçeli, ‘’Türk limanlarının Rum gemilerine açılmasını konusunda AB’ye karşı sahte kahramanlık yapan başbakan’ın derdi Kıbrıs değil yaklaşan seçimlerdir’’ dedi. Dış politikada Türkiye’nin zemin ve cephe kaybettiğini, onur ve haysiyetinin ağır yara aldığını ileri süren Bahçeli, Türkiye’nin dış politikasının ‘’AB ve ABD’nin güdümündeki teslimiyetçi politikalara’’ kurban edildiğini ifade etti.

Bahçeli, ‘’(Ver kurtul) anlayışının iflâh olmaz temsilcisi olan taşeron ruhlu bu hükümet, Türkiye’yi her alanda krize sürüklemiştir’’ diye konuştu.

‘Al Kopenhag Kriterlerini git’ diyebiliriz’’

Bahçeli, “Hiçbir siyasî projenin Türkiye’nin birliğinden ve kardeşliğinden önemli ve öncelikli olmadığını’’ ifade etti.

Bahçeli, Türkiye ne pahasına olursa olsun AB’ye üye olmaya mahkûm, muhtaç ve mecbur olmadığını belirterek, bir kavşak noktasına gelinirse doğal olarak herkesin kendi yoluna gideceğini söyledi. Devlet Bahçeli, “Milliyetçi hareket Avrupa Birliği için onurlu bir üyelik düşünüyor derken Türkün nazik bir cümlesini dünyaya haykırmaktadır. Onurumuzun zedelendiği yerde ‘Al Kopenhag Kriterlerini git’ diyebiliriz’’ görüşünü dile getirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Brüksel’e hesap verme telaşında olan hükümet, Türk milletine hesap vermeye hazırlanmalıdır’’ dedi.

Bahçeli, Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’de zorla bir azınlık oluşturma sevdasına düştüğünü ifade ederek, din ve mezhep ayrışmasını Türkiye’nin karşısına getirdiğini iddia etti. AB’nin Türkiye’nin kardeşliğini hedef alanlara destek çıktığını ve Türkiye’nin millî tarihini karalamak isteyenlerin sığınma yeri olduğunu savunan Bahçeli, ‘’Türkiye’nin dizüstü çökertilmeye çalışıldığını’’ ileri sürdü.

KONGRE SALONUNDAN....

MHP 8. Olağan Büyük Kongresinin yapıldığı Atatürk Spor Salonu’na sabah saatlerinden itibaren partililer ve delegeler gelmeye başladı.

Kongre salonun girişinde, ‘’İktidara Yürüyüş Kurultayımıza Hoş geldiniz’’ ve ‘’Lider Türkiye için tek başına iktidar’’ yazılı pankartlar asıldı. Dışarıda, dev bir sinevizyon ekranı kuruldu.

Sabah saatlerinden itibaren parti otobüsünden müzik yayını yapılırken, mehter takımı da gösteri sundu.İllerden gelen çok sayıda partili ve delege, sıkı güvenlik tedbirleri altında salona alınmaya başlandı.

Kongrenin yapıldığı, kırmızı ve beyaz renklerin hakim olduğu Atatürk Spor Salonu’nda, üzerinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin resminin yer aldığı ve ‘’İlkeli, bilgili, dürüst’’, ‘’Örnek, öncü, önder’’ yazılı afişler bulunuyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin 8. Olağan Büyük Kongresi’nin yapıldığı Atatürk Spor Salonuna, alkışlarla girdi.

Bahçeli’nin salona girişinden önce, ‘’Tarih seni hep haklı çıkardı’’ başlığı altında sinevizyon gösterisi sunuldu. Bahçeli’nin girişi sırasında tribünde, ‘’Vatana millet, millete Devlet, Devlete Bey gerek’’ yazılı, büyük boy Bahçeli posteri asıldı.

Bu arada, salona giren partililer polisler tarafından sıkı kontrolden geçirilirken, bomba imha ekipleri de kongreye gönderilen çiçek, çelenk ve paketleri aradı. Salona giremeyen partililer, salon dışına kurulan dev ekranlardan kongreyi takip etti.

NİĞDE BELEDİYE BAŞKANI

DİVAN BAŞKANI SEÇİLDİ

MHP 8. Olağan Büyük Kongresinde, Genel Başkan Devlet Bahçeli, partililer, konuklar ve delegelerin yerini almasının ardından Başkanlık

Divanı oluşturuldu. Divan başkanlığına Niğde Belediye Başkanı Mümin İnan, yardımcılıklarına ise Adana İl Başkanı Yılmaz Tankut ve Ordu İl Başkanı Rıdvan Yalçın seçildi. Divanın oluşturulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Divanın konuşmalarının ardından Devlet Bahçeli, konuşmasına başladı.

/ ANKARA

20.11.2006


 

AKP’li Çelik: İktidar Başbakanı yordu

AKP Grup Başkan Vekili Faruk Çelik, “Bakın Başbakanımızın 4 yıl önceki fotoğrafına ve şimdiki fotoğrafına. Yorgunluğun nedeni, bu ülkenin birikmiş sorunlarına 4 yılda çözüm bulmak istemesinden kaynaklanmıştır'' dedi.

20.11.2006


 

301 şeffaf biçimde tanımlansın

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu, ‘’Elif Şafak’a, Orhan Pamuk’a beraat kararı verenler, aynı maddeden, başka düşüncede olan kişilere ceza verebiliyorlarsa söz konusu 301. maddenin açık seçik, şeffaf biçimde tanımlanması gerektiği anlaşılır’’ dedi.

Aksu, Rize il temsilciliğinde Memur Sendikaları Konfederasyonu Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Sekreteri Adnan Şenol ile düzenlediği basın toplantısında, geçtiğimiz günlerde hükümetin sivil toplum örgütlerinden talep ettiği, TCK’nın 301. maddesinin değiştirilmesi ile ilgili görüş oluşturulmak üzere TÜSİAD, Hak-İş, Türk-İş başta olmak üzere bazı sivil toplum örgütleri ile bir araya geldiklerini belirtti.

Madde üzerinde büyük ölçüde anlaştıklarını, sadece bir iki konuda çalışmaların önümüzdeki hafta devam edeceğini ifade eden Aksu, şöyle konuştu:’’Memur-Sen olarak gerek Türk milletine, gerek TBMM’ye veya devletin diğer kurumlarına karşı yapılan hakaretin cezalandırılması konusunda herhangi bir endişemiz yok. Hatta dini değerlere ve inançlara yönelik konuların da bu kapsam içine alınması lazım. Çünkü hiçbir zaman kimsenin ne bu kurumlara ne de insanların inancına hakaret etmesinin anlamı yoktur. Bunu anlamlı bulmuyoruz. Bununla birlikte Elif Şafak’a, Orhan Pamuk’a beraat kararı verenler, aynı maddeden, başka düşüncede olan kişilere ceza verebiliyorlarsa söz konusu 301. maddenin açık seçik, şeffaf biçimde tanımlanması gerektiği anlaşılır. Yine yasada yer alan ‘’aşağılanma’’ maddesi çıkarılarak sadece ‘’hakaret’’ maddesinin yasada yer alması lazım. Özellikle burada hakimin inisiyatifine ve vicdanına bırakılacak bir düşüncenin olmaması, özgürlüğün daha da geniş tutulması düşüncemiz var.’’

Kendilerinin bu konularda ideolojik davranmadıklarını ve aşırı bir şekilde belirli noktalara gitmediklerini kaydeden Aksu, Memur-Sen olarak her zaman uzlaşmacı olduklarını, toplumun meşru olan tüm değerlerini kendilerinde toplamak için mücadele ettiklerini, ülkenin birlik ve beraberliği, üniter yapısı, bayrağı, dini, dili üzerinde tartışma yapılmasının yanlış olduğunu dile getirdiklerini söyledi.

/ RİZE

20.11.2006


 

Her 3 gurbetçiden biri Alman vatandaşı oldu

Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, yıllar önce çalışmak için ülkelerine gelen Türk vatandaşlarının, bugün Almanlardan farksız olduğunu, Alman vatandaşlığına geçen 1 milyon Türk bulunduğunu bildirdi.

Cuntz, yaptığı açıklamada, yoğun olarak 1950-60’lı yıllarda çalışmak için Almanya’ya gelen Türklerin ülkelerine tamamıyla uyum sağladıklarını ve bugün her birinin kendilerinden biri olduğunu ifade etti. Eskiden “misafir işçi’’ olarak anılan Türk işçilerinin, Alman vatandaşlığına geçmelerinin kolaylaştırıldığını söyleyen Cuntz, şunları kaydetti: “Onlar o kadar uzun yıllardır Almanya’da yaşıyor ki artık Almanlardan farksızlar. Gerekli kanun değişiklikleriyle Türk vatandaşlığına geçme işlemleri de kolaylaştırıldığı için bugün her 3 Türk vatandaşından biri Alman vatandaşlığına geçti. Bir başka ifadeyle, Almanya’daki 3 milyon Türk’ten 1 milyonu Alman vatandaşı’’ dedi.

Cuntz, Almanya’daki Türkler’in çok sayıda başarıya imza attığını vurgulayarak, “Almanya’da yaşayan Türklerin eğitimiyle ilgili çok sayıda çalışmalar yapılıyor.

/ ADANA

20.11.2006


 

Entegre ilçe hastaneleri geliyor

Ulaşım imkânları, coğrafî şartlar gibi sebeplerle nüfus değişikliğinin beklenenden fazla olduğu yerleşim yerlerinde, sağlık hizmetlerinin planlanması ve sunumunda verimliliğin artırılması amacıyla ilçe merkezindeki tüm sağlık hizmetleri birleştirilerek güçlendirilmiş ‘’Entegre İlçe Hastaneleri’’ açılabilecek.

Sağlık Bakanlığınca Entegre İlçe Hastanesi Açılması, Kapanması ve Buralarda Verilecek Sağlık Hizmetleri Hakkında Yönerge yayınlandı.

Buna göre, ulaşım imkanları, coğrafi şartlar gibi sebeplerle nüfus değişikliğinin beklenenden fazla olduğu yerleşim yerlerinde, sağlık hizmetlerinin planlanması ve sunumunda verimliliğin artırılması, kaynak tasarrufunun sağlanması, sağlık hizmetlerinin planlanması ve sunumunun tek merkezden yapılması suretiyle, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin bir arada yürütülmesine imkan tanıyan güçlendirilmiş, entegre ilçe hastaneleri açılabilecek. Entegre ilçe hastanesi, coğrafi durum, ulaşım, nüfus, bölgenin alt yapı ve diğer özellikleri göz önüne alınarak valiliğin teklifi ve Sağlık Bakanlığının onayı ile açılacak ve aynı yolla kapatılacak. Entegre ilçe hastanelerinin bulunduğu ilçe merkezindeki tüm sağlık hizmetleri birleştirilerek güçlendirilmiş entegre ilçe hastanesi tarafından yürütülecek. İlçe merkezindeki sağlık merkezi, verem savaş dispanseri, sağlık ocağı, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, acil sağlık hizmetleri istasyonu gibi sağlık kuruluşları hastane hizmetleriyle birleştirilecek.

/ ANKARA

20.11.2006


 

Sosyal sorumluluk bilinci yaygınlaşıyor

Esenler Toplumsal Gelişim Merkezi (ESTOGEM) ve özürlüler yararına düzenlenen kermes, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan tarafından açıldı.

Esenler Belediyesi Şefkatevi ve Rehabilitasyon Merkezi’ndeki açılış töreninde konuşan Devlet Bakanı Çubukçu, sosyal sorumluluk bilincinin toplumun her kesiminde yaygınlaştığını belirterek, buradaki açılışın da bunun bir göstergesi olduğunu kaydetti. Toplumsal dayanışma çabalarının önemini vurgulayan Bakan Çubukçu, bu kapsamda açılan Toplumsal Gelişim Merkezlerinin (TOGEM) başarılı çalışmalar yürüttüğünü dile getirdi.Bakan Çubukçu, ‘’Toplumsal gelişim merkezleri sosyal risklerin azaltılması için iyi bir örnek model. Bu tür merkezlerin sosyal riskleri azaltacağına inanıyorum. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde sosyal projelere her türlü desteği sağlıyoruz’’ dedi.

/ İSTANBUL

20.11.2006


 

Meclis, bu hafta yine yoğun mesaî yapacak

Meclis, bu hafta gündemindeki yasa teklifleri için yine yoğun mesai yapacak.

TBMM Genel Kurulunda, görüşmelerine geçen hafta başlanan AKP Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu’nun Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifine devam edilecek. Görüşmelerine 2. maddenin oylamasıyla devam edilecek teklif, 8 maddeden oluşuyor.

Teklif, 11 Ekim 2004 tarihinden önce gerekli izinler alınmadan, tarım dışı kullanıma açılmış arazilerin istenilen amaçla kullanımı için kanunun yayım tarihinden itibaren bir yıl içerisinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığına başvurulmasına imkan tanıyor. Hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metrekaresi için 5 YTL ödenmesi şartıyla izin verilecek.

Bu teklifin yasalaşmasının ardından Genel Kurulda, AKP Kütahya

Milletvekili Abdullah Erdem Cantimur’un SSK ölüm aylıklarıyla ilgili düzenleme yapılması amacıyla verdiği yasa teklifi görüşülecek. Teklif, Anayasa Mahkemesinin ilgili yasayı iptal kararı doğrultusunda, ölen sigortalının ölüm tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hükümlere göre aylık alacak hak sahipleri için düzenleme yapıyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, 2007 yılı bütçe görüşmelerini bu hafta da sürdürecek.

Komisyon; bugün Ulaştırma Bakanlığı, Telekomünikasyon Kurumu, Denizcilik Müsteşarlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, 21 Kasım Salı günü Millî Eğitim Bakanlığı, ÖSYM, YURTKUR, YÖK ve 68 üniversitenin bütçesini görüşecek.

/ ANKARA

20.11.2006


 

Doğu’nun dağlarına Avrupa Alpleri modeli

AKP Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, Doğu Anadolu Bölgesindeki dağların cazibe merkezi haline getirilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığının belirlediği dağların TOKİ’ye devredilmesini, TOKİ’nin de fiziki planlama çalışması hazırlayarak, Avrupa Alplerinde başarılı olan bir kuruluşa yaptırmasını önerdi.

Ilıcalı, ‘’Dağ Geliştirme Projesi’’ adı altında hazırladığı ve bir dizi önerinin yer aldığı çalışmayı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlara iletti. Çalışmasında Ilıcalı, Doğu Anadolu’da bulunan yüksekliği 3000 metrenin üstündeki 120 dağı, bugüne kadar fizibilitesi henüz yapılmamış ‘’büyük bir hazine’’ olarak nitelendirdi.

Avrupa Alplerindeki dağ geliştirme projelerinin, Fransa, Avusturya, İsviçre ve İtalya’nın son 50 yıldaki sürdürülebilir kalkınmalarına önemli katkılar sağladığını ifade eden Ilıcalı, proje çerçevesinde kurulan 12 bin 500 lift ağının, bu 4 ülkede yılda 160 milyon ziyaretçi çektiğini kaydetti.

Doğu Anadolu’nun, Avrupa Alplerinde bulunmayan avantajlarına dikkati çeken Ilıcalı, AB üyesi ülkelerden Avrupa Alplerine ulaşma süresi ile Erzurum, Kars, Van, Kayseri ve Trabzon’a varış süresinin aynı olduğunu ifade etti.

/ ANKARA

20.11.2006


 

Enerjide yerli kaynaklara yöneliyoruz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, dışa bağımlılığı azaltmak ve ucuz enerji kullanmak için yoğun bir çalışma içinde olduklarını söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Enerji Çalışma Grubu’nun Sapanca Richmond Otel’de düzenlediği ‘’Enerji Piyasalarının Liberalleşmesi’’ konulu arama konferansını değerlendiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye’de ilk defa enerji konusunda hem yatırımcılarla hem de kamuyla ortak bir arama toplantısı yapıldığını kaydetti.

Şu anda çok yoğun bir şekilde yerli kaynaklara ağırlık veren bir politikayı sürdürdüklerini bildiren Hilmi Güler, ‘’Dışa bağımlığımızı azaltmak için, aynı zamanda da ucuz enerji kullanmak için yoğun bir çalışma içindeyiz. Bunun da sonuçlarını görmeye başladık. Şu anda enerji konusunda yaptığımız çalışmalarda ileriye dönük stratejimizi, sağlam bir baza oturtma çalışmasını tamamlamış durumdayız’’ dedi.

/ SAKARYA

20.11.2006


 

Karayalçın’dan siyasî liderlere mektup

SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için Anayasa değişikliği yapılmasını istedi.

Karayalçın, yaptığı yazılı açıklamada, TBMM’de temsil edilen siyasî partilerin liderleri ile tüm milletvekillerine bir mektup gönderdiğini bildirdi. 2007 yılının Mayıs ayında Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanının seçileceğini hatırlatan Karayalçın, TBMM’nin bugünkü yapısı ve Türkiye’nin 2007 yılı şartlarının bu seçimi tartışmalı bir hale getireceğini savundu.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için Anayasa değişikliği yapılmasını isteyen Karayalçın, mektubunda özetle şunları kaydetti:

“TBMM’nin 22. dönemi, 3 Kasım 2002 seçimleri ile hukukî meşrûiyeti olmakla birlikte temsilde adalet anlayışından çok uzak bir biçimde oluşmuştur. 3 Kasım 2002 seçimlerinde TBMM’nin sandalye dağılımı 41.4 milyon kayıtlı seçmenden yalnızca 17.2 milyon seçmen tarafından belirlenmiştir. Bunun anlamı, kayıtlı seçmenin yüzde 58.8’nin Meclis’in ve bir şekilde cumhurbaşkanlığı seçiminin dışında kalmasıdır. 11. Cumhurbaşkanının böyle bir yapı tarafından seçilmesi, cumhurbaşkanlığı kurumunun yıpranması yanında seçilecek cumhurbaşkanının görev sürecince zor ve tartışmalı bir durumda kalmasına neden olacaktır."

/ ANKARA

20.11.2006


 

TBMM, yatırımlardan tasarruf sağlayacak

TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, “otomatik sulama projesiyle yılda 500 bin YTL tasarruf sağlanması bekleniyor’’ dedi.

Alptekin, CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir’in TBMM’deki çim sulama sistemi ve bazı tadilat işlerine ilişkin soru önergesini cevaplandırdı. TBMM Başkanvekili Alptekin, Başkanlık Divanının geçen ay gerçekleştirilen toplantısında Kütüphane-Araştırma Merkezi, Genel Sekreterlik Hizmet ve Arşiv Binası yapılmasına karar verildiğini bildirdi. Söz konusu yatırım için Devlet Planlama Teşkilatınca TBMM’nin 2006 bütçesine ödenek konulduğunu belirten Alptekin, 2007 ve 2008 yılları için de ödenek teklifinde bulunulduğunu kaydetti.

Kütüphane-Araştırma Merkezi, Arşiv Binası ve Genel Sekreterlik Hizmet Binası yapı kompleksi ile ziyaretçi kabul binasının personel binasının bulunduğu yere yapılacağını anlatan Alptekin, personel binasında hizmet veren birimlerin ise kiralanan Çevre ve Orman Bakanlığına ait Akay kavşağındaki boş binaya taşınacağını belirtti.

/ ANKARA

20.11.2006


 

Bugün, Çocuk Hakları Günü

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ilke ve hükümlerinin, toplumun tüm kesimlerinde çocuklar ve yetişkinler tarafından öğrenilerek hayata geçirilmesi dileğinde bulundu.

Bakan Çubukçu, ‘’20 Kasım Çocuk Hakları Günü’’ dolayısıyla kutlama mesajı yayınladı. BM’nin, uzun yıllar yaptığı çalışmalar sonucunda oluşturulan Çocuk Hakları Sözleşmesi metnini, 20 Kasım 1989’da kabul ettiğini hatırlatan Çubukçu, Türkiye’nin de Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamasıyla birlikte çocuk haklarına yönelik pek çok çalışmanın gerçekleştirildiğini belirtti.

Çubukçu, şunları kaydetti: ‘’Bakanlığıma bağlı tüm çocuklara yönelik hizmetlerde çocuklarımızın haklarının ve yararının sağlanması ilkesinin temel değer olarak benimsendiğini ifade etmek istiyorum. Çocuklarımızın, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan tüm hakları elde ettiği bir dünya temennisiyle çocuklarımızın Çocuk Hakları Günü’nü kutlar, ülkemiz tarafından da imzalanmış olan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ilke ve hükümlerinin toplumun tüm kesimlerinde çocuklar ve yetişkinler tarafından öğrenilerek hayata geçirilmesini dilerim.’’

/ ANKARA

20.11.2006


 

Köprülerden 330 milyon YTL

İstanbul boğaz köprüleri ile işletmedeki paralı otoyollar kazandırmaya devam ediyor.

Karayolları Genel Müdürlüğünün son verilerine göre, Ekim ayı sonu itibariyle İstanbul boğaz köprüleri ile paralı otoyollardan yapılan geçişlerden, 329 milyon 478 bin 628 YTL gelir elde edildi. İstanbul Boğaziçi ile Fatih Sultan Mehmet köprülerinden, Ekim ayı sonu itibariyle 115 milyon 257 bin 168 adet araç geçişinden 129 milyon 66 bin 702 YTL gelir elde edildi. Aynı sürede 118 milyon 409 bin 938 aracın geçiş yaptığı paralı otoyollardan ise 200 milyon 427 bin 927 YTL gelir sağlandı. Köprü ve otoyolların yıl sonu toplam gelirinin 400 milyon YTL’ye ulaşması bekleniyor. Geçen yıl köprü ve otoyollardan 356 milyon YTL gelir sağlanmıştı

/ ANKARA

20.11.2006


 

Ardahan’da yollar açıldı

Ardahan’da kapalı olan Ardahan-Posof kara yolu ulaşıma açıldı, Ardahan-Şavşat kara yolunun ulaşıma açılması için çalışmalar sürüyor.

Karayolları 126. Şube Şefi Ümit Yıldırım, 17 Kasımda yoğun kar yağışı ve tipi sebebiyle Ilgar Dağı mevkisinden itibaren ulaşıma kapanan Ardahan-Posof kara yolunun ulaşıma açıldığını söyledi.

Yıldırım, halen ulaşıma kapalı olan Ardahan-Şavşat kara yolunun Sahara mevkisinde ise ekiplerin yol açma çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini bildirdi.

/ ARDAHAN

20.11.2006


 

Emniyet'ten ailelere uyuşturucu uyarısı

Emniyet Genel Müdürlüğü, aileleri, çocuklarının uyuşturucu kullanmasını engellemek için alacakları tedbirler konusunda uyarıyor.

Emniyet Genel Müdürlüğünün, ‘’www.egm.gov.tr’’ adlı internet sitesinden derlenen bilgilere göre, uyuşturucular, insanın bugünü ve yarını karartıyor, kendi benliğinden ve millî kültüründen koparıyor.

Benliğinden ve öz kültüründen kopmuşluğun insanı bunalıma ve cemiyetin dışına ittiği vurgulanan internet sitesinde, şunlar kaydedildi: ‘’İtilmişlik, bedeni varlığınızın yok olmasına kadar gidebilir. Merak ve özentiyle başlayan sigara içme, daha sonra gelen alkol alışkanlığı ve bir üst derecesi olan bağımlılığı, bataklığa düşmenin habercisidir. İnsanı insanlığından alıkoyan bu bataklıkta yaşamaksa alkolle birlikte cinsi sapıklığı, fuhşu, uyuşturucu bağımlılığını, frengi ve çağımızın en korkunç hastalığı olan AIDS’i getirmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu tür ortamların çoğunda ahlaki değerler geçersizdir. Ahlâkın geçersiz olduğu ortamlarda bütün değer hükümleri tersine dönmüş, maddî ve mânevî dengeler bozulmuş, sorumluluklar yitirilmiştir. Siz bu ortamda ancak uyuşturucu tacirlerinin kazanç kapısı olursunuz.’’

/ TRABZON

20.11.2006


 

Yeni Asya’ya plâket

Bayrampaşa Belediyesi’nce çeşitli ülkeler ve Türkiye’deki bazı illere yönelik Ramazan faaliyetlerini kapsayan “Doğudan Batıya Bayrampaşa’da Ramazan’’ projesi çerçevesinde onur gecesi düzenlendi.

Grand Cevahir Otel’de gerçekleştirilen gecede, projeye katkıları sebebiyle aralarında gazetemizin de bulunduğu basın kuruluşlarının temsilcilerine plaket verildi.

Gecede konuşan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge’nin, proje için hazırlanan konvoyun ismini “Bereket Konvoyu’’ olarak belirlediğini hatırlatarak, “İnşaallah konvoyu da bereketli olur. Yine ‘Kardeşlik Sınır Tanımaz’ diye slogan koymuş. Fevkalâde güzel ve Anadolu’nun her köşesine varmış, ulaşmış. Doğrusu göğsüm kabardı. Kendisini ve onun çalışkan ekibini tebrik etmek istiyorum’’ diye konuştu.

/ İSTANBUL

20.11.2006


 

Ev ve işyerindeki bacasız tehlike

Kış aylarında kullanılan bacasız sobalar, tehlikeleri de beraberinde getiriyor.

Çevre ve Orman Bakanlığı, vatandaşları bacasız soba kullanımı konusunda uyardı. ‘www.cevreorman.gov.tr’ adresli web sitesinde yapılan açıklamada, “Bacasız ısıtıcılar yeterli havalandırmanın olmadığı ev ve işyerlerinde kesinlikle kullanılmamalıdır. Yine bacasız sobalar yatak odalarında da kesinlikle kullanılmamalı, merdiven, kapı ve diğer insan trafiğinin yoğun olduğu yerlere kesinlikle konmamalıdır. Soba yatmadan önce mutlaka kapatılmalıdır. Lisanslı bacasız ısıtıcıyı, zorunlu olarak kullanmak gerekiyorsa, oda içine yeterli taze havanın girmesi için pencere daima 1.3 santimetre aralıkta açık tutulmalıdır. Genel olarak ısıtıcının her 1000 BTU ısı enerjisi başına 6.5 santimetrekare havalandırma boşluğuna ihtiyaç vardır” denildi.

Çocukların sobadan uzak tutulması gerektiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bacasız sobaların yüzey sıcaklığı 500 oF kadar çıkabilir. Dolayısıyla ısıtıcı alevlenebilir sıvı, yanabilir sıvı, buharlaşabilir buhar, mobilya, halı, kağıt gibi yanıcı maddelerin önünde kurulmamalıdır. Yanıcı maddelerle soba arasındaki mesafe en az 1 metre olmalıdır. Aksi durumda evde veya işyerinde yangın veya patlama çıkabilir. Bacasız sobanın bulunduğu odada çocuklar veya yaşlılar tek başına bırakılmamalı. Böyle durumlarda soba mutlaka kapalı tutulmalıdır. Çocuklar sobadan mutlaka uzak tutulmalıdır. Çocuklar ısıtıcıları kesinlikle çalıştırmamalıdır. Yanlış yakıt, yanlış fitil veya yanlış yükseklikteki fitil uygun olmayan yanmaya ve odanın hızla kirlenmesine neden olur.”

/ SAMSUN

20.11.2006


 

Kozmetikler kanseri tetikliyor

Başta kadınlar olmak üzere insanların çağlardan beri güzel olmak, başkalarını etkilemek ve genç görünmek için kullandığı kozmetik ürünlerin kanseri, enfeksiyonları, alerji ve kaşıntıyı tetiklediği bildirildi.

Cilde sürülen kremler, saç için kullanılan boyalar ve çeşitli saç spreyleri, rujlar, pudralar, kirpik ve kaşlar için kullanılan rimeller, maskaralar, göz çevresine sürülen fondötenler ve vücut temizliği için kullanılan şampuanlar, parfümler ve sprey şeklindeki kokuların gerek ciltten emilerek, gerek solunum yoluyla vücut bünyesine girerek tahribat meydana getirdiği kaydedildi. ABD’de yapılan araştırmaya göre, kozmetiklerde 800’den fazla zararlı kimyevi madde bulunduğu öğrenilirken, 3 bine yakın kozmetikte kullanılan katkı maddelerinin incelendiği, bunların 884’ünün yüksek dereceli zehirlenmelere sebep olduğu, 146’sının tümör oluşturduğu, 218’inin üreme bozukluğuna, 314’ünün mutasyona sebep olduğu, 378’inin de deri ve göz rahatsızlıkları oluşturduğunun ortaya çıktığı belirlendi.

Her yıl dünyada saç boyasına 8 milyar dolar, makyaj malzemelerine 18 milyar dolar ve genel olarak kozmetiğe 40 milyar dolar harcandığını dile getiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Sendikası (Sağlık-Sen) Samsun Şube Başkanı Ender Kökten, “Kozmetik sektöründe böylesine büyük bir rant var. Rantiyeciler için önemli olan insan sağlığı değil, kazanacakları paradır. Türk insanı, Türk kadını sağlığını korumalı, kozmetiklerden uzak durmalıdır” dedi.

95 yaşında ölen kozmetik sektörünün kurucularından Estee Lauder’in 5.1 milyar dolarlık şahsi serveti ve 10 milyar dolarlık şirket değeriyle dünyanın en zenginleri arasında yer aldığını hatırlatan Kökten, “Kimin ne kadar servetinin olduğu bizi ilgilendirmez ama insanların sağlığı ilgilendirir. Başta kadınlarımız olmak üzere bütün insanlarımız bilmelidir ki; kozmetik kraliçesi Yahudi asıllı Helena Rubistein, 70 yıldır sektörde olmasına rağmen hiçbir kozmetik ürünü kullanmamış ve kozmetik ürünlerinin faydasına da inanmamıştır. Aksine, ‘Cilde hiçbir katkısı yoktur’ diyerek açıklaması vardır” diye konuştu.

Türkiye’de Resmî Gazete’de 24 Mart 2005’te ilân edilerek yürürlüğe giren 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nun sıkı bir denetime imkân tanıdığına işaret eden Kökten, şunları söyledi: “Bu kanun çerçevesinde, kozmetik ürünlerinin sağlık üzerindeki etkilerinin araştırması ve neticesinde de ağır müeyyidelerin uygulanmasının yolu açılmıştır. Bunun için çok ciddî bir denetim ve izleme komisyonunun kurulması ve bu komisyonun hazırladığı raporlar doğrultusunda hareket edilmesi gerekir. AB tarafından kozmetik ürünlerinde kullanılan 22 maddenin Türkiye’de de yasaklanması gerekir.”

/ SAMSUN

20.11.2006


 

Kahve, çay ve kola hemoroid yapıyor

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Cafer Polat, kahve, demli çay, kolalı içeceklerin halk arasında basur veya mayasıl olarak bilinen hemoroid (akan kan) hastalığına sebep olduğunu bildirdi.

Hemoroidin sık görülen bir hastalık olduğunu dile getiren Doç. Dr. Cafer Polat, uzun süreli kabızlık, ishal, lifli gıdalardan fakir beslenme, şişmanlık, gebelik, uzun süre ayakta durma veya sürekli oturmanın da hastalığın etkenlerinden olduğunu dile getirdi. Hastalığın önlenmesinde beslenme şeklinin önemine dikkat çeken Polat, kabız kalmamak için meyve, sebze, kepekli ekmek gibi posa bırakan lifli gıdaların çok tüketilmesinin gerekliliğini vurguladı. Polat, “Yine bol su ve sıvı gıdaların alınması, kabızlık yapabilen demli çay, kahve ve kolalı içecekler gibi bağırsak hareketlerini yavaşlatan içeceklerden mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır. Baharat, alkol, turşu, mayalı içeceklerin içinde bulunduğu tahriş edici ve acı gıdalara da yaklaşılmamalı” uyarısında bulundu.

Tercihen sabah kahvaltıdan sonra büyük abdest ihtiyacının giderilmesi gerektiğini ifade eden Polat, “Hemoroid etkenlerinden biri kabızlıktır. Kabızlığın önemli nedenlerinden biri ise günümüz sanayi toplumunda kişilerin kendilerini uyaran büyük abdest ihtiyacını baskılamaları ve ertelemeleridir. Büyük abdest ihtiyacı doğduğu zaman kişiler başlamış olan kalın bağırsak hareketlerini durdurmamak için en kısa süre içerisinde ihtiyaçlarını gidermelidir” dedi.

Hamile hastaların ise hemoroidden korunması için genelde yapılması gerekenlerin yanı sıra istirahat hallerinde yan yatar pozisyonda olmaları gerektiğini vurgulayan Polat, şunları söyledi:

“Böylece içinde bebek büyümüş rahim karın arka duvarına direkt bası uygulamayacak ve ana toplar damardan kan kalbe doğru daha kolay akacaktır. Bacaklardaki ve makattaki küçük toplardamarlarda kan göllenmesi olmayacaktır. Hemoroidde tedavi öncesi evreleme yapılır. Evre 1 ve 2’deki hastalara ilaç, evre 2-3’teki hastalara band ligasyonu, sikloroterapi, lazer veya infrared koagulasyon ile tedavi uygulanır. Evre 4’deki hastalarda ise genellikle cerrahi müdahaleye geçilir.”

/ SAMSUN

20.11.2006


 

Basurun ilâcı incir

Yaş ve kuru olarak her mevsim alıcısını bekleyen incirin, insan vücuduna da birçok faydası olduğu bildirildi. Uzmanlar, bağırsak iltihabı olanların inciri fazla tüketmesi gerektiğini vurguladı.

Kış aylarında vücuda direnç katan incirin bünyesinde şeker, organik asitler, A, B1, B2, C gibi birçok vitaminleri barındırdığını kaydeden uzmanlar, "İnciri sütle ya da sirkeyle, olmazsa yalnızca zeytinyağına batırıp yendiğinde basur şikayetinizi ortadan kaldırabilirsiniz.

Yaş dalları kırıldığında akan sütümsü beyaz sıvı, nasır ve siğillere sürüldüğünde tedavi edici etki yapıyor" dedi. Uzmanlar ayrıca kuru incirin, boğaz ağrısı, bronşit, öksürük ve kabızlığa da faydalı olduğunu kaydetti.

/ BURSA

20.11.2006


 

Genetik yapımız ''süt şekeri''ne karşı duyarlı

Çeşitli araştırmalar esmer tenli olanların laktoz denilen süt şekerini sindirebilme güçlüğünü ortaya koyarken, toplumumuzda da laktoza karşı duyarlılığın önemli oranda olduğu bildirildi.

Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) öğretim üyesi ve beslenme uzmanı Doç. Dr. Funda Elmacıoğlu, Türkiye'de de laktoz intoleransı görülme sıklığının çok yüksek olduğunu belirterek, nüfusumuzun yarıdan fazlasında laktozu sindirebilme güçlüğü olduğunun bilindiğini söyledi. ''Genetik yapımız süt şekerine karşı tahammülsüz'' diyen Elmacıoğlu, süt tüketiminin önemli olduğunu, ancak sütün içinde bulunan laktoza karşı hassas bireylerde süt tüketiminden kaynaklanan mide ve bağırsak problemleri görüldüğünü kaydetti.

Bu durumunun laktozun sindirimini gerçekleştiren enzim yetersizliğinden kaynaklanığını ve sorun yaşayan kişilerin bu durumun farkında olmaksızın süt içmekten uzak durduklarını ifade eden Elmacıoğlu, ''Bu hastalıkta genelde gaz, şişkinlik, karın ağrısı, bulantı, ishal, ekşime gibi şikâyetler oluşmaktadır. Süt içimi sonrası bu gibi şikâyetleri olanlar yoğurdu tercih etmeli. Ya da peynir veya çökelek tüketebilirler. Çünkü yoğurt, peynir ve çökelek gibi ürünlerde laktoz oranı daha düşüktür'' dedi.

/ SAMSUN

20.11.2006


 

Sigara bir hastalığın daha tetikçisi

Sigara, akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı olarak nefes alıp verme sırasında hava akımının kısıtlanmasına yol açan bir hastalık olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’na (KOAH) sebep oluyor.

Amasya Sağlık İl Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, KOAH’ın kişiyi zamanla başkalarının desteğine bağımlı hale getirdiği, malûl ettiği, kalıcı iş gücü kaybına sebep olduğu ve yıllarca çok pahalı bir tedavi maliyeti getirdiği belirtilerek, tüm dünyada erişkinlerde en sık rastlanan hastalıklardan birisi olan KOAH’ın nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma, göğüste tıkanma, hırıltılı solunum ve morarma gibi yakınmalara yol açtığı, bu şikâyetlerin ani başlayıp, kısa süren, gelip geçici bir şekilde olmayıp aylarca, yıllarca devam eden, giderek artma gösteren bir seyir izlediği bildirildi.

KOAH’tan kurtulmak için en önemli ve ilk yapılması gerekenin ise hastanın sigaradan kurtulması olduğu belirtiliyor.

/ AMASYA

20.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004