Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Gül: Irak yanıyor

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Irak’ın ateş içerisinde olduğunu ifade ederek, “Hepimiz bu ateşin söndürülmesi için gayret sarf ediyoruz. Maalesef artık Irak’tan her gün yüzlerce ölü çıkıyor. Kaygılarımız çok büyük, bu bizi çok üzüyor. Komşularımızla bu ateşi nasıl söndürebiliriz diye görüşmelerimiz sürüyor" dedi

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ‘’Herhangi bir ülkenin sınırlarında, içişlerinde gözümüz yoktur. Herhangi bir şekilde onların işlerine karışma niyetimiz yoktur ama komşudaki ateş bizi de ısıtır’’ dedi.

Türk Eğitim Derneği’nin (TED) 79. kuruluş yıldönümü ve TED Yüksek Öğrenim Vakfının kuruluş kutlamasından çıkışta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Gül, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Sadettin Ergeç’in konvoyuna Kerkük yakınlarında düzenlenen sadırı ile ilgili bir soruya, ‘’Irak tehlikeli bir yer’’ cevabını verdi.

Herkesin tedbirli olması gerektiğini kaydeden Gül, şöyle devam etti:

“Irak, Türkiye gibi bir ülke değil, tehlikeli bir ülke. Ateşin içerisinde. Hepimiz bu ateşin söndürülmesi için gayret sarf ediyoruz. Maalesef artık Irak’tan her gün yüzlerce ölü çıkıyor. Kaygılarımız çok büyük, bu bizi çok üzüyor. Komşularımızla bu ateşi nasıl söndürebiliriz diye görüşmelerimiz sürüyor. Önümüzdeki günlerde yine önemli teşebbüslerimiz, bir araya gelişlerimiz olacak.’’

Bakan Gül, ‘’Iraklıların yapacağı en kötü şeyin kendi kendilerini tüketmek olacağını’’ ifade ederek, ‘’bir an önce herkesin aklını başına toplaması gerektiğini’’ kaydetti. ‘’Iraklıların kendi kendilerini kırmamaları, kaynaklarını boşa tüketmemeleri’’ gereği üzerinde duran Gül, ‘’Nihayet orası kendi ülkeleridir’’ diye konuştu.

Gül, ‘’Kerkük’le ilgili referandum öncesinde Irak Türkmen Cephesinin Türkiye’den acil destek beklediği’’ belirtilerek yöneltilen bir soruyu ise şöyle cevaplandırdı: ‘’Bu konuyla ilgili çok şey yapıyoruz. Bu konuyla ilgili benim hamaset yapmam çok yanlış olur. Bugün dünya bu konularla ilgili konuşuyorsa bunlar kendiliğinden ortaya çıkmıyor. Bu konuyla ilgili uzun süredir çalışmalarımız var ve bu konuyla ilgili BM’nin dikkatini ilk çeken biziz. Diğer bütün ulusları aydınlatan biziz. Bunu Irak’taki ateş daha büyümesin diye yapıyoruz. Irak’ın sınırları bellidir. Herhangi bir ülkenin sınırlarında, içişlerinde gözümüz yoktur. Herhangi bir şekilde onların işlerine karışma niyetimiz yoktur. Ama komşudaki ateş tabiî ki bizi de ısıtır. Komşumuzun geleceği ile ilgili tabii ki kaygılanırız. Oradaki akrabalarımız ile ilgili hepimizin söyleyecekleri vardır. Bizim Irak’la ilgili görüşlerimiz bu çerçeve içindedir.’’ Gül, Kerkük meselesinin, herkesin orada barış ve huzur içinde yaşanması için uzlaşmacı bir yöntem içinde çözülmesinin önemli olduğuna da işaret etti.

/ ANKARA

02.02.2007


 

Ağar: Öncelik AB'de

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Türkiye’nin en önemli ilişki alanının AB olduğunu bildirdi. Üyelik sürecinde bazı zorluklar bulunduğunu belirterek, “Zorlukları, sıkıntıları olmasına rağmen müşterek bir çalışma ve iradeyle bunların aşılacağını düşünüyoruz'' diyen Ağar, parti olarak AB sürecine önem verdiklerini vurguladı.

Ağar, Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi Heidermaria Gürer’i parti genel merkezinde kabul etti. Görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Ağar, Gürer ile ‘’ağırlıklı olarak geleneksel Türkiye-Avusturya ilişkileri üzerine konuştuklarını’’ bildirdi. Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi ve siyasî ilişkilerin artırılması konularında da görüş alış verişinde bulunduklarını ifade eden Ağar, ‘’Türkiye’nin en önemli ilişki alanının AB olduğunu’’ kaydetti. Türkiye’nin AB için öneminin Avusturya tarafından da bilindiğini anlatan Ağar, üyelik sürecinde bazı zorluklar bulunduğunu belirterek, ‘’Zorlukları, sıkıntıları olmasına rağmen müşterek bir çalışma ve iradeyle bunların aşılacağını düşünüyoruz’’ diye konuştu. Ağar, parti olarak AB sürecine önem verdiklerini vurguladı. Büyükelçi Gürer ise 2007 yılının, Türkiye için iki seçim yapılacağından dolayı yoğun geçeceğini belirtti. Gürer, ‘’DYP’nin sonbaharda TBMM’ye gireceğini umduğunu’’ söyledi.

“RUM KESİMİ’NİN YAPTIĞI KABUL EDİLEMEZ”

Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Ağar, ‘’Rum Kesimi’nin, Kıbrıs açıklarında Lübnan ve Mısır ile petrol ve doğal gaz arama yönündeki anlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu şöyle cevapladı:

‘’Kabulü mümkün olmayan bir iştir. Uluslararası hukukun hiçbir yerinde böyle bir şeyin yapılabilmesi söz konusu değildir. Hukukî statüsü netleşmemiş olan bir meseledir bu. Burada tabii bir yandan 15 gün evvelki Başbakan’ın Lübnan seyahatinin ne işe yaradığı belli olmayan ve seyahatin hemen akabinde ortaya çıkan bu sonuçlar... Lübnan’nın, kendi iç meselelerini istikrara oturtamamışken alelacele böyle anlaşmalar yapmasını da Türkiye’nin çok iyi değerlendirmesi lâzım. Gerek burada KKTC’nin hukuki varlığı açısından, gerekse Türkiye’nin uluslararası hudutları ve uluslararası hakları bakımından daha ciddî tepkilerin gösterilmesi gerekir ve Türkiye’nin hiçbir zaman bu oldu bittileri kabul etmesi söz konusu dahi olmayacaktır. 2003 yılında aynı şekildeki teşebbüslerine, o teşebbüse yaraşır biçimde sert bir tepki konulsaydı belki bugün Lübnan’dan böyle bir sonuç çıkmazdı.’’

“LÜBNAN HASMIMIZ OLAMAZ”

Ağar, aynı gazetecinin, ‘’Lübnan’ın Kıbrıs Rum kesimiyle anlaşmasının, Başbakan’ın ziyareti ile nasıl bir bağlantısı olabilir?’’ sorusunu cevaplarken de şunları söyledi: ‘’Ne konuştular diye merak ediyorum. Bu konu gündeme gelmedi mi? Böyle bir bilgi yok muydu? Bilinmiyor muydu? Kısa bir zaman evvel bir Lübnan ziyareti oldu, Lübnan ile ilgili Türkiye’nin bir takım iyi niyetli çabaları var, girişimleri var, bütün bunları yok farz ederek ve Türkiye ile de birtakım ilişkiler düzlemi içerisinde olan bir hükümet yapısını böylesine bir girişimde bulunulması kabul edilemez. O zaman böyle bir anlaşmanın var olduğu biliniyorsa niye böyle bir ziyaret yapıldı? Gidildiyse niye bu konu orada tartışılmadı, açıkça bir tavır konulmadı, bunları merak ediyoruz.’’

Mehmet Ağar, ‘’Lübnan parlamentosu aynı zamanda Türkiye’nin Ermeni soykırımı yaptığını iddia eden bir kararı da kabul etmiştir. Bu şartlar altında Türkiye’nin buradaki askeri birliği gündeme gelmeli mi?’’ şeklindeki soruya da şu cevabı verdi:

‘’Lübnan falan bizim hasmımız olamaz. Türkiye için küçük olan ülkelerdir. Lübnan veya Orta Doğu coğrafyasındaki ülkelere Türkiye büyük bir ülkedir. Onların, Türkiye’ye hasmane bir politika izlemeye güçleri yetmez. Kimin adına o politikaları oluşturuyorlar onun arkasına Türkiye’nin bakması lâzım.”

/ ANKARA

02.02.2007


 

Talat: Kıbrıs’ta yasal bir yönetim yok

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Kıbrıs’ta yasal bir yönetim, yasal bir hükümet yoktur. Dolayısıyla yasal olmayan bir hükümetin komşu ülkelerle petrol konusunu görüşmesi ve tek başına anlaşmalar bağlaması kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.

Swissotel’de gazetelerin dış politika editörleriyle kahvaltıda bir araya gelen Mehmet Ali Talat, “Kıbrıs Rum yönetiminin komşu ülkelerle petrol arama anlaşmaları yapmasını nasıl değerlendirdiğinin” sorulması üzerine, Kıbrıs Rum tarafının bu konuyu tek yanlı bir girişimle başlattığını söyledi. Talat, Kıbrıslı Türklerin de ortak olması gereken bir zenginliğe Kıbrıslı Rumların tek taraflı sahip çıkması sonucunda, konunun bu noktaya geldiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Bütün Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkeler ve özellikle yakın ülkeler, münhasır ekonomik bölge anlaşmalarında ve tartışmalarında taraf olmak durumundadır. Dolayısıyla Türkiye’nin açıkça ortaya koyduğu bu konular, görüşülerek ele alınmalıdır. Birlikte ele alınması yaklaşımı doğru bir yaklaşımdır. Kaldı ki Kıbrıs Rum yönetimi, Kıbrıs’ı bir bütün olarak temsil etmemektedir. Biz bunu ortaya koyduk, Türkiye de bunu ortaya koydu. İlk tepki benden gelmişti. Bu kararın gerginliğe yol açabileceğini ifade etmiştim. Kıbrıs Rum tarafı savaş tehdidi olarak algılamış ve epey gürültü çıkarmıştı. Halbuki bu bir savaş tehdidi değildi, sadece bir uyarıydı. Barışın kurulması ve mevcut olanın korunması için gayret gösteren bir kişi, politikacı olarak bunu bir görev olarak görüp uyarıda bulunmuştum. Hemen arkasından Rum yönetimi anlaşmalar imzaladı. İşler gerginleşme noktasına geldi.”

Kıbrıs Rum tarafınca yapılan açıklamaların doğru olmadığını yineleyen Talat, “Rum yönetiminin Kıbrıs Türklerinin olmadığı bir ortamda anlaşmaları bağlaması kabul edilemez. Biz bunu reddettik. Herhangi bir şekilde kabul etmemiz de söz konusu değildir” dedi.

/ İSTANBUL

02.02.2007


 

Yargıtay 1. Ceza Dairesi: Şemdinli'de devlet suçu var

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Şemdinli dâvâsının temyiz başvurusuna ilişkin görevsizlik kararı vererek, dosyayı ‘’terör ve devlete karşı suçlara bakmakla görevli’’ 9. Ceza Dairesine gönderme kararı aldı.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde yaşanan olaylarla ilgili Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının temyiz başvurusunu sonuçlandırdı. Daire, sanıklar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’e yüklenen suçların niteliği yönünden görevsizlik kararı verdi. Temyiz başvurusunu, terör ve devlete karşı suçlara bakmakla görevli Yargıtay 9. Ceza Dairesi inceleyecek. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’i, ‘’adam öldürmek, çete kurmak ve adam öldürmeye teşebbüs etmek’’ suçlarından 39 yıl 5 ay 10’ar gün hapis cezasına çarptırmıştı.

/ ANKARA

02.02.2007


 

Erdoğan: İstanbul büyük köy oldu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’un büyük bir köy haline geldiğini belirterek, ‘’İstanbul’a geliyorsun, geldin. Sor bakayım bu kişiye, ne sorulacak? (Niye geldin? Yerin var mı? İşin var mı? Paran var mı? Niye geliyorsun İstanbul’a? Bunlar yoksa neden geldin?)’’ dedi.

Erdoğan, Sheraton Oteli’nde düzenlenen ‘’KÖYDES Köy Altyapısını Destekleme Valiler Toplantısı’’nda bir konuşma yaptı. Erdoğan, geçmişten bugüne mevcut bazı ihmallerin, merkez ve çevre arasında, köyle şehir arasında büyük bir ayrıma yol açtığını söyledi. Köylerin ihmal edilmesinin büyük bir göçü getirdiğini belirten Erdoğan, ‘’Bu büyük göçe maruz kalan kentlerimiz de adeta birer büyük köy haline gelmiştir. İşte bunların bir numarası İstanbul’dur. İstanbul, maalesef büyük bir köy haline gelmiştir” diye konuştu.

Göçün birçok müdahaleye rağmen önlenemediğine işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ülkemizin bir vizyon kenti olan, imajı olan İstanbul ve İstanbullu ağır ödüyor. Bu göçün durdurulamadığı yerlerde, nasıl ağır bir yükün altında kaldığımızı görüyorsunuz. Şu anda bunun bir numaralı başlıklarından bir tanesi, bizim sosyal yaralarımızdan bir tanesi aynı zamanda, güvenlik noktasında en önemli sorunumuz olan bir terör var. Bu göçün ağır faturası değil mi bu? Kontrol edilemez bir faturası değil midir? Buna hep beraber bizim el koymamız gerekiyor. İstanbul’a geliyorsun, geldin. Sor bakayım bu kişiye, ne sorulacak? ‘Niye geldin? Yerin var mı? İşin var mı? Paran var mı? Niye geliyorsun İstanbul’a? Bunlar yoksa neden geldin? Onları yerinde, insanca yaşama koşullarını hazırlamak suretiyle bırakmalıyız. İşte bu projenin adı KÖYDES projesidir.’’

/ ANKARA

02.02.2007


 

DYP'li Oğuz: Dış açık kaygı veriyor

DYP Genel Başkan Yardımcısı Binhan Oğuz, açıklanan dış ticaret rakamları ile ekonominin sıcak para bağımlılığının devam edeceği ve risklerin büyüyeceği netleştiğini belirttti.

Oğuz, “Türkiye’nin ihracatı geçen yıl 2005 yılına göre yüzde 15.9 artarken, dış ticaret açığı, yüzde 20 oranında artarak 52 milyar dolar rekorunu kırmıştır. Aralık ayı dış ticaret açığının hız kesmiş görüntüsü ise 2006 üçüncü çeyreğinde ekonominin yavaşlamış olmasından ve geç tepkiden kaynaklanmaktadır” dedi. Dış açığın bu derece artığı, üretimin, tüketimin tükendiği bir ortamda, ülkenin tüm dengeleri sıcak paraya bağlı olduğunu da söyleyen Oğuz, milli gelirin yüzde 22’sine ulaşan 65 milyar dolar sıcak paranın ülkeden çıkma riskinin demoklesin kılıcı gibi vatandaşın üzerinde sallandığını dile getirdi. Hükümetin sıcak para ile sıcak ilişkisini sürdürürken, KOBİ’lerin ve işsizlerin soğuk terler döktüğünü dile getiren Binhan Oğuz, “Mali piyasaların, üretimin ve istihdamın zarar göreceği bir sürece Türkiye’nin tahammülü kalmamıştır artık. Zaten, Milletin de AKP Hükümetine tahammülü tükenmiştir” dedi.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

02.02.2007


 

Tanığa koruma komisyondan geçti

TBMM Adalet Komisyonu, tanıkların kimliğinin saklı tutulması ve güvenliğinin sağlanmasına imkân tanıyan Tanık Koruma Kanunu Tasarısını kabul etti.

AKP Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan’ın başkanlığında toplanan Komisyon, tasarıyla ilgili çalışmalarını tamamladı. Kabul edilen tasarıya göre, koruma tedbirleri; ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı 10 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı 2 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda tanıklık yapanlar yönünden uygulanacak. Tanık koruma programı kapsamında olan kişiler, ses veya görüntüsü değiştirilerek özel ortamda dinlenecek. Tanıkların, fizyolojik görünümünün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi sağlanacak.

/ ANKARA

02.02.2007


 

Meslek örgütleri 301 için biraraya geliyor

Sivil Toplum Örgütleri, Türkiye Barolar Birliği’nin çağrısıyla, TCK’nın 301. maddesine ilişkin değişiklik önerilerini tartışmak üzere biraraya geliyor.

Yapılan açıklamada, TBB Başkanı Özdemir Özok’un çağrısı üzerine 19 sivil toplum örgütünün, gündemde bulunan TCK’nin 301. maddesine ilişkin değişiklik önerilerini tartışmak üzere toplanacağı belirtildi. Toplantının yarın, TBB Genel Merkezinde gerçekleştirileceği bildirildi. Toplantıya katılması beklenen kuruluşlar şöyle: ‘’Türkiye Barolar Birliği, TOBB, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Kamu-Sen, Memur-Sen, KESK, TİSK, TURMOB, Türkiye Noterler Birliği, Türkiye Eczacılar Birliği, TESK, Türk Diş Hekimleri Birliği, TMMOB, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Türk Ceza Hukuku Derneği.’’

/ ANKARA

02.02.2007


 

Özak: Bolu Tünelinde sorun yok

Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, Bolu Dağı Tüneli ilgili eksikliklerin bulunduğu yönündeki değerlendirmelere katılmadığını belirterek, ‘’Açılan yol ve tünelin, yangın ve elektromekanik sistemleriyle ilgili hiçbir sorun yok’’ dedi.

Özak, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna gelişinde, gazetecilerin İtalyan Astaldi firmasının tünelin açılışıyla ilgili uyarılarına ilişkin sorularını cevapladı. Bolu Dağı Tünelinin İstanbul Ankara istikametinin açılışıyla ilgili hiçbir engelin bulunmadığını ifade eden Özak, konuyu iyi niyetle inceleyen gazetelerin gayet iyi haberler verdiğini söyledi.

‘’Tünelde hiçbir kaza olmadı, tünel katiyen kapanmamıştır’’ diyen Özak, sürücülerin trafik kurallarına uymaması durumunda kapanabileceğini vurguladı. Özak, açılışından itibaren yolun makaslama yapan TIR yüzünden 2 kez kapandığını, ekiplerin acil müdahalesiyle yolun bir saatte yeniden trafiğe açıldığını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Açılan yol ve tünelin, yangın ve elektromekanik sistemleriyle ilgili hiçbir sorun yok. Astaldi firması tabii ki işin tamamı bitmediği için hukuki olarak bu yazıları yazabilir ancak, gerek güvenlik, gerekse elektromekanik sistem açısından tünelde hiçbir eksiklik bulunmuyor. Ama müteahhidin yazışmalarına bizde hukuki altyapı içerisinde cevaplar veriyoruz. Gazetelerde tünelin kapandığı yolunda haberler var. Katiyen tünel kapanmamıştır. Hatalı kullanım nedeniyle trafikte yine tıkanıklık olur. İçişleri Bakanlığına müracaat ettik, özellikle trafik kurallarına uyulmasını istedik. Konuyla ilgili toplantı yapacağız.”

/ ANKARA

02.02.2007


 

İslâm ülkeleri birbirinden kopuk

“Rusya -İslâm Dünyası “ Stratejik Vizyon Grubu’nun 3’üncü toplantısı İstanbul’daki Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi’nde başladı.

Rusya Federasyonu’na bağlı Özerk Tataristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı M. Shaimiyev ve Dışişleri esik Bakanı Yaşar Yakış’ın eş başkanlığında yapılan toplantı, 2 gün devam edecek. Toplantıya Rusya ve İslam ülkelerinden çok sayıda entelektüel ve din adamı katılıyor. İslâm Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nun da hazır bulunduğu toplantıya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül birer mesaj gönderiler.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Tataristan Cumhurbaşkanı Shaimiyev, İslâm ülkelerinin biri birinden kopuk yaşadığına dikkat çekerek, Rusya’nın bölgedeki önemini vurguladı. İslâm ülkelerinin bugün bulunduğu konumu hak etmediklerini belirten Cumhurbaşkanı, dünyadaki yer altı ve yer üstü kaynaklarının büyük bir bölümüne sahip İslâm coğrafyası’nın sefalet içinde yaşadığını ifade etti. Rusya’nın İKÖ ile ilişki kurmak istediğini dile getiren Shaimiyev, bunun somut neticelerinin gelecekte alınacağını kaydetti. Shaimiyev, konuşmasında İstanbul’un İslâm Dünyası için büyük önem ifade ettiğini dile getirdi. Tataristan Cumhurbaşkanı “İstanbul sadece tabiî güzellikleriyle meşhur değil. İstanbul İslâm Halifeliği’nin son başşehridir. İslâm Dünyası için büyük bir öneme sahiptir” diye konuştu.

/ İSTANBUL

02.02.2007


 

Din eğitimi dünyanın gündeminde

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Recep Kaymakcan, özellikle 11 Eylül sonrasında din eğitimi konusu üzerine ciddî çalışmalar yapıldığına dikkat çekti.

Eğitim Reformu Girişimi, Sabancı Üniversitesi’nin Karaköy İletişim Merkezi’nde “Türkiye’de Din ve Eğitim: Değişim İhtiyacı” başlıklı panel düzenledi. Panelde “Yeni Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programı” hakkında bir değerlendirme konuşması yapan Doç. Dr. Recep Kaymakcan, “Son beş yılda din eğitimi konusunda yayınlanan İngilizce makale kadar belki elli yılda yazılmamıştır” dedi.

UNESCO’nun, Avrupa Konseyi gibi kurumlarının din eğitimi konusuna eğildiklerini ifade eden Kaymakcan, Amerika’nın da kendi güvenliği için Müslüman ülkelerdeki din eğitmi konusuyla ilgilendiğini söyledi.

Lise ve dengi okullarda din dersine seçmeli olarak yer verilmeye başlanıldığı 1967 yılından 2005 yılına kadar neredeyse hiç değişiklik yapılmadığına dikkat çekerek, 23 yıl sonra yapılan değişikliği olumlu bir adım olarak niteledi. Kaymakcan, sosyal barış ortamının geliştirilmesi için din kültürü ve ahlâk bilgisi derslerinin önemli olduğunu vurguladı.

İHL’LERDEKİ EĞİTİM YETERSİZ

TESEV için “İmam Hatip Liseleri: Efsaneler ve Gerçekler” raporunu hazırlayanlardan İrfan Bozan da imam hatip liselerindeki eğitimin, Türkiye’nin din görevlisi ihtiyacını karşılayacak yeterlilikte olmadığını, gençlerin din öğrenme talebi için de fazla ağır program içerdiğini söyledi. Bozan, bu iki unsurla birlikte laiklik ilkesinin de gündemde tutularak bu konuda çalışılması gerektiğini belirtti.

DİN EĞİTİMİ, ÖRGÜN EĞİTİMDE VERİLMELİ

Ensar Vakfı Başkanı Ahmet Şişman din eğitiminin örgün eğitim içinde, isteğe bağlı ve yükseköğrenimini din eğitimi üzerine yapmış kişilerce verilmesinden yana olduklarını söyledi.

Türkiye’de din konusunda çoğunluğun doğru bilgi istediğini fakat bulamadığını iddia eden Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek ise din dersi müfredatına aleviliğin alınış tarzını samîmî bulmadığını söyledi.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Ayhan da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin zorunlu olması, din eğitiminin ise isteğe bağlı olması gerektiğini ifade etti. Ayhan, “Bu derslerin içerikleri de beş yılda bir gözden geçirilmeli” dedi.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

02.02.2007


 

RTÜK, eleştirileri kabul etti

RTÜK Başkanı Zahid Akman, televizyon programlarıyla ilgili eleştirileri kabul ettiklerini belirterek, toplantı ve karar sayısını iki katına çıkarmalarına rağmen etkin sonuç alamadıklarını söyledi.

Akman, özel radyo ve televizyonlarda sık sık eleştiri getirilen programlar yayınlandığını belirterek, ‘’RTÜK, bu dönemde toplantı ve karar sayısını iki katına çıkarmasına rağmen süreçlerle ilgili biraz da durumlardan kaynaklanan etkin sonuç alamıyor’’ dedi.

Türkiye’de televizyon kanalı sayısının çok fazla olduğunu vurgulayan Akman, böylesi rekabetin fazla yaşandığı bir ortamda yayın muhtevasıyla ilgili denetimin de zorlukları bulunduğuna işaret etti.

Akman, bunların giderilmesi için de yoğun şekilde çalışmaya devam etiklerini vurguladı. Yayınlardaki olumsuzlukları gidermekle görevli olduklarına dikkati çeken Akman, ‘’Bununla ilgili tek başına denetim görevimizi müeyyide uygulayarak değil, izleyicileri bilinçlendirerek, yayıncılarla diyaloğa girerek ve onların sorunlarının çözülmesi konusunda kendilerine destek vererek sektörü düzenlemeye çalışıyoruz’’ diye konuştu.

/ ANKARA

02.02.2007


 

Öğrenciler: Magazin programları aileye zarar veriyor

Yapılan araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 45.6’sı TV’nin şiddete eğilimi artırdığına, yüzde 33.9’u aile içi sohbeti engellediğine, yüzde 30.8’i aile içi tartışmalara sebep olduğuna, yüzde 28’i bilinçsiz tüketime neden olduğuna, yüzde 25.4’ü ise bencilliği ve rekabet duygusunu artırdığına inanıyor.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), ilk ve orta öğretim öğrencilerinin televizyon izleme alışkanlıklarıyla ilgili bir araştırma yaptı. Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Hatay, Gümüşhane, Edirne, Mersin, Hakkari, Ordu, Kütahya ve Şırnak olmak üzere 12 ilde yapılan araştırmaya, 24 ilköğretim, 24 ortaöğretim kurumunda okuyan 12-18 yaş grubundan toplam 960 öğrenci katıldı.

Öğrencilerin yüzde 58.3’ü müzik, yüzde 56.1’i dizi, 53.3’ü haber, yüzde 31,2’si ise şiddet içeren aksiyon filmlerini tercih ettiklerini belirten öğrencilerin aileleri ise en çok haber, dizi ve spor programlarını izliyor.

“TV ŞİDDETE EĞİLİMİ ARTTIRIR’’

Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 45.6’sı TV’nin şiddete eğilimi artırdığına, yüzde 33.9’u aile içi sohbeti engellediğine, yüzde 30.8’i aile içi tartışmalara sebep olduğuna, yüzde 28’i bilinçsiz tüketime neden olduğuna, yüzde 25.4’ü ise bencilliği ve rekabet duygusunu artırdığına inanıyor.

Katılımcı öğrenciler, magazin, kadın ve sabah programlarıyla cinsellik ve şiddet içeren programların, Türk aile yapısına zarar verdiğini; belgesel, haber ve tartışma, yarışma ve yardım programlarının ise katkıda bulunduğunu düşünüyor.

/ ANKARA

02.02.2007


 

Karsız hava sağlığı tehdit ediyor

Kar yağışının az olması sebebiyle bazı hastalıklara yol açan birçok mikrobun aktif halde havada bulunduğu, bu yüzden özellikle hamileler ve çocukların ciddî risk altında olduğu bildirildi.

Konya Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesinde görevli, Emziren Anneleri Destekleme ve Aile Sağlığını Koruma Derneği Başkanı Dr. Sema Soysal, Türkiye’nin büyük bölümünde, yağışların çok az olduğunu söyledi.

Yağışsızlık yüzünden hava kirliliğinin çok üst seviyelere çıktığını belirten Soysal, özellikle kar yağışının olmaması sebebiyle bazı hastalıklara yol açan birçok mikrobun havada serbest halde bulunduğu kaydetti.

Bu dönemde grip gibi birçok hastalığın kar yağmadığı için çok yayıldığını belirten Soysal, şunları söyledi: ‘’Bu yüzden soğuk ama yağışsız geçen kış aylarında, özellikle hamileler ve çocuklar ciddî hastalık riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastahanesinde son birkaç haftadır yoğunluk yaşanıyor. Kadın doğum ve çocuk uzmanları, bazen tedavisi oldukça zor olan enfeksiyonlara yakalanmış hastalarla uğraşıyor. Özellikle çocuklarda üst solunum enfeksiyonu ve ishal çok yaygın.’’

HAVADAKİ KİRLİLİK

SOLUNUM YOLU İLE BEBEĞE ULAŞIYOR

Soysal, hava kirliliğinin artmasıyla havadaki zararlı partiküllerin anne karnındaki bebeğe zarar verebileceğini ifade ederek, şöyle dedi: ‘’Gebenin yediği, içtiği soluduğu her şey bebeğe ulaşır. Bu durumda havadaki zararlı partiküller de solunumla anne karnındaki bebeğe kadar gider. Bu yüzden havadaki kirlilik oranı, anne karnındaki bebeklerin gelişiminde hangi dönemde karşılaşacak ise zararlı olabilir.’’

Gebeliğin ilk 3 aylık döneminde bebekte organ gelişimi olduğunu ifade eden Soysal, bu dönemde hava kirliliği sebebiyle bebeklerde özürler ortaya çıkabileceğini ve hatta bebeğin anne karnında ölebileceğini kaydetti. Soysal, bu dönemde hamileler ve çocukların kış şartlarına uygun iyi beslenmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

‘’Ayrıca hamileler, mecbur kalmadıkça kirliliğin yoğun olduğu dönemlerde dışarı çıkmasınlar. Doğal bitki çayları içilebilir ve C vitamini içeren meyvelere ağırlık verilebilir. Hamilelere bu dönemde bol sıvı tüketmelerini, ev ortamı kuru ise belirli aralıklarla sıcak buhar ile nemlendirme yapmalarını öneriyoruz.’’

/ KONYA

02.02.2007


 

TÜGİT: Köşk seçimi krize yol açmasın

Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Başkanı Hazim Sesli, Türkiye’de istikrar ortamının sağlandığı bir dönemde yeniden bir kriz ortamı istenmediğini vurgulayarak ‘’Bu nedenledir ki cumhurbaşkanı seçiminin sorunsuz bir şekilde yapılması gerekmektedir” dedi.

TÜGİK Genel Başkanı Hazim Sesli ve beraberindekiler, önceki gün Ankara’da protokol ziyaretleri çerçevesinde TBMM Başkanı Bülent Arınç, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i makamlarında ziyaret ettiler. Arınç’ın heyeti kabülü sırasında konuşan Sesli, cumhurbaşkanı seçiminin Türkiye’de krize yol açmaması gerektiğini bildirerek, siyasilerin bu sürece katkı yapmasını beklediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı seçiminin, Türkiye’nin geleceğini belirleyen bir konu olduğuna inandıklarını kaydeden Sesli, ‘’Bu yüzdendir ki endişelerimiz, cumhurbaşkanlığı seçimi süreciyle bağlantılı olmaktadır’’ diye konuştu. Türkiye’de istikrar ortamının sağlandığı bir dönemde yeniden bir kriz ortamı istenmediğini vurgulayan Sesli, şöyle konuştu: ‘’Bu nedenledir ki cumhurbaşkanı seçiminin sorunsuz bir şekilde yapılması gerekmektedir. Bizler cumhurbaşkanı seçiminin nasıl yapılacağından ziyade, cumhurbaşkanında bulunması gereken kriterler üzerinde durmaktayız. Vizyonu olan, dış politikaya hakim ve en önemlisi de ülkemizdeki tüm kesimleri kucaklayacak bir cumhurbaşkanı, Türkiye’yi geleceğe taşıyabilecektir.’’

Yeni Asya / ANKARA

02.02.2007


 

ABD ziyareti öncesi görüş alış verişi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile görüşmek için Dışişleri Bakanlığına geldi.

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, dün saat 11.00 sıralarından Bakan Gül’le görüşmek üzere Dışişleri Bakanlığı’na geldi. Abdullah Gül, Büyükanıt’ı kapıda karşıladı. Görüşmenin içeriğine dair bilgi verilmezken, gezeteciler sadece görüşme öncesi görüntü alabildi. Dışişleri Bakanlığındaki basına kapalı görüşme 45 dakika sürdü. Bakan Gül, Orgeneral Büyükanıt’ı çıkışta aracına kadar uğurladı. Gül, burada yaptığı açıklamada, Genelkurmay Başkanının Dışişleri Bakanlığına nezaket ziyaretinde bulunduğunu bildirdi.Görüşmede birlikte yapacakları ABD ziyaretlerine ilişkin görüş alış verişinde bulunduklarını ifade eden Gül, ayrıca diğer bazı konularda da karşılıklı görüşlerini paylaştıklarını söyledi. Bakan Gül, bir soru üzerine, ABD ziyaretinde kimlerle görüşeceğinin kesinleştiğini belirtti ve bu bilgilerin basınla daha sonra paylaşılacağını söylemekle yetindi.

KIBRIS’TA YENİ

GÖREVLENDİRME YOK

Orgeneral Yaşar Büyükanıt Bakanlığa girişte, Rum yönetiminin petrol arama girişimlerine karşı Türkiye’nin kararlılığını göstermek amacıyla Doğu Akdeniz’e savaş gemileri gönderdiğine ilişkin haberin hatırlatılması üzerine, “Doğu Akdeniz ve Ege’de zaten devamlı görev yapan, devriye gezen gemilerimiz var. Dışişleri Bakanlığı ile müşterek çalışmalarımız var. Bizim yeni gemi göndermemize ihtiyaç yok” dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt öğleden sonra da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından kabul edildi.

/ ANKARA

02.02.2007


 

Hasta ve eczaneler çaresiz

Edirne Eczacılar Odası Başkanı Bülent Varel, Sağlık Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın ortaklaşa hazırladığı yeni bütçe uygulamaları kapsamındaki çalışmaların milyonlarca hastayı ve binlerce eczacıyı çaresiz bıraktığını söyledi.

İlâç gibi önemli bir ihtiyaç maddesinin ulaşılmasının yada ihtiyaç sahibine iletilmesinde bu kadar zorluk çıkarılmasına bir anlam veremediklerini ifade eden Varel, “Ülke genelinde iki gündür eczahanelerden bakanlığın provizyon sistemine girilememesi nedeniyle hem hastalar ilaç alamıyor, hem de eczacılar ilaç satamıyor. Yaşanan aksaklığı ‘Bürokrasi Çilesi’ olarak değerlendiriyorum.” dedi.

Varel, şunları söyledi: “Ülke genelinde olduğu gibi Edirne’de de binlerce hasta ile birlikte eczacıların tamamı adeta işkence çekmekte. Hafta başında da sistem kapatılıp üzerinde çalışma yapılıyor oysa bu program gece veya hafta sonu hazırlanıp aniden geçişi yapılsa kimse sorun yaşamayacak.”

/ EDİRNE

02.02.2007


 

Yeşil Kartlı hastaya valilik sahip çıktı

Isparta’da yeşil kartlı hastanın bacağına takılması gereken platin için hastahanenin açtığı ihaleye, hiçbir firma katılmadı.

Hastaya platin, valiliğin çıkarttığı ödenekle takıldı. Ertaş’ın kalça ve ayak kısımlarına takılması gereken platinler için hastahanenin açtığı ihaleye, “yeşil kartlı hasta’’ olması sebebiyle hiçbir medikal firmanın katılmadığı öne sürüldü. Ertaş, eşinin Isparta Valiliğine yaptığı başvuru sonrası ameliyat edilebildi.

/ ISPARTA

02.02.2007


 

Numara taşıma yürürlükte

Cep telefonu abonelerinin mevcut numaraları ile başka operatöre geçebilmelerinin yolunu açan “Numara Taşınabilirliği Yönetmeliği’’ Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi.

Yönetmeliğe göre, mobil numaralar numara taşınabilirliği kapsamında olacak. İşletmeciler, numara taşınabilirliğini sağlamakla yükümlü olacak.

NMT (Nordic mobil telefon sistemi) ile GMPCS (küresel mobil telefon sistemi) hizmeti için kullanılan abone numaraları taşınabilirlik kapsamında olamayacak. Ancak, söz konusu hizmetleri sunan işletmeciler de taşınmış numaralara doğru başlattıkları çağrıların abonenin hizmet aldığı şebekeye yönlendirilmesini temin etmekle yükümlü olacak.

Aboneye tahsisli numara, numara ile ilişkili abonelik devam ettiği sürece taşınabilirlik kapsamında yer alacak.

/ ANKARA

02.02.2007


 

İklim değişikliği açlık getirecek

Küresel iklim değişikliği sebebiyle 2080 yılına gelindiğinde 200 ila 600 milyon insanın açlıkla karşı karşıya olacağı tahmin ediliyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son hali Nisan ayında açıklanması beklenen raporundan sızan ilk bilgiler, Avustralya gazetesi The Age’de yayınlandı. Buna göre, hava sıcaklığı 2 ila 3,6 derece arasında yükseldiğinde gezegende 1,1 ila 3,2 milyar insan da su kıtlığı yaşıyor olacak. Ayrıca, kıyı selleri sebebiyle 7 milyon evin zarar göreceği de tahmin ediliyor. Susuzluktan en çok Çin ve Avustralya etkilencek Taslak metnin yazılmasına katkıda bulunan Dr. Graeme Pearman, “Mesaj, dünyanın her bölgesinin etkileneceği” diyor.

/ CANBERRA

02.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004