Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Çiftçi yağmur duâsında

İzmir’in Menemen ve Kastamonu’nun Tosya ilçelerinde çiftçiler, kuraklık endişesi üzerine yağmur duâsına çıktı. 580 kişinin yaşadığı Haykıran köyünün muhtarı Salim Kaymak, yaptığı açıklamada, topraklarının çok verimli olduğunu belirterek, ‘’Kuraklık köyümüzü sıkıntıya düşürdü. Böyle giderse bir yeşil yaprağı dahi göremeyeceğiz’’ dedi.

Menemen’e bağlı Haykıran köyünde yaşayan vatandaşlar, uzun süredir yağmur yağmamasından dolayı, yağmur duâsına çıktı. 580 kişinin yaşadığı Haykıran köyünün muhtarı Salim Kaymak, yaptığı açıklamada, topraklarının çok verimli olduğunu belirterek, ‘’Kuraklık köyümüzü sıkıntıya düşürdü. Böyle giderse bir yeşil yaprağı dahi göremeyeceğiz’’ dedi.

Yer altı sularının çekildiğini, kuyularda su kalmadığını da anlatan Kaymak, eskiden köyün önemli mesire yeri olan ‘’Kadın Kuyusu’’ndan bol su aktığını anlatarak, şimdi burada bir damla bile su görülmediğini kaydetti. Konuşmanın ardından Menemen Müftüsü Birol Nurlu, köy muhtarı Salih Kaymak ve köylülerin katılımıyla yağmur duâsı gerçekleştirildi. Yağmur duâsı sonrası konuklara köylü kadınların yaptığı yemekler ikram edildi.

Kastamonu’nun Tosya ilçesinde kuraklık endişesi üzerine yaklaşık 5 bin kişi yağmur duasına çıktı. Yazıçam mevkindeki Acıkavak Camisinde verilen yemekten sonra çoğunluğunu çiftçilerin oluşturduğu vatandaşlar, yağmur duasına çıktı. Yağmur duasına katılan Tosya Belediye Başkanı Gülabacı, bölgede kuraklığa karşı halkın sıkıntı ve üzüntüsünü bildiklerini söyleyerek, ‘’Hep birlikte yapılan yağmur duası ile Allah’tan yağmur istedik. Yüce yaratıcımız, bizi rahmetinden mahrum bırakmaz inşallah’’ dedi. İlçe müftüsü Hikmet Yazıcı ise Gülabacı ile el ele verdiklerini belirterek, yağmur duasını tertiplediklerini söyledi.

/ MENEMEN/TOSYA

20.03.2007


 

Irak’sız bir Türkiye, Türkiye’siz bir Irak düşünülemez

Türkiye-Irak Dostluk Derneği Başkanı Mehmet Emin Değer, “Arap ve Türk gibi iki büyük kardeşin sulh ve selâmeti, İslâm dünyasının ve belki de insanlığın selâmeti bölge ve dünya barışının temeli ve teminatı olacaktır. Türkiye ve Irak'ın ticarî, siyasî ve kültürel işbirliğini eskiden olduğu gibi bundan böyle de daha canlı, daha geniş ve daha anlamlı sürdürmesi gerekmektedir. Zira Ortadoğu’nun geleceğinde Türkiye’siz bir Irak ve Irak’sız bir Türkiye düşünülemez” dedi.

Bugün Amerika’nın müttefikleriyle birlikte Irak’ı işgal edişinin dördüncü yıldönümü. Yüzbinlerce masum insanın öldüğü işgalde Irak ve bölge her geçen gün büyük bir kaosa sürükleniyor. Türkiye-Irak Dostluk Derneği’nin 5. Olağan Genel Kurulu’nda yapılan konuşmalarda işgalin Saddam dönemini bile aratır hale geldiğine dikkat çekildi. Genel kurulda bir konuşma yapan Türkiye - Irak Dostluk Derneği Başkanı Mehmet Emin Değer, işgal öncesi Irak’a müdahalenin yanlış olduğunu söylediklerini, Irak’ta demokrasi ve barışın demokratik yöntemlerle, dayatmasız araçlarla, Irak halkını kucaklayacak çabalarla olabileceğini söyledi.

TEZKERENİN REDDİ İTİBAR KAZANDIRDI

İşgal sonrası ortaya çıkan durumun Saddam dönemini arattığına değinen Değer, “İşgal öncesinde ‘Saddam diktatördü, kimyasal ve biyolojik silâhlara sahipti’ diye müdahaleye gerekçe hazırlayıp çanak tutanlar, ne yazık ki bugün daha aşırı ve abartılı radikal çözümler peşinde koşmaktadır” dedi.

1 Mart tezkeresinin TBMM tarafından reddedilmesinin bölgede, İslâm âleminde ve dünyada Türkiye’ye büyük bir itibar ve güven kazandırdığını vurgulayan Değer, hâlâ tezkerenin çıkmamasına hayıflanmaların bilinmezler üzerine kurulu sübjektif yorumlar olarak gördüğünü açıkladı. Değer, şöyle konuştu: “Arap ve Türk gibi iki büyük kardeşin sulh ve selâmeti, İslâm dünyasının ve belki de insanlığın selâmeti bölge ve dünya barışının temeli ve teminatı olacaktır. Türkiye ve Irak ticarî, siyasî ve kültürel işbirliğini eskiden olduğu gibi bundan böyle de daha canlı, daha geniş ve daha anlamlı sürdürmesi gerekmektedir. Zira Ortadoğu’nun geleceğinde Türkiyesiz bir Irak ve Irak’sız bir Türkiye düşünülemez.”

UMRAN: TÜRKİYE’YE BÜYÜK ROL DÜŞÜYOR

Irak’ın Ankara Büyükelçisi Sabah Umran ise, Türkiye ile Irak arasında kan bağının yanında tarihî bir geçmiş de olduğunu, iki ülke arasında zaman zaman meydana gelen sıkıntıları “yağmuru olmayan buluta” benzettiğini söyledi. Irak’ta barışın yeniden tesisi için İran ve Türkiye’ye büyük rol düştüğünü hatırlatan Umran, “Eğer bu iki ülke görevlerini yapmazsa içinde bulunduğumuz karmaşa devam edecek. Bu da Irak’taki sıkıntıların İran ve Türkiye’de de benzer sıkıntılara yol açacağı konusunda bizi kuşkulandırıyor” dedi.

AKÇALI: IRAK’TA BÜYÜK BEDELLER ÖDENDİ

Daha sonra düzenlenen “Irak’ın bugünkü durumu” konulu panelde işgal ile birlikte gelişen olumsuz tablo ele alındı. Panel yöneticisi DYP GİK Üyesi Rıza Akçalı, Irak’ta büyük bedellerin ödendiğini ifade etti. Cevapsız kalan bir çok sorunun bulunduğuna işaret eden Akçalı, “Bu bedeller ne için? BOP ne getirecek ki bölge insanı bu kadar bedel ödüyor? Acaba küreselleşme, BOP dediğimiz emperyalizmin bir başka veçhesi mi? Yeni haçlı seferi mi? Müslüman eşittir terör ile neyi halledeceksiniz? Bu denklem dünyaya mutluluk mu getirecek? Adalete, hakkaniyete, insan haklarına dayanmayan bir medeniyet projesi olabilir mi? Böyle bir proje sürdürülebilir olabilir mi? Bütün bunların cevabını aradığımız bir süreçten geçiyoruz” şeklinde konuştu. Dünyanın da Irak imtihanını yaşadığına dikkat çeken Akçalı, “dünya ile birlikte Irak imtihanını yaşıyor. Türkiye olarak biz bunu daha yoğun yaşıyoruz. Çünkü, akrabalık, kültür, tarih ve inanç bağlarımız var. Hem ne yapacağız sorusunu, hem de ne yapılması gerektiği konusunda dünyayı ikaz etmek ve ayağa kaldırmak zorundayız” dedi.

Kemal BENEK / ANKARA

20.03.2007


 

Çiçek: Yargı reformuna ihtiyaç var

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye’nin bir yargı reformuna ihtiyacı olduğunu belirterek, kendilerinin de 4.5 yıldır yapmaya çalıştıklarının bu resmin parçalarını oluşturmak olduğunu söyledi.

Bakan Çiçek, Avrupa Birliği, Türkiye ve İngiltere tarafından ortaklaşa düzenlenen 1. Ulusal Denetimli Serbestlik Konferansı’nın açılışında konuştu. Çiçek, son dönemde yargı reformu konusunun sık sık gündeme getirildiğine işaret ederek, bakanlık olarak kendilerinin 4.5 yıldır yargı reformu konusunda yaptıklarının bir resmin parçalarını oluşturmak olduğunu kaydetti. Çiçek, yargı reformu için çağdaş yasaların oluşturulması, kurumsal yapının gözden geçirilmesi, adil ve etkin yargılama için hakim ve savcıların bilgilendirilmesinin gerekli olduğunu belirtti. Çiçek, ceza sisteminde köklü değişiklikler yapıldığını ve bunların bir kısmının uygulama safhasında olduğunu söyledi. İnfaz uygulamaları ve rejiminin yeniden ele alındığını kaydeden Çiçek, denetimli serbestlik sitmenin soruşturma, sorgulama, hükümlülük aşamasında adalet sistemi açısından önemli bir boşluğu doldurduğunu belirtti.

Çiçek, adelet hizmetlerinin suç işleyen bir kişinin yargılanmasıyla değil, kişilerin hükümlülükü ve soruşturma aşamalarında izlenmesiyle değerlendirildiğini ifade etti.

Bakan Cemil Çiçek, denetimli serbestlik şubeleri tarafından 2006 yılı içerisinde mahkemelerce verilen 30 bin 612 denetimli serbestlik kararının infazına başlandığını, 21 bin 485 rapor hazırlanarak cumhuriyet savcılıklarına ve mahkemelere gönderildiği, koruma kurulu tarafından 76 suçtan zarar gören ile 663 hükümlüye yardım yapıldığı ve 309 eski hükümlünün işe yerleştirildiğini açıkladı.

REFORMLAR DEVAM ETMELİ

Avrupa Komisyonu Delegasyonu Kurumsal Gelişim ve Sivil Toplum Daire Başkanı Michael Voegele ise, Türkiye’nin son bir kaç yıl içerisinde çok önemli reformlar yaptığını belirterek, yeni ceza kanunun çıkarıldığını söyledi. Yeni kanunların insanı yönünün ön planda olduğuna işaret eden Voegele, yeni ceza kanunuyla birlikte uygulanmaya başlayan denetimli serbestlik insanları cezaevine konulmadan takip edilmelerini sağlaması ve onlara yardımcı olunması bakımından önemli olduğunu ifade etti. Voegele, yeni yasayla birlik cezaevlerinin dolması ve suç işleme oranlarının düşmesi açısından önemli olduğuna işaret eti.

Türkiye’nin reformları devam ettirmeye ihtiyacının olduğunu ifade eden Voegele, yasanın uygulanmaya başlanmasıyla birlikte 3 bin kişinin denetimli serbestlik kapsamına alındığını ifade etti. Avrupa Birliği olarak adalet ve özgürlüğe çok fazla önem verdiklerini anlatan Voegele, temyiz mahkemeleri konusunda Türk yargısına önemli oranda destek verdiklerini anlattı.

İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Nick Bard, denetimli serbestlik Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girişinde önemli olduğunu ifade etti. Bard, denetimli serbestlik projesinin İngiltere’de uzun yıllardır uygulandığını anlattı.

Proje kapsamında 69 seminer düzenlendiği, bin 446 kişiye eğitim verildiği ve 4 ülkeye çalışma ziyareti gerçekleştirildiği, önümüzdeki ay içerisinde sona ereceği kaydedildi.

/ ANKARA

20.03.2007


 

Fetva yok, bilgilendirme var

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem, ‘’Alo Fetva’’ isminin halk tarafından konulduğunu belirterek, ‘’Halkın uydurduğu bir isim’’ dedi. Yeprem, yaptığı açıklamada, Din İşleri Yüksek Kurulu uzmanlarından oluşan bir komisyonun ‘’Dinî Sorular Bilgi Hattı’’ adı altında vatandaşların dinî konularda merak ettiği soruları yazılı ve sözlü olarak cevaplandırdığını kaydetti.

Vatandaşların, dinî konularda merak ettiklerini öğrenmek için dinî Sorular Bilgi Hattı’na, 2006 yılında 65 bin 746 soru yönelttiğini bildiren Yeprem, soruların yüzde 41,43’ünün genel dinî konular, yüzde 36,77’sinin ise ibadetle ilgili olduğunu söyledi. Yeprem, vatandaşların aile hayatı konusundaki sorularının da üçüncü sırada yer aldığını ifade ederek, bunu sırasıyla inanç, helal ve haramlar, adak ve yeminler, ticari hayat, dinler ve mezheplerle Hz. Peygamber’in hayatı konularının izlediğini bildirdi.Telefon, internet ve dilekçe yoluyla soru yöneltilebilen dinî Sorular Bilgi Hattı’na 2006 yılı içinde 65 bin 746 soru sorulduğunu anlatan Yeprem, uzmanların sorulardan 64 bin 522’sini cevapladığını kaydetti.

Saim Yeprem, dinî Sorular Bilgi Hattı’nın halk arasında Alo Fetva Hattı diye adlandırıldığını belirterek, ‘’(Alo Fetva Hattı) halkın uydurduğu bir isim. dinî Sorular Bilgi Hattı’nda uzmanlardan oluşan bir komisyon var. Burada, gerek internet, gerek telefon ve yazılı cevaplar suretiyle ya da yapılan genel açıklamalarla sorular yanıtlanıyor’’ diye konuştu. Bardakoğlu’nun ‘’Biz fetva vermiyoruz, bilgilendiriyoruz’’ sözlerini hatırlatan Yeprem, Bilgi Hattı’nda vatandaşların dinî konular hakkında aydınlatılmaya çalışıldığını bildirdi.

/ ANKARA

20.03.2007


 

Cumhurbaşkanı Sezer’den bir veto daha

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5588 sayılı ‘’Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’u, 28. maddesinin bir kez daha görüşülmesi için, TBMM’ye geri gönderdi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, şöyle denildi:

“Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından yayımlanması uygun bulunmayan 5588 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 28. maddesinin bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa’nın değişik 89. ve 104. maddeleri uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na geri gönderdi.

/ ANKARA

20.03.2007


 

Özgürlüklerden vazgeçemeyiz

Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Yusuf Engin, Türkiye’de yeni bir siyaset anlayışına ihtiyaç olduğunu savunarak, ‘’Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, demokrasi ve özgürlüklerden vazgeçmeksizin ciddî biçimde tartışma konusu yapmak durumundayız’’ dedi.

Engin, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de düşünce özgürlüğü alanında çok kötü bir sınav verildiğini, ‘’fikir yerine fikrin sahibinin kötülenmeye çalışıldığını’’ belirtti.

Otoriter rejim ve görüşlerin, türdeş toplum özleminden yola çıkarak muhtemel ‘’tehditlere’’, alınacak karşı ‘’tedbirler’’ çerçevesinden baktığını ifade eden Engin, şunları kaydetti: “Türkiye’de yeni bir siyaset anlayışına ihtiyaç var. Bu anlayışın temelinde, fikirlerin serbestçe ifade edilmesi, kimsenin düşüncelerinden dolayı yargılanmaması yatmaktadır. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, demokrasi ve özgürlüklerden vazgeçmeksizin ciddî biçimde tartışma konusu yapmak durumundayız. Türkiye, tarihinin en zor dönemini yaşıyor. Bu nedenle siyaseti tehdit/güvenlik penceresinden görenlerin, özgürlükleri kısma gayretlerine destek vermeyeceksek, bunu ancak içinde bulunduğumuz tabloyu ciddiye alarak yapabiliriz. Yoksa demokrasi ve özgürlükleri entelektüel fantezi olarak görenleri çoğaltırız ve nihayet bir kabusa sürükleniriz.’’

/ ANKARA

20.03.2007


 

Toplumun, dinî TV kanalına ihtiyacı var

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, “Dinî televizyon olmalıdır, toplumun buna ihtiyacı var” dedi.

Bütün illerin müftülerinin katılımıyla yapılacak kurum içi değerlendirme toplantısı için İzmir’e gelen Prof. Dr. Bardakoğlu, soruları cevapladı. Ali Bardakoğlu, “Dinî televizyon düşüncemiz var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, toplumu din konusunda sağlıklı olarak bilgilendiren bir televizyon kanalı olsun istiyoruz ama henüz düşünce aşamasında” şeklinde konuştu. Son 2 yıldır dinin sosyal yönünün ön plana çıkarıldığını, şiddetin arttığını, kadın hakları, insan hakları ve töre cinayetleri konusunda müftüler olarak adete bilinç dönüşümünü gerçekleştirmeye çalışıldığını belirten Ali Bardakoğlu, topluma doğru ve zamanında dinî bilgi verilmesinin kanuni görevleri olduğunu kaydetti.

/ İZMİR

20.03.2007


 

Irak’taki istikrar Türkiye’ye fayda sağlar

Irak Planlama ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Ali Baban, ‘’Irak’taki istikrar ve düzenin Türkiye ve diğer ülkelere de faydası olacaktır’’ dedi.

Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Grubundan oluşturulan Irak Uluslararası Yeniden İmar Fonu (IRFFI) Donörler Komitesinin 5. toplantısı İstanbul’da dün de devam etti.

Türkiye’nin ev sahipliğinde Conrad Otel’de gerçekleştirilen toplantı kapsamında, Irak Planlama ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Ali Baban’ın başkanlığında ‘’Irak’ın Yeniden Yapılandırılması Forumu’’ gerçekleştirildi. Açılışta konuşan Baban, Türk hükümetine, bu toplantıyı İstanbul gibi medeni bir şehirde düzenlediği için teşekkür etti. Baban, ‘’Irak’taki istikrar ve düzenin Türkiye ve diğer ülkelere de faydası olacaktır. Irak, bu kriz döneminde yanında olanları unutmayacaktır. Tüm dünya Irak’ın uluslar arası terörizme karşı çatışma arenası olduğunu bilmeli. Irak insanlığı savunuyor ve bunun bedelini ödüyor’’ dedi.

Uluslararası toplumun da bunun farkında olduğu dile getiren Baban, terörün tüm Irak’ı hedef seçtiğini, alt yapıyı hedef aldığını söyledi. Baban, Irak’ın istikrarı için ekonominin önemine de dikkat çekerek, ‘’Ekonomik alandaki mücadelemizi, güvenlik alanındaki mücadelemizle aynı kararlılıkla gerçekleştiriliyoruz’’ diye konuştu.

Irak Su ve Doğal Kaynaklar Bakanı Abdüllatif Jamal Rashed, Irak’ta yaşanan savaşın kendilerine olduğu gibi, komşu ülkelere ve dünya kamuoyuna da ciddî maliyetleri olduğunu söyledi.

Irak Enerji Bakanı Kerim Wahed Hasan da, 3 savaş geçiren Irak’ın, uygulanan ambargoların da etkisiyle özellikle enerji alanında gelişemediğini belirtti.

Enerji alanındaki olumsuzluğa, bölgedeki terörün de etkisi olduğunu vurgulayan Hasan, ‘’Irak’ın önümüzdeki 5 yılda uygulanabilir planlara ve yeterli kaynaklara ihtiyacı var’’ dedi.

APAKAN: TÜRKİYE, IRAK’IN YENİDEN

APILANDIRILMASI İÇİN ÇALIŞIYOR

Forumda söz alan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ertuğrul Apakan da, Türkiye’nin bütün zorluklara rağmen ekonomi alanında Irak ile iyi ilişkiler geliştirdiğini anlatarak, ‘’Birçok Türk şirketi, Irak’ın yeniden yapılandırılması için çalışıyor. Türkiye, Irak’ın dış piyasalara açılmasında stratejik rol oynuyor’’ dedi.

Apakan, Irak’ın içinde bulunduğu zor durumun üstesinden gelerek daha istikrarlı ve birleşik bir ülke haline geleceğini söyledi. Türkiye’nin, Irak’ın bütünlüğü konusuna hayati önem verdiğini kaydeden Apakan, ‘’Politik ve güvenlikle ilgili konular ekonomi üzerinde önemli rol oynuyor’’ dedi.

Forumda bir sunum yapan Dünya Bankası Bölge Temsilcisi Joseph Saba, Irak’a verilen krediler ve hibeler hakkında bilgi verdi. Saba, Dünya Bankasının Irak’a 285 milyon dolar yardım yapmayı onayladığını dile getirdi.

/ İSTANBUL

20.03.2007


 

Şehit ve gazi çocukları ücretsiz okutulacak

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, özel okullarda şehit ve malûl gazi çocuklarının belli oranda ücretsiz okutulması konusunda bazı okulların gerekli hassasiyeti göstermediği bilgilerinin kendilerine ulaştığını bildirdi.

Çelik, ‘’Özel öğretim kurumlarında ücretsiz okuyacak öğrenciler’’ konulu bir genelge yayınladı. Genelgede, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre, kurumların öğrenim gören öğrenci sayısının yüzde 3’ünden az olmamak üzere ücretsiz öğrenci okutmakla yükümlü olduğunu hatırlatan Çelik, ücretsiz okutulacak öğrenci oranlarının yüzde 1’inin öncelikle şehit çocuklarına tahsil edildiğini belirtti. Çelik, bazı özel öğretim kurumlarının bu konuya gerekli hassasiyeti göstermediklerine ilişkin bakanlığa bilgiler ulaştığını kaydetti.

2007-2008 öğretim yılından itibaren özel öğretim kurumlarının, kurumlarında öğrenim gören öğrenci sayısına göre belirleyecekleri öğrenci oranının yüzde 1’inden, öncelikle şehit çocukları olmak üzere, şehit ve malûl gazi çocuklarının yararlanmasını sağlayacaklarını bildiren Çelik, ilgililerin belirtilen konuya gereken titizliği göstermeleri gerektiğini ifade etti.

/ ANKARA

20.03.2007


 

Başbakanlık önünde slogana gözaltı

Başbakanlık merkez binası önünde slogan atan 3 kişi, gözaltına alındı.

Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde ellerinde açmaya hazırlandıkları pankartla “işçiyiz haklıyız kazanacağız” şeklinde slogan atan biri kadın 3 kişi, Başbakanlık binası girişinde görev yapan sivil polisler tarafından etkisiz hale getirildi. Gözaltına alınarak, Başbakanlık binası içindeki polis birimine götürülen 3 kişinin, İstanbul Gaziosmanpaşa Belediyesi işçileri olduğu öğrenildi.

/ ANKARA

20.03.2007


 

Muhabbet rüzgârı Denizli’de esti

Risâle-i Nur Enstitüsünün ev sahipliğini yaptığı Bediüzzaman Haftası münasebetiyle bütün yurtta düzenlenen etkinliklerden biri de Denizli’de gerçekleştirildi.

Büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin ebedî âleme irtihalinin 47. sene-i devriyesi münasebetiyle Denizli Kapalı Spor Salonunda yapılan programa üç bin civarında dinleyici katıldı. Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular ve gazetemiz yazarlarından Halil Uslu’nun birer konuşma yaptığı gece, değerli san’atçımız Ali Oktay’ın verdiği konserle son buldu.

Yeni Asya Gazetesi ve Risâle-i Nur Enstitüsü Denizli temsilcilikleri tarafından ortaklaşa düzenlenen “Mevlânâ’dan Bediüzzaman’a muhabbet” ana konulu bu anma programı ile Denizli tarihî günlerinden bir tanesini yaşadı. Yapılan yoğun tanıtım çalışmalarından dolayı, bütün hafta Denizli’de Bediüzzaman Haftası olarak geçti ve hafta sonunda yapılan program halkın büyük tebrik ve teveccühüne mazhar oldu. Binlerce kişinin iştirak ettiği bu aziz gecede asayişi ihlâl eden hiçbir hareketin olmayışı ve menfi hiçbir sloganın atılmaması geceye katılanların sevgi, muhabbet, şefkat ve vatanseverlik mesajlarını aldıklarının bir göstergesiydi.

1943 yıllarında Bediüzzaman Hazretleri ve onun muhterem talebelerinin yargılandığı, hapsedildiği Denizli’de aradan geçen 64 yıl sonra gerçekleşen bu program, Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Acele ettim kışta geldim. Sizler cennetâsâ bir baharda geleceksiniz. Ekilen Nur tohumları zemininizde çiçekler açacaktır” ifadesinin adeta bir tezahürü idi. Denizli’de Nur’un baharı vardı ve baharın çiçekleri kokuyordu.

İstiklâl Marşıyla açılan gecede Ulu Cami imamı Mustafa Keskin Hoca’nın Kur’ân-ı Kerim tilâvetinin ardından açılış konuşmasını yapan sayın Süleyman Delikanlı programı yapmaktaki bütün gayelerinin muhabbbeti öne çıkarmak ve asıl muhabbetin sevgililerin sevgilisi Hz. Peygambere olması gerektiğini ifade etti. Delikanlı, “Biz böyle bir geceyi halkımıza sunmanın sevincini ve gururunu hissediyoruz. Size böyle bir geceyi takdimden dolayı sevinçliyiz ve hepinizi sevgiyle, muhabbetle, şefkatle kucaklıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

KUTLULAR: İNSAN YARATICISI

HESABINA SEVİLMELİ

Yeni Asya Prodüksiyon tarafından hazırlanan ‘muhabbet‘ temalı sinevizyon gösterisinden sonra kürsüye gelen Yeni Asya gazetesi imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular muhabbet ve sevginin Kur’ân-ı Kerim’deki, hadis-i şeriflerdeki ve Risâle-i Nur’daki ifadelerinden örnekler sundu. Veciz bir konuşma sunan Kutlular, her yıl düzenlenen Bediüzzaman Haftasının bu seneki ana konusunun niçin muhabbet seçildiğini açıklayarak sözlerine başladı. Türkiye ve dünyadaki kaosların, sosyal hayattaki patlamaların ve her türlü ahlâksızlığın ortaya çıktığı böyle bir zeminde, bu senenin Mevlânâ yılı olması dolayısı ile Mevlânâ’dan Bediüzzaman’a sevgi ve muhabbet konuları üzerinde durduklarını, ahlâkî çöküntüyü ancak insanların insanlara muhabbeti ile durdurabileceklerini ifade etti.

Kutlular konuşmasının devamında bize düşen vazifenin, insanları,—Yunus’un ifadesiyle— yaratanından dolayı sevmemiz ve Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanarak yeryüzünde yaşayan birer melek olabilmeyi hedeflememiz olduğunu ifade etti. Gördüğümüz yaratıklara ne güzel demeyip, ne güzel yaratılmış dememiz gerektiğini hatırlatan Kutlular, mânâ-yı harfi ile mânâ-yı ismi arasındaki farkı örneklerle ifade etti. İnsanları insan olarak sevdiğimiz zaman, onlardan gördüğümüz en ufak bir olumsuzlukta muhabbetimizin zarar gördüğünü söyleyen Mehmet Kutlular, “İşte eğer insanları Allah rızası için seversek ebedî bir muhabbet kazanır, dünyadaki ufak sarsıntılardan müteessir olmayız. Böylece dünyadaki muhabbetin olmadığından kaynaklanan tüm sıkıntılar da ortadan kalkmış olur” diyerek sözlerini sürdürdü.

Kutlular, Risâle-i Nurdan alıntılar yaparak sürdürdüğü konuşmasında, Bediüzzaman Hazretlerinden vecizeler okudu, çeşitli kıyaslar yaptı ve örnekler sundu. Dinleyenleri doyurucu bir konuşma yapan Kutlular, muhabbet hakkındaki altı çizilmesi gereken çok önemli tesbitleriyle salondakilere önemli mesajlar verdi. Gecenin sunumunu üstlenen Celal Eyinç ve Ali Kapucu daha sonra 18 Mart Çanakkale Şehitlerini anma günü dolayısıyla millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” başlıklı şiirini okudular.

USLU: OKULLARDA BEDİÜZZAMAN

VE MEVLÂNÂ OKUTULMALI

Daha sonra, gazetemiz yazarlarından araştırmacı yazar Halil Uslu “Mevlânâ’dan Bediüzzaman’a Sevgi” konulu konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edildi. Sayın Uslu, kendine has üslubu ile dinleyicilerin heyecanla, ilgiyle ve dikkatlice konferansı dinlemelerini sağladı. Sürekli kendi etrafında dönerek bütün salonla ikili diyaloğa giren Uslu, bütün dinleyicilere Mevlânâ’dan başlayarak Bediüzzaman’a muhabbet mesajını vermeye çalıştı.

Hz. Mevlânâ ve Hz. Bediüzzaman ve emsali gönül sultanlarının manevî birer köprü olduklarını ifade eden Uslu, “Nasıl ki, İstanbul’un devasâ köprüleri insanları bir kıt’adan bir kıt’aya götürüyorlarsa, bu aziz zatlar da, çağın anlayış ve idrakine göre insanlara muhatap olup, onları Fahr-ı Kâinat Efendimize (asm) ve Cenâb-ı Allah’a götürüyorlar. Gerçek bu. Meslek ve meşrep ayrı olabilir. Fakat, hedef, gaye, mefkûre aynı... Onlarla aramızdaki fark da bu işte.. Biz Ahmed’i, Mehmet’i kucaklıyoruz, onlar çağları ve tüm insanlar kucaklıyorlar” diyerek sözlerine devam etti.

Birleşmiş Milletler kültür ve eğitim kurumu ünitesi olan UNESCO’nun Mevlânâ’yı vefatının 700’ncü senesinde anmasının ardından, bu sene de doğumunun 800’üncü senesinde dünya Mevlânâ ve sevgi yılı olarak ilân ederek andığını ifade eden Uslu, onlarca dile çevrilmiş bir eserin sahibi olarak Bediüzzaman’ın da çok yakın bir tarihde UNESCO tarafından Bediüzzaman yılı ilân edilerek dünya çapında anılacağına inandığını belirtti.

Uslu konuşmasına 1948’de bağımsızlığına kavuşan Pakistan’ın iki büyük önderinden birisi olan güçlü şair merhum Muhammed İkbal’in bir hatırasını anlatarak devam etti. İkbal Pakistan hava yolu ile İngiltere’ye giderken, uçakta hostese “Şimdi nerelerdeyiz?” diye sorar. “Türkiye’nin tam üstündeyiz” cevabını alan İkbal oturduğu koltuktan ayağa fırlar. “Evlâdım şu anda aşıklar sultanı Hz. Mevlânâ’nın medfun bulunduğu topraklardan geçiyoruz, hürmeten ayağa kalkmam lâzım” der.

Hz. Mevlânâ’nın Divan-ı Kebir eserinin bir rubaisindeki “Canında bir can var, o canı ara. Beden dağında bir mücevher var, o mücevherin madenini ara. Ey yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara; ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara” sözünü nakleden

Uslu, Bediüzzaman Hazretlerinin de “Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur, hem şu kâinatın râbıtasıdır, hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır. İnsan kâinatın en cami’ bir meyvesi olduğu için, kâinatı istilâ edecek bir muhabbet, o meyvenin çekirdeği olan kalbine derc edilmiştir” buyurduğunu ifade ederek konferansına devam etti.

“Karakolda biten aşk var. Kâ’be’de devam eden aşk var. Hapishanede biten aşk var. Seccadede devam eden aşk var” diyen Uslu, “Biz ebedî hakikatlere âşık olmalı, hem de kara sevdalı olmalıyız, Fahr-i Kâinatın kara sevdalısı, Hz. Mevlânâ’nın kara sevdalısı, Hz. Bediüzzaman’ın kara sevdalısı olmalıyız” diyerek sözlerini sürdürdü.

Türkiye’deki gençlik sorunlarının son yıllarda artmasına dikkat çeken Uslu, bu sorunları çözebilmek için gençliğimize muhabbeti öğretmemiz gerektiğinin altını çizdi. 2006 yılı Mir’ac Gecesi gibi mübarek bir gecede dahi bir çok şehirde yapılan maçlarda tüm stadın koro ile küfür etmesinin önlenmesinin, gençlerin birbirini bıçaklamalarına mani olunmasının, ardı ardına açılan sığınma evlerinin ve on binleri aşkın kişinin huzur evlerinde yatmaya mecbur kılındığı Türkiye’deki bu meseleleri çözmenin tek yolunun muhabbet, temel sorunun insanlar arasındaki muhabbet eksikliği olduğunu vurgulayan Halil Uslu, tek çıkış yolunun sevgi ve muhabbetin kaynağı olan Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanmamız gerektiğinin altını çizdi. Uslu “Madem ki: BM kültür ve eğitim ünitesi olan UNESCO Mevlânâ’yı 2007 itibarıyla bütün dünyada anıyorsa, Türkiye’nin Millî Eğitim, Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları kendi okul ve birimlerinde Hz. Mevlânâ’nın ve Hz.Bediüzzaman’ın eserlerini ders kitabı olarak okutmalıdırlar” diyerek sözlerine devam etti.

Sürekli alkışlarla sözleri kesilen sayın Uslu’nun konuşmasının ardından, “Aklımızın fikirlere ihtiyacı olduğu gibi ruhumuzun da san’ata ve musikiye ihtiyacı var” denilerek san’atçılarımız sahneye davet edildi. Denizli saz üstadlarından Erol Köse ve saz arkadaşlarının canlı müziği eşliğinde önce Denizli mahallî sanatçılarından Ömer Göksu Çanakkale Türküsünü sundu. Daha sonra da kıymetli san’atçımız Ali Oktay sahne aldı. Herkesin beğeni ile izlediği, yeni beste ve ezgileriyle süslendirdiği konserinde Oktay, muhteşem bir musiki icrası sundu. Gecenin ilerlemiş saatlerine rağmen ilgiyle izlenen konser bütün salonun iştiraki ile söylenen Aziz Üstadım adlı eseriyle sona erdi.

Program sonunda dinleyicileri ile buluşarak sohbet eden Ali Oktay eserlerini imzaladı. Yaklaşık 3 saat süren ve ilgiyle izlenen program sona erdiğinde dolu dolu geçen tarihî bir geceye şahitlik etmenin verdiği haklı bir gururla salondan ayrılan insanların yüzlerinde huzur ve muhabbet vardı.

Bedreddin Kanıbir, Erdal Karsa / DENİZLİ

20.03.2007


 

Yaşar Okuyan’dan, Erdoğan hakkında suç duyurusu

HÜRPARTİ Genel Başkanı Yaşar Okuyan, “Recep Tayyip Erdoğan hakkında, terörist başına ‘Sayın’ dediği iddiasıyla bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na resmen suç duyurusunda bulunduk” dedi.

Yaşar Okuyan, HÜRPARTİ Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 14 Ocak 2000 tarihinde Avustralya’da katıldığı bir radyo programında, terörist başına “Sayın” diye hitap ettiğini iddia etti. Okuyan, Başbakan Erdoğan’ın aynı radyo programında, terör örgütünce katledilen şehitler hakkında da “kelleler” ifadesini kullandığını öne sürerek, şunları kaydetti:

“Bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Recep Tayyip Erdoğan hakkında resmen suç duyurusunda bulunduk. Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesi ihlal edilmiştir. Bu suçu ihbar ettik ve adli soruşturma talebinde bulunduk.”

/ ANKARA

20.03.2007


 

“ABD’nin Türkiye ile güçlü ilişkilere ihtiyacı var”

ABD Temsilciler Meclisinin Demokrat Parti üyesi Robert Wexler, ABD’nin uluslararası ilişkiler ve stratejik çıkarları açısından Türkiye ile güçlü ilişkilere ihtiyacı olduğunu söyledi.

New York’ta yaşayan Türk toplumu, Türkiye’ye yakınlığıyla bilinen ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin Avrupa Alt Komisyonu Başkanı olarak yeni seçilen Robert Wexler için bir toplantı düzenledi. Kongredeki Türk-Amerikan Dostluk Grubunun da kurucusu ve eş başkanı olan Wexler toplantıda yaptığı konuşmada, Dostluk Grubu üyelerinin, Türk-Amerikan ilişkilerinin neden bu kadar önemli olduğu konusunda Kongrenin üyelerini bilgilendirmeye ve eğitmeye çalıştığını belirtti. Irak’taki Amerikan askerlerine gönderilen erzak ve malzemelerin yüzde 74’ünün, yani dörtte üçünün Türk havaalanlarından geçtiğini de belirten Wexler, şöyle konuştu:

“Türkiye, ABD’nin güçlü bir müttefikidir. Hem Batı ile Doğu, hem de Hristiyan, Müslüman ve Musevi inançları arasında bir köprü konumundadır. Türkiye, enerji meselelerinde, Balkanlar’daki barış çabalarında, Orta Asya ülkelerinin demokratikleşme çabalarına model olmada ya da Arap-İsrail sorununun başarılı bir şekilde çözümü çabalarında ABD ile birlikte merkezi rol oynamaktadır. Kongrenin tüm üyelerinin Dostluk Grubumuza girmekisteyeceğini düşünüyorum, çünkü Amerikalı bir yurtsever olarak Irak’taki askerlerimiz, Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da, tüm Akdeniz’deki stratejik çıkarlarımız ve kısaca dünyada edineceğimiz yer açısından Türkiye ile güçlü bir ilişkiye ihtiyacımız var.”

/ NEW YORK

20.03.2007


 

Avukat görevlendirme yönetmeliğinin iptali istendi

Ankara Barosu Başkanlığı, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dâvâ açtı.

Ankara Barosu adına Avukat Kemal Vuraldoğan, 2 Mart 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemine ilişkin dilekçesini Danıştay’a verdi. Daha önce üst sınırı 5 yılı geçen hapis cezalarını gerektiren suçlar için zorunlu avukatlık öngörülürken, yeni yönetmelikte alt sınırı 5 yıl olan suçlar için zorunlu avukat görevlendirmenin düzenlendiği belirtilen dilekçede, bu durumun savunma hakkını kısıtlayacağı ileri sürüldü.

/ ANKARA

20.03.2007


 

Tüzmen: Sayın Başbakanın Öcalan ile ilgili görüşleri belli

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin, terör örgütü PKK ve elebaşısı Abdullah Öcalan ile ilgili görüşlerinin belli olduğunu belirterek, ‘’Kimse bunu çarpıtmaya çalışmasın’’ dedi.

Erkunt Traktör Fabrikalarında ilk Türk tasarımı traktörün ihracatı sebebiyle düzenlenen törende, gazetecilerin ‘’Erdoğan’ın, 2000 yılında Abdullah Öcalan hakkında sayın ifadesini kullandığını ifade ederek, bu konudaki yorumunu’’ sorması üzerine Tüzmen, ‘’Sayın Başkanın bu konuda ne dediği ortada’’ dedi.

Bugüne kadarki bütün görüşmeler ve çalışmalarda Erdoğan’ın, Öcalan ve PKK ile ilgili görüşlerinin belli olduğunu vurgulayan Tüzmen, ‘’Hükümetin de PKK ile ilgili görüşleri belli’’ ifadesini kullandı. Tüzmen, şöyle devam etti: “Dolayısıyla hiç bir yanlış anlamaya izin vermemek lazım. Türkiye, birlik ve beraberliği için elinden geleni yaptı. Etrafında, dışarıdan, başka ülkelerden gelen baskılara rağmen, bu bölgede barış ve huzurun tesisi için elinden geleni yaptı. Hükümet özverili şekilde çalışıyor, kimse bunu çarpıtmaya çalışmasın. Açıkçası başbakanın da, hükümetin de bu konuda ve terörle mücadele konusunda görüşleri bellidir.’’

/ ANKARA

20.03.2007


 

Çanakkale Şehitleri Kosova’da anıldı

Çanakkale Zaferi’nin 92. yıldönümü Kosova’da düzenlenen törenlerle kutlandı. İlk tören Kosova’nın güneyinde bulunan ve Türklerin çoğunlukta yaşadığı Mamuşa’da yapıldı. İkinci tören de Kosova’da NATO’ya bağlı KFOR barış gücünde görev yapan Türk askeri tarafından düzenlendi.

Tören daha sonra Prizren Cemali Berişa Kültür Evinde düzenlenen programla devam etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende bir konuşma yapan Kosova Türk Temsili Heyeti Başkanı Albay Cem Hatunoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın şehitleri anma günü münasebetiyle yayınladığı mesajını okudu.

Kosova-Türk Eşgüdüm Bürosu Müsteşarı Volkan Türk Vural yaptığı konuşmasında, şunları söyledi:

“Bugün Çanakkale şehitleri özel günü ancak bütün şehitlerimizin günüdür. Sadece Çanakkale Kurtuluş savaşında olsun ondan sonra da ülkemizin geçtiği badirelerde şehit olan askerlerimiz, vatandaşlarımız için aynı gün. Genelkurmay Başkanımız Kosova kelimesini zikretti bu çok güzel bir şey. Kosova’nın da Osmanlı İmparatorluğunda olsun veya daha sonra Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunda katkısının olması tabiî ki çok güzel birşey. Bunları unutmamamız lazım. Herkesin tarihten çok iyi dersler alması lazım. Türkiye bu günlere geldiyse tarihten aldığı dersler sayesindedir. Onun için bütün soydaşlarımızı saygıyla anıyorum” dedi.

Ardından Doğru Yol Türk Kültür Sanat Derneği Ata Çocukları kolu Çanakkale şehitlerine hitaben yazılmış şiirleri okudu.

Daha sonra Filizler Türk Kültür Sanat Derneği’nin gerçekleştirdiği gösteri büyük alkış aldı.

Törene Türkiye Cumhuriyeti Kosova Türk Eşgüdüm Bürosu Müsteşarı Volkan Türk Vural, Kosova Türk Temsili Heyeti Başkanı Albay Cem Hatunoğlu, Kosova Türk Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Mehmet Partigöç, KDTP Genel Başkanı Mahir Yağcılar, Kosova İslam Birliği yetkilileri, milletvekilleri, TMK subayları, Türk polisi yetkilileri, Çanakkale Savaşına katılıp şehit düşen Kosovalı şehitlerin yakınları yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.

/ PRİZREN

20.03.2007


 

İşçilerin eylemi sürüyor

Mersin Serbest Bölgesi’nde çalışan işçilerin, sosyal haklarında ve ücretlerinde iyileştirme yapılması talebiyle cumartesi günü başlattığı iş bırakma eylemi sürüyor.

Dün sabah da iş başı yapmayarak Serbest Bölge girişinde toplanan işçiler, talepleri karşılanıncaya kadar eyleme devam edeceklerini ifade etti. 6 binden fazla işçinin çalıştığı Mersin Serbest Bölgesi’nde Cumartesi günü başlayan işçi eylemi, 1 günlük aranın ardından dün de devam etti. Sabah işyerlerine gelen işçiler, iş başı yapmayarak Serbest Bölge girişinde toplanıp, şarkılar eşliğinde halay çekti. Sloganlarla taleplerini dile getiren işçiler, çalışma şartlarının düzeltilmesini istediler.

/ MERSİN

20.03.2007


 

Tarlada çadır köyler kuruldu

Çalışmak için Adana’nın Yumurtalık ilçesine gelen tarım işçileri, tarlalara kurdukları çadırlarla adeta köy oluşturuyorlar.

Tarımın yoğun yapıldığı Çukurova’ya aileleriyle birlikte yaşadıkları illerden gelen işçiler, balçığa dönen tarlaların bitişiğine tuvalet, banyo, mutfak gibi gerekli unsurlardan yoksun ilkel çadırlar kuruyorlar. Şanlıurfa’dan tarım arazilerinde çalışmak için birkaç hafta önce Yumurtalık’a geldiklerini belirten 42 yaşındaki tarım işçisi Mehmet Solak, yıllardan beri her Mart ayında buraya geldiklerini söyledi.

Akrabaları ve komşu köylerdeki arkadaşlarıyla 100 çadır kurduklarını ifade eden Solak, ‘’Köyümüzü buraya taşıdık. İlkel şartlarda Ekim-Kasım sonuna kadar çalışacağız’’ dedi. Kurulan çadırlarda 600 kişinin yaşadığını ifade eden Solak, şöyle konuştu: ‘’Hepimiz Allah’a emanet yaşıyoruz. Öyle ki geceleri soğuk olması, pisliğin içinde barınmamız nedeniyle her an hasta olma riskimiz var. Hasta olsak da ne yapacağımız belli değil. Çünkü bu kadar kişinin üzerinden en fazla 200 YTL para çıkar. Bu parayla ulaşımı bile zor sağlarsınız. Sigortamız yok. Aldığımız yevmiyenin 2 YTL’si elciye, 2 YTL’si masrafa gidiyor. Kuru ekmek, çay ve dağlardan topladığımız otları yiyerek besleniyoruz. Parasını ödemediğimiz için suyumuz kesildi. Elektrik zaten yok. Tüp ışığında yaşıyoruz.’’

/ YUMURTALIK

20.03.2007


 

Esnaf hırsız nöbetinde

Adana’da hırsızlarla baş edemeyen esnaf, çareyi geceleri sopalarla nöbet tutmakta buldu.

Alınan bilgiye göre, Süleyman Vahit Caddesi’ndeki birçok işyerinin gece hırsızlar tarafından soyulması üzerine esnaf, kendi yöntemiyle işyerlerini korumak için tedbir aldı. Gündüzleri alış verişlerini yapan esnaf geceleri de ellerindeki soba ve bıçaklarla hırsızlara karşı nöbet tutmaya başladı. Esnaf İsmail Şiş, caddedeki dükkânlara her gece hırsız girdiğini ve bunlara bir türlü tedbir alınamadığını söyledi.

Oğuz Duvarören ise hırsızlara karşı kolunda bıçak saklayarak nöbet tuttuğunu belirterek, “Evimizde rahat rahat yatamıyoruz. Hırsızlar canımızdan bezdirdi” diye konuştu.

/ ADANA

20.03.2007


 

Köprüyü sel suları aldı

Ağrı’da havaların ısınması ve buzların erimeye başlamasıyla birlikte kabaran Murat nehrinin sürüklediği tahta köprü kullanılamaz hale geldi.

Aşağı Küpkıran Köyü ile Alpaslan Mahallesi’ni birbirine bağlayan tahta köprü sulara kapılınca vatandaşlar fazladan 2 kilometre yol yürümeye başladı. Her gün şehir merkezine gitmek için bu köprüyü kullanan vatandaşlar, geçmek için geldikleri köprüde gördükleri manzara karşısında oldukça şaşırıyor. Köprünün yarısının yıkılmasıyla birlikte 2 kilometre ileride bulunan diğer köprüye yürüyen vatandaşlar, kendileri için yeni köprü yapılmasını istedi.

/ AĞRI

20.03.2007


 

Tarihî han yağmalandı

Kütahya-Afyonkarahisar yolunun 23. kilometresinde bulunan 813 yıllık Yenice Han, tarihî eser hırsızları tarafından talan edildi.

Kütahya’daki tarihî eserlerin yok olmasına tepki gösteren Yenice Köyü sakinleri, Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesinde bulunan Yenice Han’ın restore edilmesini istedi. Köy muhtarı Sait Açıkgöz, “Tarihî eserler, kısa yoldan zengin olma hayali kuran hırsızlara teslim edildi. 1980 yılına kadar han olarak kullanılan 813 yıllık tarihî yapının içi adeta bir köstebek yuvasını andırıyor. Defineciler, hanın içerisinde bulunan kitabe ve değerli taşları söküp götürmüşler” dedi.

Selçuklular tarafından inşaa edilen tarihî hanın Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde de hizmet verdiği öğrenildi. Çaldıran Savaşı’ndan dönen Yavuz Sultan Selim’in 813 yıllık tarihi handa bir gece mola verdiği, aynı handa Evliya Çelebi’nin de defalarca kaldığı rivayet ediliyor.

/ KÜTAHYA

20.03.2007


 

Erikler erken olgunlaştı

Halk arasında ‘Yenidünya’ olarak bilinen “Malta erikleri” zamanından bir ay önce olgunlaştı. Normal olarak baharın ilk ayı olan Nisan ayı ortalarında olgunlaşan yenidünyalar, bu yıl Mart ayı ortasında olgunlaşması üreticileri şaşırttı.

Demre’li çiftçi Şakir Özmen, “Yeni dünyaların ekili olan bahçe Myra Antik Kentinin kuzeyindeki kayalıkların güney yamaçlarında bulunuyor. Buna bağlı olarak soğuklardan fazla etkilenmiyor. Bahçemdeki yenidünyalar, geçen yıllarda da diğer semtlere göre erken olgunlaşırdı. Ancak bu yıl zamanından bir aya yakın bir süre erken olgunlaştı. Bu küresel ısınmanın bir kanıtı olabilir. Bu meyveleri satmıyorum. Eş dost ile yiyoruz” dedi.

/ ANTALYA

20.03.2007


 

15 yaş üzeri nüfusun yüzde 45’i sigara bağımlısı

Dünyada ve Türkiye’de 15 yaş üzerindeki nüfusun yaklaşık yüzde 45’inin sigara bağımlısı olduğu belirtildi.

Ege Üniversitesi (EÜ) Hemşirelik Yüksekokulu Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayla Bayık Temel, “Çalışmaların sonuçlarına göre 18-25 yaş grubu, bu açıdan yüksek riskli gruplar arasındadır” dedi.

Bu dönemde bireyin yeni şeyler deneme merakı, kendini daha iyi ve önemli hissetme isteği, stresi azaltma çabası gibi sebeplerin sigara kullanımını arttırdığını açıklayan Prof. Dr. Temel, “Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye genelinde üniversite öğrencileri arasında sigara içme oranı yüzde 23 ile 48 arasındayken lise öğrencilerinin yüzde 20.1’i, 7-13 yaş grubundaki ilköğretim öğrencilerinin yüzde 11.7’si sigara içmektedir. İlköğretim öğrencilerinin yüzde 95’i de sigara markalarını tanımaktadır” dedi.

/ İZMİR

20.03.2007


 

Şehitlere temsilî mezarlık

Çanakkale Deniz Zaferinin 92. yıldönümünde, temsili Türk Şehitliği tekrar açılırken namaz tabyaları da savaş esnasında kullanıldığı konuma getirildi.

HALK İSTEDİ, ‘TEMSİLİ TÜRK

ŞEHİTLİĞİ’ TEKRAR AÇILDI

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 92. yıldönümünü sebebiyle, Gelibolu Tarihî Milli Parkı Şehitler Abidesi’nde önceki gün düzenlenen törenlere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bakanlar ve komutanlar katıldı. Şehitler Abidesi’ndeki törenlerde konuşmaların ardından daha önce şehitlik olan ancak daha sonra otopark olarak kullanılan ve halkın yoğun isteği üzerine Temsili Türk Şehitliği’ne tekrar geri çevrilen sembolik şehitliğin açılışı yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Çanakkale Şehitler Abidesi Güçlendirme Çalışmaları ile birlikte yürütülen Şehitlik, 2 milyon 500 bin YTL’ye mal oldu. Bir yılda tamamlanan Şehitlikteki mezar taşlarında yaklaşık 60 bin şehidin ismi ziyarete açıldı.

NAMAZGÂH TABYALARI SAVAŞTA

KULLANILAN KONUMA GETİRİLDİ

Şehitlik açılışının ardından Kilitbahir köyündeki Namazgâh tabyalarının açılış töreniyle devam edildi. Namazgâh tabyasındaki törende 2. Kolordu Komutanlığı’na bağlı 18. Zırhlı Tugayı askerleri tarafından Koca Seyid’in sırtında taşıdığı topla Ocean Gemisi’ni vurması canlandırıldı. Ardından Mehteran Takımı bir gösteri sundu. Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılan ve Çanakkale Savaşları’nda aktif olarak kullanılan tabya içerisindeki bonetler tek tek restore edilerek savaştaki kullanılan konumuna getirildi. Tabyalardaki bazı bonetlerde mankenler kullanılarak savaş dönemindeki haberleşmeler, batan savaş gemilerinin maketleri ile o dönemde çekilmiş fotoğraflar sergileniyor.

Gelibolu Yarımadası’nda daha önce otopark olan alanda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen yolları da hizmete açan Başbakan Erdoğan, “Çanakkale kahramanları sayesinde, bir millet, küllerinden yeniden doğmuştur. Hepsinin ruhu şad olsun, Allah onlara rahmet etsin” diye konuştu.

20.03.2007


 

İstanbul'a hizmet atağı

İstanbul İl Özel İdaresi, son 4 yılda şehre eğitim, sağlık, spor ve kültür gibi alanlarda toplam 2,2 milyar YTL’lik yatırım yaptı.

Alınan bilgiye göre, göçün de etkisiyle İstanbul’daki hızlı nüfus artışını dikkate alarak özellikle ilk ve orta dereceli okullarda artan derslik ihtiyacına karşı çeşitli projeler geliştiren İl Özel İdaresi, 2003-2007 bütçesinin yüzde 41’lik bölümünü bu alandaki yatırımlara ayırdı. Son 4 yılda 1 milyar YTL’yi aşkın yatırımla 488 yeni okul hayırsever iş adamları, kurum ve kuruluşların da katkısıyla tamamlanarak eğitim-öğretime yeni 13 bin 500 derslik kazandırılırken, bu rakamın Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana yapılan toplam derslik sayısının 3’te 1’i olduğu belirtildi.

2006 yılında 219 okul ve 4 öğrenci yurdunda güçlendirme çalışması başlatılırken, okullara 80 bin adet depreme dayanıklı çelik aksamlı sıra ile 20 bin 193 adet bilgisayar alındı ve 2 milyondan fazla öğrencinin internetle buluşması sağlandı.

/ İSTANBUL

20.03.2007


 

Kayıp eşya odası doldu

Adana’da özel halk otobüsü işletmesi bünyesinde oluşturulan kayıp odası, unutkan otobüs yolcularının eşyalarıyla doldu.

Alınan bilgiye göre, S.S 59 Nolu Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı Niyazi Göğer, yaptığı açıklamada, unutkan otobüs yolcularının otobüslerde unuttuğu eşyalarını aramadıklarını, kayıplar odasına hiçbir yolcunun uğramadığını belirtti.

Göğer, unutulan eşyalar arasında altın künye ve küpenin bulunmasını son derece ilginç gördüklerini, otobüs yolcularının en azından değerli olan eşyalarını aramalarını beklediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: “Şu anda kayıp eşyalar arasında 22 ayar altın künye ile bir küpe de var. Son 5 yıldır bunları kilitli çekmecede muhafaza ediyoruz. Ancak, ne arayan var ne de soran. Kayıp eşyayı sahibine teslim ettiğimizde büyük bir gönül huzuru yaşıyoruz’’ dedi.

Göğer, otobüs yolcularının ‘’nasıl olsa bulamam’’ düşüncesiyle unuttukları eşyaları aramadıklarını ancak, kendilerinin unutulan eşyanın sahibini bulmak için neredeyse dedektif gibi çalıştıklarını söyledi.

/ ADANA

20.03.2007


 

Iğdır’da Nevruz ikramı

Iğdırlı vatandaşlar, Nevruz’u çeşitli faaliyetlerle kutluyor. Iğdır’da Nevruz sebebiyle Bağlar Mahallesi’nde Ali Varol isimli vatandaşın evinde ziyaretçilere dağıtılmak üzere ‘yeddi levin’ denilen çerez tabağı hazırlandı ve tencerelerde pişirilip, renklendirilen yumurtalar tokuşturuldu.

Bu arada yörede ‘pay isteme’ diye adlandırılan gelenek gereğince, evlerin kapısı çalınarak içeri gönderilen iple bağlı bez veya mendillere hazırlanan “yeddi levin” konularak, ikram edildi.

Iğdır Belediye Başkanı Nurettin Aras, Nevruz’un Türk kültürüne ait olduğunu belirterek “Nevruz’da nişanlı kızlara hediye, ‘honça’ dediğimiz bir tepsi içinde “yeddi levin”, bayramlık elbise gönderilir. Bu bizim geleneğimizdir. Nevruz, bu yıllarda biraz kesintiye uğramış olsa da biz geleneğimizi devam ettireceğiz.”

/ IĞDIR

20.03.2007


 

Ebeveyn ile çocuk arasına ekran girdi

Araştırmacı Yazar Sıtkı Aslanhan, 21.yüzyılda çocukları ebevenlerin değil televizyonların yetiştirdiğini söyledi.

Antalya’nın Korkuteli ilçesinde müftülük tarafından düzenlenen ‘Çocuk Yetiştirmede Anne Babanın Rolü ve Eşler Arasındaki İletişim’ konulu konferansta konuşan Sıtkı Aslanhan, 21. yüzyıl neslinin televole kültürü ile yetiştiğini ifade etti. Sıtkı Aslanhan, bu yüzyılda çocuklarla ebeveynler arasındaki diyaloğun azaldığına ve dijital bir aile kültürünün hakim olmaya başladına dikkat çekti.

Toplumda akrabalık ilişkilerinin de zayıfladığının altını çizen Aslanhan, çözümün ailelerin kendilerini ve çocuklarını yetiştirmesinde olduğunu söyledi. Aslanhan, “21. yüzyıl neslini televizyonlar yetiştiriyor. Baba haber seyrederken ‘dinliyorum çocuğum’ diyor. Anne de yemek yaparken ‘dinliyorum çocuğum’ diyor. Anne ve babası ile iletişim kuramayan çocuğu diğer odadaki televizyona sevk ediyor” diye konuştu.

TELEVOLE KÜLTÜRÜNDEN

ACİLEN UZAKLAŞMALIYIZ

Televole kültürü ile yetişen çocukların toplumda sosyal ve psikolojik yönden problem yaşadıklarını, dil başta olmak üzere kendilerini hiçbir konuda yetiştiremediklerini belirten Aslanhan, şöyle devam etti: “Eski nineler bile 30 bin kelime ile konuşuyor. Okumayan yeni nesil ise profesörler dahil 500 kelime ile hayatlarını devam ettiriyor. Ailelerin acilen çocuklarını televizyon kültüründen uzaklaştırıp, kendi öz kültürleri ile yetiştirmeye başlamaları gerekmektedir.”

/ ANTALYA

20.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004