Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Başörtülülerin yanında olmalıyız

İngiliz The Independent gazetesinin köşe yazarı Adrian Hamilton, Türkiye’deki son gelişmeleri değerlendirdiği yazısında, yaşanan tartışmaların Türkiye’ye özgü olmakla birlikte Avrupa için daha geniş sonuçları da içerdiğini, Avrupa’nın Müslüman hareketlerine “gerici” olarak bakmakla haklı olup olmadığı sorusunu gündeme getirdiğini kaydetti.

İngiltere’de “peçe”yi gündeme getiren eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’a gönderme yaparak, “Bu defa, hepimiz başörtüsü kullananların yanında olmalıyız” diye yazan Hamilton, Türkiye’deki tartışmaların büyük ölçüde başörtüsüne odaklandığını belirtti ve “Bu savaşın özelliği, geleneksel giysi isteyenlerin modernleşme yanlıları, karşı çıkanların ise muhafazakar güçleri olmasıdır” diye yazdı.

İngiliz The Independent gazetesinin köşe yazarı Adrian Hamilton, Türkiye’deki son gelişmeleri değerlendirdiği yazıda İngiltere’de “peçe” tartışmalara atıfta bulunarak “Peçe kullanılması ne zaman ilerici bir eylemdir?” başlığını attı.

AKP’yi “İslâmcı partı” olarak nitelendiren Hamilton, AKP’nin son dört yılda Türkiye’nin ekonomisinde “devrim” yaptığını, “Batı’ya dönük ve ilerici” bir parti olduğunu yazdı.

Independent yazarı, Türkiye’nin AB üyeliğine şiddetle karşı olan Nicolas Sarkozy’nin Fransa’da yeni Cumhurbaşkanı olması ihtimalinin bulunduğu bir dönemde Türkiye’nin kendi “cumhurbaşkanlığı krizi”ni doğurduğunu belirterek “Bunun görünürde Avrupa’nın laik kapılarını kuşatan İslâmcı bir devlete ilişkin en kötü korkuları doğrular gibi” sözlerini kullandı.

Türkiye’de yaşanan tartışmaların Türkiye’ye özgü olmakla birlikte Avrupa için daha geniş sonuçları da içerdiğini, Avrupa’nın Müslüman hareketlerine “gerici” olarak bakmakla haklı olup olmadığı sorusunu gündeme getirdiğini kaydetti.

Hamilton, Türkiye’de başta ordu olmak üzere, “muhafazakâr” çevrelerde Başbakan Erdoğan’ın aday olmak istediği işaretini verdiğinde infial yaşandığını, Erdoğan gibi bir politikacının laiklik kalesi olan cumhurbaşkanlığına getirilmesi ihtimalinin, göstericilerin sokaklara dökülmesine, askerlerin uyarılarda bulunmalarına yol açtığını kaydetti.

Türkiye’deki tartışmaların büyük ölçüde başörtüsüne odaklandığını belirten Hamilton, “Bu savaşın özelliği, geleneksel giysi isteyenlerin modernleşme yanlıları, karşı çıkanların ise muhafazakâr güçleri olmasıdır” diye yazdı.

Independent yazarı, “Türkiye’deki İslâmcı parti, Batı’ya dönük ve ilerici bir güç” diye yazdı.

HEPİMİZ BAŞÖRTÜSÜ KULLANANLARIN YANINDA OLMALIYIZ

Türkiye’de İslâmcı bir devlet arzulayanların oranının yüzde 10’un altında kaldığına dikkat çeken Hamilton, Türkiye’nin sınırlarındaki “Kürt milliyetçiliği tehdidi ve AB’nin Türkiye’nin üyeliğine yönelik ‘şimdi istiyoruz, şimdi istemiyoruz’ yaklaşımının Türkiye’deki milliyetçi ve otoriter güçleri kuvvetlendirebileceği uyarısını da yaptı.

Adrian Hamilton, “Türkiye, Avrupa’ya doğusu ve güneyindeki yeni dünyayı anlama ve kabul etme konusunda eşsiz bir şans sağlıyor. Buna karşın, Sarkozy ve onun gibileri, ona bir fırsat gibi değil, bir tehdit gibi muamele ediyor” görüşünü dile getirdikten sonra İngiltere’de “peçe”yi gündeme getiren eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’a gönderme yaparak “Bu defa, hepimiz başörtüsü kullananların yanında olmalıyız” diye yazdı.

/ İSTANBUL

27.04.2007


 

Gizli oyla seçilecek

TBMM Genel Kurulunda, Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanı için ilk tur oylama bugün yapılacak. Saat 15:00’te Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın başkanlığında toplanacak ve gündemine başka bir konuyu almayacak olan Genel Kurulda doğrudan gizli oylamaya geçilecek. Milletvekilleri, seçim bölgelerine göre sıraya geçecek, oluşturulacak kuruldan alacakları mühürlü zarflarla kabinlere girerek oylarını kullanacak ve zarfın içine yerleştirdikleri oy pusulalarını, Bakanlık Divanı kürsüsü önündeki kupalara atacaklar.

TBMM Genel Kurulunda, Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanı için ilk tur oylama bugün yapılacak. Cumhurbaşkanı adaylığı için başvuruların önceki gece sona ermesinin ardından yeni bir sürece giriliyor. TBMM Genel Kurulu, bugün saat 15.00’te Meclis Başkanı Bülent Arınç başkanlığında toplanarak, 11. cumhurbaşkanını seçmek için ilk tur oylamayı yapacak.

Gündemine başka bir konuyu almayacak olan Genel Kurulda doğrudan gizli oylamaya geçilecek. Milletvekilleri, seçim bölgelerine göre sıraya geçecekler ve oluşturulacak kuruldan alacakları mühürlü zarflarla kabinlere girerek oylarını kullanacaklar.

Milletvekilleri, destekledikleri iki adaydan birinin isminin yanına çarpı işareti koyacak. Milletvekilleri, zarfın içine yerleştirdikleri oy pusulalarını, Bakanlık Divanı kürsüsü önündeki kupalara atacak.

TBMM’de yapılacak turlar sonucunda Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanı seçilecek. 11. cumhurbaşkanı 16 Mayısta Genel Kurulda and içerek görevine başlayacak.

Anayasanın, “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisiyle ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sona erer” hükmü uyarınca, cumhurbaşkanı seçilinceye kadar adaylar görevini sürdürebilecek, ancak seçildikten sonra göreve başlayacağı tarihe kadar geçen sürede görevini sürdürmemesi, yazılı kural olmasa da teamüller arasında bulunuyor.

3 bağımısız milletvekili oylamaya katılmayacak

Bağımsız milletvekilleri Ersoy Bulut, Hakkı Akalın ve Mustafa Sayar, ilk tur oylamasına katılmayacak.

Mersin Bağımsız Milletvekili Ersoy Bulut, yaptığı açıklamada, Bağımsız İzmir Milletvekili Hakkı Akalın ve Bağımsız Amasya Milletvekili Mustafa Sayar ile cumhurbaşkanı seçiminde ortak hareket etme kararı aldıklarını ve bugünkü oylamaya katılmayacaklarını bildirdi.

Aday isminin önemli olmadığını ifade eden Bulut, “İsimler önemli değil, zihniyete karşıyız. Atatürkçü olmayı özde içine sindirmemiş olanlara destek vermeyi düşünmüyoruz’’ dedi.

Bulut, Akalın ve Sayar, yaptıkları yazılı açıklamayla da bu kararlarını duyurdular.

Bu arada, Genç Parti’den yapılan açıklamada, cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ün seçim süreciyle ilgili olarak görüşme talebinde bulunduğu kaydedilerek, “Böyle bir süreçte Gül ile görüşmenin bir fayda sağlamayacağı düşüncesiyle görüşme taleplerine müsbet cevap vermiyoruz’’ denildi.

Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk ise, cumhurbaşkanı seçimleri sırasında Meclis oturumlarına katılmama kararı aldıklarını bildirdi.

/ ANKARA

27.04.2007


 

Başka aday çıkmadı

Cumhurbaşkanı seçilebilmek için AKP Kayseri Milletvekili, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay yarışacak.

Anayasanın cumhurbaşkanı seçimini düzenleyen 102. maddesine göre, ilk turda seçilebilmek için üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu olan 367 oy aranacak. Bu turda hiçbir adayın bu çoğunluğa ulaşamaması durumunda ikinci tur oylama, 2 Mayıs Çarşamba günü yapılacak. Bu turda da seçilebilmek için üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu olan 367 aranacak. İkinci turda cumhurbaşkanı seçilememesi halinde, üçüncü tur oylamaya geçilecek. 9 Mayıs Çarşamba günü yapılacak üçüncü turda, üye tam sayısının salt çoğunluğun (276) sağlanması gerekiyor. Bunun sağlanmaması halinde ise son tur oylama, 15 Mayıs Salı günü yapılacak. Bu turda en çok oyu alan cumhurbaşkanı seçilmiş olacak.

/ ANKARA

27.04.2007


 

Seçim Kasım’a kalırsa geçici bütçe gerekir

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, genel seçimlerin Kasım ayında yapılması halinde geçici bütçeye ihtiyaç olacağını söyledi.

İvedik Organize Bölgesini ziyaret eden Unakıtan, gazetecilerin çeşitli sorularını cevapladı. Maliye Bakanı, seçimlerin öne alınması konusuyla ilgili soru üzerine, şu aşamada bu konuda bir şey söylemek istemediğini ifade etti. Konu, ilgili kurullarda gündeme gelirse o zaman görüş belirteceğini vurgulayan Unakıtan, ‘Hazinenin Maliye Bakanlığına bağlanması’ konusundaki bir soruya da şu cevabı verdi:

‘’Bana böyle sualler sormayın. Onun kararını verecek olan sayın Başbakandır. Hükümet olarak karar verilir. Ben ‘şöyle istiyorum, böyle istiyorum’ şeklinde görüş belirtmek istemiyorum.’’

Maliye Bakanı, genel seçimlerin Kasımda yapılması halinde, 2008 bütçesinin ne olacağının sorulması üzerine, ekonomik programın yürüdüğünü, IMF ile ilgili programında, 2008 mayısına kadar devam edeceğini kaydetti. Seçimlerin Kasımda yapılması halinde geçici bütçe gerekeceğine dikkati çeken Unakıtan ‘’fakat biz gerekmeyecekmiş gibi hazırlık yapıyoruz. Maliye Bakanlığı bütçe ile ilgili çalışmaları başlatır. Bütçe en geç 17 Ekimde TBMM’ye sunulmak zorunda. Biz bir şey olmayacakmış gibi normal şekilde çalışıyoruz’’ diye konuştu. Basın mensuplarının cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili sorularını cevaplayan Unakıtan, Gül gibi aday seçtiklerini belirtti. Bundan da iyisinin olmayacağını ifade eden Unakıtan, ‘’O bakımdan herkes bu milletin geleceğini, ufkunu açmak istiyorsa lütfen Meclise gelsinler ve oylarını kullansınlar" dedi

/ ANKARA

27.04.2007


 

Başörtüsü Köşke çıkarsa mağdurların önü açılır mı?

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER) avukatı Dilek Erdem Özbek kişisel deneyimlerinden de yola çıkarak, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) döneminde de başörtülü kadınların kamusal alanda kısıtlanması noktasında bir gelişme yaşanmadığını vurguluyor.

Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı ile çıkan haberlerde Gül’ün eşi Hayrünisa Gül “Devletiyle kavgalı first lady” haberleriyle anıldı.

Gül’ün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitmesine sebep olan başörtülü kadınların eğitim hakkının engellenmesinden birçok başörtülü mağdur oluyor. Refah Partisi’nin kapatılmasıyla beraber 1999 yılında üniversitelerde uygulanmaya başlanan kamusal alanda türban yasağı sekizinci yılında. Hayrünisa Gül’ün okula başörtüsüyle giremediği için önce Danıştay’a sonra AİHM’e yaptığı başvuruyu hatırlattığımız Özbek, “artık buna ilişkin çok fazla başvuru ile karşılaşmıyoruz” diyor. Bunun sebebiyse sorunun giderek azalması değil, çözüme ilişkin umudun yok olması. Bazı kesimlerin, AKP iktidarı döneminde bu sorunun ortadan kalktığına dair iddiaları bulunduğunu ifade eden Özbek, “bu sorunu hükümet de AİHM de çözemiyor” diyor.

Özbek, 2000 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde kampüse başörtüsüyle girme yasağı olduğunu belirtiyor, avukat olduktan sonra da dâvâları başörtüsüyle izleyemediğini ekliyor. Özbek’e göre cumhurbaşkanı eşinin başörtülü olması “türbanlıların önünü açacak” bir gelişme değil.

/ İSTANBUL

27.04.2007


 

Su israfına fren çağrısı

TEMA Vakfı Genel Müdürü Uygar Özesmi, su konusunda tasarrufun önemine işaret ederek, ‘’4 kişilik bir aile, yılda 140 ton su kurtarabilir’’ dedi.

TEMA Vakfı, evlerdeki gereksiz su tüketiminin önlenmesi ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi amacıyla ‘’Suyunu Boşa Harcama’’ kampanyası başlattı. Kampanyanın tanıtımı amacıyla The Marmara Oteli’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Özesmi, küresel iklim değişikliği sonucu su kaynaklarının azaldığına dikkati çekti.

Özesmi, Türkiye’de suyun tükenmek üzere olduğunu vurgulayarak, suyun önemli bir bölümünün evlerde boşa harcandığını kaydetti. Alınacak basit tedbirlerle su tasarrufu sağlanabileceğini dile getiren Özesmi, ‘’İşe önce muslukları kapatarak başlamalıyız’’ diye konuştu.

Özesmi, 4 kişilik bir ailenin sebzeleri elde değil, su dolu bir kapta yıkamasıyla yılda 18 ton, diş fırçalarken ya da tıraş olurken suyun boşa akıtılmamasıyla yılda 48 ton su tasarrufu yapabileceğini aktardı.

Bulaşıkların elde yıkanmasıyla 4 kişilik bir ailenin günde ortalama 84 ile 126 litre arası su harcadığına dikkati çeken Özesmi, bulaşık makinesinin aynı bulaşığı 12 litre suyla yıkadığını ifade ederek, bu yöntemle yılda 26 ile 40 ton arasında daha az su harcanacağını dile getirdi.

Özesmi, 5 dakikalık bir duş sırasında ortalama 60 litre su tüketildiğini belirterek, 4 kişilik bir ailenin her bireyinin duş süresini 1 dakika azaltması durumunda yılda 18 ton su tasarrufu sağlanacağını kaydetti.

Sifonların günde 1 kez amaç dışında çekilmesi durumunda yılda 16 ton suyun boşa harcandığını aktaran Özesmi, bahçelerin, buharlaşmanın yoğun olması sebebiyle daha fazla su harcanan öğle vakti yerine güneş battıktan sonra sulanmasıyla tonlarca su tasarrufu yapılabileceğini dile getrdi.

Özesmi, ‘’Alınacak tüm bu tedbirlerle 4 kişilik bir aile, yılda 140 ton su kurtarabilir’’ dedi.

Kampanya kapsamında ‘’www.suyunubosaharcama.org’’ adlı internet sitesi kurulduğunu belirten Özesmi, buradan su tasarrufuyla ilgili ayrıntılı bilgilendirme yapıldığını söyledi. Özesmi, ayrıca kampanyanın ilân, el broşürleri ve Mayıs ayının ikinci haftası gösterime girecek reklâm filmiyle destekleneceğini bildirdi.

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çelik Kurtoğlu da Türkiye’de küresel iklim değişikliğinin etkilerinden korunmak için tedbir alınması gerektiğini anlattı. Kurtoğlu,’’En temel sorunumuz olan ve dünyanın en değerli varlığı olan su konusunda biraz daha tasarruflu davranmalıyız’’ dedi. Kurtoğlu, tasarruftan önce bütün çevrelerde farkındalık bilinci oluşturmak gerektiğini ifade ederek, kampanyayla bunu sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

/ İSTANBUL

27.04.2007


 

367 şartı hukukî değil, siyasî yorum

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, ‘’illa da ‘toplantı yeter sayısı 367 olacak’ denirse, bunun hukukî değil, siyasî yorum olacağını’’ söyledi.

Çiçek, 367 konusunun, baştan beri hukuken değil, siyaseten tartışıldığını dile getirerek, ‘’Emin olun, ‘367 gerekiyordur’ diyenleri, parti olarak aday gösterseydik, bu tartışmalar olmazdı’’ diye konuştu.

NTV’nin canlı yayına katılan Çiçek, Cumhurbaşkanı seçimi çerçevesinde TBMM Genel Kurulu’nda 367 milletvekilinin bulunması gerekip gerekmediğine ilişkin tartışmalara yönelik soru üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:

‘’367 konusu, baştan beri siyaseten tartışıldı, hukuken tartışılmadı. Emin olun, ‘367 gerekiyordur’ diyenleri, parti olarak aday gösterseydik, bu tartışmalar olmazdı. Bunun altını çizelim. Hukukçu kimliğiyle ortaya çıkanlar öne çıkanlar bile postmodern yorumlar yaptılar, ideolojik ve siyasî değerlendirmede bulundular. Hukuki değerlendirmede bulunmadılar.’’ Çiçek, 184 sayısının toplantı için yeterli olduğunu söyleyerek, ‘’önemli olanın karar yeter sayısı olduğunu, toplantı yeter sayısı olmadığını’’ kaydetti. Cemil Çiçek, ‘’İlla da ‘toplantı yeter sayısı 367 olacak’ denirse, bu hukukî yorum olmaz, bu siyasî yorum olur’’ dedi. ‘’Eğer Anayasa Mahkemesi’nden ‘367 şarttır’ diye bir karar çıkarsa o zaman bu kararın teamülleri göz ardı eden, siyasî bir karar olduğunu mu düşüneceksiniz?’’ sorusuna Çiçek, ‘’Henüz karar ne verileceğini bilemediğim için kararla ilgili bir değerlendirme yapamam. Bunu doğru bulmuyorum. İnşallah Cuma günü bu işi neticelendiririz ve bu tartışmaları da bitirmiş oluruz’’ cevabını verdi.

AKP’nin Genel Kurul’da 367 sayısını ilk turda yakalayıp yakalanmayacağı sorusu üzerine Çiçek, ANAVATAN ve DYP’nin ‘’anahtar durumda’’ olduğunu söyledi.

/ ANKARA

27.04.2007


 

Çoğunluğu görünce Meclisi açarım

TBMM Başkanı Bülent Arınç, yarın yapılacak cumhurbaşkanı seçiminin ilk turundaki tavrı konusunda, ‘’İçeride (TBMM Genel Kurulunda) 367, 567 aramam. İçeride yeterli çoğunluğu gördüğüm zaman açarım. Yeterli çoğunluğun ne olduğu da Anayasada iki kere iki dört eder gibi yazılmış. Ona bağlıyım ben. Bu konuda bir tereddüt yok’’ dedi.

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, Anayasanın gösterdiği usul ve esaslar içerisinde yarınki birleşimi yöneteceğini ve gerekli kararları vereceğini söyledi. ‘’Benim açımdan her şey çok berrak ve çok açıktır’’ diyen Arınç, sonucu ne olursa olsun İçtüzüğün kendilerine verilen görevi yerine getireceğini kaydetti. Bülent Arınç, ‘’367 arar mısınız?’’ sorusu üzerine de ‘’Benim arayacağım şey; Meclisi yöneten bir başkan veya başkanvekili olarak 57. maddeye bakmaktır. Birleşimi açarım, tereddüt edersem yoklama yaparım. Ne yapalım ki İçtüzük bunu emrediyor. Bundan başka türlü bir şey yapmam mümkün değil. İçeride 367, 567 aramam. İçeride yeterli çoğunluğu gördüğüm zaman açarım. Yeterli çoğunluğun ne olduğu da Anayasada iki kere iki dört eder gibi yazılmış. Ona bağlıyım ben. Bu konuda bir tereddüt yok’’ diye konuştu.

Bir gazetecinin bugün yapılacak oylama için milletvekillerini aradığı şeklindeki haberleri sorması üzerine TBMM Başkanı Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimi için hiçbir milletvekilini arayıp ‘’ne olur oylamaya katılın, şu oyu verin’’ demediğini ifade ederek, ‘’Demem de...Bu benim görevim değil. Meclis başkanı olarak böyle bir tek konuşmam olmamıştır. Bu bir yakıştırmadır, iftiradır’ karşılığını verdi.

/ ANKARA

27.04.2007


 

Kanal 7 Int: Basın özgürlüğüne baskın

Kanal 7 INT Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, Alman polisinin, Deniz Feneri e.V’ye düzenlediği baskına, sadece aynı binada bulunduğu gerekçesi ile Kanal 7 Avrupa televizyonunu da dahil ettiği belitilerek, “Her fırsatta Avrupa değerleri ve özgürlüklerine vurgu yapan Almanya hükümetinin bu çağdışı, yüz kızartıcı baskın karşısında sessiz kalması da ayrıca ibret vericidir” denildi.

Açıklamada, Almanya’daki Kanal 7 Avrupa binasına önceki gün Alman polisi tarafından basın tarihine kara bir leke olarak geçecek bir baskın düzenlendiği ifade edildi. Alman polisinin, Deniz Feneri e.V’ye düzenlediği baskına, sadece aynı binada bulunduğu gerekçesi ile Kanal 7 Avrupa televizyonunun da dahil edildiği kaydedilen açıklamada şöyle denildi:

“Elleri otomatik silahlı 60 Alman polisi, bir medya kuruluşuna, terör örgütü hücresine baskın yapar gibi kapıları kırarak girmiştir. Çalışanlara terörist muamelesi yapılmış, habercilerin tüm bilgisayar ve kişisel dosyalarına el koyulmuştur. Akşam saatlerine kadar süren baskında, habercilerin dışarı ile ilişkileri kesilmiş, yemek gibi en temel ihtiyaçlardan dahi mahrum bırakılmışlardır. Peki nedir bu, bir televizyon binasına yapılan ‘kabul edilemez, yüz kızartıcı’ baskının nedeni? Savcılığın yaptığı açıklamada; Almanya’da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V’nin yardım amaçlı topladığı paraların bazı şirketlere aktarıldığı iddiası yer almıştır. İşte bu savcılık açıklamasında adı geçmemesine rağmen bazı Türk ve Alman medya kuruluşları, Kanal 7 Avrupa televizyonuna para aktarıldığı iftirasını ortaya atmıştır.

Bu bir iddiadır ve kesinlikle yalandır. Kanal 7 Avrupa televizyonu Deniz Feneri e.V’den Kanal 7 Avrupa’ya tek bir kuruş dahi aktarmamıştır. Kanal 7 yönetimi olarak; bir Türk basın kuruluşuna yapılan çağdışı, zorba baskını görmezden gelen, ama bu asılsız iddiayı gündeme taşımakta zerre kadar tereddüt göstermeyen, bazı Türk gazete ve televizyonlarının tavrını es’ef verici bulduğumuzu belirtiyoruz.”

/ İSTANBUL

27.04.2007


 

Aslan: Müzakere sürecinde yoğun çalışıyoruz

Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Başkanı Mehmet Aslan, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) müzakere sürecinde yoğun bir çalışma içinde olduğunu söyledi.

Suriye’nin başşehri Şam’daki AB ülkelerinin büyükelçiliklerinde görevli ticaret müşavirleri, Gaziantep Ticaret Odası’nı ziyaret etti. Aslan, ziyarette, Türkiye’nin, AB’ye tam üye olması halinde, AB ile Arap ortak pazarı arasında önemli bir köprü olacağını belirtti. Türkiye’nin AB ülkeleri ile Arap ortak pazarı ülkelerinin yakınlaşması açısından önemli bir görev üstleneceğini ifade eden Aslan, şöyle konuştu:

‘’AB müzakere sürecinde bizim önümüze hedef olarak koyduğumuz konseptlerden birisi budur. Bu bağlamda ziyareti bunun bir nüvesiymiş gibi algılıyoruz. Türkiye olarak AB müzakere sürecinde yoğun bir çalışma içindeyiz. Misafirlerimize Gaziantep’i gezdiriyoruz. Organize Sanayi Bölgesi’ni gezdiler. Kendilerine ayrıca Gaziantep’in ekonomik-sosyal yapısı ve AB ile ilgili yürüttüğümüz çalışmalar konusunda da bilgi vereceğiz.’’

Almanya Büyükelçiliğinden heyet başkanı Sven Kraupse ise Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkilerin son derece hızlı bir şekilde ilerlediğine şahit olduklarını belirtti.

İlişkilerin ilerlemesinde ve gelişmesinde Gaziantep’in önemli bir rolü bulunduğunu ifade eden Kraupse, ‘’Ziyaretimiz sırasında özellikle Türkiye ile Suriye arasındaki ekonomik işbirliğiyle ilgili bilgi almak istiyoruz’’ diye konuştu.

Kraupse, Gaziantep ziyaretleri çerçevesinde Belediye Başkanı Asım Güzelbey’i ziyaret ettiklerini ve Organize Sanayi Bölgesi’nde incelemelerde bulunduklarını da sözlerine ekledi.

/ GAZİANTEP

27.04.2007


 

AKP ve CHP’den sürpriz istifalar

AKP Amasya Milletvekili Hamza Albayrak CHP Hatay Milletvekili İnal Batu partilerinden istifa ettiler.

AKP Amasya Milletvekili Hamza Albayrak, partisinden istifa etti. Albayrak’ın istifasıyla AKP’nin TBMM’deki sandalye sayısı 353’e düşerken, bağımsızların sayısı ise 11’e yükseldi.

CHP Hatay Milletvekili İnal Batu da partisinden istifa ettiğini açıkladı. Batu’nun DYP’ye katılabileceği belirtiliyor. İstifanın ardından CHP’nin sandalye sayısı 151’e indi. Parlamento Aritmetiği ise şöyle oluştu: AKP : 353, CHP : 151, ANAP : 20, Bağımsız : 11 Boş : 8 DYP : 4 GP : 1 SHP : 1 HYP : 1

DYP’ye geçeceği öne sürülen İnal Batu, yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanı seçimin ilk ve ikinci tur oylamalarına katılmayacağını söyledi. Konuyla ilgili haberleri ‘’Bunlar ileriye dönük spekülasyonlar’’ diye nitelendiren İnal Batu, DYP ile görüşmesini yalanlamazken, bu konuda yorum yapmayacağını kaydetti. Batu, ‘’Parti değiştirmemin 367 tartışmasıyla ilgisi yok. Parti değiştirmemle ilişkilendirilirse üzülürüm’’ diye konuştu.

/ ANKARA

27.04.2007


 

367 şartı Meclisi etkisiz kılma girişimi

Mazlum-Der Genel Başkanı Ayhan Bilgen, 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan 1982 Anayasası birçok açıdan hukuk devleti ve parlamenter yönetim anlayışı ile bağdaşmayan hükümler içerdiğine dikkat çekti.

Bilgen yaptığı açıklamada, “Temsilde adaleti engelleyen ve yönetime katılma hakkını sınırlandıran düzenlemeler, mevcut Anayasa bugüne kadar gerekçe gösterilerek korunmuştur. çok sayıda partinin kapatıldığı, seçilmiş milletvekilinin parlamento dışına itildiği bilindiği halde köklü bir Anayasa değişikliği için bugüne kadar bir siyasal irade sergilenmemiştir” dedi. Bilgen, mevcut Anayasa ile cumhurbaşkanlığı seçiminin bugüne kadar ki uygulamaları ortada iken kişiye ya da partiye özel uygulama arayışına girmenin açıkça hukuku siyasallaştırmak ve parlamentoyu devre dışı bırakmak olduğunu söyledi. Bilgen, sınır ötesi operasyon gibi tümüyle parlamentonun yetkisinde olması gereken kimi arayışların tartışıldığı bir dönemde, Meclisi seçim sürecine sokarak etkisiz kılmanın, sivil siyaseti güçlendirme ve hukuk devleti arayışlarını da geriye götüreceğini söyledi.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

27.04.2007


 

Askere mayın tuzağı: 2 şehit

Bitlis ve Şırnak’ta terör örgütü PKK üyelerince, araziye döşenen mayına basan Başçavuş Nadir İpek (36) ile Jandarma Komando Er Ramazan Avcı, şehit oldu.

Alınan bilgiye göre, Jandarma Komutanlığı ekiplerinin, Bitlis’e 20 kilometre uzaklıktaki Çeltikli kırsalında yaptığı arazi arama-tarama faaliyetleri sırasında, terör örgütü PKK üyelerince önceden araziye döşenmiş olan mayın patladı. Patlama sırasında Başçavuş Nadir İpek, ağır şekilde yaralandı. Bitlis Devlet Hastahanesine kaldırılan Nadir İpek, kısa süre sonra hayatını kaybetti.

Şırnak Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada ise, 24 Nisan 2007 tarihinde Şırnak’ın Bestler Dereler bölgesinde güvenlik güçlerince yürütülen operasyonlar sırasında teröristlerce daha önce yerleştirilen mayının patlaması sonucu Jandarma Komando Er Ramazan Avcı’nın ağır yaralandığı belirtildi. Yaralı er Avcı’nın, kaldırıldığı Şırnak Asker Hastahanesinde hayatını kaybettiği kaydedilen açıklamada, Avcı’nın cenazesinin Şırnak’ta düzenlenen törenin ardından bugün Hakkari’nin merkeze bağlı Doğan köyüne gönderileceği ve burada toprağa verileceği belirtildi. Bölgede geniş çaplı operasyonların başlatıldığı bldirildi.

Görev dönüşü kaza

Bu arada, Çanakkale’de, meydana gelen trafik kazasında, görevden dönen Jandarma astsubay şehit oldu, bir kişi öldü, ikisi uzman çavuş 3 kişi yaralandı.

/ BİTLİS

27.04.2007


 

CHP Gelirler Vergisi Kanunu’nun iptalini istedi

CHP, 5615 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, ‘’ücretlilere vergi iadesini geçmişe yönelik olarak yürürlükten kaldıran’’ hükmünün iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açtı.

CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, başvuruya ilişkin dilekçeyi Anayasa Mahkemesi Başkanlığına verdi. Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Hamzaçebi, 4 Nisan 2007’de yürürlüğe giren 5615 sayılı kanunun, ‘’ücretlilere vergi iadesini geçmişe yönelik olarak yürürlükten kaldıran’’ hükmünün Anayasa’ya aykırılığın iddiasıyla dava açtıklarını belirtti.

/ ANKARA

27.04.2007


 

Sürücüler artık direksiyon başında uyuyamayacak

Ulusal İnovasyon Girişimi (UİG) Proje Koordinatörü Selçuk Karaata, geliştirilen ‘Güvenli Sürüş’ projesiyle sürücülerin araç kullanırken uyumalarının engellenmesinin hedeflendiğini bildirdi.

Pendik Belediyesi tarafından “İşletmelerde İnovasyon (yenilikçilik) Politikası” konulu bir seminer programı düzenlendi. Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen programda bir sunum yapan UİG Proje Koordinatörü Karaata, İnovasyon’un yenilik, yenileşim anlamlarına geldiğini kaydetti. UİG’nin Başbakan’ın katılımı düzeyinde toplantılar yaparak çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Karaata, şöyle konuştu: “İnovasyon, yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi geliştirmek ve bunu ticarî gelir elde edecek hale getirmek için yürütülen tüm süreçleri kapsar. Türkiye’de inovasyona bir örnek olarak ‘Güvenli Sürüş’ projesini gösterebiliriz. Sabancı Üniversitesi’nin yürüttüğü bu projeyle, sinyal işleme ve iletişim teknolojileri kullanılarak sürüş ve sürücü güvenliğinin arttırılması ve kazaların azaltılması hedeflenmektedir. Uykusuz sürücülerin, sürüş esnasında, göz kapaklarının kapanmasına bağlı olarak direksiyonun titremesi, koltuğun sallanması gibi çeşitli uyarılarla uyumaları engellenecek.” Karaata, projenin geliştirilme aşamasında olduğunu da belirtti.

YENİ ASYA / İSTANBUL

27.04.2007


 

Eğitimcilerden protesto

Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir Sen) İzmir Şubesi, Millî Eğitim Bakanlığı’nca uygulamaya konulan Ek Ders Ücretleri Genelgesi’ni, “Kaşık Kepçe Aşkı” adlı sokak tiyatrosuyla protesto etti.

Maliye Bakanlığı’nın isteği üzerine hazırlandığı ifade edilen ek ders ücretleri genelgesi için Konak Meydanında toplanan öğretmenler, burada temsili olarak IMF, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, İş Dünyası ve memura yapılan zammı işledi. Mini gösterinin ardından megofonu alan Eğitim Bir Sen İzmir Şubesi Başkanı Abdurrahim Şenocak, Ek Ders Ücretleri Genelgesi’nin bir an önce iptal edilmesini istedi.

Eğitim çalışanlarının zor şartlar altında görevlerini devam ettirdiklerini belirten Şenocak,”Bilindiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında görev yapan öğretmen ve yöneticilerin en önemli gelir kaynaklarından birini ek ders ücretleri oluşturmaktadır. Yakın geçmişte ek ders ücretlerine yönelik gerek Kanun gerekse Bakanlar Kurulu Kararı şeklindeki mevzuatta bazı değişiklikler gerçekleştirildi. Ne yazık ki bu değişikliklerle eğitim çalışanları büyük ölçüde mağdur edilmiştir. Ek ders ücretleri tamamen sembolik duruma düşmek üzeredir” şeklinde konuştu.

YENİ ASYA / İZMİR

27.04.2007


 

Okullarda eğitim dili Türkçe olmalı

Eski Millî Eğitim bakanlarından Prof. Dr. Mehmet Sağlam, Türkçenin, dünyada yabancı dil olarak İngilizce ve Fransızcadan daha fazla ilgi gören bir dil olduğunu ifade ederek, okullarda mutlaka Türkçe eğitim yapılması; ancak, yabancı dilin de mutlaka öğretilmesi gerektiğini söyledi.

Türkçedeki Bozulma ve Yabancılaşmanın Araştırılması, Türkçenin Korunması ve Etkin Kullanımı İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan TBMM Araştırma Komisyonu, eski Millî Eğitim bakanlarından, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam’ı dinledi.

100’e yakın ülkede, yaklaşık 250 milyon kişinin ana dili olarak Türkçeyi konuştuğunu ifade eden Sağlam, bir çok ülkedeki ise okulda yabancı dil olarak Türkçenin okutulduğunu söyledi.

Prof. Dr. Sağlam, Türkçenin dünyada giderek ilgi görmeye başlayan bir dil haline geldiğini ifade ederek, ‘’Türkçe, dünyada yabancı dil olarak İngilizce ve Fransızcadan daha da ilgi gören bir dil haline geldi’’ dedi.

/ ANKARA

27.04.2007


 

Yetenek engel tanımıyor

Geride bıraktığımız haftanın son günü, özellikle İstanbullu kitapseverlerin bildiği bir mekân olan Atatürk Kitaplığı'nda bir sergi açıldı.

"Sol Ayağım 2" adlı bu sergide Yusuf Arslan adlı bir gencin resimleri san’atseverlerle buluşuyor. Serginin vesilesiyle kendisiyle görüştüğümüz Yusuf Arslan adlı genç ve sergideki resimleri, yeteneğin güzel meyvelerini görebilmenin bedensel engele çok fazla takılmayacağını ispatlıyor.

Konuşmakta oldukça sıkıntı çekmesine rağmen yaptığı resimlerde hayal dünyasını başarıyla aktaran Yusuf'un engelli oluşu dünyaya gözlerini açtığı günlere rastlıyor. 31 Mayıs 1990 senesinde Erzurum'da dünyaya gelen Yusuf, daha iki günlük bir bebekken, anne ve babasındaki kan uyuşmazlığı sebebiyle şiddetli bir sarılığa yakalanmış ve doktorun hastalığı teşhis edemeyişi, dolayısıyla gerekli tedavinin uygulanamayışı sebebiyle beyin hücreleri hasar görmüş, ardından da işlevini yapamaz hale gelmiş. Artık elleri, boynu, ayakları tutmayan, kısaca engelli bir bebek olan Yusuf, beş yaşına kadar ne yürüyebilmiş ne de konuşabilmiş.

Kendisiyle sergisinin devam ettiği Atatürk Kitaplığı'nda yaptığımız söyleşide Yusuf, ''Beş yaşına kadar hiç yürüyemiyordum. Yatağa bağımlı yaşıyordum. Dokuz yaşımda inanılmaz ama gerçek bir şey oldu. Sabah kalktım ki konuşabiliyordum ve yürüyebiliyorum. Bütün dünya benim oldu. Yere basabiliyordum. Evet ellerim tutmuyordu ama ayaklarımla ihtiyaçlarımı giderebiliyordum. O zaman resim yapma arzum başladı" sözleriyle anlattı yaşadıklarını ve resim yapmaya başlayış hikâyesini.

ÇALIŞTIM, DUÂ ETTİM VE BAŞARDIM

Okula giden kardeşinin de yardımıyla okuma yazmayı öğrendiğini anlatan Yusuf, "Sol ayağımın başparmağına tutuşturduğum kalemle resim yapmaya başladım, daha fazla çalıştım, azmettim, duâ ettim ve başardım" diyor. Bütün resimlerinde kendi hayal dünyasını canlandırdığını söyleyen Yusuf'un kendisi için çok önemli uzvu için yaptığı tarif de kısa ama bir o kadar anlamlı, "Sol ayağım artık tutan elim oldu'' diyor Yusuf ayağını anlatırken.

Arslan, hocalarının da teşvikiyle 23 Nisan 2000 yılında "Sol Ayağım" adını verdiği ilk sergisini açmış, resimleri kapış kapış alınmış. Resimlerinden kazandığı parayla kendine bir bilgisayar alan ve kendi gayretleriyle bilgisayarı kullanmayı öğrenen Yusuf, ''Hedefim, ilerde Picasso gibi olmak" diyor.

AZMEDERSEK ENGEL KALMAZ

Yusuf engelli insanlara da sesleniyor ve "Sakın üzülmeyin, biz özürlü değiliz! Sadece bazı engellerimiz var. Biz çalışıp azmedersek ortada engel kalmaz. Umudunuzu kaybedip karamsarlığa kapılmayın.

Ben sol ayağımla resim yapabiliyorsam, sizler neden başka şeyler yapamayasınız? Her insanın içinde bir mücevher vardır. Önemli olan onu işlemek parlatmaktır" diyor.

RESİMLERİ MEVLÂNÂ HUZURUYLA YAPTIM

Arslan'ın resimlerinin bazılarında manevî duygular hakim ve her biri ayrı mesajlar içeriyor. Mevlânâ ve yedi öğüdünü işleyen resminde Mevlânâ'yı güneş, öğütlerini de çevresinde dönen yıldızlarla tasvir etmiş. Mevlânâ'nın etrafında dönen semazenleri de dünyaya benzetmiş. Diğer resminde ise Mevlânâ'nın görüşüyle bakan insanların merdivenlerden çıkıp, kişisel olgunluğa eriştiği konu edilmiş. Arslan, ''Bu resimleri yaparken Mevlânâ huzuruyla yaptım, o da beni yalnız bırakmadı" şeklinde konuşuyor.

Yusuf Arslan' ın çocuk faaliyetleri kapsamında, "Sol Ayağım 2" adlı resim sergisi Atatürk Kitaplığı Sanat Galerisi'nde 30 Nisan'a kadar engel tanımayan san’atsever İstanbulluları bekliyor!

Züleyha ÖZÇELİK / İSTANBUL

27.04.2007


 

Amerika’da ‘Mevlânâ Yılı’ faaliyetleri

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilâtı UNESCO tarafından ilân edilen ‘’2007 Mevlânâ Yılı’’nın Amerika kıt’asında da çeşitli faaliyetlerle kutlanacağı açıklandı.

Türkiye’nin New York Başkonsolosluğu Kültür ve Tanıtma Ataşeliğinden yapılan açıklamada, Mevlânâ’nın 800. doğum yılı dolayısıyla Meksika’nın başşehri Meksiko’da 3, Chicago’da 1 ve New York’ta 2 olmak üzere Amerika kıt’asında toplam 6 gösteri düzenleneceği belirtildi.

Mevlânâ Yılı dolayısıyla 26 Haziran 2007 tarihinde New York’taki Birleşmiş Milletler binasında sema gösterisi, konferans, sergi ve çeşitli diğer faaliyetlerle gerçekleştirilecek. Afganistan ve İran’ın da katılımlarıyla New York’taki gösteri, belediye binasında halka açık ve ücretsiz olarak tekrarlanacak.

27.04.2007


 

Yılın ebesi seçildi, ama...

Ebeler Haftası sebebiyle Artvin’de yılın ebesi seçilen Döne Bayraktutan, ödülünü alamadan vefat etti.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda görevli, her ilden bir ebe Ebeler Haftasında yılın ebesi seçildi. Bakanlığın birer maaş ikramiye ve takdirnameyle mükâfatlandıracağı yılın ebeleri, ödüllerini almayı beklerken, Artvin’den acı bir haber geldi.

27.04.2007


 

3 semavî din aynı sahnede

Turizm sezonunun Hatay’da start alması yönünde yapılan çalışmalarda kurulan 3 semavî din temsilcilerinin bir araya getirdiği Gökkuşağı korosu 90 kişiden oluştu.

Hatay Valiliği önderliğinde Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından kurulan koronun 37’si bayan, 53’ü erkek.

Semavî dinlerin ortak korosunda Sünnî, Alevi, Katolik, Ortodoks, Müsavî ve Ermeni cemaatleri yer alıyor. Koroda her cemaati ise 15 kişi temsil ediyor.

Yaş ortalaması 16 ile 65 arasında değişen koro içerisindekilerin kimi lise kimi üniversite öğrencisi, kimi de kuyumcu ve öğretmen.

Bugüne kadar 3 konser veren koroya Gaziantep Senfoni Orkestrası eşlik ediyor. 3 semavî dinin ortak korosu yurt içinde ve yurt dışında konserler vererek Antakya’nın tanıtımına katkıda bulunmayı hedefliyor.

27.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004