Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Akademik hayat, gündelik hayata yansımıyor

Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen, “Akademik hayatın, gündelik hayata müdahalesinin bizdeki kadar düşük olduğu bir toplum yok” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) ile Radyo Yayıncıları Derneği’nin işbirliğiyle “Eski Türk Edebiyatı” çalıştayı düzenlendi.

Mustafa İsen, TOBB ETÜ’de gerçekleştirilen çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, 1970’li yıllara kadar oldukça az olan Türkoloji uzmanı sayısının, 1980’lerden sonra Anadolu üniversitelerinin kurulmasıyla artmaya başladığını söyledi.

Müsteşarlık görevini yürütürken, sahip olunan birikimin pazara ulaştırılmasının ve burada talep edilmesinin önemini gördüğünü belirten İsen, Türkoloji öğretiminin belli rakamlara ulaştığını, ancak yapılan işin gündelik hayata ve edebiyata yansıma oranının tartışılır olduğunu kaydetti.

“DESTEK VERMEYE HAZIRIZ”

Akademik hayatla gündelik hayatın tam anlamıyla uyuşmasının beklenemeyeceğini ifade eden Prof. Dr. İsen, şunları kaydetti:

“Ama çağdaş ülkelerde ikisi arasındaki makas bu kadar açık değil. Akademik hayatın, gündelik hayata müdahalesinin bizdeki kadar düşük olduğu bir toplum yok. Asıl üzerinde durulması gereken hususun bu olduğunu düşünüyorum. ‘Yaptığımız iş çağdaş hayata ne kadar tekabül ediyor’ diye kendimize soralım. Etmiyorsa bunu sağlamak için neler yapabileceğimizi tartışalım. Hayat oldukça hızlı değişiyor. Bu değişimi kendi yapımız içinde hayatımıza entegre etmeliyiz.”

Küreselleşme tartışmalarına da değinen Prof. Dr. İsen, küreselleşmeye ters açıdan bakmanın mümkün olduğunu, bilgisayarın bir tuşuna basarak kendi dil ve kültürünü başka ülkelere ulaştırma şansına sahip olunduğunu dile getirdi.

Akademisyenlerden ürettikleri projeleri Kültür ve Turizm Bakanlığına ulaştırmalarını isteyen İsen, “Hayatı dönüştüreceğine inandığımız tüm projelere destek vermeye hazırız” dedi.

“DİVAN ŞİİRİNE DELİ DİVANE

OLANLARIN BAYRAMI”

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Talat Halman ise çalıştayı, “divan şiirine deli divane olanların bir araya geldiği, divan edebiyatı bayramı” olarak niteledi.

Geçmişte divan edebiyatıyla ilgilenen akademisyen ve öğrenci sayısının az olduğunu, bu konuya ilgi duyanlara “gerici” olarak bakıldığını ifade eden Prof. Dr. Halman, ancak Türkiye’deki divan edebiyatı çalışmalarının her geçen gün ilerlediğini söyledi.

Çocukluğundan beri divan edebi-yatına hayranlık duyduğunu anlatan Halman, “Aruz vezniyle şiir yazdığım için beni geri kalmışlıkla itham eden arkadaşlarım vardı. Ama şimdi görüşleri değişti. Eskiden beni yerenler, şimdi aruz bildiğim için övüyorlar. Bu da beni mutlu ediyor” dedi.

“SÖZLÜK YARDIMIYLA OKUMAK

ÇOK DA ZOR DEĞİL”

Divan edebiyatının zor ve anlaşılmaz olduğundan bahsedildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Halman, şöyle konuştu:

“Ama bu zengin kültür mirasının eserlerini sözlük yardımıyla okumak çok da zor değil. Birçok ülkede gençler Goethe’nin eserlerini okuyabilmek için Almanca, Dante’nin eserlerini okuyabilmek için İtalyanca öğreniyorlar. Biz de kendi dilimizin eski kelimelerini bu eserleri anlayabilmek için araştırabiliriz. Divan şiiri, sosyal gerçeklerden uzak kalmak ve soyut olmakla da itham ediliyor. Bence bu değerlendirmeler doğru değil.”

Prof. Dr. Halman, divan edebiyatının Türk kültürü içindeki yerinin yeniden ele alınması ve bu konuda bir metodoloji oluşturulması gerektiğini kaydetti.

25.12.2006


 

Restore edilenden çok edilmeyen tarihî eser var

Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye genelinde âtıl durumdaki tarihî eserleri restore etme atağına geçmesine rağmen hâlâ çok sayıda eser bekliyor. Son bir yıl içinde sadece Manisa’da 10 eserin restorasyonu için ihale açıldı, 50 esere ise hiç dokunulmadı.

Türkiye genelinde restore edilmeyen tarihî eser kalmaması amacıyla harekete geçen Vakıf Genel Müdürlüğü, yeni çıkan Vakıf Barış Kanunu sayesinde bu yıl ülke genelinde bin 111 tarihî eseri restore ederek hizmete açtı. Ülke genelindeki tarihî eserleri kurtarma ve eski hüviyetine kazandırma çalışmalarından, şehzadeler şehri Manisa da faydalandı. 1999 yılında zamanın parasıyla 95 milyar liraya ihale edilen merkezdeki Çenigir ve Kula ilçesindeki Kurşunlu camileri, ödenek yetersizliğinden 2002 yılına kadar bekledi. Bu tarihte genel müdürlükten 300 milyar lira kaynak aktarılarak 6 ayda iki caminin de restorasyonu tamamlandı ve TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın da katıldığı bir törenle hizmete açıldı. Bu iki camiyle birlikte Manisa’da geçen dört yılda kaderine terk edilen 10 tarihi cami ve hamamların da restorasyon çalışmalarına başlandı. Bunlardan bir kısmı hizmete açıldı, bir kısmı ise 2007’nin başında tamamlanacak.

Bu yıl ihaleye çıkarılan 10 eserin restorasyonuna hızla devam edildiğini bildiren Vakıflar Şube Müdürü Nurullah Ertuğrul, “Bu eserler, yaklaşık 4 milyon 300 bin YTL’ye ihale edildi. Ödenek sıkıntısı yok, 2007’de hizmet verecekler” dedi. Ertuğrul, hamam kültürünün sona erdiği günümüzde onarılan hamamların sosyal ve kültürel amaçlı hizmet vereceğini belirtti. Vakıflar Şube Müdürü, restorasyonu bitenlerden Çukurca Hamam’ın, sosyokültürel amaçlı kullanılmak üzere aylık 200 YTL’den kira ihalesine çıkarıldığını söyledi. Tarihî eserleri hem âtıl durumdan kurtarıldığına hem de ekonomiye kazandırıldığına dikkat çeken Ertuğrul, Manisa genelinde 50 eserin daha restore edilmeyi beklediğini bildirdi. Ertuğrul, “Bunların arasında cami, hamam, değirmen, darphane, han, kütüphane, iş merkezi, kervansaray ve sıbyan mektepleri bulunuyor” diye konuştu.

Bu yıl Manisa’da ihalesi yapılan ve restorasyonu bitme aşamasına gelen tarihî eserler:

İshak Bey Hamamı, Hüsrev Ağa Hamamı, Dilşikâr Hatun Çifte Hamamı, Kara Timurtaş Paşa Oğlu Mehmet Bey Çifte Hamamı, Arap Alan Camisi, Carullah Bin Süleyman Camisi, Şeyh Hülali Camisi, Saruhanoğlu Yakup Bey Camisi, Kula Merkez Camisi ve Seyit Hoca Tekkesi.

25.12.2006


 

Bursa’da “Edebiyat Günleri” yapıldı

Bursa Büyükşehir Belediyesince “İpek Şehri Bursa” başlığı altında bu yıl 11’incisi düzenlenen “Bursa Edebiyat Günleri”, Tayyare Kültür Merkezinde (TKM) yapıldı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin, törende yaptığı konuşmada, bir şehre, sadece yollar, köprüler ve modern yapılar değil, yaşayan gelenekler, tarih, kültür ve san’atsal değerlerin de ruh verdiğini, kimlik kazandırdığını söyledi.

Şehirli olmanın, şehirleşmenin yolunun da san’atsal ve kültürel değerlere verilen önemden geçtiğini belirten Şahin, edebiyatın nabzının birkaç günlüğüne atacağı Osmanlı’nın ilk başşehri Bursa’nın, asırlar boyu şairlere ve yazarlara ilham kaynağı olduğunu, edebiyatçıları ateşlediğini ifade etti.

Şahin, faaliyetin temel amacının, şehrin saklı kalan coşkusunu ortaya çıkarmak ve edebiyat dünyasının temsilcileriyle birlikte, insanı alıp götüren dizgin atmosferini paylaşmak ve yaşamak olduğunu dile getirdi.

Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Metin Celal ise Türkiye’deki edebiyat faaliyetlerinin uzun ömürlü olmadığına işaret ederek, 10 yılı ardında bırakan faaliyetin, hafızalarda yer etmeye başladığını belirtti.

Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı Yakup Deliömeroğlu da faaliyetin, çeşitli renklerdeki yazarları biraraya getirmesi açısından önemli olduğunu vurgulayarak, “Ne yazık ki bu, ender yaşanan bir hadise. Anlayış farklılıkları normal ama dışarıdan bakıldığında tek bir Türk edebiyatı var” dedi.

Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Enver Ercan da Bursa’nın Türkiye’nin kültürel panoramasında önemli yer tuttuğunu ifade ederek, “Bu tür faaliyetlerde istikrar çok önemli. Festivalde emeği geçenlere teşekkür ederim” diye konuştu.

Konuşmaların ardından, faaliyetin başlamasında ve bugünlere gelmesinde emeği geçenlere plaket verildi.

Törenin ardından, Tekin Sönmez, “Oğuzlar’dan Günümüze Türkçe’nin Serüveni” adı altında sinevizyon gösterisini sundu.

Söyleşi ve imza günlerinin de yapıldığı faaliyet, dün sona erdi.

25.12.2006


 

‘Dev Kanatlar’ festival yolcusu

Dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan türler arasında bulunan ve Avrupa’nın en büyük yırtıcı kuşu olan “Kara Akbabalar’’ın tanıtıldığı ‘’Dev Kanatlar: Kara Akbaba’’ belgeseli, 2007 şubatında Japonya’da düzenlenecek belgesel filmleri festivalinde gösterilecek.

TRT Ankara Televizyonu Belgesel Programlar Müdürlüğünce hazırlanan ‘’Dev Kanatlar: Kara Akbaba’’ belgeseli, kara akbabaların bir yıllık yaşam döngüsünü konu alıyor. Kanat açıklığı 3 metreye ulaşan kara akbabaların dört mevsim izlendiği belgeselde, türün fiziksel özellikleri, biyolojisi, uçuş teknikleri, kur, çiftleşme, kuluçka ve beslenme gibi davranışları anlatılıyor.

Belgeselin yönetmeni Ece Soydam, yaptığı açıklamada, belgeselle, akbabaların pek de olumlu olmayan imajını yok ederek türü geniş kitlelere tanıtmak ve sevdirmek, böylece soyu tehlike altında olan kara akbabaların korunmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını söyledi.

Kara akbaba belgeselinin, dünyadaki birçok belgesel film festivallerinde gösterileceğini ifade eden Soydam, ‘’İngilizce alt yazısı ve seslendirmesi geçen hafta tamamlandı. Kara akbaba belgeseli, 2007’nin şubat ayında Japonya’da yaban hayatıyla ilgili belgesel film festivaline gönderilecek’’ dedi.

/ ANKARA

25.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004