Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Lahika

ÂYET-İ KERİME MEÂLİ

Bir rüzgâr ki, kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi insanları koparıyordu.

Kamer Sûresi: 20

13.03.2007


HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ

İyilik yapmak sûretiyle fakirlerin yanında bir yatırımınız bulunsun. Çünkü Kıyamet günü zenginlik sırası onlarındır.

Câmiü's Sağîr, c: 1, no: 60

13.03.2007


Medeniyet-i hâzıra, beşeri fakir ve tembel eyledi

İkinci nükte: Bu medeniyet-i hâzıranın harikaları, beşere birer nimet-i Rabbaniye olmasından, hakikî bir şükür ve menfaat-i beşerde istimali iktiza ettiği halde, şimdi görüyoruz ki, ehemmiyetli bir kısım insanı tembelliğe ve sefahete ve sa’yi ve çalışmayı bırakıp istirahat içinde hevesatı dinlemek meylini verdiği için, sa’yin şevkini kırıyor. Ve kanaatsizlik ve iktisatsızlık yoluyla sefahete, israfa, zulme, harama sevk ediyor.

Meselâ, Risâle-i Nur’daki Nur Anahtarının dediği gibi, radyo büyük bir nimet iken, maslahat-ı beşeriyeye sarf edilmekle bir mânevî şükür iktiza ettiği halde, beşte dördü hevesata, lüzumsuz, mâlâyâni şeylere sarf edildiğinden, tembelliğe, radyo dinlemekle heveslenmeye sevk edip sa’yin şevkini kırıyor. Vazife-i hakikiyesini bırakıyor.

Hattâ çok menfaatli olan bir kısım harika vesait, sa’y ve amel ve hakikî maslahat-ı ihtiyac-ı beşeriyeye istimali lâzım gelirken, ben kendim gördüm, ondan bir ikisi zarurî ihtiyâcâta sarf edilmeye mukabil, ondan sekizi keyif, hevesat, tenezzüh, tembelliğe mecbur ediyor. Bu iki cüz’î misale binler misaller var.

Elhasıl: Medeniyet-i garbiye-i hâzıra, semavî dinleri tam dinlemediği için, beşeri hem fakir edip ihtiyacatı ziyadeleştirmiş. İktisat ve kanaat esasını bozup israf ve hırs ve tamahı ziyadeleştirmeye, zulüm ve harama yol açmış.

Hem beşeri vesait-i sefahete teşvik etmekle, o biçare muhtaç beşeri tam tembelliğe atmış, sa’y ve amelin şevkini kırıyor. Hevesata, sefahete sevk edip ömrünü faydasız zayi ediyor.

Hem o muhtaç ve tembelleşmiş beşeri, hasta etmiş. Su-i istimal ve israfatla yüz nev’î hastalığın sirayetine, intişarına vesile olmuş.

Hem üç şiddetli ihtiyaç ve meyl-i sefahet ve ölümü her vakit hatıra getiren kesretli hastalıklar ve dinsizlik cereyanlarının o medeniyetin içlerine yayılmasıyla intibaha gelip uyanmış beşerin gözü önünde ölümü idam-ı ebedî suretinde gösterip her vakit beşeri tehdit ediyor, bir nev’î cehennem azâbı veriyor.

İşte bu dehşetli musibet-i beşeriyeye karşı Kur’ân-ı Hakîmin dört yüz milyon talebesinin intibahıyla ve içinde semavî, kudsî kanun-u esasîleriyle bin üç yüz sene evvel gösterdiği gibi, yine bu dört yüz milyonun kendi kudsî esasî kanunlarıyla beşerin bu üç dehşetli yarasını tedavi etmesini; ve eğer yakında kıyamet kopmazsa, beşerin hem saadet-i hayat-ı dünyeviyesini, hem saadet-i hayat-ı uhreviyesini kazandıracağını; ve ölümü, idam-ı ebedîden çıkarıp âlem-i nura bir terhis tezkeresi göstermesini; ve ondan çıkan medeniyetin mehasini, seyyiatına tam galebe edeceğini; ve şimdiye kadar olduğu gibi dinin bir kısmını, medeniyetin bir kısmını kazanmak için rüşvet vermek değil, belki medeniyeti ona, o semavî kanunlara bir hizmetkâr, bir yardımcı edeceğini, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın işârât ve rumuzundan anlaşıldığı gibi, rahmet-i İlâhiyeden şimdiki uyanmış beşer bekliyor, yalvarıyor, arıyor.

Emirdağ Lâhikası, s. 334-335

Lügatçe:

medeniyet-i hâzıra: Şimdiki medeniyet.

menfaat-i beşer: İnsanın faydasına olan.

sefahet: Gayrimeşrû zevk ve eğlenceler.

sa’y: Çalışma, gayret.

maslahat-ı beşeriye: İnsanın faydasına olan şeyler.

maslahat-ı ihtiyac-ı beşeriye: İnsanın ihtiyaçlarına faydalı olan şey.

medeniyet-i garbiye-i hâzıra: Şimdiki batı medeniyeti.

tamah: Açgözlülük, hırs.

vesait-i sefahet: Sefahet vasıtaları.

mehâsin: İyilikler, sevaplar.

seyyiât: Kötülükler, günahlar.

13.03.2007


Denizsen, coşacaksın…

Denizleri tefekkür etmek, üzerinde bir çok esmâ taşıdığından mıdır bilmem, her seferinde farklı âlemlere ve düşüncelere götürür beni. Hafifliğe karşı vakur olmayı, sığlığa karşı derin düşüncelerle dolmayı, umursamazlığa karşı ciddiyeti, tereddüde karşı emin olmayı ve emince yaşamayı öğretir deniz…

Haksızlığa karşı susmamayı ifade eder, hırçın dalgalar vururken kıyılara. Şecaatle hoşgörüyü birleştirir, sunar insana, mavi tebessümüyle. Denizin dilinden anlayanlar bilir; mavi ötelerdir…

Deniz ve sakinlik.. Birbirinden ayrı düşündüğüm iki kavram. Denizi coşarken görmek, onu asıl haliyle seyretmek ve mesajına ‘Ya Celâl!’ diyerek ortak olmak. Ben susmayı yakıştıramam denize. Dalgaların sakince kıyılara vurmasına tahammül edemem. Bir nehir, bir şelâle gümbürtüye verirken ortalığı, hoşgörü gösteremem denizin susmasına… Denizsen, coşacaksın…

Kur’ân bir deniz… Bir Okyanus o. Rabbimizin biz kullarına verdiği değeri gösteren şaheser. Mesajların en yücesini taşır mukaddes kitabımız.

Kuvvetini geçici dünyadan alan fikir sahipleri, ağzından zehir saçarak konuşurken, susmak… Hiçbir temeli, dayanağı olmayan fikirlerin cesaretle söylenilmesi, baş tâcı edilmesi… Madde kadar basit ve süflî düşüncelerin gırtlak patlatılırcasına dile getirilmesi, insanların önüne alternatifsiz konulması, sunulması… Ehemmiyeti itibariyle burun kıvrılıp geçilecek bir konunun günlerce gündem yapılması… Tahammül edilecek durumlar mı bunlar?

Öte yandan dağlar kadar sağlam ve denizler kadar engin fikirler, hiç sessizce dile getirilir mi? İnsan bâkî dâvâları savunurken sessizleşir, çekinir mi hiç? Suç işlemiş edasıyla yüzler gergin ve güvensiz olabilir mi?…

Dağlar var arkanda, denizler senin yanında! Susma, konuş! Denizsen, coşacaksın ve denizsen konuşacaksın…

Kur’ân denizinden damlalar getiren Seyda’yı bilip de susmak, bilip de konuşmamak… Seyda’ya gönül verip de coşmamak, bir ömür boyu iman hizmetinde koşmamak, mümkün mü?

Denizsen coşacaksın, denizsen konuşacaksın ve sen denizsen bir ömür koşacaksın…

[email protected]

Zübeyir ERGENEKON

13.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004