Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Röportaj

Hasan Hüseyin KEMAL

En büyük ceza okur tepkisi

Salih Memecan, Türkiye siyasetine çizgileriyle renk katan bir karikatürist. Bizim City, Sizinkiler ciddî hayatımızın espritüel kareleri.

Bildiğiniz gibi, Memecan, kendi deyimiyle kendisine demokrasiyi öğreten Amerika’da yaşıyor. Amerika’nın her halükârda dünyanın en demokratik toplumu olduğunu söylüyor. Tabiî Amerika devletinin yaptığı yanlışların da, Amerika toplumu tarafından yeni yeni anlaşılmaya başlandığını belirtiyor.

Elbette, Memecan’la sadece Amerika’yı konuşmadık, çizgilerini konuştuk ve kırmızı çizgilerini sorduk. Memecan, karikatüristlere dâvâ açılmaması gerektiğini, otokontrol mekanizması olan okuyucu tepkilerinin yeterli olacağını söylüyor.

Memecan’ın çizgilerinin Türkiye’deki demokratik tartışmalara mizahî bir pencere açtığını kendisini izleyenler bilirler. Aslına bakarsanız köşe yazarlarının yapamadığını yapıyor ve demokrasiyle dalga geçenlerle rahatlıkla alay ediyor...

Memecan özgürlük diyor ve ekliyor, “Bana göre, halkın sözü ne kadar geçerse, Türkiye’nin o kadar rahat ve çağdaş ülke olacağına inanıyorum. İnsanları kendi başlarına bırakırsan yanlış karar verirler, irtica gelir, şu olur, bu olur diyenlere inanmıyorum. İnsanlar kendilerinin daha iyi şartlarda yaşamaları için en doğru şeyi yaparlar” diyor...

*Türkiye sizi çizgilerinizle tanıyor? Günlük karikatür çizmek sizi zorluyor mu?

Aslına bakarsanız çok zor, ancak alıştım diyebilirim. Bu işin püf noktalarını öğrendim. Günlük yaşantımın belli kısmında Sabah gazetesindeki ve Atv’deki Bizim City için, belli bir saatinde ise Sizinkiler için konu buluyorum. Artık çizmek, benim için yemek yemek, su içmek gibi bir şey. Bugün ne yiyeceğim diye zorlanmadığım gibi, ne çizeceğim diye de zorlanmıyorum.

*Kırmızı çizgileriniz var mı?

Sizi takip edenler ve medya farklı olunca esprinin ve mesajın dozunu ayarlamak önem kazanıyor.

*Televizyona ve gazeteye çizerken esprinin dozunu nasıl ayarlıyorsunuz?

Televizyona çizerken, bir hacı babayla torunu bunu beraber izleyecek diye düşünüyorum. “Hem mesajı ikisi de anlayacak, hem de seyrederken torun dededen utanmayacak” diyorum. Gazeteye çizerken ise, “Anlaşılır, komik ve mesaj içerikli olmalı, mesajı beni yansıtmalı, ama birilerini kızdırmalı” diyorum. Ancak, birilerini çok da kızdırırsa, kimse okumamaya başlar diye düşünüyorum. Dergi de ise, daha rahat oluyorum...

*Karikatürist, ‘komik adamım’ deyip her şeyi çizebilir mi?

Çizersiniz de, her yere her şeyi çizemezsiniz. Belli şeyleri belli yerlere çizersiniz.

*Tabiî çizmek için bir entelektüel boyut gerekiyor...

Ve de tecrübe. Ben Türkiye’deki bir çok köşe yazarında olduğu gibi, kendi editörlüğümü yapıyorum. “Bu yayınlanabilir, bu yayınlanamaz” diyebiliyorum. Birilerine çok rahatsızlık vereceğini düşündüğüm karikatürlerimi başkalarına gösteriyorum. Bazı karikatür vardır, sen beğenirsin, ama birkaç kişiye sorduğunda mesajın yeterince açık olmadığını görürsün. Onu da revize etmeniz gerekiyor.

*Hakkınızda hiç dâvâ açıldı mı?

Eskiden bir kaç karikatürüme dâvâ açılmıştı, ancak son yıllarda böyle bir durumla karşılaşmadım.

*Rahmetli Özal’dı galiba. Kendisini çok mu kızdırdınız?

Niye dâvâ açıldı anlamadım. Kaldı ki Özal benim karikatürlerimi severdi. Tahmin ediyorum, işgüzâr bir avukatının veya danışmanının fikri olsa gerek.

*Nasıl bir olay yaşandı?

Cumhurbaşkanlığı, bürokrasiyi temsil eden ve espriyi daha az kaldıran bir kurumdur. Siyasetten gelme Özal Cumhurbaşkanı olunca, karikatürünü çizmeye karar verdim. Cumhurbaşkanı olduktan bir ay sonraydı zannedersem. O zaman Güneş gazetesi liderlerin tam sayfa fotoğraflarını koyuyor, “Ben Güneş okurum” diye üstüne yazıyordu. Ben de Cumhurbaşkanı Özal’ı çizip, “Ben canınıza okurum” yazmıştım. (Kahkahalar patlıyor) Avukatı kızmış, cumhurbaşkanına hakaretten dâvâ açıldı. Sonra bir şey çıkmadı...

*O yıllara baktığımızda Türkiye epey yol almış mı görünüyor?

Siyasîler daha hoşgörülü oluyor. Hoşgörüsüzlükleri ya ilk yıllarında oluyor, ya da hoşgörüsüz danışmanları sayesinde oluyor. Bülent Arınç’ın dediği gibi, siyasetçi pişiyor, törpüleniyor, yıllandıkça daha hoşgörülü ve anlayışlı oluyor.

*Başbakan’ın kedi şeklinde çizilmesi de tartışma konusu olmuştu. Sizce insanlar havyan şekline sokulabilir mi?

Hayvan şekline sokmaya karşı değilim. Hayvan şekli olmazsa, karikatürün dili zorlaşabilir. Hayvan şekline şöyle sokulmamalı. Bu adam eşek der gibi, o adamı eşek çizersen bu ayıp, belden aşağı vurmaktır. Bu adam inatçı demek için eşek gibi, keçi gibi çizersen olur. Adamın lâfları herkese batıyorsa, kirpi gibi çizebilirsin. Hayvanın özelliklerini ona verebilirsin.

*Az önce karikatürist her şeyi çizebilmeli, ancak nerede yayınlayacağınız önemli dediniz...

İş yayınlamaya gelince, bu editöryal bir karar. Bu kararı gazetecinin yöneticileri veya onlar adına karikatüristin kendi veriyor olması lâzım. Bu çizdiğim şeyi gazeteye koyacağım, onu yüz binlerce kişi görecek demesi lâzım. Burada kafama göre takılayım gibi bir durum olmuyor. Kendi ve gazetenin sınırlarını bilmek lâzım..

*Peki yaptırım...

Bence karikatüre hakaret dâvâsı açılmamalı. Zaten okuyucu tepkisinden daha büyük bir ceza olamaz. Karikatüre ceza vermeye başlayınca, onun sınırını çizemezsin.

*Karikatürist haraket etmeli mi?

Karikatür bu. Hakaret edecek, alay edecek, dalga geçecek, seni olduğundan abartılı gösterecek, burnunu büyük çizecek. Sen de dâvâ açıp, “Bu adam bana haksızlık etti, burnumu büyük çizdi” diyemezsin. Karikatürist doğru olmak zorunda değil. Abartmak durumunda. Abartının sınırını da zor koyarsın, onun sınırını en iyi okuyucu koyar. Yayın organına öyle bir tepki gösterir ki bir daha öyle bir karikatür yayınlanamaz.

*Peki, Peygamberimizi aşağılamak maksadıyla karikatürler çizildi, buna ne dersiniz?

Adama mahkeme ceza verdi, biz tatmin mi olduk? Onun cezası alacağı tepki, onu da aldı diye düşünüyorum. Amerika’da zencileri, Yahudileri, Müslümanları kırıcı karikatür çizemezsiniz. Çünkü bu kesimlerin tepki vermesinden çekinirsiniz. Danimarka tepkilerden çekinmedi, zaten amaçları buydu. Provokasyon yapmak istedikten sonra yazıyı, karikatürü, maili hakaret amaçlı kullanabilirsiniz. Niyetleri bozuktu. Benim için okuyucu tepkisi, editörün kısıtlaması ve karikatüristin kendini sınırlaması yeterli bir şey...

Burada küreselleşmenin bir etkisi var. Biz Müslümanlar eskiden kendi aramızda yaşıyorduk. Birden bire dünyaya açılınca, bizim kutsal saydığımız kavramlar onlar için o kadar kutsal değil. Onlar bizi test ettiler. Biraz onlar saygılı olacak, biraz biz hoşgörülü olacağız.

*“Köşe yazarlarında olduğu gibi, kendi editörlüğümü yapıyorum” dediniz. Ancak köşe yazarları karikatüristten daha fazla ceza alıyor...

Öyle olması lâzım. Yazıda yanlış bilgi veriliyor veya haksızlık yapılıyor olabilir. Ama karikatüre ‘bu karikatür’ diyerek başladığın an, ‘ben doğru olmak zorunda değilim’ diyorum. Sen de ‘bunu bil ona göre davran’ diyorsun.

*Karikatüristler daha özgür öyleyse. Tartışılan tehlikeli konularda Türkiye’nin önünde gidiyorlar galiba?

‘Karikatürist daha özgür’ doğru bir yargı, ancak karikatüristler daha önde gider, daha entelektüel değiller. Karikatürist vardır cahildir, karikatürist vardır entelektüeldir. Karikatürü okuyucunun ciddiye almama, gülüp geçme hakkı var. Yazıyı yazdığın an, okuyucu onu dikkate alıyor, yazıda bir tesbitte bulunuyorsun.

*Entelektüel boyut sizin çizdiklerinizle alâkalı, çünkü çizgileriniz Türkiye’deki demokrasiyi pekiştiriyor diye düşünüyorum....

Böyle bir şey olabilir, ama o bir misyon değil. Benimki olayları hicvetmek, komiklik yapmak, bir de olayın bu boyutu var demek. Çizgiler sayesinde çok ciddi olayları çok hafif boyutta görüyorsun. Bu da olayları yumuşatıyor. Bu çok önemli bir şey. Toplumda karikatür çoğaldıkça, tartışılan ciddi konuların yumuşaması tartışmaları rahatlatıyor..

–Devam edecek–

Salih Memecan kimdir?

Salih Memecan (d. 2 Eylül 1952), karikatürist. Karikatürleri günlük olarak Sabah gazetesi ve ATV’de, haftalık olarak da Aktüel dergisinde yayınlanmaktadır.

Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Mimarlık Fakültesini bitirdikten sonra, yine aynı bölümde yüksek lisansını tamamladı. Daha sonra Fullbright bursuyla gittiği A.B.D’de Pennsylvania Üniversitesinde doktora yaptı. (1983).

Salih Memecan, günlük olarak Sabah gazetesinin ön sayfasında yayınlanan Bizimcity karikatürlerini çizerken, bir yandan da yine aynı gazetenin arka sayfasında günlük olarak yayınlanan Sizinkiler adlı bant karikatürlerini çizmekte.

ABD’nin önde gelen gazetelerinden Washington Post, The Sun Francisco Chronicle, The Baltimore Sun ve The Phledelphia Inquirer’da karikatürleri yayınlanmıştır.

Hasan Hüseyin KEMAL

25.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (22.12.2006) - 'Duvarların Arkasında'n kadın fotoğrafları

  (19.12.2006) - Başörtüsünü Belçikalılardan çok Türkler tartıştı

  (18.12.2006) - Acarİstanbul belediye mi olacak?

  (14.12.2006) - Senai Demirci: TRT milletin televizyonu olmalı

  (11.12.2006) - Kemalizm değil, demokrasi

  (06.12.2006) - Çocukların sevgilisi “Minik Duâlar”

  (04.12.2006) - Ediz Hun’dan “kenetlenelim” çağrısı

  (02.12.2006) - Moskova’dan bir hidayet hikâyesi

  (27.11.2006) - Thomas Michel: Papa, bütün inançlara saygı mesajı vermeli

  (24.11.2006) - Atilla Yayla: Tartışmadan korkanlar fikri olmayanlardır

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004