Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Ermeni tasarısının altında İsrail var

İsrail’de inşaat alanında faaliyet gösteren tek yabancı şirket olan Yılmazlar Grup’un yönetim kurulu başkanı Ahmet R. Yılmaz, Olmert’in ziyareti ABD’deki Ermeni tasarısı ile bağlantılı olduğunu belirterek, “Amaç baskıyı artırarak İran ve Suriye konusunda Türkiye’den askeri yardım talep etmek” dedi.

Akşam’ın haberine göre, İsrail’deki siyasileri yakından tanıyan işadamı Ahmet R. Yılmaz İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Türkiye ziyareti ilgili olarak “ABD’deki Ermeni tasarısını Yahudiler masaya getirdi. Bu bir koz, İran ve Suriye konusunda Türkiye’den askeri yardım istiyorlar. Olmert de bu bağlamda Türkiye’ye geliyor” dedi.

Ahmet R. Yılmaz, 110. Amerikan Kongresi’nin Demokrat üye listesine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Listede Temsilciler Meclisinde 30, Senatoda ise 13 Yahudi asıllı isim var. Bu da kongrenin toplam üye sayısının yaklaşık yüzde 20’si yapıyor. Oysa Yahudi asıllı Amerikalılar ABD’nin yüzde 2’sini oluşturuyor. Bu da kongrede büyük bir Yahudi ağırlığı olduğunu gösteriyor. Zaten Ermeni soykırım ile ilgili kafa karışıklığı da burada devreye giriyor. Bu güne kadar ABD’de soykırım iddialarına karşı duran güç hep Yahudiler oldu. Böyle yoğun bir Yahudi nüfus barındıran kongrede bu gün nasıl oluyor da aynı Yahudiler iddialara ses çıkarmıyor sorusu akla geliyor.”

Zaten amacın da işi bu noktaya çekmek olduğunu ifade eden Yılmaz, İsrail’in Ermeni konusunda destek için fiyatı artırdığını ileri sürdü. Olmert’in de bu yüzden Türkiye’ye geldiğini söyleyen Yılmaz şöyle devam etti:

“Amacı Suriye ve İran konusunda Türkiye’den askeri destek istemek. Türkiye ile uzlaşma sağlanırsa ABD’deki temsilciler meclisi hemen ortalığı yumuşatacak.”

/ İSTANBUL

16.02.2007


 

Ölüm değil, onurlu hayat

Terör örgütüne yeni elemanların katılmasının önü kesildikten sonra bu yapının tasfiye edilmesi gerektiğini belirten DYP lideri Mehmet Ağar, “Bu, ortaya koyduğumuz bir umut. İnsanlar bunu ciddî bulmuşlardır, doğru olduğunu görmüşlerdir” dedi. Ağar, “İnanılıyor, güvenilir olmak, Türkiye’nin geleceğinde birliktelik içinde yaşama arzusunun güçlenmesi, bizim istediğimizdir. Biz siyasette ölüm teklif etmiyoruz, birlikte onurlu bir hayat teklif ediyoruz herkes için” diye konuştu.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, terör örgütüne yeni elemanların katılmasının önü kesildikten sonra bu yapının tasfiye edilmesi gerektiğini belirtti.

Ağar, Celal Bayar Köşkü’nde İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Nick Baird’le görüştü.

Görüşmenin ardından bir gazetecinin ‘’Düz ovada siyaset sözünüzün ardından dağa çıkma olaylarının azaldığı yönünde açıklamanız oldu. Bunu biraz daha açar mısınız?’’ sözleri üzerine Ağar, terör örgütüne yeni elemanların katılmasının önünün kesilmesi gerektiğini belirtti. ‘’Daha sora da bu yapının tasfiye edilmesi lazım. Bu, ortaya koyduğumuz bir umut. İnsanlar bunu ciddî bulmuşlardır doğru olduğunu görmüşlerdir’’ diyerek şöyle devam etti:

‘’Terörle bir yere gidilemeyeceğinin geniş kesimlerce benimsenmesidir ve herkes siyasetten bu yönde bir gayret, çözüm beklemektedir. Ciddiye alınmak, inanılıyor, güvenilir olmak, Türkiye’nin geleceğinde birliktelik içinde yaşama arzusunun güçlenmesi, bizim istediğimizdir. Biz siyasette ölüm teklif etmiyoruz, birlikte onurlu bir hayat teklif ediyoruz, herkes için. Türkiye’nin bu birliğini, bütünlüğünü koruyarak tarihinin gerçek anlamda en milliyetçi çıkışının Türkiye’ye ne ölçüde yararlı olacağını hep birlikte göreceğiz. Bunu bozmak isteyen bir takım davranışlar, provokasyonlar bekliyorum örgüt tarafından. Herkes dikkat etmelidir. Herkesin üzerinde bir sorumluluk vardır. Sonu gelmeyecek davranışların, teşebbüslerin hiç kimseye bir yarar sağlamadığı ortadadır. Genç hayatları, genç yaşta yok etmenin hiçbir karşılığı kalmamıştır halk nezdinde. Halk bu konuda gayet duyarlıdır, dikkatlidir. Bundan biz memnuniyet duyuyoruz. Türkiye’nin geleceği açısından umudumuz artıyor. Türkiye bu meseleyi tümüyle kendi iradesiyle ortadan kaldıracak gücü gösterecektir.’’

/ ANKARA

16.02.2007


 

Olmert: Atatürk’e hayranız

İsrail Başbakanı Ehud Olmert Ankara’daki programına Anıtkabir’i ziyaret ederek başladı. Olmert, Anıtkabir özel defterine “İsrail halkı, Türk halkının bu büyük kahramanına saygı ve hayranlık duymaktadır” diye yazdı.

İsrail Başbakanı Ehud Olmert resmi ziyaret çerçevesinde geldiği Ankara’daki programına Anıtkabir’i ziyaret ederek başladı. Konuk Başbakan Olmert, Anıtkabir’de Atatürk’ün mozolesine çelenk koyarak, saygı duruşunda bulundu.Anıtkabir özel defterini de imzalayan Olmert, deftere şu satırları yazdı: “Kendi halkı ve O’nu örnek alan pek çok diğerleri için yeni bir umut yaratılmasına yardımcı olan, vatanseverlik ve cesaret vizyonunun rol modeli, Modern Türkiye’nin babası Kemal Atatürk’e saygıyla. İsrail halkı, Türk halkının bu büyük kahramanına saygı ve hayranlık duymaktadır.”

İsrail Başbakanı Olmert, özel defteri imzaladıktan sonra Anıtkabir özel müzesini de gezdi. Olmert’e Anıtkabir ziyaretinden sonra, üzerinde Atatürk resmi olan Anıtkabir özel plaketi ve bir de madalyon hediye edildi.

Bu arada, Olmert’in ziyareti sırasında geniş güvenlik tedbirleri alındığı dikkat çekti. Anıtkabir ve çevresinde çevik kuvvet güvenliği sağladı. Olmert’in makam aracının aynı model ve plakasıyla bir başka makam aracı da konvoyda hazır bulunduruldu.

Karşılama töreninde çelik yelek giydi

İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Başbakanlık Merkez Bina’da resmi törenle karşılandı. İki ülke başbakanlık korumaları arasındaki sorunlar bu karşılamada da görülürken İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in karşılamada töreninde çelik yelek giydiği görüldü. Başbakanlık Merkez Bina çevresinde karşılama töreni öncesinde geniş güvenlik tedbirleri alındı. İsrail Başbakanı Olmert, Başbakanlığa gelmeden önce İsrailli korumalar Başbakanlığa gelerek çevredeki güvenlik tedbirlerini inceledi. Karşılamada Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Namık Tan ve İsrail’in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi de hazır bulundu.

İstiklâl Marşı’nın okunması ve Olmert’in tören kıtasını selamlamasından sonra, her iki ülke başbakanı ikili görüşmeye geçti. Olmert’in tören sırasında çelik yelek giydiği görüldü. İki ülke korumaları arasındaki problemler bu karşılamaya da damgasını vurdu. Tören sırasında Erdoğan’ın korumaları, İsrail Başbakanı’nın korumasını Başbakan Erdoğan’a yaklaştırmadı ve kolundan tutarak uzaklaştırdı.

Tören sonrası İsrailli korumalar yine Başbakanlığa alınmadı. Kapı önünde beklemek zorunda kalan korumalar ek binaya alındı. İsrail Başbakanı ile Başbakan Erdoğan’ın korumaları arasındaki rahatsızlık iki yıl önce Başbakan Erdoğan’ın İsrail ziyareti sırasında başladı. Başbakan Erdoğan’ın korumaları ile İsrail Başbakanı’nın korumaları Mescid-i Aksa da tartışmış, daha sonra İsrail Dışişleri Bakanı Tzipni Livni’nin ziyareti sırasında İsrailli korumalar yine Başbakanlığa alınmamıştı.

/ ANKARA

16.02.2007


 

Büyükanıt: Irak gündeme gelmedi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile görüşmesinde İran konusunun gündeme gelmediğini ifade ederek, “Biz, zaten kendi gündemimizi önce ele alırız” dedi.

Büyükanıt, Beyaz Saray’da Cheney ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley ile ayrı ayrı görüştükten sonra gazetecilerin sorularını cevapladı. Orgeneral Büyükanıt, “Şimdi Cheney ile görüştüm, oradan geliyorum. Genel değerlendirmeyi Cuma günü basın toplantısıyla yapacağım’’ dedi.

Cheney ile görüşmesinin yarım saat sürdüğünü belirten Büyükanıt, ‘’Ben, Ermeni tasarısı konusunda yönetim olarak çok kararlı olduklarını kendi ağızlarından duydum. Çok olumlu’’ dedi.

Büyükanıt, Cheney’den önce bir araya gelmeyi planladığı ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Tom Lantos ile görüşmesinin, hava şartları sebebiyle ertelendiğini, söz konusu görüşmenin bugün gerçekleşeceğini kaydetti.

Orgeneral Büyükanıt, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde düzenlenen resepsiyonda yaptığı konuşma için, ‘’Mesajlarınız, Amerikalılar’a ulaşmış mı?’’ sorusunu, ‘’O konu gündeme gelmedi. O kadar çok konu var ki. Zaten, Türk toplumuyla yaptığımız bir görüşmeydi’’ diye cevapladı. ABD’nin, İran’ın nükleer programına karşı güç kullanması ihtimaline ilişkin bir soru üzerine Orgeneral Büyükanıt, ‘’Hayır, o konu gündeme gelmedi. Biz, zaten kendi gündemimizi önce ele alırız’’ dedi.

PKK terörüyle mücadelede de ABD yönetimini kararlı görüp, görmediği sorusuna Büyükanıt, ‘’evet’’ cevabını verdi.

/ WASHINGTON

16.02.2007


 

Hükümet 301’de yanlış yere bakıyor

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün “Dink cinayetinden önce değiştirme kararı aldık” dediği 301. madde hükümetin gündeminden çıkamıyor. Hükümet, işveren örgütleri, işçi sendikalarından teklif beklerken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Türk Ceza Hukuku Derneği’nin (TCHD) hazırladığı ortak metin ile İnsan Hakları Orak Platformu’nun (İHOP) 301 kaldırılsın önerisini görmüyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, son günlerde TCK’nın 301. maddesinin değiştirilmesine sıcak baktıklarını gösteren demeçler verdiler. Ancak Adalet Bakanı Cemil Çiçek, “Bazı sivil toplum örgütlerinin ‘301 aynen kalsın’ talepleri var. Daha önce de 236 sivil toplum kuruluşunun metnin aynen kalması yönünde talebi olmuştu” diyerek basın meslek örgütleri ve insan hakları kuruluşların değil sürekli bir kısım iş çevrelerinin mesajlarını hatırlatma gereği hissediyor. Bakan Çiçek’in adını anmadığı girişimler arasında 301’in tamamen TCK’dan kaldırılmasını isteyen İHOP ve TGC’nin TCHD ile birlikte oluşturduğu komisyonun maddedeki “Türklüğü” terimi yerine “Türk milleti” ifadesinin getirilmesini isteyen ortak önerisi var. TGC Burhan Felek Salonu’nda 12 Şubat’ta bir basın toplantısı düzenleyen TGC Başkanı Orhan Erinç ve diğer temsilcileri, maddedeki “Türklük” kavramından sadece “İslamiyeti benimsemiş Türkler” anlaşıldığını, Hıristiyanlık ve Brahmanlık gibi başka dinleri kabul eden Türklerin de bulunduğunu bildirdi. 301 ile ilgili tartışmaların geldiği noktayı “hukuka politikanın etkisi”yle açıklayan Erinç, TCHD ile birlikte hazırladıkları 301 önerisinin, 23 Kasım 2006’da başta Başbakan Erdoğan olmak üzere CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e iletildiğini söyledi. Öneri metninin 17 Ocak 2007’de Adalet Bakanlığı’nın eline geçtiğine ilişkin Bakanlık Kanunlar Genel Müdürlüğü’nden Hakim Daire Başkanı Zekeriya Yılmaz imzalı bildirim de aldıklarını açıklayan Erinç, “Bir başka çelişkiyi de vurgulamak istiyorum: 301’le ilgili sorunun asıl sahibi gazeteciler, yazarlar ama sivil toplum örgütleri diye adlandırılan çalışmalara ne yazık ki TGC davet edilmiyor” dedi.

/ ANKARA

16.02.2007


 

Arınç: Kimse kendini devletten üstün göremez

TBMM Başkanı Arınç, hiç kimsenin kendini devletin anayasal kurumları üzerinde göremeyeceğini belirtti. Memur Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Aksu ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabul eden Arınç, Türkiye’de Türk halkını temsil eden TBMM olduğunu, egemenlik hakkını onun adına kullandığını söyledi.

Arınç, “Gücüne müdahale edilmemesini, halkımızın iradesi önünde varsa engeller kaldırılmasını arzu ediyoruz. Bize sivil toplum kuruluşlarından, sendikalardan, meslek kuruluşlarından elbette destek gelmeli bunu bekliyoruz. Halkımızın bu konudaki desteği zaten var. Milleti ile Meclisi arasında çok şükür bugüne kadar hiçbir kopukluk olmadı ve Meclis milletimizin nezdinde her geçen gün daha itibarlı hale geldi” diye konuştu.

Bir takım oluşumların durumdan vazife çıkarmak düşüncesinde kanun dışı kuruluş ve eylemlere kapılmak istediklerini kaydeden Arınç, şunları söyledi: “Bunların basına, televizyonlara akseden görüntüleri gerçekten çok ibret vericidir, üzüntü vericidir. Bu tür oluşumların Türkiye’de hayat bulması gerçekten düşündürücüdür. Ben zaman zaman konuşmalarımda bunların demokrasi içerisinde, Cumhuriyet içerisinde anayasal kurumlar içerisinde yeri olmadığını söylüyorum ve bunların mutlaka takip edilmesi yasalara aykırı olan durumların giderilmesini istiyorum.”

Arınç, hiç kimsenin kendini devletin anayasal kurumları üzerinde göremeyeceğini vurgulayarak, “Son günlerdeki görüntüler iğrençtir, aynı zamanda korkunçtur ve aynı zamanda başlı başına bir suç eylemidir. Bunlara karşı hepimiz uyanık olmalıyız. Meclisin olduğu bir yerde Anayasa dışı kurum ve kuruluşlara ihtiyaç yoktur, buna hepimiz inanıyor ve bunu kabul ediyoruz’ şeklinde sözlerinin mutlaka konuşulması gerekir” diye konuştu.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

16.02.2007


 

PKK kepenk kapattırdı

Diyarbakır’da bazı işyerleri kepenk açmadı. Bağlar beldesinde tüm işyerleri, Kayapınar ve Sur beldesinde de bazı işyerleri, Abdullah Öcalan’ın Kenya’dan Türkiye getirilişinin yıldönümü olması sebebiyle terör örgütü yandaşlarının tehditleri sonucu kepenk açmadı.

Diyarbakır’da Bağlar beldesinde tüm işyerleri, Kayapınar ve Sur beldesinde de bazı işyerleri, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın Kenya’dan Türkiye getiriliş günü olması sebebiyle terör örgütü yandaşlarının tehditleri sonucu kepenk açmadı.

Polis tarafından güvenlik tedbirlerinin alındığı cadde ve sokaklarda, bazı esnafın kepenklerini yarıya kadar açtığı görüldü. Batman ve Siirt’te de bazı mahallelerde işyerlerinin açılmadığı bildirildi.

/ DİYARBAKIR

16.02.2007


 

Fikir özgürlüğü sınırlandırılmasın

Sosyal Etütler Derneği (SETÜD), gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Faruk Çakır’ın “adli yargıyı etkilemeye teşebbüsten” mahkum edilmesinin insan hakları ve demokrasinin gelişmesi bakımından Türkiye’nin zararına sonuçlar doğurabilecek bir gelişme olduğunu bildirdi.

SETÜD’den yapılan yazılı açıklamada, herkesi derin üzüntüye boğan Danıştay saldırısının kınandığı ve perde arkasının aralanmaya çalışıldığı “Oyun geri tepti” manşetinde, adil yargılamayı etkilemeye yönelik bir teşebbüs olarak nitelendirilebilecek bir hususun olmadığı vurgulandı. “Hem mahkeme böyle bir manşetten neden ve nasıl etkilensin ki?” diye sorulan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Buna rağmen bir basın mensubunun böyle bir mahkûmiyet kararı ile cezalandırılması, özellikle son dönemde cereyan eden olaylar sebebiyle dikkatlerin üzerimizde olduğu bir sırada, insan hakları ve demokrasimizin gelişmesi bakımından ülkemizin ve hepimizin zararına sonuçlar doğurabilecek bir gelişme olmuştur. En azından ülkemizin uluslararası kuruluşlar nezdinde itibarı zedelenmiştir. Ayrıca ekonomik bakımdan zaten zor durumda olan ülkemizin AİHM’nce fikir özgürlüğü ihlalleri sebebiyle yüklü tazminatlar ödemeye mahkûm edilmesi de ayrı bir maddi zarardır. Bunun faturasını toplum olarak hep birlikte ödüyoruz. Dahası ve en önemlisi bir sivil toplum kuruluşu olarak endişemiz odur ki; demokrasimizin gelişmesi için yaşadığımız bunca acı tecrübelere rağmen, bu kez de TCK’nun 288. maddesinin bu tür uygulamalara konu yapılması, acaba fikir özgürlüğünün hukuka aykırı bir şekilde sınırlandırılması, fikir adamlarının, gazetecilerin korkutulması, sindirilmesi ve kalemlerinin susturulması anlamına gelmeyecek midir?”

Yeni Asya / ANKARA

16.02.2007


 

Bakan Şahin’in yeğeni yeniden gözaltında

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in şikâyetiyle başlatılan soruşturma çerçevesinde, daha önce mahkemece serbest bırakılan ve savcılığın itirazı üzerine hakkında yakalama emri çıkarılan Sezai Şahin, gözaltına alındı.

Alınan bilgiye göre, Asayiş Şube Müdürlüğü İnfaz Büro Amirliği ekipleri, hakkında yakalama emri bulunan Sezai Şahin’in, cep telefonu ile pizza siparişi vermesi üzerine 4. Levent Ferahevler’de bir arkadaşının evinde gizlendiğini belirledi. Söz konusu adrese giden polis ekipleri, 13 gündür bu evde kaldığı öne sürülen Şahin’i gözaltına alarak şubeye getirdi. Şahin’in, işlemlerinin tamamlanmasının ardından İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi.

/ İSTANBUL

16.02.2007


 

CHP’den Erdoğan ve Aksu hakkında önerge

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve grup başkanvekilleri imzasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında Meclis soruşturması açılması için önerge verildi.

TBMM Başkanlığına sunulan önergede, Erdoğan ile Aksu’nun, Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinde, yasadışı telefon dinleme olaylarında, 2003 yılının Kasım ayında İstanbul’da 5 gün arayla meydana gelen terör olaylarında, Cumhuriyet Gazetesine yapılan saldırılarda, Danıştay saldırısında, Atabeyler operasyonunda, Rahip Santora cinayetinde, Hizbut Tahrir örgütünün Fatih Camisi’ndeki eyleminde, İsmailağa Camisi’ndeki linç eyleminde ve Hrant Dink suikastinde, görevlerinin gereklerini yapmadıkları ve kamuyu zarara uğrattıkları iddia edildi.

Önergede, ‘’Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla suçun delillerini yok eden, gizleyen ve değiştiren, bağlı olarak kavuşturma aşamasında, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs eden’’ Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Aksu hakkında Meclis soruşturması açılması istendi.

/ ANKARA

16.02.2007


 

Tv’lere RTÜK uyarısı

RTÜK Başkanı Zahid Akman, şu anda birçok ulusal televizyon kuruluşunun yayın ilkelerine saygı göstermedikleri için lisans iptaliyle karşı karşıya bulunduklarını belirterek, kanalları sorumlu yayıncılık yapmaya çağırdı.

NTV’de Can Dündar’ın sunduğu “Neden” programına katılan Akman, ekran izleyicilerinden çok sayıda şikâyet aldıklarını ve çok güç durumda bulunduklarını ifade etti. Akman, TV temsilcileriyle yaptıkları toplantıların yararlı geçtiğini, acımasız bir reyting yarışı olduğu bir süreçte onların da RTÜK’ün eleştirilerinin kabul ettiklerini ancak medya patronlarının reyting konusundaki baskılarının sorunu karmaşık hale getirdiğini açıkladı.

ÇÖZÜM SORUMLU DAVRANMAKTA

Haber bültenlerini en zor müeyyide uyguladıkları yayınlar olduğunu söyleyen Akman, sorunun yayın kuruluşlarının sorumlu davranarak çözümleneceğini, aksi takdirde istemeden de olsa 3984 Sayılı Yasanın kendilerine verdiği yetkileri kullanarak yaptırım uygulamak zorunda kalacaklarını ifade etti.

Akman, programda RTÜK üyesi Şaban Sevinç’in kurul üyelerine yönelik eleştirilerini hatırlatan ve “RTÜK içinde görüş ayrılığı mı var bu konuda?” diye soran Dündar’a, Sevinç’in ANKA ve Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamaya çok şaşırdığını söyledi. Akman, Sevinç’in, RTÜK toplantısında kendilerine bu yöndeki bir rahatsızlıktan söz etmediğini ifade etti.

Televizyon program ve dizilerinde devamlı çıkmazda ve problemli kişilerin yaşantılarının yansıtıldığını, bu türden yayınların çocuklar üzerinde çaresizlik, içe kapanma ve umutsuzluk hislerine yol açtığını vurgulayan Akman, reyting kadar bilimsel verilerin de birer gerçek olduğunu söyledi.

BİR BÜLTENDE 53 KEZ TOKAT

ATMA GÖRÜNTÜSÜ

Geçtiğimiz günlerde NTV’ye görüşlerini açıklayan Akman, basın özgürlüğünü önemsediklerini, amaçlarının basını kısıtlamak değil, kamu yararını gözetmek olduğunu söylemişti. Bir mankenle bir delikanlı arasındaki ilişkinin üç gün içinde 80 dakika bir ana haber bülteninde verildiğini ve bu durumun, ciddî bir tehlike var demek olduğunu söyleyen Akman, “Onun dışında popüler tanınmış bir kadın ve onun sevgilisi arasındaki bir kavgadaki tokat atma görüntüsü 1 bültende 53 sefer verilmesi söz konusuysa ciddî bir sıkıntı var demektir. Bu kadar duyarsız olunmaması gerektiğini hatırlattık kendilerine...” dedi.

/ İSTANBUL

16.02.2007


 

İHH, Çeçen mültecilerin yanında

İHH, İstanbul ve Yalova’da zor şartlar altında hayat mücadelesi veren Çeçen mültecilere, yardım eli uzatmaya devam ediyor.

Her ay düzenli olarak Çeçen mültecilere gıda ve temizlik malzemeleri ulaştıran İHH yetkilileri dün de İstanbul’da Çeçenlerin yaşadığı üç kampı ziyaret ederek ihtiyaçlarını tesbit etti. İstanbul’un; Kadıköy, Ümraniye ve Beykoz ilçelerinde Çeçen mültecilerin barındığı üç kamp olduğunu ifade eden İHH yetkilileri, buralarda büyük bölümü çocuk ve kadınlardan oluşan 404 Çeçen mültecinin yaşadığını anlattı.

Kampların yanı sıra İstanbul ve Yalova’nın değişik semtlerinde hayat mücadelesi veren 140 Çeçen ailenin olduğunu da hatırlatan yetkililer, “Türkiye, Çeçenleri resmî olarak mülteci statüsünde kabul etmediği için savaştan dolayı evini barkını terk edip ülkemize gelenlerin, oturma ve çalışma hakları bulunmuyor. Dolayısıyla Türkiye’deki bütün Çeçen mülteciler, hayırsever insanların yardımlarıyla hayatlarını sürdürüyor” dedi. Dün Çeçen mültecilerin kaldığı üç kampı gezerek ihtiyaç tesbitinde bulunduklarını aktaran İHH ekipleri, ilk etapta, kampların elektrik ve su tesisatlarının yenilenmesi gerektiğini söyledi.

Yeni Asya / İSTANBUL

16.02.2007


 

Trabzon’da çığ ve don uyarısı

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde önümüzdeki 1-2 gün içinde iç ve yüksek kesimlerde çığ tehlikesi, buzlanma ve don olayı yaşanabileceği belirtildi.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Trabzon Meteoroloji Bölge Müdürü Numan Çam, bölgenin alçak basınca bağlı cephe sistemlerinin etkisi altında kalacağını belirterek “Bölgede kıyı kesimler yağmurlu, iç ve yüksek kesimler ise karla karışık yağmurlu ve kar yağışlı geçecektir. Hava sıcaklıkları 6-10 derece civarı düşecek. Sıcaklık mevsim normallerinde seyredecek” dedi. Çam, iç ve yüksek kesimlerde oluşabilecek çığ, buzlanma ve don olaylarına karşı ilgililerin ve vatandaşların tedbirli olmasını istedi.

/ TRABZON

16.02.2007


 

Kayıp ilânı vermemesi başına dert oldu

Konya’da bir devlet dairesinde şoför olarak çalışan Yüksel Ceylan, beş yıl önce kaybettiği kimliği sebebiyle zor günler geçiriyor.

Kaybettiği kimliği kullanılarak adına açılan beş şirketten dolayı hakkında tutuklama kararı çıkan Ceylan, mahkemeye başvurdu. İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nde 18 yıldır şoför olarak çalışan 42 yaşında ve iki çocuk babası Yüksel Ceylan, beş yıl önce cüzdanını ve içindeki nüfus kâğıdını kaybetti. Karakola başvuran ancak gazeteye ilân vermeyen Yüksel Ceylan’a iki ay önce savcılıktan bir ihbarname geldi. İhbarnamede Yüksel Ceylan’ın adına Çorum’da turizm, gıda, hayvancılık ve inşaat dallarında beş adet şirket kurulduğu ve bu şirketlerin 2004 yılında kestiği 56 bin YTL’lik çekin karşılıksız çıktığı belirtiliyordu.

/ KONYA

16.02.2007


 

Kuvayi Milliye Derneğine suç duyurusu

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nce, Kuvayi Milliye Derneği yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmek üzere Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen suç duyurusu dilekçesinde, Kuvayi Milliye Derneği yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerinin, “şiddeti özendirmek, meskûn mahalde silâh bulundurmak ve göstermek, Dernekler Kanunu’na muhalefet, halkın bir kısmını diğer kısmına karşı silâhlandırarak öldürmeye, halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarını işlediği öne sürülüyor. Dilekçede, derneğin ilgilileri hakkında bu suçlardan soruşturma yürütülerek dâvâ açılması isteniyor.

/ İSTANBUL

16.02.2007


 

Seri katil zanlılarına müebbet hapis talebi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ramazan Bayramı’nda çeşitli illerde 7 kişiyi öldürdükleri iddia edilen seri cinayet sanıkları Yiğit Bekçe ve Mehmet Karahasan hakkında, Gölbaşı’nda 2 kişinin öldürüldüğü cinayet ile ilgili 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle dava açtı.

Başsavcılık, Gölbaşı Cumhuriyet Savcılığı’nın, sanıklar Bekçe ve Karahasan’ın, “kasten adam öldürme”, “nitelikli yağma”, “uyuşturucu bulundurmak” ve “ruhsatsız silah taşımak” suçlarından cezalandırılmaları istemiyle gönderdiği fezleke uyarınca yaptığı soruşturmayı tamamlayarak, iddianame hazırladı. İddianame, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Bekçe ve Karahasan hakkında, “kasten adam öldürme” suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 82/1. maddesinin (h) fıkrası gereği, 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile “gece vakti birden fazla kişiyle silâhlı yağma” suçundan TCK’nın 149/1. maddesi uyarınca 2’şer kez 10’ar yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası talep edildi.

/ ANKARA

16.02.2007


 

Talep düştü, üretim azaldı

İmalat sanayinde kapasite kullanımı, ocak ayında yüzde 78.5 oldu. İç pazarda talep yetersizliği, işyerlerinin tam kapasite ile çalışmamasının en önemli sebebi olarak gösterildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), imalat sanayinde eğilimler anketi Ocak ayı sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 2006 yılı Ocak ayında yüzde 75,4 olan üretim değeri ağırlıklı kapasite kullanımı, bu yılın aynı döneminde 3,1 puan artarak yüzde 78,5 seviyesine çıktı. Söz konusu ayda imalat sanayinde kapasite kullanım oranı devlet sektöründe yüzde 83,1, özel sektörde ise yüzde 77,7 oldu. Geçen yılın aynı döneminde kapasite kullanım oranları kamuda yüzde 82,8, özel sektörde yüzde 74,2 olarak belirlenmişti.

İmalat Sanayinde ‘’üretim değeri’’ ağırlıklı kapasite kullanımında Ocak ayında en yüksek kullanım oranı, yüzde 87,4 ile radyo, TV haberleşme cihazları imalatında görüldü. 2007 ocak ayında iç pazarda talep yetersizliği, işyerlerinin tam kapasite ile çalışmamasının en önemli nedeni olarak gösterildi. Ham madde yetersizliği, mali imkansızlıklar, işçilerle ilgili meseleler ve enerji yetersizliği diğer nedenler olarak sıralandı. İç pazarda talep yetersizliği yüzde 46,2 ve dış pazarda talep yetersizliği yüzde 19,3 oranında etkili oldu.

/ ANKARA

16.02.2007


 

Kalp krizi, gençleri de tehdit ediyor

Türkiye’de her iki ölümden birinin sebebi olan kalp krizi, genç insanları da tehdit ediyor. Hem sevginin, sevincin hem hüznün ve üzüntünün sembolü olan kalp bu tanımlara uygun bir özellik taşıyor.

Bu hassas organımızdaki bozukluklar en önemli ölüm sebeplerini oluşturuyor. İstatistiklere göre, yılda 200 bin vatandaşımız kalp-damar rahatsızlıklarına bağlı olarak hayatını kaybediyor. Dünyada her gün 50 bin kişi kalpten ölüyor. Yılda ölenlerin sayısı 17 milyonu aşıyor. Bunların yarısını kadınlar oluşturuyor.

Uzmanlara göre, dünyada ve ülkemizde 1 numaralı ölüm sebebi olan kalp krizinin uyarıcı işaretlerinin iyi bilinmesi gerekiyor. Yanlış beslenme alışkanlıkları, aşırı stres, hareketsizlik, aşırı fiziksel yorgunluk genç yaşlarda kalp krizine dâvetiye çıkarıyor. Göğüste sıkıştırıcı veya baskı tarzında ağrı, dolgunluk hissi kalp krizinin en sık görülen belirtileri arasında yer alıyor. Göğüs ağrısının omuza, kollara, sırta, çeneye ve mideye yayılabildiğine dikkat çeken uzmanlar, sersemlik hissi, terleme, bulantı-kusma, nefes darlığı çarpıntı, soğuk terleme veya baş dönmesinin de göğüs ağrısına eşlik edebileceğini belirtiyor. Uzmanlar, kalp krizi belirtileri söz konusu olduğunda muhakkak tıbbi yardım istenmesi gerektiğini hatırlatıyor.

/ KONYA

16.02.2007


 

Simav’da afişli sayım çağrısı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun yürüttüğü yerinden nüfus sayımı çalışmaları Kütahya’nın Simav ilçesinde de başlatıldı.

Simav Belediye Başkanı Dr. Rıza Özdemir, bu sayımın Simav’ın geleceği açısından büyük önem taşıdığını vurgularken, ilçede asılan “Artsın istiyorsan payım, çare Simav’da sayım” gibi afişler dikkat çekti.

Türkiye genelinde sürdürülen nüfus sayımı Simav’da da başlatıldı. Konuyla ilgili sorularımızı cevaplayan Simav Belediye Başkanı Dr. Rıza Özdemir, “Geleceğimiz bu sayıma endekslenmiştir. Devletten aldığımız pay buna göre değerlendirilecektir. Bu nedenle Simav’ın çıkarlarını korumak maksadıyla, başta nüfus sayım memurları olmak üzere herkesi yakından takip ediyoruz” dedi.

İlçenin ana arterlerine asılan konuyla ilgili afişler de dikkat çekti. Afişlerde “Artsın istiyorsan payım, çare Simav’da sayım”, “Simav’da işini, aşını görüyor ve ikamet ediyorsan mutlaka nüfus sayımına Simav’da yazılalım” gibi ifadeler yeralıyor.

Süleyman BAYŞU / SİMAV

16.02.2007


 

İnternetten kabir ziyareti

Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesi Yenipazar beldesindeki kabristanlar, internet aracılığıyla görüntüleniyor. Siteye girenler, cami imamının ses kaydı sayesinde yakınları için duâ da okutturabiliyor.

Yenipazar Belediyesi, belde kabristanlığında bulunan mezarların resimlerinin tamamını internet ortamına aktardı. www.yozgat-yenipazar.bel.tr adresinden siteye girenler, Yenipazar kabristanlığındaki yakınlarının mezarını, ismini yazarak görüntülüyor ve bilgilerine ulaşıyor. İsteyenler, Kur’ân ve duâ okutturabiliyor.

Belediye Başkanı Fatih Rüştü Aydınöz, belde dışında oturanların, kabristanlıkta bulunan yakınlarının mezarlarını görebilmelerine yardımcı olabilmek amacıyla teknolojiyi kullandıklarını kaydetti.

/ BOĞAZLIYAN

16.02.2007


 

MÜSİAD’dan yarışma: ‘BİLTRONİK’

Türkiye’nin topyekûn olarak bilgi çağının gereklerine ayak uydurması gerektiğine inanan MÜSİAD, gençleri ödüllendirerek parlak beyinleri ortaya çıkarmayı hedefliyor.

MÜSİAD Çerçeve Dergisi’nin yeni sayısı ile “Bilgi Teknolojileri Proje Yarışması’nın” tanıtımını dün MÜSİAD Genel Merkezinde basın toplantısı ile gerçekleştirdi. Türkiye’nin topyekûn olarak bilgi çağının gereklerine ayak uydurması gerektiğine inanan MÜSİAD, gençleri ödüllendirerek parlak beyinleri ortaya çıkarmayı hedefliyor. Bu proje ile Sivil Toplum Kuruluşları’na (STK) öncelik eden MÜSİAD, projede dereceye giren yarışmacılara malî destekte de bulunacak. Türkiye’nin en kapsamlı Bilgi Teknolojileri yarışması olan ‘BİLTRONİK’ için son başvuru tarihi olarak 18 Mayıs 2007 Cuma olarak belirlendi. MÜSİAD, ‘BİLTRONİK’ ile bilgi teknolojilerinde marka olma ve markalaşmanın sağlanması hedefleniyor. Yarışma ile ilgili bütün detaylara www.biltronik.org adresinden ulaşılabilecek.

Yeni Asya / İSTANBUL

16.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004