Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Medenî toplumda asker siyasete karışmaz

Gazi Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, medeniyet kelimesinin Arapça bir kelime olduğunu ve aslının Medine şehrinden geldiğini ifade ederek, “Medenî olmak demek, kelimenin orijini ve tarihsel kullanımı içinde sivil olmak demek. Medenî bir toplum, askerlerin siyasî düzene müdahale etmediği, ülkenin sosyal ve siyasal düzenine müdahale etmediği bir toplum demektir. Anayasadaki muasır medeniyet düzeni lâfını da böyle anlamak lâzım” diye konuştu.

Gazi Üniversitesi İktisadi İdarî Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, “Medeni bir toplum, askerlerin siyasi düzene müdahale etmediği, ülkenin sosyal ve siyasal düzenine müdahale etmediği bir toplum demektir” dedi.

Server Vakf’ının geleneksel olarak düzenlediği “Çarşamba Sohbetleri”nde konuşan Türköne, dünyada bütün devletlerin üye olduğu örgütün adının Birleşmiş Milletler (BM) olduğuna dikkat çekerek, “Birleşmiş devletler değil. Her millet bir devlettir varsayımına dayanmaktadır. BM bütün devletleri birer millet olarak kabul ediyor. Medeniyetler ittifakı projesi aslında büyük ölçüde ömrünü tamamlayan BM’ye de bir çeşit BM hüviyeti veriyor. Özet olarak; bugün ve yarın medeniyet kavramı, uluslararası politikaların ve dünyanın merkezinde yer alacak” diye konuştu.

Türkiye’de sık sık yapılan rejim tartışmalarında, siyasî rekabet ideolojik boyutlara geldiği zaman laiklikle ilgili tartışmalarda, laiklik eksenindeki gerginliklerde, “çağdışlık” kavramının ön plâna çıkarıldığına dikkat çeken Prof. Türköne şöyle konuştu:

“Medeniyet denmiyor, uygarlık deniyor. Bunların hepsi bizim siyasî tartışmalarımızın rotasını tayin eden, ettiği varsayılan bir dünyayı bize anlatıyor. Anayasa Mahkemesi kararlarında bakın, Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatılması kararlarında, başörtüyle ilgili kararlarda anlatılan bir uygar dünya var. Muasır devlet düzeyine ulaşma hedefimiz var. Bu muasır devlet düzeyine referans olarak gösterilerek yapılan düzenlemeler ve bu muasır medeniyet düzeyine dayanarak verilen yargı kararları var.”

MEDENİYET MEDİNE ŞEHRİNDEN GELİYOR

Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, medeniyet kelimesinin Arapça kullanılan bir kelime olduğunu ve aslının Medine şehrinden geldiğini belirtirken, “Medeni olmak demek, kelimenin orijini ve tarihsel kullanımı içinde sivil olmak demek. Medeni bir toplum, askerlerin siyasî düzene müdahale etmediği, ülkenin sosyal ve siyasal düzenine müdahale etmediği bir toplum demektir. Anayasadaki muasır medeniyet düzeni lafını da böyle anlamak lâzım” diye konuştu. Türkiye’nin de 2000 yılında imzaladığı “Medenî Haklar ve Siyasi Haklar Sözleşmesi”ni de hatırlatan Prof. Türköne şöyle devam etti:

“Medenî haklar dediğimiz zaman, bizim en doğal yaşama hakkı dediğimiz haklar aklımıza geliyor. Yaşama hakkımızdan ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, işkenceye veya baskıya maruz kalmama hakkımız. Medeni haklar dediğimiz zaman bunlar anlaşılıyor. Batının karşısında ezik duruma düşmek istemiyorsak, medenî dünyanın yani Avrupa’nın usulünü benimsememiz lazım.”

Server Vakfı Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Ali Bulut ise, konferans takdiminde yaptığı konuşmada, dünyada hızlı gelişmelerin yaşandığını belirterek, “Sürekli gerilim ve çatışmacı bir süreç yaşanıyor. Toplumların çatışması ve uzlaşması kavramlarla yapılıyor. Dezenformasyon ve yeniden tanımlama ile kavramların muhtevası değiştiriliyor” dedi.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

24.12.2006


 

Huzur ve güvenliğin şartı eşitlik ve adalet

Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz hakkında, E. Org. Doğu Aktulga için yazdığı bir yazıdan dolayı verilen ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesince onanan tazminat kararı sonrasında Yeni Asya’ya destek ziyaretinde bulunan Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkanı E. Tuğg. Adnan Tanrıverdi, bir ülkede huzur ve güvenliğin temini için en önemli şartlardan birinin idarede ve yargıda eşitlik ve adaleti sağlamak olduğunu vurguladı.

Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, yargı, kararlarında eşitlik ve adaletin esas alması gerektiğini belirtti.

ASDER Genel Başkanı Emekli Tuğgeneral Tanrıverdi, beraberinde Başkan Yardımcısı Emekli Albay Abdurahman Tural, Emekli Astsubay Önder Taplun ve emekli subaylar Hulusi Gülen ve Vehbi Kara ile Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz hakkında, E. Org. Doğu Aktulga için yazdığı bir yazıdan dolayı verilen ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesince onanan tazminat kararı sonrasında Yeni Asya’ya destek ziyaretinde bulundu. Tanrıverdi, bir ülkede huzur ve güvenliğin temini için en önemli şartlardan birinin idarede ve yargıda eşitlik ve adaleti sağlamak olduğunu vurguladı. Eşitlik ve adalete aykırı kararların yargıya güveni de sarstığını belirten Tanrıverdi, bu noktada yargı bağımsızlığının önemine dikkat çekerken, 28 Şubat sürecinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla görevden alınan veya sürülen hakim ve savcı sayısının 100’ü bulduğunu, bu durumun yargı bağımsızlığına gölge düşürdüğünü belirtti. Tanrıverdi, Şemdinli Savcısının başına gelenlerin de bu açıdan anlamlı olduğunu söyledi.

Adnan Tanrıverdi, Türk Silahlı Kuvetleri’nden (TSK) hiçbir yasal dayanağı olmadan, yasal hiçbir suç isnad edilmeden, hiçbiri bağımsız yargı önüne çıkarılmadan, yargı önünde hesaplaşma hakları da ellerinden alınarak kamudan tasfiye edilen bütün mağdurlara yapılan işlemi hukuk dışı ve adaletsiz kabul ettiklerini, dernek olarak, mağdurların gasp edilen haklarını yasal platformlarda aramaya devam edeceklerini söyledi.

TSK’dan atılan mensupların görevlerini en iyi şekilde yaptıklarına, vazife aşkı olduğunu ve silâhlı kuvvetlerin mallarını koruduğuna dikkat çeken Tanrıverdi, “Silâhlı kuvetler içinde çetecilerin çıkması, adi suçların artması bu güvenilir subayların tasfiyesinin sonucudur” dedi.

Dernek çalışmalarının adalet üzerinde yoğunlaştığını ve mücadelelerine devam edeceklerini kaydeden Tanrıverdi, yargının bağımsızlığının çok önemli olduğunu, yönetimin de adil davranması gerektiğini kaydetti. Toplumun ve STK’ların kendilerine yeterince destek vermediğini de dile getiren Tanrıverdi, adaletin sağlanması için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini ifade etti.

Derneğe çalışmalarında başarılar dileyen Güleçyüz de, desteklerinin süreceğini söyledi.

Ümit KIZILTEPE / İSTANBUL

24.12.2006


 

Kâbe İmamı: Bizi İslâm birleştirdi

Kâbe'nin imamlarından Salih El Talip, Türk hacı adaylarıyla birlikte olmaktan büyük sevinç duyduğunu söyledi. El Talip, “Bizi İslam birliği biraraya getirdi. Bu sınırsız bir kardeşliktir. Yeryüzündeki her türlü bağın üstünde bir kardeşliktir. Biz Lâilâheillallah lafzı etrafında birleştik” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, haccın daha iyi yaşanabilmesi için genç yaşlarda kutsal topraklara gelinmesi gerektiğini söyleyerek, ‘’Gençleri hacca bekliyoruz’’ dedi. Mekke Ayniyat Ekip Başkanlığı’nda basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Bardakoğlu, ‘’Vatandaşlarımız da Endonezya ve Malezya’da olduğu gibi erken yaşta hacca gelseler ne güzel olur’’ şeklinde konuştu.

Endonezya ve Malezya gibi Güney Asya ülkelerinden gelen hacı adaylarının genç olduğuna dikkat çeken Bardakoğlu, ‘’Hacılarımız yaşlı olunca böylesine kutsal bir vazifeyi ifa etmede zorlanabiliyorlar. Hac biraz da genç işi. Hac biraz daha erken yaşlarda yapılması gereken bir ibadet’’ dedi.

KALPLER BİRLEŞİR

Hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklarda bulunan Türk hacı adayları onuruna yemek verildi. Türk hacı adaylarının yoğun olarak kaldıkları Şişe semtinde açık havada düzenlenen yemeğe, çok sayıda Türk hacı adayı katıldı. Yemekte konuşan Suudi yetkililer, kutsal vazifelerini yerine getirmek için şehire gelen hacı adaylarını ağırlamaktan mutlu olduklarını bildirdiler. Programa katılan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan da Suudi Arabistan ile Türkiye arasında uzun yıllara dayanan bir dostluk, kardeşlik olduğunu belirterek, Suudi vatandaşlarının bir evinin de Türkiye’de olduğunu kaydetti.

Törende en çok ilgiyi Kâbe İmamı Salih El Talip gördü. Âyet-i kerimede ‘Mü’minler kardeştir’ denildiğini hatırlatan Kâbe imamı konuşmasına şöyle devam etti: “Bizi İslâm birliği biraraya getirdi. Bu sınırsız bir kardeşliktir. Yeryüzündeki her türlü bağın üstünde bir kardeşliktir. Biz Lailaheillahlah lâfzı etrafında birleştik.”

Haccın bir okul olduğuna işaret eden Salih El Talip, hedefin insanların kalplerini birleştirmek olduğunu kaydetti. Talip, “Tek bir Allah’a yöneliyoruz. Elbiselere varıncaya kadar aynıyız. Siyahın beyaza, Arap’ın Arap olmayana, emirin işçiye, vezirin tabiiyetine, zenginin fakire üstünlüğü yok” şeklinde konuştu. “Allah milyarlarca kişi arasından sizleri seçti” diyen Talip, Arafat’ta bütün günahların affolunacağı müjdesi verildiğini hatırlattı.

KUMANYA DAĞITILACAK

Türkiye’den kutsal topraklara gelen 100 bin hacının arefe günü bulunacağı Arafat ve şeytan taşlamanın gerçekleşeceği Mina’da yemek ihtiyaçlarının karşılanması için hazırlıklar başladı. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde kurulu Ayniyat Ekibi, hacı adaylarının başta yemek olmak üzere şu ana kadar tüm ihtiyaçlarını karşılamak için adeta seferber oldu. Söz konusu ekip 100 bin Türk hacı adayının vakfe için bir araya geleceği Arafat’ta kumanya dağıtacak. Kumanya dağıtımı Mina’da da gerçekleşecek.

Ahmet GÖNÜLLÜ / MEKKE

24.12.2006


 

Seçmen listeleri yarın askıda

Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), TC Kimlik Numarası esasına göre oy kullanılmasını içeren yeni sistemi uyarınca, seçmen listeleri, bilgi güncelleme amacıyla yarın muhtarlıklarda askıya çıkarılacak. Listeler, 1 Mart 2007 tarihine kadar askıda kalacak.

Bundan sonraki seçimlerde mükerrer oy, seçmen kaydırma gibi sorunların önüne geçmek, parmak boyama işlemine son vermek amacıyla Bilgisayar Destekli Seçmen Kütüğü oluşturan YSK, seçim hazırlıklarına da erken başladı. YSK’nın geçen ay aldığı karar ve yayımladığı genelge uyarınca, yeni oy kullanma sistemi için öncelikle sağlıklı bir seçmen kütüğü oluşturulacak. Bu amaçla, seçim takvimi başlamamış olmasına rağmen, seçmen listeleri, bilgilerin güncellenmesi amacıyla yarın muhtarlıklarda askıya çıkarılacak ve 1 Mart 2007 tarihine kadar askıda kalacak.

28 Mart 2004 yerel seçimlerinde kesinleşen sandık seçmen listeleri, “muhtarlık bölgesi askı listesi” olarak askıya çıkarılacak. Seçmen kayıtlarındaki düzeltmeler, yeni hazırlanan “yeni kayıt ve değişiklik formu”na yazılacak. Seçmen kimlik ve ikametgâh bilgileri, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası altında toplanacak ve seçimle ilgili işlemler kimlik numarası esas alınarak yapılacak.

Son yerel seçimlerde ya da daha sonra yapılan seçimlerde listelere yazılmayanlar, 1 Mart 2007 tarihi itibariyle 18 yaşını dolduranlar, başka listede yazılı olmasına karşın, sürekli oturmak amacıyla listenin çıkarıldığı seçim bölgesine taşınanlar, TC Kimlik Numarası bulunmayanlar, bilgilerinde yanlışlık ya da eksiklik bulunanlar, askerlikten terhis olanlardan listelerde kaydı olmayanlar, bu süre içinde muhtarlıklara başvuracak.

Genel seçimlerin süresinde yapılması halinde resmî seçim takvimi 20 Temmuz'da başlayacak.

/ ANKARA

24.12.2006


 

AKP'li Yazıcı: Devrim yaptık, kıskanıyorlar

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, “Türkiye’de devrim yaptık. Bizi kıskanıyorlar” dedi. Yazıcı, şöyle konuştu: “Bizim siyasî anlayışımızda çatışma yok, rekabet var. Gerginlik yok, diyalog var. Kutuplaşmak yok, katlanmak var. Biz Türk siyasetine bunları sağladık.”

Samsun’da Kale Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’nde AKP İl Başkanlığı yeni hizmet binasının açılış töreninde konuşan Yazıcı, Türk siyasetinde 40’ın üzerinde siyasi parti bulunduğunu ve bu partilerin bazılarının laf, bazılarının ise hizmet ürettiğini söyledi.

Bugün hizmet üreten kadroların iş başında olduğunu belirten Yazıcı, şöyle konuştu:

‘’Bizim siyasî anlayışımızda çatışma yok, rekabet var. Gerginlik yok, diyalog var. Kutuplaşmak yok, katlanmak var. İdeolojik bağnazlık kesinlikle yok, projecilik var. Biz Türk siyasetine bunları sağladık. Ama görüyorum ki 3 Kasım 2002’de milletin tasfiye edip sandığa gömdüğü yerlerden sesler gelmeye başladı. Eski alışkanlarını bir siyaset tarzı gibi, Türk milletine sunma gayreti içinde olanlar var. Biz Türkiye’de devrim yaptık. Bizi kıskanıyorlar. Ama onlar bizi kıskanmaya devam etsin. Çamur atmaya devam etsin. Bu hizmet kervanı durmayacak, yürüyecektir.’’

/ SAMSUN

24.12.2006


 

Cumhurbaşkanını seçmek Meclis'in işi

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili tartışmaların “iç siyasî çekişmelere” alet edildiğini belirterek, “TBMM kanun koymaya, bütçe yapmaya ne kadar yetkili ise, Cumhurbaşkanı seçmeye de o kadar yetkilidir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak gerçek ile ilgili olmayan tartışmaların gündemi işgal ettiğini vurgulayan Başoğlu, “Oysa bu kadar gürültü koparmaya gerek yoktur. Cumhurbaşkanlığı seçiminin nasıl olacağı ve kimlerin cumhurbaşkanı olabileceği Anayasa’da açıkça belirtilmiştir. Anayasa’nın belirlediği kuralların dışında söylenen her şey kafaları karıştırmak, ortalığı bulandırmak ve çözüm bekleyen sorunları ötelemekten başka bir anlam ifade etmemektedir” diye konuştu.

Türkiye’nin hukuk devleti olduğunu, bu yüzde herkesin anayasadaki kurallara uymak zorunda olduğunu vurgulayan Başoğlu, Anayasa dışı ileriye sürülen düşüncelerin hepsinin demokrasiye inançsızlığın bir göstergesi olduğunu söyledi.

Başoğlu, TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un eşi başörtülü birisinin cumhurbaşkanı olmasını “hilafetin intikamı” olarak değerlendirmesini de tutarlı bulmadığını söyledi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

24.12.2006


 

Baykal: Erdoğan Anayasa’nın arkasına saklanıyor

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “yapmak istediği ve yapacaklarını saklayabilmek için anayasa maddeleri arkasına saklandığını” savunarak, asıl önemli olanın, Başbakan’ın cumhurbaşkanı olma kararını açıkça ilân edememesi olduğunu söyledi.

İzmir programı için geldiği Adnan Menderes Havalimanı’nda soruları cevaplayan Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanının Meclis dışından da seçilebileceği açıklamasıyla ilgili soru üzerine “Başbakan adaylığının çekeceği tepkiyi bildiğinden dolayı, konuyu saptırmaya, dağıtmaya, karartmaya çalışıyor. Gerçek açıktır, Başbakan gün sayıyor, cumhurbaşkanı adayıdır. Bu konuda kamuoyunu meşgul etmek, tepkiyi üzerine çekmemek için bazen öyle bazen böyle açıklamalar yapıyor” dedi.

2007 yılında Mayıs ayına kadar Türkiye’nin tüm kurumlarıyla cumhurbaşkanlığı seçimini konuşup tartışacağını, bu seçimden sonra da genel seçimlerin tartışılmaya başlanacağını belirten Baykal, “Seçimin 2007 Kasımında yapılması, ne anayasanın bir hükmü ne demokrasinin bir gereğidir. 2007’nin kayıp yıl olmasını engellemek için yapılacak şey açıktır. Kasımda yapılması düşünülen genel seçimlerin, cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesine çekilmesidir. Türkiye siyasetini belirleyecek temel karar, genel seçimle oluşacak parlamentonun ortaya çıkmasıdır. Bu istikrarın anahtarıdır. Siyasî iktidarın çıkış noktasıdır” diye konuştu.

Baykal, Erdoğan’ın sine-i millete dönme düşüncesiyle ilgili engelleyici bir tavır içine girdiğini, milletvekillerinin istifa iradesine saygılı olamadığını, bunun telâşı ve korkuyu yansıttığını ileri sürdü

/ İZMİR

24.12.2006


 

Gül: 2007 yılı kayıp yıl olmayacak

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, “2007 yılının kayıp bir yıl olmayacağını” belirterek, “gelecek dönemde tek başına iktidar olacaklarına inandıklarını” kaydetti.

Gül, Türkmenistan’a gelirken uçakta basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Bakan Gül, iş dünyasında, 2007 yılının kendi açılarından çok başarılı olmayacağı, sanki Türkiye’nin kayıp yılı olacağı gibi bir algılama gördüğünü belirterek, “Siyasetçiler olarak biz böyle bir şey düşünmüyoruz. Biz bile hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem de genel seçimler olmasına rağmen, böyle bir seçim heyecanı, seçim atmosferine girmedik. Bizim girmediğimiz atmosfere iş adamlarının girdiğini gördüm” dedi.

“2007’nin kesinlikle kayıp bir yıl olmayacağını” kaydeden Gül, şunları belirtti:

“Hükümetimiz doğrular neyse bu doğruları daha azimle yapmaya devam edecektir. Daha kararlı şekilde doğru olanı yapacağız. Çok popülist olmamız gereken konularda bile popülist olmadık, doğruyu yaptık. Bu konuda doğrulara kendisini kenetlemiş olan bir hükümetin, 2007 yılını feda edeceğini kimse aklının ucundan bile geçirmesin. İnanıyoruz ki gelecek dönemde Türkiye’de tek başına iktidar olacağız.”

Türkiye’nin kaybedilmiş çok yılı olduğunu ifade eden Gül, Türkiye’de geçmiş siyasetçilerin yaptığı çok büyük hatalar oluğunu, bu hataların bedelini Türk milleti ve halkının ödediğini söyledi. Gül, şöyle devam etti: “Biz ‘eski siyaset unutuldu, yeni siyaset tarzı geldi’ diyen insanlarız. Dolayısıyla hiç yanlış yapmayacağız. Bu yılı küçük hevesler için kesinlikle heba etmeyeceğiz. 2007 doğruların yapıldığı yıl olmaya devam edecek. Hatta doğruları çok daha altını çizerek yapacağız ki bu kaygılar, bu tip algılamalar tamamen yok olsun.”

/ AŞKABAT

24.12.2006


 

Steinmeier: AB’nin Türkiye ile yakınlaşması menfaatimize

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, AB’nin tam üyelik perspektifi sunarak Türkiye ile yakınlaşmaya devam etmesinin kendi menfaatlerine olduğunu söyledi.

Bugün yayımlanacak Alman Berliner Morgenpost gazetesine açıklamalarda bulunan Steinmeier, AB ile Türkiye arasında sürdürülen üyelik müzakerelerinin hızlandırılması gerektiğini belirterek, “AB’nin tam üyelik perspektifi sunarak Türkiye ile yakınlaşmaya devam etmesi bizim menfaatimize. Çünkü bu perspektif Türkiye’deki reformların en güçlü motoru” dedi.

Steinmeier, “Ayrıca modern, dünyaya açık ve aynı zamanda Müslüman bir ülke olan Türkiye, Doğu ve Batı arasında kültürlerin kaynaşması için önemli bir köprü olacaktır” diye konuştu.

AB’nin ortak bir dışişleri bakanı olmasının dünya barışı için iyi olacağını da söyleyen Steinmeier, “Bir AB dışişleri bakanı 27 ülke adına konuşmuş olur. Bunun da ağırlığı olur” dedi.

/ BERLİN

24.12.2006


 

AKP, “Küresel Isınma”ya karşı harekete geçti

AKP, tüm dünyayı tehdit eden ‘küresel ısınma’ya karşı harekete geçti. AKP Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin ve bir grup milletvekili Meclis’te ‘küresel ısınma’ ile ilgili bir araştırma komisyonu kurulması için önerge verdi.

Önergenin gerekçesinde, çevrenin küresel ısınmanın etkisi ile küresel bir soruna dönüştüğü kaydedildi.

“Aynı gök kubbe altında yaşıyor, aynı havayı teneffüs ediyor, aynı suları kullanıyoruz. Aynı geminin yolcuları ya da mürettebatı gibiyiz” denilen önergede, çevrenin Türkiye’nin AB ile üyelik müzakerelerinde önemli yer tuttuğuna işaret edildi. Hem maliyeti hem AB süreci açısından çevrenin bilinenin dışında da hayatî önem taşıdığına dikkat çekilen önerge gerekçesinde, çevre konusunun aynı zamanda Türkiye’nin iç politikasından dış politikasına, kalkınmadan yatırım stratejilerine kadar bir çok konuyu yakından ilgilendirdiği kaydedildi. Bilim adamlarının gelecek 100 yıl içinde Türkiye’yi bugün Kuzey Afrika’da egemen olan kurak ve sıcak iklimin kuşatacağını, çölleşme tehlikesinin baş göstereceğini bildirdiğine atıfta bulunulan gerekçede, “Çocuklarımızın geleceği ve daha yaşanabilir bir dünya için TBMM’ye büyük görevler düşmektedir” denildi.

/ ANKARA

24.12.2006


 

Kurbanları strese sokmayın

Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zehra Ayhan, Kurban Bayramı’nda kesilecek hayvandan yüksek kalitede et almak için kurbanlığın iyi dinlendirilmesi ve stresten uzak tutulması gerektiğini belirtti.

Çok uzun yoldan getirilen ve bir gün dinlendirilmeden kesilen hayvanların et kalitesinin düştüğünü bildiren Ayhan, hayvanların strese girdiğinde depolarındaki glikojeni kullanmaya başladıklarını ifade ederek, ‘’Bu durum etin renk ve tadında değişime neden oluyor. Ayrıca stres altında kesilen hayvanın eti normalden iki kat daha sert oluyor’’ diye konuştu.

/ HATAY

24.12.2006


 

İstanbul'da uyuşturucu operasyonunda 190 gözaltı

İstanbul’un 21 ilçesinde 73 ayrı adrese düzenlenen uyuşturucu operasyonlarında, 5’i yabancı uyruklu 190 kişinin yakalandığı açıklandı.

Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden yapılan açıklamada, 10-22 Aralık 2006 tarihleri arasında uyuşturucu tacirlerine yönelik 21 ilçede 73 ayrı adrese operasyonlar düzenlendiği belirtildi. Bu operasyonlarda, satıcı ve kullanıcıların da aralarında bulunduğu 5’i yabancı uyruklu 190 kişinin gözaltına alındığı kaydedilen açıklamada, söz konusu kişilerin üzerlerinde ve yakalandıkları yerlerde yapılan aramalarda, 25 kilo 226 gram esrar, 6 bin 557 adet “Ecstacy” adlı uyuşturucu ve uyarıcı nitelikte hap, 653 gram eroin, 357 gram kokain, 3 hassas terazi ve 9 adet ruhsatsız tabanca ele geçirildiği bildirildi.

Açıklamada, emniyette sorguları tamamlanan 190 kişinin, ilgili adliyelere sevk edildikleri kaydedildi.

/ İSTANBUL

24.12.2006


 

TBMM'ye 10 memur alınacak

TBMM Genel Sekreterliği Teşkilatı’nda çalıştırılmak üzere 10 memur alınacak. Sınav, Türkiye Büyük millet Meclisi Memurluklarına Atanacaklar İçin Özel Sınav Yönetmeliği hükümlerine göre 29-30 Ocak 2007 tarihlerinde yapılacak.

KPSS’de KPSSP3 puan türünden 70 puan alanlardan müracaat edenlerin en yüksek puandan başlayarak sıralanması sonucunda alınacak memur sayısının 3 katı aday sözlü sınav ve mülakata tabi tutulacak. Başvuranların üniversitelerin en az 4 yıllık lisans eğitimi veren Kütüphanecilik, Arşivcilik, Dokümantasyon-Enformasyon, Bilgi ve Belge Yönetimi bölümlerinden mezun olmaları gerekecek. Başvurular, 8-17 Ocak 2007 tarihleri arasında TBMM’ye şahsen yapılabilecek.

/ ANKARA

24.12.2006


 

Ankara’nın 200 günlük suyu kaldı

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, şu anda Ankara’nın kullanılabilir su rezervinin 191 milyon metreküp olduğunu belirterek, “Bu da yaklaşık olarak Ankara’nın 200 günlük suyu var demek’’ dedi.

Gökçek, Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Ankara Tabip Odası’nın “bir takım kişilerin rantının peşinde bekçilik yapmaması gerektiğini’’ ifade ederek, “Çöp toplayıcılığını savunarak Ankaralıların sağlığını tehlikeye atan Ankara Tabip Odası yöneticilerini istifaya çağırıyorum’’ diye konuştu.

Melih Gökçek, Şu anda Ankara’nın kullanılabilir su rezervinin 191 milyon metreküp olduğunu belirterek, “Bu da yaklaşık olarak Ankara’nın 200 günlük suyu var demek’’ diye konuştu.

Yağmur yağmazsa Ankara’yı ciddî bir su sıkıntısının beklediğini ifade eden Gökçek, şunları kaydetti:

“Yılbaşına kadar yağmur, kar yağmazsa önümüzdeki günlerde su kısıntısına gidip gitmeyeceğimize karar vereceğiz. Su kısıntısı konusunda anketle Ankaralıların kanaatini de almayı düşünüyoruz. Bayram dolayısıyla Ankaralı bayanlardan halı yıkamamalarını bu bayram halılarını süpürmelerini ve suyu dikkatli kullanmalarını rica ediyorum.’’

/ ANKARA

24.12.2006


 

Öğrenciye ‘not’ yerine ‘puan’

Millî Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Değişikliğire göre ‘’not’ yerine ‘’puan’’ sistemine geçilecek.

Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayınlanarak yürürlüğe giren değişikliğe göre, ‘’not’ yerine ‘’puan’’ sistemine geçilecek. Bir dersin dönem ve yıl sonu puanı hesaplanırken aritmetik ortalamanın yarım ve yarımdan büyük kesirler olması durumunda tama yükseltilmeyecek. Puan, virgülden sonra iki basamak yürütülerek, karneye olduğu gibi aktarılacak. Öğretmenler, takdir hakkını kullanarak dönem notunu yükseltemeyecek. Önceki uygulamada, öğretmenler takdir hakkını kullanıp dönem notunu bir not yükseltebiliyordu. Okul birincileri de yeni puanlama sistemine göre belirlenecek.

Değişikliğe göre, mezun olmadan okuldan ayrılanlara da öğrenim belgesi verilecek.

/ ANKARA

24.12.2006


 

Özgürlük, hemen şimdi

Dün Ankara Abdi İpekçi Parkında bir araya gelen ‘Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu’ temsilcileri, başörtüsüne özgürlük çağrısı yaptı.

46. haftasına ulaşan özgürlük çağrısında, Mazlum-Der Ankara Şube Başkan Yardımcısı Serpil Karayer bir basın açıklaması yaptı. Karayer, “Biz özgürleşmenin ancak din ve vicdan özgürlüğünün önündeki bütün engellerin kaldırılmasıyla, ifade özgürlüğünün ülkemize hakim olmasıyla sağlanabileceğine inanıyoruz” dedi.

24.12.2006


 

Ayakkabı boyacısı erozyon direniyor

Konya’nın Karapınar ilçesinde yalnız yaşayan bir ayakkabı boyacısı, 10 yıldır kazandığı parayla fidan alıp dikerek, erozyon ve çölleşmeye karşı örnek olacak boyutta mücadele veriyor.

Yalnız yaşayan ve hiçbir yakını bulunmayan 59 yaşındaki Sabri Akyıl, ayakkabı boyacılığı yaparak geçimini sağlıyor. Genç yaşlarda rüzgâr erozyonu sebebiyle Karapınar ve çevresinde yaşananlara şahit olan, tanıdığı birçok kişiyle erozyona bağlı göç yüzünden ayrılan Akyıl, ağaçsızlığın ne kadar acı olduğunu ve zarar verdiğini çok biliyor.

/ KARAPINAR

24.12.2006


 

Gripten 62 milyon ölüm olabilir

Tıp uzmanları küresel bir grip salgınının 62 milyon kişinin hayatına mal olabileceği uyarısında bulundu. H5N1’in yeni bir salgını tetiklemesinden korkuluyor. Şimdiye dek görülen grip salgınlarının en büyüğü olan 1918’deki salgında 50 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor.

Tıp dergisi Lancet’in uzmanları tıptaki tüm gelişmelere rağmen günümüzde benzer bir salgının bilânçosunun daha da ağır olacağına inanıyor.

Dergide yazan Harvard Üniversitesi uzmanları salgından en fazla en yoksul ülkelerin etkileneceğini, HIV ve sıtma gibi unsurların hastalığı körükleyeceğini belirtiyorlar. Ancak kalkınmakta olan ülkelerin de gerekli hazırlıkları yapmakta zorlandığı, bu konuya eğilmek gerektiği kaydediliyor.

Dünya genelinde, her yüzyılda üç veya dört kez ölümcül grip salgınları ortaya çıkıyor. Bazı bilimadamları yeni bir salgının başlamasının yakın olduğunu ve kuş gribinin de bunu tetikleyebileceğini belirtiyorlar.

24.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004