Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Düşünceyi açıklama özgürlüğü

TCK’nın 301’inci maddesi, Türkiye’nin beynine zincir vurmak işlevini gören, demokrasiye geçişin önüne kurulmuş en güçlü tuzaklardan biridir. Bu ve benzeri yasal düzenlemeler olduğu sürece, bu ülkenin demokrasiye ulaşması olanaksızdır.

Her türlü düşünceyi, hiçbir engelle karşılaşmadan, özgürce savunma hakkı yaşama geçirilmeden, 301. madde ve benzeri yasaların kaldırılmasına yönelik çabalar durmayacaktır.

“İnsan” en yüce değerdir, tüm değerlerin merkezinde insan vardır. İnsanı değil, insanın yönetimiyle ilgili oluşumları korumaya çalışan yasal düzenlemelerin, insanın özüyle, onuruyla bağdaşması söz konusu olamaz. Devleti ve kurumlarını yurttaşlara karşı koruyan yasalarla, demokrasi kurulamaz, insan hakları korunamaz. Bu mantıkla düzenlenen yasalar, çağdışıdır. Demokrasi; yönetim erkini elinde bulunduranlara karşı, yönetilenlerin haklarını, özgürlüklerini koruyan sistemdir.

İnsanın düşünmesini engellemeye çalışmak, denizde balığın yüzmesini engellemeye çalışmak gibi us dışı bir iştir. Balık yüzmeden, kuş uçmadan, insan düşünmeden yaşayamaz. Düşünen insan, düşüncesini sözle, yazıyla, resimle ya da başka yollarla açıklamak, başka insanlara iletmek dürtüsü içinde olan bir yaratıktır. İnsanın düşünme yeteneğini özgür bırakan toplumlar, bilimde, sanatta, yaşamın diğer alanlarında ilerlemişlerdir. Uygarlığımız çoğu zaman, birçok yerde kısıtlı da olsa, bu özgürlüğün ürünüdür. Düşünceyi yasaklayan toplumların yaşamın hiçbir alanında gelişim sağladıkları görülmemiştir. Düşüncenin yasak, kısıtlı olduğu toplumlarda, toplumsal ruh sağlığı da bozuk olur. Düşündüğünü içine atan bireylerin ruhsal sağlıkları yerinde olamaz. Böyle bireylerin bulunduğu toplumda, bastırılan düşünceler, başka biçimlerde patlama kapıları aralarlar. Düşünceyi istenilen biçimde, istenilen yollar, yöntemlerle özgürce açıklamanın önünü açmak gerekmektedir. Düşünmeyi suç olmaktan çıkarmak, hem bireylere hem de toplumsal yapının gelişimine yapılacak en büyük katkıdır.

Bireylere hizmet etmek için oluşturulan, oluşturulması gereken “yasama”, “yürütme”, ”yargı“ organları, bu güçleri kullanma araçları olarak bilinen “devlet”, “hükümet”, “kolluk görevlileri”, “devlet görevlileri”... gibi kurumları aşağılayanlara, bu kurumların hizmet etmesi gereken bireyleri aşağılamanın ötesinde, ayrı değerde bir yaptırım uygularsanız, bu kurumları bireylerden soyutlamış olursunuz. Yurttaş Mehmet’e karşı işlenen suça verdiğiniz ceza, kolluk güçlerine karşı işlenen aynı suça verilen cezadan daha çok olursa, yurttaşlara hizmet etmesi gereken kurumları, onlardan kopartıp, ayrıcalıklı bir kurum durumuna getirirsiniz.

Din, dil, soy, cinsiyet ya da hiçbir üst, alt kimlikle ilişkilendirilmeden, insanın yalnızca insan olmasından kaynaklanan, kendisi istese bile değiştiremeyeceği temel insan haklarına saldırma, bunları aşağılama suç değilken “Türklük”, “devlet”, “hükümet”, “güvenlik güçleri” gibi, bize göre çok önemli olan, başkalarına göre hiç de önemli olamayabilecek kurumları, yasalarla korumaya kalkmak, çağımızın ulaştığı evrensel hukuk algısına karşı direnmektir. Türkiye kendi yurttaşının Türklüğe, yasama, yürütme, yargı organlarına ya da bunların uzantılarına karşı saldırıda bulunmasına, aşağılamaya kalkmalarına dur demek istiyorsa, önce tüm halkıyla barışmak zorundadır.

“Yaşama hakkı”, “düşüncesini açıklama hakkı”, “eğitim hakkı”, “sağlıklı yaşama hakkı”, “çoğulcu demokrasiyle yönetilmeyi isteme hakkı”, “güçsüz merkezi yönetim, güçlü sivil toplum kuruluşlarıyla yönetilmeyi isteme hakkı gibi temel insan haklarını eleştirmenin, bunları aşağılamanın suç olmadığı bir toplumda, halkına hizmet vermek için kurulduğu ileri sürülen yasama, yürütme, yargı organlarını, bu organların hizmetinde çalışması gereken kolluk güçlerini eleştirmenin yasak olması, ilkel düşünmenin somut göstergelerinden biridir. Hrant Dink soruşturmasında, başta açıklananlarla gelinen noktada ortaya çıkan bulgular arasında uçurumlar var. Böylesine kapsamlı bir olayın üstünü örtmeye çalışmış olan güvenlik güçlerini eleştiremeyeceksek neyi eleştireceğiz?

Referans, 14.2.2007

Faik AKÇAY

15.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Düşünceyi açıklama özgürlüğü

  Derin devlet dedikleri

  Yargıtokrasi

  Çakır’la dayanışma


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004