Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Muharrem ayı ve Hicrî yılbaşı

İnsan ömründe hayat muhasebesinin yapılması gereken zamanlar vardır. Gerçi hayatın her ânında muhasebe yapılmalıdır. Ama hiç olmazsa dönüm noktası sayılabilecek zaman dilimlerinde bu husus daha da önem arz eder. İnsan ömrü bir tüccarın ticarî hayatının gereği olan bilançosu gibidir. Yıl sonunda yaptığı bilançoda gelirleri daha fazla ise; kâr getiren sistemine devam eder. Eğer zararda ise; zararının sebeplerini araştırarak daha sonraki senede kâr etmenin yollarını takip eder. Aynen bunun gibi insan hayatının da muhasebesinin yapılması gerektiği zaman dilimlerinin başında ömür defterinden bir yaprağın kapanmasına, yeni bir yılın sayfasının açılmasına sebep olan Hicrî yılbaşı gelmektedir.

Hicri ayların ilki, bugün girdiğimiz Muharrem’dir.

Muharrem ayı; birçok olay ve hâdiselerin cereyan ettiği ve bundan dolayı da önem ve ehemmiyeti diğer aylara göre fazla olan bir aydır. Hz. Peygamber (asm) tarafından bir çok hadiste fazileti anlatılmaktadır.

Hz. Ali (r.a.) tarafından nakledilmektedir ki; bir sahabî, Hz. Peygamber’e “Ramazan ayından sonra en çok bana hangi ayda oruç tutmayı emredersiniz?” diye sordu. Hz. Peygamber (asm) “Sen Ramazan ayından sonra oruç tutmak mı istersin? İşte o ay, Allah’ın ayı olan Muharrem’dir...”1 buyurdu.

Muharrem ayını diğer aylardan faziletli hale getiren hususlar, bilhassa aşure günü olarak bilinen onuncu gününde cereyan eden hâdiselerdir. Onları da Hz. Peygamber (asm) hadis-i şeriflerinde şöyle açıklamıştır:

1. Hz. Âdem (a.s.), aşure gününde yaratılmıştır. Aynı günde Cennete girmiştir. Tevbesi ve affedilmesi aynı günde olmuştur.

2. Arş, Kürsî, sema, arz, cennet, cehennem, güneş ve ay aynı günde yaratılmıştır.

3. Hz. İbrahim (a.s.), Aşure gününde doğmuştur. Yine Nemrut’un ateşinden aynı günde kurtulmuştur.

4. Hz. Nuh (a.s.)’ın gemisi Nuh tufanından aynı günde kurtulmuştur.

5. Hz. Musa (a.s.), Firavun’dan o günde kurtulmuş ve düşmanı olan Firavun aynı günde Kızıldeniz’de boğulmuştur.

6. Hz. Eyüp (a.s.), yaralarından Aşure gününde şifa bulmuştur.

7. Hz. Yusuf (a.s.), hapisten aynı günde kurtulmuştur.

8. Hz. İdris (a.s.), âli makamına aynı günde yükselmiştir.

9. Hz. Yakup (a.s.) ile oğlu Yusuf (a.s.)’ın mülakatı aynı günde olmuştur.

10. Hz. Yunus (a.s.), balığın karnından aynı günde selâmete ermiştir.

11. Hz. İsa (a.s.), semâya o günde yükselmiştir.

12. Hz. Süleyman (a.s.)’a mülk aynı günde verilmiştir.

13. Hz. Cebrail ve Hz. Mikâil aynı günde yaratılmışlardır.2

Muharrem ayının içerisinde ve bilhassa onuncu gününde halk arasında aşûre adı verilen, içerisinde en azından sekiz-on çeşit erzakın bulunduğu bir nevi tatlı olan bir yiyecek yapılır ve konu komşuya ikram edilir. Bunun da tarihî bir yönü vardır: Nuh (a.s.), Nuh tufanından sonra gemisi Cudi dağına oturduğu gün, gemiyi terk etmeden önce bir şükran ifadesi olarak gemide kalan erzak çeşitlerinden meydana getirilen, bir nevî tatlıya benzer bir yemek yapmıştır. O günden itibaren devam ettirilen bu âdet, Hz. Nuh (a.s.)’ın âdeti gereği icra edilmektedir.

Aşûre gününün fazileti hakkında şu hadis-i şerifler nakledilmiştir:

“Allah rızasını umarak, kim aşûre gününde oruç tutarsa geçmiş senelerinin günahına keffarettir.”3

“Aşure günü yapılan iyiliğin sevabı bire yetmiş bindir.”4

“Kim Aşure günü aile efradına imkân sağlarsa, Allah da bütün sene boyunca ona genişlik verir.”5

Muharrem ayı, İslâmın zuhurundan önce de, gerek Hz. Peygamber (asm) tarafından ve gerekse Câhiliyye devri Arapları tarafından da hürmet edilen aylardandır. Hz. Peygamber (asm), peygamber olmazdan önce de bu ayda oruç tutmuşlardır. Peygamber olduktan sonra da Medine’ye hicret edinceye kadar oruç tutmuşlardır. Medine’ye hicret ettikten sonra, âdetleri veçhile bir sene oruç tutmuşlar ve ashabına da tutmalarını emretmişlerdir. Ancak hicretin ikinci senesinde Ramazan orucu farz kılınınca Muharrem ayında ve Aşure gününde oruç tutmaktan vazgeçmişlerdir. Ashabına da “İsteyen tutsun, dileyen bıraksın” buyurmuşlardır.

Dipnotlar: 1- Gazalî, Mükaşefetü’l-Kulub, Mektebetü’l-Cumhuriyyeti’l-Arabiyyeti, Kahire-Ty, s. 289. 2- Gazalî, a.g.e. s.289. 3- Gazalî, a.g.e. s.299. 4- Gazalî, a.g.e. s.299. 5- Gazalî, a.g.e. s.299.

Halil ELİTOK (Emekli İl Müftüs

20.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004