Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Sosyal dokuda tahribat var

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, “Biz, geçmişimizde, kültürümüzde birbirimizin hukukuna saygı gösteren insanlarız. Böyle bir medeniyetten geliyoruz. Dâvâ ve ihtilâf sayılarının artması, sosyal dokumuzda tahribatın olduğunu gösteriyor” dedi.

Çiçek, Niğde Valisi Gündüz Beder’i ziyaretinde, gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, Niğde Adliyesi binasının ihtiyaca cevap veremez hale geldiğini, bu nedenle yeni bir bina için çalışma yapılıp yapılmadığını sorması üzerine Bakan Çiçek, sürekli yeni adliye binaları yaptıklarını, ancak önemli olanın dava sayısının azaltılması olduğunu belirtti. Dava sayısının artması nedeniyle sürekli yeni binalar yapılmasına rağmen adliye binalarının ihtiyaca cevap veremez hale geldiğini ifade eden Çiçek, şöyle konuştu:

‘’İnsanlarımız mümkün olduğu kadar az suç işlemeli. Yeni adliye binaları yapıyoruz ama bir bina tamamlanmadan yenisine ihtiyaç duyuluyor. Ülkede, dava sayısının ve ihtilâfların artması çok hayra alâmet değil. Biz, geçmişimizde, kültürümüzde birbirimizin hukukuna saygı gösteren insanlarız. Böyle bir medeniyetten geliyoruz. Dâvâ ve ihtilâf sayılarının artması, sosyal dokumuzda tahribatın olduğunu gösteriyor. Arzu edilir ki bir yerde hiç adliye olmasın. Keşke, bütün dünyaya desek ki (Bizim şu beldemizde köyümüzde hiçbir dâvâ ve ihtilâf yoktur. İnsanlar sorunlarını dostça kardeşçe oturup aralarında çözerler. Mahkemeye, adliyeye, hakime, savcıya ihtiyaçları olmaz).’’

Dâvâ sayısının artmasının toplumda bir takım sıkıntıları beraberinde getirdiğini belirten Çiçek, ‘’Hedeflememiz gereken, dâvâ sayısının azaltılmasıdır. Halbuki bizde mantar biter gibi dâvâ sayısı artıyor’’ dedi.

Ankara Adliyesi yapıldığında insanların (Böyle hangar gibi binaya ne ihtiyaç var, bu bina dolar mı?) diye eleştiri yaptıklarını, şimdi ise adliye binasının ihtiyaca cevap veremez hale geldiğini anlatan Çiçek, Sincan’da yeni bir adliye binası yapıldığını, hala ihtiyacın giderilmediğini ve yeni bir binaya daha ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

/ NİĞDE

17.03.2007


 

Ya tamam, ya devam

The Economist dergisi, bu haftaki kapak konusunu, 50’nci yaşını kutlayan AB’ye ayırdı. Güney Kıbrıs’a limanlarını açmaması sebebiyle Türkiye’yle sekiz başlıkta müzakerelerin dondurulduğunu hatırlatan dergi, Hırvatistan’ın da birliğe katılmasının ardından Türkiye’nin önünde iki tercih kalacağını yazdı. Dergiye göre ‘’Türkiye ya reformlara kaldığı yerden devam edecek, müzakereleri gelecek 10 yıl içinde tam üyelik hedefiyle rotasına yerleştirecek ya da yolunu Avrupa’dan tamamen başka yöne çevirecek.’’

İngiltere’de yayımlanan haftalık siyaset ve ekonomi dergisi The Economist, “Avrupa ile en büyük ve önemli komşusu Türkiye arasındaki ilişkilerin bozulmasının sonucunun bir felaket olacağını” yazdı.

Gazetenin, AB’nin kuruluşunun 50. yıl dönümü nedeniyle hazırladığı geniş analizinde Türkiye-AB ilişkileri de değerlendirildi. Analizde, “Türkiye’nin Avrupa kulübüne ilk adaylık başvurusu yapan ülkeler arasında bulunduğu” hatırlatılarak, “Ankara’nın 1963 yılında üyeliğe uygun bulunduğu, ancak 1990’larda doğu Avrupalıların Türkiye’yi geçerek, Birliğe üye olmayı başardıkları” belirtildi.

“AB’nin bu gecikmeye gerekçe olarak Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmesinin beklendiğini gösterdiği” ifade edilen yazıda, “AK Parti iktidarının göreve gelmesinden bu yana geçmişteki laik iktidarlardan daha büyük bir reformcu olduğunu ortaya koyduğu ve pek çok reformun gerçekleştirildiği” kaydedildi.

“Ancak buna rağmen AB-Türkiye ilişkilerinde maalesef pek çok şeyin yokuş aşağı gitmekte olduğu” belirtilen yazıda, “buna neden olan unsurların başında reformlardaki yavaşlamanın geldiği” görüşü savunuldu. “Kıbrıs Rum tarafı ile liman ve havaalanlarının kullanımı konusundaki tartışmalara” da işaret edilen yazıda, “sonuçta müzakere sürecinde 8 başlığın dondurulmasının söz konusu olduğu, ancak AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in sürece dair karamsarlık içinde olmadığı, pek yakında yeni bir başlıkta müzakerelere başlanacağını söylediği” belirtildi.

AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn’nin yaşanan olumsuzlukları bir tren kazası olarak görmediğini aktaran The Economist, ilişkilerde kopma olması halinde Türkiye’nin AB rotasını tamamen değiştireceği bunun ise Avrupa’nın bir Hristiyan klübu olduğu yönündeki iddiaları güçlendireceğini vurguluyor. Türkiye’nin 10 yıl içinde müzakereleri bitirebilme gibi bir seçenekle de karşı karşıya olduğununu yazan Economist, ancak mevcut ilişkilerin olumlu bir seyirde olmadığına, üyelik sürecinde olumsuz bir sonucun Kıbrıs çözümsüzlüğünü pekiştireceğini, AB içindeki Müslüman nufusu da yabancılaştıracağına dikkat çekiyor.

“Türkiye’nin bazı üye ülkelerce ortaya konulan imtiyazlı ortaklık ve benzeri önerileri şiddetle reddettiğini de” yazan Economist, “AB’yi Birlik ile en büyük ve önemli komşusu arasındaki ilişkilerin bozulmasının sonucunun felaket olacağı” konusunda uyardı.

/ LONDRA

17.03.2007


 

Sağda birliğin adresi DYP

Başkent Araştırma Grubu tarafından 27 ilde toplam 4 bin 980 kişi ile yüzyüze yapılan “Türkiye Seçmen Eğilimleri Araştırması”na göre, iktidara alternatif olabilecek şekilde merkez sağda birliğin DYP çatısı altında olabilir.

Başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere, Bursa, Edirne, Sakarya, Kayseri, Konya, Sivas, Manisa, Denizli, Aydın, Adana, Antalya, Mersin, Samsun, Trabzon, Tokat, Ağrı, Erzurum, Kars, Elazığ, Malatya, Van, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep de 3-14 Mart tarihleri arasında yapılan araştırma da, “İktidara alternatif olabilecek şekilde merkez sağda birlik hangi siyasî parti çatısı altında olmalıdır?” şeklinde yöneltilen soruya, katılımcıların yüzde 45.1’i DYP, yüzde 17.4’ü DP gibi ortak bir parti belirlenmeli, yüzde 14.2’ü ise ANAP karşılığını verdi. Araştırmada, “Merkez sağda birlik sağlandığı takdirde yeni oluşumun genel başkanı kim olmalıdır?” şeklindeki soruya ise katılanların yüzde 32.1’i Mehmet Ağar, yüzde 12.7’si Erkan Mumcu, yüzde 10.4’si Tansu Çiller, yüzde 14.1’i ise Mesut Yılmaz cevabını verdi.

Aynı araştırmaya göre, milliyetçi söylemler bu söylemleri benimseyen siyasi partilerin oy oranlarını artıracak bir etken olabilir mi şeklinde yöneltilen soruya ise, ankete katılanların, yüzde 58.4’ü “hayır”, yüzde 24.7’si “evet” derken, yüzde 16.9’u fikri olmadığını söyledi.

Araştırmaya göre, solda birliğinde CHP çatısı altında, Mustafa Sarıgül’ün liderliğinde olabileceği sonucu çıktı. Araştırmaya göre, bugün seçim olsa barajı AKP, DYP ve CHP aşabiliyor.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

17.03.2007


 

Filistinli tutuklu vekiller için Meclis devrede

Tutuklu bulunan Filistin Meclis Başkanı Aziz Dwaik’in eşi Nahila Al-Dwaik, “Çok sayıda milletvekili İsrail hapishanesinde. Sizin güçlü ve seri bir şekilde ağırlığınızı koymanızı istiyoruz” diyerek, TBMM Başkanı Bülent Arınç’tan yardım istedi. Arınç’ı ziyaret eden Nahila Al-Dwaik, halen İsrail hapishanesinde tutuklu bulunan eşi ve diğer milletvekillerinin durumunu anlattı.

Tutuklu bulunan Filistin Meclis Başkanı Aziz Dwaik’in eşi Nahila Al-Dwaik, TBMM Başkanı Bülent Arınç’a, ‘’Çok sayıda milletvekili İsrail hapishanesinde. Sizin güçlü ve seri bir şekilde ağırlığınızı koymanızı istiyoruz’’ diyerek, yardım istedi.

Arınç, tutuklu bulunan Filistin Meclis Başkanı Aziz Dwaik’in eşi Nahila Al-Dwaik, Filistin Halk Meclisi Lideri Ahmad Saadat’ın eşi Abla Saadat, milletvekili Nasır Abdeljawad’ın eşi Aishah Ahmad Abdeljawad ve oğlu Üseyd Abdeljawad ile Filistin Büyükelçiliği Müsteşarı İbrahim Temim’i kabul etti. Filistin Meclis Başkanı Aziz Dwaik’in eşi Nahila Al-Dwaik, halen İsrail hapishanesinde tutuklu bulunan eşi ve diğer milletvekillerinin durumunu anlattı. Dwaik, mahkum edilen çok sayıda milletvekilinin İsrail hapishanesinde

olduğunu ifade ederek, ‘’Sizin güçlü ve seri bir şekilde ağırlığınızı koymanızı istiyoruz. İsrail’in elinde yaklaşık 13 bin esir var. Filistin’e en büyük desteği siz veriyorsunuz, desteklerinizden dolayı teşekkür ediyoruz’’ diye konuştu. Filistin Halk Meclisi Lideri Ahmad Saadat’ın eşi Abla Saadat da sadece milletvekillerinin, bakanların değil, bütün esirlerin serbest bırakılması için mücadele verdiklerini anlattı. Saadat, ‘’10 yılla 30 yıl arasında içeride kalacak olan mahkumlar var. Bazılarından haber alınamıyor. 8-10 yaş arasında 330 çocuk esir var. Tümünün kurtulmasını istiyoruz’’ dedi.

ARINÇ: GİRİŞİMLERDE BULUNDUM

TBMM Başkanı Bülent Arınç ise iki ülke arasında tarihten gelen büyük bir dostluk olduğuna işaret ederek, bu ilişkilerin en sıcak şekilde devam etmesini istedi. Arınç, Türk milletinin, Filistinli kardeşlerinin acılarını kendi yüreğinde hissettiğini dile getirdi.

Tutuklu bulunan Meclis Başkanı ve milletvekillerinin serbest bırakılmaları için çeşitli girişimlerde bulunduğunu anlatan Bülent Arınç, şöyle konuştu: ‘’İslâm Konferansı Örgütü Parlamentolar Birliğinin dönem başkanı olduğum için, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Linden’e geçtiğimiz Temmuz ayında bir mektup gönderdim. Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı Başkanı’na da aynı şekilde bir mektup göndererek bu konuda duyduğumuz üzüntüyü bildirdim. Kendilerinden tutukluların derhal serbest bırakılmaları konusunda girişimde bulunmalarını istedim. Bu girişimimize Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı destek verdi. Hem gönderdiğimiz mektuplarda hem de konuşmalarımızda Filistin Meclis Başkanı Dwaik ve arkadaşlarının derhal serbest bırakılmaları gerektiğini ifade ettik.

İsrail Meclis Başkanı ve Lübnan Meclis Başkanı’na da mektup yazdık. Hem Lübnan’daki olaylar hem de Filistin’de meydana gelen olaylar sebebiyle üzüntülerimizi bildirdik. Biz Filistin’deki olayları gün be gün takip ediyoruz.’’

TBMM Başkanı Arınç, bu tutuklamaların kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, girişimlerini sürdüreceklerini kaydetti. Muhtaç durumdaki Filistinli çocuklar için Filistin Dostluk Grubu’nun kampanya başlattığını hatırlatan Arınç, ‘’Türkiye’deki kardeşleri onları unutmadılar’’ dedi.

/ ANKARA

17.03.2007


 

‘Ah’larımızı duyan yok

İHH İnsanî Yardım Vakfı’nın davetlisi olarak Türkiye’de bulunan Filistinli tutsak milletvekillerinin eşleri vakfın gönüllüleri ve basın mensuplarıyla biraraya geldi.

“Tutsak Vekiller İmza Kampanyası” kapsamında Türkiye’ye gelen milletvekili eşleri Abla Saadet, Nahide Duveyk ve Ayşe Abdülmecit, Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında yaşadıkları sorunları bir kez daha hatırlattı. Filistinli kadınlar olarak, eşleriyle, çocuklarıyla işgale karşıdirendiklerini ifade eden Filistin Halk Cephesi’nden Ahmet Saadet’in eşi Abla Saadet, “Ama Filistin çocuklarının, annelerin ahlarını duyan yok. Nerdesiniz Ey İslâm âlemi?” diye seslendi. Filistin Parlamento Başkanı Aziz Salim Duveyk’in eşi Nahide Duveyk ise, “Filistin halkı, şu anda birçok üyesi hapiste olan hükümeti doğru ve iyi bulduğu için başa getirmiştir. Ama ilk demokratik tecrübelerinde Filistinliler büyük bir cezaya çarptılar” dedi. Milletvekili Nasır Abdülcemat’ın eşi Ayşe Abdülcevad da, “Bizim çocuklarımız oyun bilmezler, tek bildikleri oyun işgalcilere attıkları taş oyunu. Bu da ülkelerini korumak için” şeklinde konuştu. Oğlu Usayd Abdülcevad ise, “Âlemdeki çocuklar nasıl yaşıyorlarsa bizler de öyle yaşamak istiyoruz” diye konuştu.

Ayşe KOLUKISA - Müyesser AKÇİÇ / İSTANBUL

17.03.2007


 

Bakan Pepe: Mahkeme kararlarına uyarız

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Acarİstanbul’la ilgili mahkeme ve belediye kararının son derece açık olduğunu ifade ederek, “Bizim, Bakanlık olarak, herhangi bir kişiye veya kuruma baskımız söz konusu değil. Yapılan işlem son derece açıktır” dedi.

Swissotel’deki ‘’Hava Kalitesi İzleme Ağı Projesi’’ tanıtım toplantısına katılan Bakan Pepe, çıkışta gazetecilerin sorularını cevapladı.

Beykoz Belediyesinin Acarİstanbul ile ilgili kararında ‘’encümen üyelerine siyasi baskı yapıldığı’’ yönündeki iddialara ilişkin bir soru üzerine, Osman Pepe, herkesin bu konuda fikrini söyleyebileceğini kaydetti.

İstanbul İdare Mahkemesinin konuyla ilgili kararı bulunduğunu, Danıştay’ın bu kararı onadığını ve ardından da Beykoz Belediye Encümeni’nin bu çerçevede karar aldığını kaydeden Pepe, ‘’Acarİstanbul’la ilgili karar son derece açık bir karardır. Türkiye’de mahkeme kararlarına herkes uymak zorundadır’’ diye konuştu.

/ İSTANBUL

17.03.2007


 

Andıça uluslar arası tepki

Ulusal basın meslek kuruluşlarından sonra Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) de, Genelkurmay’ın gazetecileri sınıflandıran andıçını kınadı. EFJ, “Bütün basın kuruluşlarına eşit davranılmalı”; RSF, “Gazeteciler kara listelerle etkisizleştirilmemeli” dedi.

Ulusal basın örgütlerinden sonra uluslararası basın özgürlüğü kuruluşları da, Genelkurmay Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü’nce hazırlanan “Akredite Basın ve Yayın Organları Yeniden Değerlendirmesi” konulu Andıç’a tepki gösterdi. BİA Haber Merkezi’den Erol Önderoğlu’nun haberine göre Türkiye’deki akreditasyon sistemini eleştiren Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Genelkurmay Başkanlığı’ndan akreditasyon uygulamasına son vermesini isteyerek, “bütün basın kuruluşlarına eşit davranması” çağrısında bulundu.

Hem Genelkurmay Başkanlığı hem de Başbakanlık Basın Merkezi’nce yayımlandığı ifade edilen raporlara değinen uluslararası basın özgürlüğü örgütü Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) de, “Dile getirilen bu şikâyetlerle, söz konusu akreditasyon sistemi ve pratiğinin değiştirileceğini umuyoruz” diye görüş bildirdi.

EFJ: GAZETECİLERE BİLGİ

ENGELİ AHLÂKÎ DEĞİL

Genelkurmayı bu tarz sınıflandırmaları terk etmeye çağıran EFJ Genel Sekreteri Arne König, “Bilgiye ulaşılmasına izin verilmemesi ahlaki olmadığı gibi basın özgürlüğüne de bir darbedir” dedi. EFJ, kara listeye alınan gazetecilerin güvenliğinin ve Genelkurmay’ın bu gazetecilere gelecekteki davranışlarının nasıl olacağının endişe uyandırdığını kaydetti. Genelkurmayın tercih sisteminin sadece bağımsız medyanın askerî etkinlikleri izlemeleri konusunda endişe uyandırmadığını belirten König, kara listelerdeki gazetecilerin güvenliğinin ve askerlerce onlara nasıl davranılması gerektiğine ilişkin tespitlerin de endişe verici olduğunu bildirdi.

RSF: DEMOKRATİK İLKELERE TERS

Daha önce Genelkurmay ve Başbakanlık Andıçlarına tepki gösteren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden (TGC) Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne (ÇGD), Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan (TGS) Basın Konseyi’nin açıklamalarına destek veren RSF, “kara listelerinin ve en temel ihtiyaçları olan haberden mahrum bırakarak gazetecileri etkisizleştirmelerinin önünü açan” bu tür yöntemlere başvurulmasını kınadı. Uygulamayı demokratik ilkelere ters bulan RSF, “Türkiye’de akreditasyon sistemi daima problemli oldu” şeklinde Türkiye’deki basın meslek örgütlerinin dile getirdikleri ortak tespite de açıklamasında yer verdi.

/ PARİS

17.03.2007


 

AKP’den Baykal'a "bunalım" teşhisi

AKP, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde sık sık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan CHP lideri Deniz Baykal’a ‘bunalım’ teşhisi koydu.

KP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Ergün, “Baykal’ın davranışları Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle bunalım içinde olduğunu gösteriyor. Bunalıma girmiş. Sayın Baykal ancak bunalımdan çıktıktan sonra oturup konuşuruz” dedi. Baykal’ın uzlaşma peşinde olmadığını belirten Ergün, “50 tane şartla masaya oturulmaz, önyargısız gelirse konuşuruz” diye konuştu.

AKP’nin son ‘Köşk’ anketini de değerlendiren Ergün, ‘eşinin başı örtülü, başı açık’ diye bir kriterlerinin olmadığını söyledi. Ergün, “Ankette bu isimlerin yer alması, mutlaka bu isimlerden birinin olacağı anlamına gelmez” dedi.

/ ANKAR

17.03.2007


 

Royal: AB’nin Türkiye’yi reddetmesi hata olur

Fransız sosyalistlerinin devlet başkanı adayı Segolene Royal, AB’nin Türkiye’yi reddetmesinin hata olacağını söyledi.

“France 2” TV’sinde konuşan Royal, “Türkiye’nin bugün üyelik şartlarını yerine getirmediğini ve genişleme sürecine, Avrupa (mekanizmasının) daha iyi çalışması için mola verilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. Türkiye’nin sırf “Türkiye olduğu için” reddedilmesinin yanlış olacağını belirten başkan adayı, “Çok daha fazla ülkeyi Avrupa’nın hümanist değerlerine bağlamalıyız. Hatırlatırım ki, Türkiye büyük laik bir ülke” dedi.

Royal, “Ülkelerin, ayrıcalıklı ortaklıklar çerçevesinde de olsa bu değerlere bağlanmasını arzu ederiz” diye konuştu.

/ PARİS

17.03.2007


 

Aydın: Anketten haberim yoktu

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı konusunda düzenlediği anketten gazeteler aracılığıyla haberdar olduğunu, anketin hangi düşünceyle yapıldığını bilmediği söyledi.

İzmir’in Menderes ilçesine bağlı Özdere beldesinde düzenlenen İl Müftüleri Toplantısı’na katılan Devlet Bakanı Aydın, 81 ilden müftülerin bir araya geldiği, basına kapalı yapılan toplantının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanlığına ilişkin olarak AKP’nin teşkilâta yaptığı anketle ilgili sorular yöneltilmesi üzerine Aydın, bu konuda hükümet olarak yorum yapmama yönünde karar aldıklarını, bu karara riayet ettiğini, aday belli oluncaya kadar süreçle ilgili değerlendirme yapamayacağını kaydetti. Bakan Aydın, ‘’söz konusu anketten bugün kendisinin de gazeteler yoluyla haberdar olduğunu, teşkilattakilerin neden böyle bir teşebbüste bulunduğunu, anketin hangi düşünceyle yapıldığını, böyle bir sonuç alınması amacıyla mı yapıldığını bilmediğini’’ söyledi. Ankara’ya dönünce ilgililerle görüşeceğini, konuyu tam olarak bilmeden yorum yapmanın doğru olmadığını söyleyen Devlet Bakanı Aydın, konunun üzerinde çok fazla durulmaması gerektiğini belirtti.

/ İZMİR

17.03.2007


 

Ağar: Türkiye'nin gücü Ortadoğu’nun istikrarın teminatı

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ‘’Türkiye’nin gücü, Orta Doğu’nun istikrarının teminatı demektir’’ demektir.

Ağar, CNN Türk televizyonunda katıldığı programda soruları cevapladı. Ağar, AKP’nin yaptığı anketlerin sonuçlarına ilişkin bir soru üzerine, ‘’Bunu vakit geçirme, kamuoyunu oyalama olarak düşünüyorum’’ dedi.

Bunun genel uzlaşma arayışını gerektiren bir şey olduğunu ifade eden Ağar, ‘’Mesele, iktidar partisinin uzlaşmasıyla değil, Türkiye’nin bilinçli biçimde uzlaşmasıyla sağlıklı çözülecek bir şeydir. Türkiye, iktidar partisinin anketlerinde çıkacak sonuçlarla uzlaşacak mıdır? Türkiye bu uzlaşmayı, bu yönüyle yapmayacağını da bu genel seçimlerde gösterecektir. Bu iktidarı değiştirmek suretiyle’’ diye konuştu. Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin başka bir soruya da Ağar, ‘’Ben aday ismi belirlenmeden bu konuda herhangi bir yorum yapmam. Bu makam, bir güven makamıdır’’ cevabını verdi. Ağar, ayrıca anketlerde yer alan sonuçların tutarlığı ve gerçekliğinin olmadığını düşündüğünü kaydetti. Terör meselesini kökünden çözeceklerini iddia eden Ağar, ‘’Türkiye’nin bütünlüğünü, bölünmezliğini, toplumsal birlikteliğini, huzurunu mutlak şekilde tanzim edeceğiz’’ dedi. Ağar, ‘’Düz ovada siyaset yapsınlar’’ şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine de şunları kaydetti:

‘’Türkiye’nin, 30 seneye yakın bir zamandır enerjisini tüketen terör örgütüne yeni katılımların önünü keseceğiz. İnsanlar, gençler eğitim, iş, okul ve beceriyle normal hayatın içinde olacaklar. Dağlarda, terör macerasının peşine düşmeyecekler. Bizim yapacağımız ve aradığımız Türkiye budur. Türkiye, kendi iç gücünü bütünleştirerek, dışta rekabet edebilecek bir büyük güce kavuşacak ve bu sayede Orta Doğu’da en ağırlıklı politikaları izleme kabiliyetine sahip ülke olacaktır. Türkiye’nin gücü, Orta Doğu’nun istikrarının teminatı demektir.’’

/ ANKARA

17.03.2007


 

En sıcak kış

ABD’de yapılan ölçümlere göre, geçtiğimiz kış, dünyada yüzyıldan uzun bir süredir yaşanan en sıcak kıştı. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresinin internet sitesinde açıklanan ölçüm sonuçlarına göre, kayıtların tutulmaya başlandığı 1880’den bu yana, geçen Aralık-Şubat arasındaki dönem, dünyada yaşanan en sıcak kış oldu.

İnternet sitesindeki rakamlara göre, Aralık-Şubat dönemindeki ortalama sıcaklık, 20. yüzyıl ortalamasından 1,3 derece daha yüksekti. Bu sıcak kışta, ocak ayının rekor seviyede sıcak geçmesinin etkili olduğu belirtildi.

Bu hesaplamada, kara parçaları ve okyanuslar üzerindeki sıcaklık birlikte dikkate alındı.

Sıcaklıklar Avrupa, Asya, Afrika’nın batısı, Brezilya’nın güneydoğusu ve ABD’nin kuzeydoğu kesiminde ortalamanın üstünde olurken, ABD’nin orta kesimi ile Suudi Arabistan’ın bazı kesimlerinde ortalamanın altında oldu.

Ayrıca kuzey yarımkürede kış aylarında kara parçalarındaki sıcaklık rekor düzeyde yüksek olurken, okyanusların yüzeyindeki sıcaklık da 1997-98 kışından sonra en yüksek ikinci seviyede idi.

Şimdiye kadar yaşanan ikinci en sıcak kış 2004 kışı, üçüncü en sıcak kış ise 1998 kışı oldu.

En sıcak 10 kışın ise 1995’ten bu yana yaşandığı belirtildi.20. yüzyıl boyunca kara parçalarında sıcaklığın her on yılda yaklaşık 0,11 derece arttığı, ama sıcaklık artış oranının 1976’dan bu yana 3 kat büyük olduğu ve her on yıl için 0,32 derece olarak gerçekleştiği belirtildi.

KÜRESEL ISINMA

İdarenin Ulusal İklimsel Veri Merkezi yetkililerinden Jay Lawrimore ise telefonla yaptığı açıklamada, “Biz bu kışın, sera etkisi gazlarının etkisinin bir kanıtı olduğunu söylemiyoruz” dedi.

Ancak Lawrimore, kendi merkezinin çalışmalarının Hükümetlerarası İklim Değişikleri Kurulunun çalışmalarının bir parçası olduğunu belirtti.Kurul geçen ay yayınladığı raporda, iklimde değişiklik olduğunu ve insan etkinliklerinin bu değişimdeki payının kuvvetle muhtemel olduğunu belirtmişti.

Lawrimore “Dolayısıyla, bu kurulun bir parçası olarak bazı sonuçlara varıldığını ve ısınma eğiliminin kısmen sera etkisi gazlarının salınımlarının sonucu olduğunu biliyoruz. Uzun dönemli eğilimlere ve uzun dönemli değişikliklere bakarak, doğal ve insan kaynaklı iklim değişikliklerini daha iyi anlayabiliriz” dedi.

17.03.2007


 

Şehitlere saygı yürüyüşü

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 92. yıl dönümü kapsamında, şehitlere saygı için İstanbul’dan Gelibolu Yarımadası’na yürüyüş başlatan Savaş Altay, Gelibolu’ya ulaştı.

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 92. yıl dönümü etkinliklerine katılmak için İstanbul Şişli’den yola çıkan Altay (33), üç gün sonunda Gelibolu’ya ulaşıp, Kaymakam Adnan Çakıroğlu’nu makamında ziyaret etti.

Kendisinin de bir şehit torunu olduğunu ve atalarının mezarlarını böyle anlamlı bir günde ziyaret edeceğini ifade eden Altay, ‘’Bu yürüyüşümü, geçtiğimiz yıllarda da farklı güzergahlar üzerinden gerçekleştirmiştim. Yaptığım yürüyüşleri, tüm şehitlerimize ithaf ediyorum’’ dedi.

/ GELİBOLU

17.03.2007


 

Çanakkale Savaşları çok önceden planlanmış

Müttefik kuvvetlerinin Çanakkale Boğazı’nı donanmayla zorlayıp, geçme düşüncesinin aceleyle hazırlanıp uygulanan basit bir plan olmadığı kaydedildi.

Birinci Dünya Savaşı içinde özel bir yeri olan, Türk milletinin kaderini değiştiren kahramanlık destanı Çanakkale Deniz Zaferi’nin 92. yıl dönümü, yarın kutlanacak. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Mete Tunçoku’nun ‘’Çanakkale 1915 Buz dağının Altı’’ adlı kitabından derlenen i bilgilere göre, 1906, 1907 ve 1911 yıllarında böyle bir girişimin risklerini ve başarı şansını tartışan ayrıntılı İngiliz raporları bulunuyor. Raporlarda, bölgenin her türlü coğrafi ve fizikî yapısı, çıkarma yapılabilecek uygun yerler, su kaynaklarının bulunduğu bölgeler, kullanılabilecek tüm yollar, ulaşım olanakları, bölgedeki nüfus ve bu nüfusun Türkmen, Çerkez, Ermeni, Rum ve Türk köyleri şeklindeki ayrıntılı dağılımının yer alması, muhtemel bir çıkarma için gerekli hazırlıkların İngilizler tarafından uzun süre titizce yürütüldüğünü ortaya koyuyor. Ayrıca, İstanbul’daki İngiliz elçiliği ve başkonsolosluğunun yanı sıra, Edirne, Gelibolu, Çanakkale, İzmir ve Rodos’taki İtalyan, Amerikan ve Fransız konsolosluklarından gelen raporlar incelendiğinde, boğazlar ve çevresi hakkındaki en küçük bilgi ve gelişmeler bile günü gününe izlendiği ortaya çıktı. Winston Churchill’nin komutanlarından istediği rapor ve planlarda böyle bir harekatın başarılı olması halinde çok önemli kazançlar sağlayacağı, ancak taşıdığı büyük riskler nedeniyle başarı şansının pek olmadığı da dile getirildi.

/ ÇANAKKALE

17.03.2007


 

Ayakkabı dâvâsı AİHM’e gidecek

İzmir’de yaşayan kişi, bir mağazadan 175 YTL karşılığında aldığı ayakkabının koncundaki dikişlerin atması üzerine başlattığı hukuk mücadelesini AİHM’e taşıyacak.

Alınan bilgiye göre, İzmir’de bir kamu kuruluşunda çalışan Veysel Aksoy, tanınmış bir mağazadan 175 YTL karşılığında İtalyan malı bir ayakkabı satın aldı. Veysel Aksoy’un 1 hafta giydiği ayakkabının koncundaki dikişler attı. Mağazaya giderek ayakkabının değiştirilmesini isteyen Aksoy’un talebi mağaza yetkililerince geri çevrildi. Aksoy, Konak Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurdu. Konak Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti, ayakkabı üzerinde yaptığı inceleme sonucunda, Veysel Aksoy’a 175 YTL’nin iade edilmesi yönünde karar verdi.

Mağaza yetkilileri, karara itiraz etti. Aksoy icra yoluyla parasını mağazadan geri aldı. Mağaza yetkilileri, mahkemede karara itiraz etti. İzmir 2. Tüketici Mahkemesinde görülen davada 2 kez bilirkişi raporu hazırlandı. Bilirkişi raporlarını dikkate alan mahkeme, 1.5 yıl süren yargılama sonunda, Konak Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin kararı iptal etti. Kararın ardından mağaza yetkilileri, müşteri Aksoy’dan ‘’icra takibi’’ yoluyla verdikleri 175 YTL’yi, yargı masrafları da dahil olmak üzere 350 YTL olarak geri aldı.

Veysel Aksoy’un avukatı Uluğ İlve Yücesoy, müvekkilinin mağdur edildiğini belirterek,”Tüketici Mahkemesi son mercii ve bu nedenle temyiz şansımız kalmadı. Biz haklı olduğumuza inanıyoruz. Bu nedenle kararı AİHM’e taşıyacağız’’ dedi.

/ İZMİR

17.03.2007


 

Depreme karşı eğlenceli eğitim

İlköğretim öğrencileri dağıtılacak yapbozlarla deprem eğitimini eğlenceli bir şekilde alacak. İlköğretim öğrencilerinin depreme karşı bilinçlendirilmesi ve eğitilmesini amaçlayan deprem eğitimi yapbozlarının yapımı tamamlandı.

İstanbul İl Özel İdaresi’nin katkısıyla İl Sivil Savunma Müdürlüğü tarafından yaptırılan yapbozların dağıtımına önümüzdeki günlerde başlanacak. Dağıtılacak yapbozlarla deprem eğitiminin yanı sıra öğrencilere doğal afetlere karşı hazırlığın öneminin de anlatılması hedefleniyor.

İl Özel İdaresi bütçesinden ayrılan kaynakla 4 çeşit olarak hazırlanan yapbozlarda, “Deprem anında sınıfta neler yapmalıyız”, “Deprem anında evde ders çalışırken neler yapmalıyız”, “Afet çantasında neler olması gerekir”, “Deprem anında balkona çıkılmaması ve asansörün kullanılmaması” konularını içeren resimler yer alıyor. Yapbozlarla birlikte okullarda yer alan sivil savunma kulübü öğrencileri için de yaka rozeti dağıtılacak. Deprem eğitimi yapbozlarından 16 bin adet, yaka rozetlerinden ise 4 bin adet yaptırıldı.

Yeni Asya / İSTANBUL

17.03.2007


 

‘Diyanet, Cumhuriyet projesi’

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, Diyanet’in bütün zorluklara rağmen, kurulduğu günden itibaren hem kendi kimliği hem görev alanı açısından saygın bir kurum olduğunu belirtti.

Fikret Karaman, Diyanet Aylık Dergisi’nin Mart ayı sayısında, ‘’Diyanet, Cumhuriyet’in Bir Projesidir’’ konulu makalesinde, başkanlığın bugün 83. yılında olduğunu belirterek, “din hizmetlerinin milletin tarihinde bir kurum olarak daima var olduğunu’’ ifade etti. Karaman, son zamanlarda konuyla ilgisi olsun veya olmasın bazı kişi ve çevrelerin ‘’Başkanlığın varlığını tartışmak için adeta zemin hazırladığını’’ dile getirerek, şunları kaydetti: “Özellikle son yıllarda ülkenin genel konjonktürü, din ve vicdan hürriyeti, laiklik prensibi, insan hakları, modernlik anlayışı ve AB ilişkileri gibi nedenler ileri sürülerek, devletin yapısı içinde bütçe kaynaklı din hizmetini sunan bir kamu kurumunun yeri olup olmadığı tartışılmak istenmektedir. Benzer iddialar ilk değildir.’

/ ANKARA

17.03.2007


 

İlâçta dağıtım ağı tartışması

İstanbul ile birlikte toplam 7 ilde düzenlenen operasyonda, piyasaya sürülmek üzere çalıntı ve kullanım süreleri geçmiş ilâçların ele geçirilmesi, dikkatleri halk sağlığını yakından ilgilendiren ilâç satışı ve dağıtım ağı üzerine yoğunlaştırdı.

Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Başkanı Mehmet Domaç, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün, ‘’Bu olay yasal ilâç dağıtım ağının aslında çok da sağlıklı olmadığını göstermektedir’’ tesbitine karşılık Türkiye’de ciddi ve sağlıklı bir ilâç dağıtım ağı bulunduğunu söyledi.

Ülkedeki ilâç dağıtım ağının dünya standartlarında olduğunu kaydeden Domaç, ‘’1-2 kişi bu ağı geçici olarak kırabilir, ama bu genele yayılmış bir iş olarak görülmemeli. Böyle bir durumda bu hemen belirlenir’’ diye konuştu.

Eczanelerin büyük bir bölümünün kamu sigorta kurumlarıyla anlaşmaları olduğuna işaret eden Domaç, bu kurumların reçetelerinin sıkı şekilde kontrol edildiğini söyledi.

Yasa dışı uygulaması tesbit edilen eczanenin sözleşmesinin fesih edilmesinin söz konusu olduğunu kaydeden Domaç, böyle bir eczanenin sahibinin de mesleğini kaybetme durumuyla karşı karşıya kalabileceğini belirtti. Her ülkede sahte ilâç yapıp satmaya kalkanlar bulunabileceğini, bunların eczanelerde satılmasının da mümkün olduğunu ifade eden Domaç, şunları söyledi: ‘’Ancak bu yaygın bir durum değildir, münferittir. Üzerine gidildiğinde mutlaka açığa çıkarılır. Eczacılar hastalarını mağdur edecek bir uygulama yapmamaları gerektiğini bilir, bu yönde eğitim almışlardır. Ayrıca, vatandaşlarımız da bu konuda dikkatli olmalı ve satın aldıkları ilâçların son kullanma tarihlerine dikkat etmeliler."

/ ANKARA

17.03.2007


 

Soluduğumuz hava internette

Çevre ve Orman Bakanlığının “ Hava Kalitesi İzleme Ağı Projesi” ile Türkiye’nin 81 ilinde yaşayan vatandaşlar nasıl bir hava soludukları konusunda anlık verilere internet vasıtasıyla ulaşabilecek.

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Türkiye’de ilk defa 81 ili kapsayan, dünyada sadece birkaç örneği bulunan ve çevre konusunda büyük önem taşıyan “ Hava Kalitesi İzleme Ağı Projesi”, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin katılımı ile İstanbul’da tanıtıldı. Toplantıda hava kirliliği ile ilgili tedbirler de paylaşıldı.

Proje, Türkiye’nin her ilinde, her an hava kalitesi verilerine ulaşılabilme imkâanı sağlayarak, gerekli tedbirleri kesin verilerle en kısa zamanda alma konusunda büyük önem taşıyor. Türkiye’de teknolojik altyapı ve kapsamı açısından diğer ülkelere örnek teşkil edecek ve ilk defa hayata geçirilen projenin en önemli özelliği ise, 81 ilde hava kalitesi ile ilgili tüm detayların kesintisiz ve şeffaf bir şekilde otomatik olarak www.havaizleme.com adresinden her saat başı izlenebilecek olması.

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2005 yılında başlatılan ve iki yılda tüm illerin altyapı çalışmalarının tamamlandığı Hava Kalitesi İzleme Ağı Projesi, toplam 10 Milyon Euro yatırım ile gerçekleştirildi. Normtest firmasının teknolojik altyapı olarak destek verdiği projede, illerde hava kirliliğinin en yoğun yaşandığı bölgelere kurulan özel sistem kabinleri ile her saat bütün veriler toplanarak internet ortamına el değmeden aktarılıyor.

Projenin tanıtım toplantısında projeyi anlatan Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe şunları söyledi: “Hava kalitesinin doğru bir şekilde tespit edilmesi hem insanların sağlıklı bir çevrede yaşayabilmesi için alınabilecek tedbirlere ışık tutması, hem de Avrupa Birliği hava kalitesi direktiflerinde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. ‘Kirlilik Kontrolü’ kavramı yerine ‘Kirliliğin Önlenmesi’ kavramının ön planda tutulması açısından genel çevre politikaları ön planda tutularak çalışmalara hız verilmiştir.” Bakan Osman Pepe “Projemiz ile Türkiye’de herkes soluduğu havanın kalitesini öğrenebilme imkânına sahip olacak” dedi.

Umut YAVUZ / İSTANBUL

17.03.2007


 

Validen sel uyarısı

Muş Valisi İbrahim Özçimen, kar birikintilerinin hızlı erimesi ve yağışların devam etmesi nedeniyle ciddi bir sel tehdidiyle karşı karşıya olduklarını bildirdi.

Özçimen, Karasu Nehri’nde incelemelerde bulunarak görevlilerle su seviyesini ölçtü. Vali Özçimen, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, hava sıcaklıklarında yaşanan artış nedeniyle kar birikintilerinin erimeye başladığını söyledi. Bu nedenle Karasu Nehri’nde su seviyesinin hızla yükseldiğini ifade eden Özçimen, önceki gün yapılan kontrollerde nehirden köprüye 2,20 metre mesafe olduğunu, son ölçümlerde ise suyun köprüye ulaşması için 1 metre mesafe kaldığının tespit edildiğini bildirdi.

Sel tehdidiyle karşı karşıya olduklarını belirten Özçimen, şöyle dedi: ‘’Su çok hızlı yükseliyor. Vatandaşlar ve köy muhtarları uyarıldı. Tahliye durumunda vatandaşların barındırılacağı yerler belirlendi. 20 ev şu anda sel tehdidi altında. Evlere tebligat yapıldı. Karasu Nehri taşar taşmaz bu evlerimizi boşaltıp vatandaşlarımızı güvenli yerlerde barındıracağız.’’

/ MUŞ

17.03.2007


 

35 milyon kişi sayıldı

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi çalışmalarında dün saat 11.00 itibarıyla nüfusun yarıya yakını sayıldı ve 35 milyon 307 bin 484 kişi kaydedildi.

Türkiye İstatistik Kurumundan (TÜİK) yapılan yazılı açıklamada, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi kurulması için yapılan çalışmaların, Türkiye genelinde devam ettiği kaydedildi. Türkiye genelinde Ulusal Adres Veritabanına kayıtlı yaklaşık 23 milyon 800 bin konuttan 13 milyon 600 bininin nüfus tespiti amacıyla ziyaret edildiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi:

‘’Bugün (dün) saat 11.00 itibarı ile 35 milyon 307 bin 484 kişinin ikamet adresi MERNİS kayıtlarındaki kimlik bilgileri ile eşleştirilerek kayıt edilmiştir. Her gün yaklaşık 1 milyon 200 bin kişinin kaydı yapılmaktadır. Daha önce çalışmanın tamamlandığı ilan edilen Nevşehir, Kırşehir, Aksaray, Niğde, Karabük, Sinop, Çankırı, Kastamonu illerinin yanı sıra bugün itibarı ile Malatya, Çanakkale, Erzincan, Elazığ, Tunceli, Bingöl, Bartın ve Bayburt illerinde de hane ziyaretleri ve veri girişleri tamamlanmış, kalite kontrol aşamasına geçilmiştir. Çalışma, Haziran ayı sonu itibarı ile tüm illerde tamamlanacaktır.’’

/ ANKARA

17.03.2007


 

KKTC Dışişleri Bakanı Avcı: AB sözünü tutsun

KKTC Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Turgay Avcı, ‘’Kıbrıs Türk tarafının AB’den beklentisinin, 26 Nisan 2004’te aldığı kararının arkasında durarak, Kıbrıslı Türklere tercihli ticaret hakkı verecek Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nü bir an önce sonuçlandırıp uygulamaya koyması’’ olduğunu söyledi.

Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün uygulanması çabalarının, Rum yönetiminin engelleriyle karşılaştığına işaret eden Avcı, yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafı için önem taşıyan Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün herhangi bir ön şarta bağlanmadan ve KKTC’nin gerçek anlamda doğrudan ticaret yapmasına imkan verecek şekilde, AB Komisyonu tarafından sunulduğu haliyle kabul edilmesinin, Nisan 2004 kararının gereği olduğunu hatırlattı. Kıbrıs Rum yönetimi Dışişleri Bakanı Yorgos Lillikas’ın tehditkar açıklamalar yaptığını belirten Avcı, Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonların kaldırılmasını hedefleyen AB’nin, 26 Nisan 2004’teki kararının Rum yönetimince amacından saptırılmaya çalışıldığına dikkati çekti. Avcı, açıklamasında, Rum tarafının, dünya kamuoyunu yanıltıcı ve göz boyayıcı açıklamalar yaptığını, gasp ettikleri ‘’Kıbrıs Cumhuriyeti’’ unvanının sağladığı avantajlarla, Kıbrıslı Türkleri izolasyon altında tutarak, osmosis (kendi içinde eritme) yoluyla çözüm hedeflediğini kaydetti. Açıklamasında Avcı, ‘’Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılmasını engelleyen Kıbrıs Rum tarafını, bu tutumundan vazgeçirmenin tek yolu, Kıbrıs Türk tarafına uygulanan kısıtlamaların zaman kaybedilmeksizin kaldırılmasıdır’’ dedi.

/ LEFKOŞA

17.03.2007


 

Cuma Bozgeyik AKP’den ihraç edildi

Mimar Sinan Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik, AKP’den ihraç edildi. Anlattığı bir fıkra dolayısıyla hakkında soruşturma acılan ve çeşitli tartışmalara sebep olan Bozgeyik’in durumunu görüşmek üzere toplanan AKP İstanbul İl Disiplin Kurulu, oybirliğiyle Bozgeyik’in ihracına karar verdi.

İhraç kararında, “belediye başkanlığı gibi önemli makamlarda görev yapan kişilerin, davranış ve sözlerine dikkat etmeleri gerektiği” belirtilerek, “Parti tüzüğümüz ve SPY gereği kendisini partimizden kesin ihraç karari aldık. Kendisinin bu karara itiraz hakkı var. Ama bu hakkı kullanıp kullanmayacağını bilmiyoruz” denildi.

Bu arada, Samsun’da 15 kişi, Bozgeyik hakkında 1000’er YTL tazminat talebiyle mahkemeye başvurdu.

Yeni Asya / İSTANBUL

17.03.2007


 

Ankara’da her yıl 4 bin rögar kapağı çalınıyor

Ankara’da her yıl 4 bin ızgara ve rögar kapağının yanı sıra trafik levhaları da çalınarak, hurdacılara satıldığı bildirildi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, belediyenin aldığı tüm tedbirlere rağmen, ızgara ve rögar kapağı hırsızlığının önüne geçemediklerini belirterek, “Ankara’da bin 300 tane bulvar ve cadde, ortalama 13 bin tane de sokak var. Buralardaki hırsızlıklardan anında haberdar olmamız ve kontrol etmemiz fiilen mümkün değildir. Bunun için güvenlik güçleri ile vatandaşlardan yardım istiyoruz” dedi.

Başkan Gökçek, rögar kapakları, yağmursuyu ızgaraları ve trafik levhalarının çalındıktan sonra hurda niyetine hurdacılara satıldığını kaydederek, “Başkent sokaklarında şu anda 100 bin adet yağmursuyu ızgarası ile rögar kapağı bulunuyor. Bunların her birinin birim maliyeti yaklaşık 100 liradır. Yılda yaklaşık 4 bin tane kapak ve ızgaranın çalındığını düşünürsek, hem ASKİ’ye hem de bu çukurlara arabasıyla ya da kendisi düşen vatandaşların yaşadıkları maddî ve manevî kayıpları anlamak daha kolay olur” dedi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

17.03.2007


 

80’lik dedenin çalışma azmi

Kayseri’de, 80 yaşındaki Halil Eren, ilerleyen yaşına rağmen el üretimi örtü mesleğini sürdürerek gençlere örnek oluyor.

Emekli olmasına rağmen hâlâ çalışan Halil Eren, temsilcisi az kalan el üretimi örtü mesleğini sürdürmeye devam ediyor. Gelişen teknoloji ile birlikte üretimden vazgeçmek yerine çağa uyum sağlayan Halil Eren, örtülerine modern motifler uygulayarak müşteri çekiyor. Yaptığı kırlent (süs), minder örtüsü, kilim, çanta ve anahtarlık gibi ürünler özellikle turistler tarafından büyük ilgi görüyor.

Çalışmanın yaşı olmadığını ve daha iyi bir gelecek için herkesin üretime katkısı olması gerektiğini anlatan Halil Eren, “Hakikî vatansever, mesleğinde en yüksek olmaya çalışmalıdır. Biz de bu gaye ile çalışıyoruz. Yaptığımız ürünlerle ülke üretimine az da olsa destek oluyoruz” dedi.

Herkesin boş vaktini iyi değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Eren, “Zamanımı en verimli şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Emekliyim ve boş oturmayı sevmiyorum. Vaktin kıymetini bilmek lazım. Yaşadığın an, en önemli andır. İnsan yaşlanınca biter diye bir şey söz konusu değil. Her yaşta çalışmak, üretmek gerekir” diye konuştu.

17.03.2007


 

Asistanlığı bitiren gidiyor

Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Öner Şavk, asistanlık süresini bitiren yeni uzmanların, eskiden olduğu gibi akademisyen olmayı akıllarına getirmediklerini söyledi.

Şavk, yaptığı açıklamada, günümüzde tıp fakültelerinin içinde bulunduğu sıkıntılardan en önemlisinin, sağlık hizmetlerinin sürdürülmesine yönelik eforun, tıp eğitiminin önüne geçmesi olduğunu belirtti. Bunun nedeninin ekonomik olduğunu ve öğretim üyelerinin geçinebilmek için özel muayenehaneler veya hastanelerde çalışmak zorunda kaldığını ifade eden Şavk, şöyle konuştu:

“Fakülte hastanelerindeki toplantılarda hekim yerine işletmeci kimliğine bürünülerek eğitimden çok hastanenin nasıl ayakta kalacağı tartışılıyor. Asistanlık süresini bitiren yeni uzman arkadaşlarımız, artık eskiden olduğu gibi akademisyen olmayı aklına getirmiyor. Bu dönem ülkemiz geleceği için önemli bir tehlike sinyali vermektedir. Hem eğiticilerin hem de eğitilenlerin giderek mesleksel motivasyonlarını kaybetmesi ve yeni teknolojik yatırımların yapılmasındaki artan güçlükler, tıp fakültelerimizi belki de birkaç yıl içinde bilgi ve hizmet üretemeyen atıl birer kurum haline getirecektir.’’

Şavk, bu durumun doğal sonucu olarak 20 sene sonra vatandaşların kendilerini muayene ya da tedavi ettirebilecekleri, günün şartlarına göre eğitilmiş, nitelikli, güvenilir hekim bulmakta zorlanacaklarını savundu.

/ AYDIN

17.03.2007


 

Pardus 2007.1 Felis chaus çıktı

Pardus’un son kararlı sürümü olan Pardus 2007.1 Felis chaus, dün saat 11:00 itibariyle www.pardus.org.tr adresinden ücretsiz indirilmeye başlandı.

Pardus, 2003 yılı sonlarında başlatılan bir proje kapsamında TÜBİTAK UEKAE (Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü) bünyesinde geliştiriliyor. 16 kişilik deneyimli ve yetkin bir ekip eliyle geliştirilen Pardus’a destek veren çok sayıda gönüllü geliştirici ve katkıcıdan oluşan bir topluluk da oluştu.

17.03.2007


 

5 ilde 298 köy yolu kapalı

Doğu Anadolu Bölgesi’nde 5 ilde, kar yağışı ve fırtına nedeniyle 298 köy yolunun ulaşıma kapalı olduğu bildirildi.

Edinilen bilgiye göre, Erzurum’da 177, Ardahan’da 15, Iğdır’da 51, Bingöl’de 46, Muş’ta 9 olmak üzere toplam 298 köy yolunun ulaşıma kapalı olduğu belirtildi. Ezincan, Tunceli ve Kars’ta ise kapalı köy yolu bulunmadığı kaydedildi. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, gece ölçülen en düşük hava sıcaklıkları Iğdır’da 9, Erzurum’da 2, Erzincan’da 10, Kars’ta 3, Ağrı’da 2, Ardahan’da 1 derece olarak ölçüldü. Şehir merkezlerindeki kar kalınlıkları Ağrı’da 20, Erzurum’da 27, Ardahan’da 3, Kars’ta 2 santimetreye ulaşırken Iğdır ve Erzincan’da şehir merkezinde kar olmadığı bildirildi.

/ ERZURUM

17.03.2007


 

Otomobil egzoslarından robot yaptı

Bursa’da egzoz tamircisi 2 genç, çeşitli markalardaki otomobillerden çıkma cihazlardan yaptıkları insan ve köpek figürlerinden oluşan heykelleri tamirci atölyesinde sergiliyor.

Merkez Osmangazi ilçesinde egzoz bakım servisinde çalışan Mehmet Akif Şahin ve Cihat Özdemir’in heykel merakı internette yabancı bir sitede borudan yapılmış bir insan figürünü görünce başladı. 8 senedir egzoz tamirciliği yapan 18 yaşındaki Cihat Özdemir, internette gördüğü modeli biraz daha geliştirerek egzoz borularına uyguladı. Bunun üzerine mesai saatleri sonrasında saatlerce çalışan 2 genç, çeşitli markalardaki otomobillerden çıkan hurda egzoz parçalarını biraraya getirip yaptıkları heykellerle egzoslara hayat verdi.

Egzos parçalarını büyük bir ustalıkla kaynatıp şekil veren usta Cihat Özdemir, adam heykelinin kafa tasının Renault 19, gövdesinin Mercedes orta egzozu, ayaklarının spiral, kollarının ise Şahin marka otomobilin abart egzosundan oluştuğunu söyledi.

17.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004