Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Ağar: Halkın hakemliğine varız

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi konusunda “Halkın hakem olduğu her yerde varım”’ dedi. DYP lideri Ağar, NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını cevaplandırdı. Türkiye’nin 1980 sonrasında farklı yollara ayrılan siyasetin bütünleşmesi dönemini yaşadığını belirten DYP lideri Ağar, Anavatan Partisi’yle birleşme çabalarının olumlu bir şekilde devam ettiğini söyledi. “Merkez sağda ittifak milet isterse olur” diyen Ağar, üçüncü bir isim altında birleşme ihtimalinin de söz konusu olabileceğini ifade etti.

Ağar, “Bu hafta sonuna kadar görüşmelerimizin devam edeceği konusunda karşılıklı irade beyanımız vardır. Bu hafta sonunu geçmez. Pazartesiye kadar mutlaka bir sonuç çıkar, çünkü çarşamba günü mesai bitimine kadar memurların istifa etmeleri gerekiyor” dedi.

Kimseye siyaset kapısını kapamayacaklarını dile getiren Ağar, Genç Parti ile birleşme konusunda şu anda herhangi net bir şeyin olmadığını söyledi.

Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan’ın partiden ihraç edilmesiyle ilgili sorulara da cevapveren Ağar, iktidarın uzlaşmaz ve dayatmacı bir tavır aldığını, parti olarak buna siyasi bir tavır koyduklarını belirtti.

“İktidarın alternatif sunmasını, bize 2-3 adayla gelmesini isterdik” diyen Ağar, parti kararına uymanın da bir içdisiplin meselesi olduğunu söyledi.

“Halkın hakem olduğu her yerde varım” diyen Ağar, cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesinin beraberinde sistem tartışmasını getireceğini kaydetti.

Ağar, seçim tarihi konusundaki görüşlerini ise şu sözlerle dile getirdi:

“Ben ‘derhal seçim’ dedim. Şimdi mesele yine tiyatroya dönmüş durumdadır. Paketler, poşetler, zaman yitirmeler... Bitmiştir artık, karar verilmiştir. Halk tabiriyle söyleyelim raconu millet kesecektir.”

Ağar, 22 Temmuz’da yapılması kararlaştırılan erken seçim tarihi ile ilgili olarak, “Vatanını seven herkes bu tarihte sandık başına gidecektir” diye konuştu.

Merkez sağın lideri Mehmet Ağar

Başkent Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından 25 ilde yapılan araştırmada, “Merkez sağda birlik sağlandığı takdirde yeni oluşumun genel başkanı kim olmalıdır?” sorusuna, katılımcılar yüzde 54.2 ile Mehmet Ağar cevabını verdiler.

22 Temmuz’da seçim kararı alınmasının ardından partiler arası ittifak kulisleri hızlandı.Başkent Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından Türkiye’yi temsil eden 25 ilde 28 Nisan-01 Mayıs 2007 tarihleri arasında bin 611’i kadın olmak üzere, toplam 3 bin 910 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırmada, katılımcılara “Merkez sağda birlik sağlandığı takdirde yeni oluşumun genel başkanı kim olmalıdır?” sorusu yöneltildi.

Katılımcıların yüzde 54.2’si Mehmet Ağar’ı merkez sağın lideri olarak görmek istedilerini belirtirken, Ağar’ı yüzde 12,4 ile Erkan Mumcu, yüzde 9,0 ile Melih Gökçek, yüzde 7,6 ile Tansu Çiller, yüzde 5,2 ile Ali Müfit Gürtuna, yüzde 3,8 ile Mesut Yılmaz izledi. Katılımcıların yüzde 2,1’i “diğer” derken fikir beyan etmeyenlerin oranı ise yüzde 5,7 oldu.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Demokrasi laiklikten önemli

İngiliz The Economist dergisi, Türkiye’de son haftalarda yaşanan tartışmaları derginin kapağına taşıdı. Dergi, “Türkler seçmek zorundaysa, demokrasi laiklikten önemlidir” dedi. Türkiye’nin AB üyeliğini ve küreselleşen dünyaya katılımını kuvvetli bir şekilde savunan The Economist, askerlerin 27 Nisan e-bildirisini eleştirirken laiklerin endişelerinin haksız olduğunu belirtti. AB üyeliğine desteğin azaldığını yazan dergi, “AB süreci daha parlak olsaydı askerler bu kadar sert bir açıklama yapamazdı” dedi. Dergi “Hükümetle-ri cezalandırmak seçmenlerin işidir” diye yazdı.

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğini ve küreselleşen dünyaya katılımını kuvvetli bir şekilde savunan İngiliz The Economist dergisi, askerlerin 27 Nisan e-bildirisini eleştirirken laiklerin endişelerinin haklı olmadığını belirtti.

Yıllar boyunca Türk demokrasinin “güçlü ancak kırılgan” olarak görüldüğünü belirteren dergi, kendisinin Atatürk’ün laik mirasının koruyucusu olarak gören askerlerin 3 kez darbe yaptığını belirtti. Dergi, askerlerin 28 Şubat’ta “post-modern darbe” yaptığını ve ardından 27 Nisan’da da e-bildiri ile “Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığına saldırdığını” belirtti. Dergi, askerlerin bu bildiri ile darbe ihtimalini de gündeme getirdiğini kaydetti.

Dergi, CHP’nin içinde bulunduğu durum gözönüne alındığında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın genel seçimlerden zaferle çıkmasının beklendiğini yazdı. Dergi, genel seçimlerin ardından Erdoğan’ın Gül’ü ya da başka birini aday olarak gösterilebileceğini belirterek, “Ancak askerlerin ve laiklerin kriterlerine uyacak birini seçmesi muhtemel gözükmüyor.” dedi.

Dergi, laik kesimin endişelerinin yerinde olabileceğini belirtmekle birlikte, “Ancak bu durum, 27 Nisan’daki bildiri gibi askerlerin müdahelesini haklı göstermez.” dedi. Dergi, “Laiklik korunmak istenebilir. Ancak demokratik süreç kötü, etkisiz, çürük ve ılımlı bir hükümeti iktidar yapsa bile bu sürece müdahele edilemez.” dedi. “Hükümetleri cezalandırmak seçmenlerin işidir” diyen The Economist, Türkiye’de bu şansın doğduğunu belirtti. Seçimlerin öne çekilmesine işaret eden dergi, “Halkı, hükümeti cezalandırmak bile isteyemebilir.” dedi.

ASKERLER SİYASET DIŞINDA KALMALI

AB üyeliğine desteğin azaldığını belirten dergi, “AB süreci daha parlak olsaydı askerler bu kadar sert bir açıklama yapamazdı.” dedi. Dergi, ABD’nin sesini pek yükseltmediğini belirtti. “Batı’nın Türkiye üzerindeki etkisinin azaldığını gözönüne alırsak” diyen dergi yazıyı şöyle bitirdi: “Türkler, siyasî krizi kendi başına çözmeli. Laiklerin endişeleri yerinde olabilir. Askerler laiklerin bu endişesini engellemek için kullanılamaz. Korumaya çalıştıkları ülkenin yararı adında, askerler siyaset dışında kalmalı.”

NORMALLEŞMEK İÇİN AB’YE İHTİYAÇ VAR

Öte yandan, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Eser Karakaş, Star gazetesindeki yazısında AB üyelik sürecine gereken önemi vermeyen ve uygulamada isteksiz davranan hükümetin gelinen noktanın sorumlusu olduğunu yazdı. Karakaş makalesinde “Geçtiğimiz iki sene içinde TBMM’nin ve AKP hükümetinin uygulamada ve beklenti yönetiminde AB meselesini ikinci plana atmasının muhatap olduğu askerî müdahalede çok önemli hatta birincil bir rol oynadığı ortada” diye yazdı. Karakaş normalleşmenin anahtarının AB olduğunu da kaydetti.

/ LONDRA

05.05.2007


 

Baykal birleşmeden ümitsiz

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP-DSP bütünleşmesiyle ilgili olarak, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in açıklamalarının ardından, “Bunun olabileceği umudunu maalesef almadım. Açıklanıncaya kadar umutla bekliyordum. Ama o umut gerçekleşmedi” dedi.

Baykal, bir televizyon kanalının canlı yayınında son siyasî gelişmelere ilişkin görüşlerini açıkladı. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in bütünleşmeye ilişkin açıklamalarına ilişkin olarak, “Keşke daha olumlu, daha yapıcı bir cevap alabilseydik” diyen Baykal, kendilerinin tavırlarını açık ve net şekilde ortaya koyduklarını toplumun da talebinin birleşmeden yana olduğunu ifade etti. Baykal, birleşmenin CHP çatısı altında olması gerektiğini savundu.

CHP’nin etrafında birleşmek gerektiğini, bunun eşyanın tabiatı gereği olduğunu ifade eden Baykal, “Tek bir çatı altında bir araya gelelim. Siz derseniz 'biz de bu partide simgemizi bulundurmak istiyoruz. Güvercin bizim simgemizdir, koyun güvercini de CHP’nin simgeleri arasına' onu da koyalım” diye konuştu.

Siyasetin artık duygusallığı kaldırmadığını da belirten Baykal, iki ayrı kimlikle bir yere ulaşmanın mümkün olmadığını belirtti. Baykal, “O duygusallık ve o parti bağlılığıyla yani buna saygı duyuyorum da sonuç almak mümkün değil. Bunu yapabilmeyi çok isterim. Bunu yapabilmemiz halinde her türlü beraberliği, özveriyi, dayanışmayı sergileriz. Ama bunun olabileceği umudunu maalesef almadım. Açıklanıncaya kadar umutla bekliyordum. Ama o umut gerçekleşmedi” şeklinde konuştu.

Sezer, Baykal’dan randevu bekliyor

Bu arada DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile “en kısa sürede görüşmek istediğini” belirtti. Sezer, “Ancak görüşmelerin, anlaşmaların tek taraflı olamayacağını” Baykal’ın da bu görüşmeyi istiyor olduğunu ümit ettiğini söyledi. Seçime iki buçuk ay kaldığını belirten Sezer, “Uzlaşma ortamını yaratacak nişanlılık süresine zaman tanımak gerekir. Milletimiz böyle diyor" diye konuştu.

“DSP’nin kapatılıp kapatılmayacağına yönelik sorusu üzerine Sezer, “Partiyi kapatmaya benim gücüm yetmez” karşılığını verdi.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Gençlere siyaset yolu açıldı

TBMM Genel Kurulunda, Anayasa değişikliği teklifinin, 22 Temmuzda yapılacak seçimde, 25 yaşındakilerin de milletvekili olabilmesi ve bağımsız adayların birleşik oy pusulasında yer almasını öngören yürürlük maddesinin gizli oylamasında 382 kabul, 7 ret oyu çıktı.

Anayasa değişikliği teklifinin gizli oylamasına 399 milletvekili katılırken; 382 kabul, 7 ret, 4 çekimser oy verildi. 3 oy geçersiz sayıldı, 3 oy ise boş çıktı. Anayasa değişikliği teklifinin ikinci tur oylaması, yarın yapılacak. Başkanvekili Sadık Yakut, sıradaki tasarı ve tekliflerin görüşülmesi için Hükümet ve komisyon yerine oturmayınca, birleşimi bugün saat 11.00’de toplanmak üzere kapattı.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Seçimde tatil korkusu

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, seçimde milli iradenin sandığa yansımayacağını iddia etti. Aygün, Türkiye’de belki de rejimin kaderinin oylanacağı bu seçimin, yaz tatili ve Türkiye’ye özgü nedenlerle son yılların en düşük katılımıyla yapılacağını savundu.

Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinde ilk kez yaz ortasında genel seçime gideceğini vurguladı. Çok partili hayata geçtikten sonra yapılan 13 genel seçimin, 6’sının Ekim, 3’ünün Kasım, birinin Mayıs, birinin Nisan, birinin Aralık ve birinin de Haziran ayında yapıldığını belirten Aygün, ‘’Türkiye sadece 5 Haziran 1977’de, yani bir yaz ayında seçim yapmış. Haziran’da yapılmasına rağmen o seçimde bile seçime katılma oranı yüzde 77,42’de kalmıştı’’ dedi.

2002 seçimlerindeki düşük katılım yüzünden bazı partilerin barajı aşamadığını ve bir partinin yüzde 34,4 oy oranıyla tek başına TBMM’deki sandalyelerin yüzde 66’sını aldığını belirten Aygün, ‘’Türkiye’de yaklaşık 3,5 milyon ikinci konut, yani yazlık ev bulunuyor. Buna göre Türkiye’deki ailelerin yaklaşık yüzde 20’si yaz aylarını yazlık evlerinde, diğer bir deyişle seçmen olarak kayıtlı bulunduğu ilin dışında geçiriyor. Bu 14 milyona yakın insanın yaz aylarını yazlıklarında geçirdiği anlamına gelir. En azından 2 milyon kişinin de otel ya da benzeri yerlerde tatilde olduğunu varsayarsak yazın 16 milyon kişilik bir nüfus hareketi gözlenir” dedi.

Sinan Aygün, Türkiye’de sandığa gitmeyen 9 milyonluk bir seçmen kitlesi bulunduğunu buna bir de tatile çıkan seçmenlerin, yazın kitleler halinde çalışmaya Çukurova’ya giden mevsimlik tarım işçilerinin, turistik tesislerde ve bu yörelerdeki diğer hizmet iş yerlerinde çalışmak üzere sahil şehirlerine akın edenlerin, tarlada hasat yapan çiftçilerin, ancık yazın çalışabilen inşaat işçilerinin katılacağını belirtti.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Şener: Bu süreç AKP’ye yaradı

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, kamoyu yoklamalarında Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin AKP’nin oylarında önemli artış meydana geldiğini ve bu trendin devam etmekte olduğunu ileri sürdü.

Başbakan Yardımcısı Şener, konuk bir televizyon programında Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla cumhurbaşkanı seçme imkânının daraldığı, hatta imkansızlaştığının altını çizerek, bundan sonrası için büyük bir sorun oluşturacağının anlaşıldığını söyledi. Bu tıkanıklığı aşmak için 367’yi bulmaya çalıştıklarını ifade eden Şener, ileride yaşanacak sıkıntıları aşmak için de Anayasa değişikliği öngördüklerini anlattı. ‘’Eğer seçim yapılırsa, Anayasa değişikliği bir sonraki seçim için geçerli olur’’ diyen Şener, şunları kaydetti:

‘’Toplantı yeter sayısının 367’ye bağlanmış olmasıyla, bu tür bir seçim sisteminin artık mecliste yapılmasının çok zor olduğunu düşünüyoruz. Bundan sonraki dönemlerde bu tıkanıklığı tekrar yaşamamak için çözüm bulmuş olacağız.

Ama bu seçimde de bulamazsak bu seçim de bu çözümle yapılmış olacak.

Cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusu bugün ortaya çıkmış bir konu değil. Ben 16 yıldır meclisteyim, meclisteki görüşmelerde, partiler arası görüşmelerde dile getirilmiş konuşulmuş tartışılmış, bu konuyla ilgili araştırmalar yapılmıştır. Bir günde ortaya çıkmış bir konu değil.

Meclisin blokajdan kurtulması lazım, sade bir değişiklik yapacaksınız. Milletin vekilleri yerine millet seçecek. Bu kadar basit.’’

Kamuoyu yoklamalarında bu süreçte AKP’nin oylarında önemli artış meydana geldiğini ve bu trendin devam etmekte olduğunu açıklayan Bakan Abdüllatif Şener, AKP ve CHP’nin mecliste olacağı, bunun dışındaki partilerin meclise girip giremeyeceğinin belli olmadığını söyledi.

/ ANKARA

05.05.2007


 

AKP ve CHP gerilimden besleniyor

Anavatan Partisi Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı, iktidar ve muhalefetin gerilim siyaseti üreterek beslendiğini, bunu özellikle başörtüsü üzerinden yaptıklarını ileri sürdü

Gaydalı, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, iktidar ve anamuhalefetin birbirine kurşun sıkmak istediğini savunarak, “Onların da içinde mermi yok, onların da içi kurusıkı. Her ikisi birbirine sıkıyor. Bütün hikâye bu. Demokrasi, bir çelik çomak oyunu değildir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başörtüsünün tartışılmasını “utanç verici” olarak niteleyen Gaydalı, AKP ve CHP’nin bu tartışmayı bilerek çıkardığını ileri sürdü. Gaydalı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kişilerin kılık kıyafetlerinin tartışılması utanç vericidir. Hele hele Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir makamın, o makama seçilecek kişinin kimliğinin eşinin kılık kıyafeti üzerinden tartışılması da ayrıca utanç verici bir manzaradır.

Fakat, iktidar partisi ve anamuhalefet, cumhurbaşkanı seçimi gibi hayati bir konuyu şekilci gerilimden beslenen yaklaşımla sınırlamayı tercih etmişlerdir. Ya o, ya bu diye insanlarımızı kamplaştırmışlar, bir üçüncü yolun mevcut olabileceği gerçeğini milletin zihninden uzak tutma çabası içine girmişlerdir. Gerçekler belki gölgelenebilir, ama asla ortadan kaldırılamazlar.”

Kemal BENEK / ANKARA

05.05.2007


 

Anayasa değişikliği komisyonda

TBMM Genel Kurulunda, anayasa değişikliği paketinin 48 saat geçmeden Anayasa Komisyonunda ele alınmasını öngören AKP Grup önerisi kabul edildi.

TBMM Danışma Kurulunun toplanamaması üzerine AKP, konuyla ilgili grup önerisini Genel Kurula getirdi. Kabul edilen grup önerisine göre, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve 5 yıl süreyle iki dönem görev yapması ile genel seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını düzenleyen Anayasa değişikliği teklifi, İçtüzükte öngörülen 48 saatlik süre beklenmeden dün Anayasa Komisyonunda görüşlmeye başlandı.

Ayrıca, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bir maddesini iade ettiği Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kanunu, İstiklâl Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü İlân Edilmesi Hakkındaki Kanun Tasarısı, Yunus Emre Vakfı Kurulmasını Öngören Kanun Tasarı ile Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi Hakkındaki Kanun Tasarı gündemin ön sıralarına çekildi.

CHP’lilerin eleştirilerine rağmen yapılan oylamada AKP’nin grup önerisi kabul edildi.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Bölük komutanı şehit

Diyarbakır’ın Lice ilçesi kırsalında terör örgütü PKK’ya yönelik sürdürülen operasyonlarda çıkan çatışmada bir üsteğmen şehit oldu, 2 astsubay ve bir er yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Lice’nin kırsal kesiminde operasyonlarını sürdüren güvenlik güçleri bir grup teröristle karşılaştı. Yapılan “teslim ol” çağrılarına teröristlerin ateşle karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışmada, terör örgütü PKK mensuplarının açtığı ateş sonucu Lice Komando Bölük Komutanı Üsteğmen Muhammed Ali Demir şehit oldu, 2 astsubay ve bir er yaralandı. Yaralılar helikopterle Diyarbakır Asker Hastanesine getirilerek tedavi altına alındı.

Şehit Üsteğmen’in cenazesinin memleketi Adana’nın Pozantı ilçesine bağlı Kamışlı köyüne gönderileceği öğrenildi.

Bölgede ise terör örgütüne yönelik operasyonlar devam ediyor. Bu arada, güvenlik güçleri tarafından Şırnak’ta terör örgütü PKK’ya yönelik yapılan operasyonlarda biri kadın olmak üzere 2 terörist öldürüldü.

/ DİYARBAKIR

05.05.2007


 

Manevî değerlere saldırı iç barışı bozar

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, “İnsanların mânevî değerlerine saldırmak kimseye fayda sağlamaz, kardeşliği ve iç barışı bozar” dedi.

İslâm ile barışık olmayanların ve İslâm dinini içlerine sindiremeyenlerin, her fırsatta dine saldırmayı marifet saydıklarını ve bu yolla cumhuriyetin ve laikliğin güçleneceğini iddia ettiklerini belirtti. Madem ki Türkiye uzlaşma istendiği, bu uzlaşmanın sadece cumhurbaşkanlığı seçimi için değil, insanların dinî vecibelerini yerine getirmemede de sağlanmasını isteyen Başoğlu, şunları söyledi:

“İsteyen başını örtmeli isteyen açmalıdır, isteyen Kur’ân, isteyen bale öğrenmelidir. Şeriat dendiği zaman Türk insanın aklına oruç gelir, namaz gelir, hac gelir diğer dinî vecibeler gelir. Kardeşlik gelir, anne ve babaya saygı gelir. Bunlar zaten insan haklarının, ahlâkın değişmez değerleridir. Türkiye’nin iç barışa, kardeşliğe ihtiyacı vardır. İnsanların değerlerine saldırarak bu barış bozulmamalı, zedelenmemelidir.”

Recep GÖREN / ANKARA

05.05.2007


 

Erdoğan hakkında suç duyurusu

Ankara Barosu avukatlarından Sedat Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, AKP grup toplantısında yaptığı konuşma sebebiyle suç duyurusunda bulundu.

Avukat Vural, suç duyurusu dilekçesinde, Erdoğan’ın ‘’Parlamentolarda Cumhurbaşkanı seçme artık adeta imkânsız hale gelmiştir. Bu demokrasiye sıkılmış bir kurşundur’’ şeklindeki sözlerinin Anayasa’nın temel hükümleri ile TCK’nın 213, 214, 217, 257 ve 301/2. maddelerinin açık ihlâli olduğunu öne sürdü.

Başbakan Erdoğan’ın ‘’demokrasiye kurşun sıkmak’’ söyleminin, ‘’demokrasi kültürü ile demokratik hukuk devleti anlayışına tamamen aykırı’’ olduğu iddia edilen suç duyurusu dilekçesinde, ‘’Başbakanın, kurul ve kurullar arasında bir çatışma görüntüsü vermesi, mahkeme kararları konusunda bunu sistematik şekilde yapması, vatandaşın devlete olan güvenini azaltacağı gibi toplumu da kaosa sürükleyeceği toplumsal ve tarihsel bir gerçektir’’ görüşü savunuldu.

Suç duyurusu dilekçesinde, Başbakan Erdoğan’ın, TCK’nın 213, 214, 217, 257, 301/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edildi.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Buna erken seçim denmez

Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, milletvekili seçimlerinin 3-4 ay öne alınmış olduğunu, dolayısıyla buna erken seçim denilemeyeceğini belirtti.

Tiflis’te yapılan Avrupa Odalar Birliği’nin bölgesel toplantısına katılan Hisarcıklıoğlu, yaptığı açıklamada, TBMM’de milletvekili seçimlerinin 22 Temmuz’da yapılmasına ilişkin alınan kararın ülkeye hayırlı olması dileğinde bulunarak, ‘’Öne alınmış bir tarih, bir problem yok, meclisin kararıyla alındığı içinde bundan memnuniyet duyuyoruz’’ dedi.TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, seçimlerin öne alınmasının, yeni meclisin ve hükümetin erken kurulmasına ve bütçeyi rahatça yapabilmesine olanak sağlayacağını belirterek, dolayısıyla bunların, 2008 yılının kazanç yılı hale gelmesine fırsat olacağını kaydetti.

/ TİFLİS

05.05.2007


 

Vali milletvekilliği için istifa etti

Tunceli Valisi Mustafa Erkal, 22 Temmuzda yapılacak seçimlerde milletvekili adayı olmak için görevinden istifa etti.

Erkal, yaptığı açıklamada, 2000 yılı Ağustos ayında atandığı Tunceli Valiliğinden 22 Temmuzda yapılacak seçimlerinde MHP’den milletvekili adayı olmak için istifa ettiğini belirtti. Meslek hayatının dörtte birlik bölümünü Tunceli Valisi olarak tamamladığına dikkat çeken Erkal, “Nasip olursa milletvekili seçilirsem Tuncelili vatandaşlarımın 3. milletvekilleri olarak kabul etmeleri beni mutlu edecektir” dedi.

/ TUNCELİ

05.05.2007


 

22 Temmuz’da YSK için sorun yok

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Muammer Aydın, seçimin 22 Temmuz’da yapılmasının kendi açılarından bir sorun taşımadığını kaydetti.

Aydın, YSK toplantısın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, seçim tarihi itibariyle oy verme ve katılım açısından bir sorun yaşanıp yaşanmayacağının sorulması üzerine, “Bizim için bir sorun yok. Ama katılım yönünden etkili olur mu olmaz mı orasını bilemeyiz. O vatandaşın kendi tercihi” dedi.

Seçimin yaz aylarında yapılmasının daha rahat olacağını ifade eden Aydın, “Seçimin, karlı kışlı bir havada okulda, sobasız yerde yapılması var. Bir de sıcak havada yapılması var” diye konuştu.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Boyalar tahlilde

Devlet Malzeme Ofisi’nin (TMO) genel seçimler için alacağı 180 bin şişe özel boya için alınan numuneler, Türk Standardları Enstitüsü (TSE) tarafından inceleniyor.

DMO Genel Müdürü Faik Ceceli’den alınan bilgiye göre, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçimlerde parmaklara sürülecek boya ihtiyacı için bir süre önce ihaleye çıkıldı. DMO ihale teklifleri ile firmaların boya numunelerini aldı. Ofis, bu numuneleri daha sonra TSE’ye göndererek, uygunluk açısından analize tabi tutulmasını istedi. Ceceli, ihalenin sonuçlandırılması için TSE’nin analiz raporlarını beklediklerini söyledi.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Çelik: Huzur ve barış içinde yaşamalıyız

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, farklı kültür, dil ve din mensuplarının huzur ve barış içinde birlikte yaşamaları gerektiği gerçeğiyle karşılaşıldığını söyledi.

Ceylan Otel’de düzenlenen ‘’22. Avrupa Konseyi Eğitim Bakanları Konferansı’’nda Bakan Çelik, toplantının açılışında Avrupa Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Maud De Boer-Buquicchio’nun önerisiyle konferans başkanlığına seçildi.Daha sonra bir konuşma yapan Çelik, huzurlu, diyaloğa açık, farklı kültürlere saygılı bireylerin yetiştirilmesinde eğitimin önemine işaret ederek, toplantıda alınacak kararların bunun sağlanmasına büyük katkısı olacağını söyledi.Çelik, küreselleşmeyle birlikte ulaşım ve haberleşmede yaşanan değişmelere değinerek, günümüzde farklı bölgelerde yaşayan insanlar ile kurumlar arasında eş zamanlı iletişim olanağı bulunduğunu ve bunun birçok gelişmeyi de beraberinde getirdiğini belirtti.

/ İSTANBUL

05.05.2007


 

Kız çocuklarına ayrı okul teklifi

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır, köylerde ailelerin 13 yaşından sonra kızlarını karma okullara göndermediğini söyledi.

Diyarbakır’da Valililiğin desteğiyle yürütülen ‘’Namus Cinayetleri Önleme’’ çalışmalarına katılan Prof. Dr. Sır, son yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kız çocuklarının okullaşması için başlatılan kampanyalar sayesinde binlerce kız çocuğunun okullaştığını söyledi. Geçmişte bölgede öğrencilerin sadece yüzde 30’unun kız öğrencilerden oluştuğunu, bu kampanyalar sayesinde bu oranın yüzde 40’a ulaştığını anlatan Prof. Dr. Sır, şöyle konuştu: “Buna rağmen hâlâ kız çocuğunu okula göndermek istemeyen aileler var. Bazı aileler 13-14 yaşındaki kızlarının büyüdüğünü düşünerek okuldan alıyor. Liseyi okuyan kız sayısı köylerde çok azdır. Köylerde aileler 13 yaşından sonra kızlarını erkek çocuklarla aynı okula göndermiyor. Muhafazakâr düşünen bu aileler, kızlarının büyüdüğünü düşünerek, erkek çocuklarla aynı okulda bulunmasını istemiyor. Bu nedenle köylerde kızlara özgü okul açılmalı. Bu tür ailelerin kız çocuklarını okula göndermeye ikna edene kadar, köylerde yatılı bölge okulları gibi kız çocuklarına yönelik özel okulların açılması gerekir. Bu düşüncemi, Diyarbakır’da incelemede bulunan TBMM Töre Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Nedenlerini Araştırma Komisyonu üyelerine de ilettim.’’

Sır, kırsal kesimde ilköğretime kazandırılan kız çocuklarının 7. veya 8. sınıftan sonra aileleri tarafından okuldan alındığını kaydederek, ‘’Yetkili kurumlarca özellikle köylerde kız çocuklarının 5. sınıftan sonra okula devam edip etmediği sıkı şekilde kontrol edilmeli. Kızlara özgü okullar açılırsa bu kızlar aileleri tarafından okuldan alınmamış ve eğitimlerine devam etmiş olurlar’’ dedi.

/ DİYARBAKIR

05.05.2007


 

“Sihirli diziler, gerçek hayatın sihrini bozuyor”

Trakya Üniversitesi (TÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi, Yrd. Doç. Dr. Süleyman Doğan, fantastik diziler ve filmlerin çocukların gerçek hayatı algılamasını zorlaştırdığını söyledi.

Doğan, yaptığı açıklamada, senaryosunu büyü, sihir gibi çocukların anlamakta güçlük çekeceği konulardan alan diziler ve filmlerin gerçek hayatta yaşanmayacak bu tür durumları, olacakmış gibi algılamasına ve beklenti içine girmesine sebep olduğunu belirtti.

Bu tür dizilerin çocukların hayal dünyasını başka boyutlara çektiğini ifade eden Doğan, ‘’Bu tür diziler, filmler, çocukların gerçek hayatı algılamasını zorlaştırıyor. Sağlıklı hayal kuramayan çocuklar, gerçeküstü kurdukları hayallerinin gerçekleşmemesi durumunda hayal kırıklığı yaşayacaklardır’’ dedi.

Doğan, bu tür eğlenceli ve bol renkli dizilerin sağlıksız hayal dünyası oluşturduğunu öne sürerek, şunları kaydetti: ‘’Fantastik tür dediğimiz bu tür yapımlar, çocukların eskiden kurduğu ‘büyüyünce pilot olacağım, büyüyünce öğretmen olacağım’ hayallerini yıktı. Şimdiki çocuklar büyüyünce ‘cin olacağım’ diyorlar. Bu gerçekleşmeyecek hayaller, çocukların beklentiye girmesine sebep oluyor. O yaşlarda hassas olan, duygulu çocuklar, beklentilerini karşılamayınca, hayata karşı bir önyargıyla başlıyorlar. Çünkü televizyonla kurulan iletişim tek kanallıdır. Çocuk burada pasiftir, aktif değildir. Hayallerinin gerçekleşmeyeceğini görmesiyle daha da pasifleşecektir.’’

/ EDİRNE

05.05.2007


 

Havalar daha da ısınacak

Hava sıcaklığının hafta sonunda tüm yurtta 6-8 derece artarak mevsim normallerinin üzerine çıkması bekleniyor.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nce yapılan meteorolojik değerlendirmeye göre, hafta başından itibaren yurdun kuzey ve doğu bölgelerinde görülen sağanak yağışların bugün Doğu Anadolu’nun doğusunda etkili olduktan sonra yurdu terk edeceği tahmin ediliyor.

Cumartesi ve Pazar günleri yurtta yağış beklenmiyor. Hafta sonunda Marmara ile Doğu Karadeniz bölgelerinin parçalı bulutlu, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığının hafta sonunda bütün yurtta 6-8 derece artarak mevsim normalleri üzerine çıkması bekleniyor. Artışlara bağlı olarak hafta sonunda gölgede beklenen en yüksek hava sıcaklığının; Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’da 18-20, Batı ve Orta Karadeniz, Marmara ve İç Anadolu’da 28-30, Ege ve Akdeniz’de 30-32, Güneydoğu Anadolu’da 32-34 derecelere kadar çıkacağı tahmin ediliyor.

/ ANKARA

05.05.2007


 

Bursa çiçek açtı

Bursa, baharın gelmesiyle birlikte park ve bahçeleri süsleyen rengârenk çiçeklerin büyülü güzelliğine büründü.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Park Bahçeler Şube Müdürlüğü tarafından başta ana arterler olmak üzere şehrin muhtelif bölgelerine 550 bin mevsimlik çiçek ile 450 bin lâle dikildi. Yine şehrin yeşil görünümüne kavuşmasını sağlamak amacıyla farklı noktalarına 10 bin adet değişik cinste ağaç dikildi. Havaların ısınmasıyla birlikte, Bursa’nın büyülü görüntüsündeki yerini alan rengârenk çiçekler, arı ve kelebekler için de keşfe açık bir dünya haline geldi.

/ BURSA

05.05.2007


 

Gönüllü eğitim elçileri işbaşında

Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde gönüllü öğretmenlerden kurulan ‘’Harran Eğitim Gönüllüleri Kulübü’’, hafta sonlarında belirledikleri köy okullarının fiziki eksikliklerini, Kaymakamlığın malzeme desteğiyle tamir ederek yeni bir görünüme kavuşturuyor.

Kulübün bakım ve onarım ekibindeki gönüllü öğretmenler, bu program çerçevesinde ilçeye 10 kilometre uzaklıkta olan ve geçen yıl ilçede meydana gelen selde büyük zarar gören Yardımlı köyü ile 20 kilometre uzaklıktaki Akkuş köyündeki okulları tamir etti.

Kaymakam Hasan Yaman, yaptığı açıklamada Harran Eğitim Gönüllüleri Kulübünün Mart ayında gönüllü öğretmenlerce kurulduğunu belirtti.

Kulübün, proje, kültür ve san’at ile bakım ve onarım ekibi olmak üzere 3 bölüme ayrıldığını dile getiren Yaman, bakım onarım ekibindeki gönüllü öğretmenlerin hafta sonlarında fiziki eksiklikleri belirlenen köy okullarına giderek tamirat yaptıklarını ifade etti.

/ ŞANLIURFA

05.05.2007


 

Üstü cami altı okul

Ordu’nun Aybastı ilçesindeki bir köyde uygun yer bulunamadığı için öğrenciler tek derslikli bir okul haline getirilen caminin alt katında eğitim görüyor.

Edinilen bilgiye göre, Aybastı ilçesine bağlı 40 haneli Cındarlı köyünde oturan vatandaşlar, köylerinde okul olmayınca caminin alt katını tek derslikli okul haline getirerek, çocuklarının burada eğitim görmesini sağladılar. Köyde bulunan yaklaşık 35 öğrencinin daha önce yakın köydeki bir okula taşımalı sistemle gittiğini, ancak yaşanan bazı olumsuzluklar sebebiyle bu uygulamadan vazgeçerek böyle bir girişimde bulunduklarını bildiren köy sakinleri, söz konusu mekânın birleştirilmiş sınıf olarak düzenlendiğini bildirdiler. Öğrenciler, “bir an önce yeni okul yapılmasını istiyoruz’’ derken İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü yetkilileri de okulun dönem sonunda kapatılacağını ve öğrencilerin yakın bir köyde yaptırılan okula taşımalı sistemle gönderileceğini söylediler.

/ ORDU

05.05.2007


 

Yeraltı otoparkı için ilk kazma

Erzurum’un çehresini değiştireceği iddia edilen iki proje için çalışmalara başlandı. Cumhuriyet Caddesi’ndeki Vakıflar’a ait işyeri ve evlerin sökümüne başlanırken, Menderes Caddesi’ne yapılacak olan Yeraltı Otopark’ı için de ilk kazma vuruldu.

Vakıflar’a ait binaların bulunduğu yere iş merkezi yapılacağını belirten Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, iş merkezinin alt kısmının ise otopark olarak tanzim edileceğini açıkladı. Başkan Küçükler, Menderes Caddesi’ne yapılan 450 araçlık otopark ile trafik sorunun önemli ölçüde rahatlayacağını bildirdi. Büyükşehir Belediyesi’nin en önemli yatırımların biri gösterilen Menderes Caddesi’ndeki yeraltı otoparkı için 8 milyon YTL harcanacak.

/ ERZURUM

05.05.2007


 

Öğretmenlere eğitim fırsatı

Anadolu Üniversitesi (AÜ) ve Millî Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle 2 veya 3 yıllık yüksekokul mezunu öğretmenler için lisans tamamlama programı oluşturuldu.

Programlar, önlisans, yüksekokul, branş ve alan farklılıklarına bakılmaksızın sınıf öğretmenliği dalında düzenlenecek. AÜ Açıköğretim Fakültesi (AÖF) Öğretim Üyesi Ayhan Hakan, şunları ifade etti: ‘’Öğretmenler, yine AÜ tarafından verilen lisans tamamlama eğitimiyle eğitimlerini 4 yıla çıkardılar, ancak o grup içinde bu programa katılmamış olanlar vardı. Onlardan gelen talep üzerine 2007 ve 2008 yılında yeniden bir lisans tamamlama programı oluşturuldu. Eğitim verilecek grup içinde, 2 yıllık yükseköğrenimi bitirenlere 2 yıllık bir program hazırladık. 3 yıllık yükseköğrenimi bitirenlere ise 1 yıllık bir program hazırladık. 1 yıllık programda 8, 2 yıllık programda da 16 ders bulunuyor.’’ Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin ön kayıtlarını alıp AÖF’ye bilgisayar ortamında bildirecek."

/ ESKİŞEHİR

05.05.2007


 

Gurbetçilerden eğitime destek

Almanya’da yaşayan Muşlu vatandaşlar eğitime katkı sağlamak için 80 bin YTL’lik yardım çekini Muş Valisi İbrahim Özçimen’e teslim etti.

Berlin-Muş Kültür Derneği eğitime destek sağlamak amacıyla üyelerinden yardım topladı. Gurbetçilerin eğitime katkı sağlamak için Almanya’da topladıkları 80 bin YTL’lik çek Berlin-Muş Kültür Derneği Başkanı Remzi Uzun tarafından Vali İbrahim Özçimen’e teslim edildi. Muş Valisi İbrahim Özçimen, bu katkılarından dolayı Almanya’da çalışan gurbetçileri tebrik ettiğini belirtti. Özçimen, “Gurbetçilerimiz en güzel hizmeti yapmaya çalışıyorlar. Eğitim en güzel hizmettir. Kendilerini tebrik ediyorum. Verilen para ile Muş merkeze bağlı Tüten köyünde bir derslikli okul ve lojman yapılacaktır. Tüten köyümüzde okul yok. Gurbetçilerimizin sayesinde bu köydeki çocuklarımız önümüzdeki dönemlerde rahatlıkla okullarına gideceklerdir. Gurbetçi vatandaşlarımız örnek bir davranış sergilemişlerdir” dedi.

Muş Valisi İbrahim Özçimen’i makamında ziyaret eden Almanya Berlin -Muş Kültür Derneği Başkanı Remzi Uzun, dernek olarak memleketlerinin en büyük sıkıntısının eğitim olduğunu tesbit ettiklerini ve bu sebeple okul yaptırmak için bağışta bulunduklarını kaydetti.

/ MUŞ

05.05.2007


 

Nisan yağmurları da barajları doldurmadı

Devlet Su İşleri (DSİ) 22. Şube Müdürü Bilgin Telek, Manisa bölgesinde bulunan Demirköprü, Gölmarmara, Avşar ve Buldan barajlarındaki su doluluğunun geçen yıla oranla, yüzde 50 azaldığını bildirdi.

Telek yaptığı açıklamada, DSİ Genel Müdürlüğü olarak tedbir programını 1 Mart tarihinden itibaren uygulama başladıklarını, su durumuna göre alınabilecek tedbirler konusunda, Sulama Birlik Başkanları aracılığıyla çiftçilere duyurduklarını belirtti. Manisa bölgesinde bulunan Demirköprü, Gölmarmara, Avşar ve Buldan barajlarındaki su doluluk oranlarının geçen yıla oranla yüzde 50 oranında azaldığını kaydeden Telek, şu bilgileri verdi:

‘’ Demirköprü barajında geçen yıl 833 milyon metreküp su, bu yıl 425 milyon metreküpe, Marmara gölünde geçen yıl 256 milyon metreküp su, bu yıl 140 milyon metreküpe, Avşar Barajında da 73 milyon metreküp olan su, bu yıl 26 milyon metreküpe düştü. Buldan Barajında, geçen 10 milyon metreküp ölçülen su bu yıl 4 milyon metreküpe indi.’’

SULAMA TEDBİRLERİ ARTTIRILDI

Telek, 1 Mart tarihinde alınan tedbirleri gereği, şebeke dışına su verilmeyeceğini, çok su isteyen ürünlerin ‘’çeltik gibi’’ ekimlerinin yapılmayacağını anlattı. İkinci ürünlerin de su seviyelerindeki düşüklük sebebiyle ekilemeyeceğini ifade eden Telek, muhtemel yağış oranlarına göre alınan edbirlerin azaltılacağını veya artırılacağını bildirdi.

Beklenen yağış gelişmesinin Nisan ayı içerisinde de gerçekleşmediği dile getiren Telek, şöyle dedi:“’Sulama programının yapısı ve takvimi oluşturulmaya çalışıldı. Mayıs ayı sonlarına doğru tekrar toplantı yapılacak. Hava durumundaki gelişmelere de göz önüne alınarak, bu yıl paket halinde sulama yapılacak. Bu paketin hangi tarihler arasına oturacağı, birlik başkanları ile yapacağımız toplantıda karar altına alınacak. Menemen Ovası dahil, 120 bin hektar alanın sulaması havzamız tarafından gerçekleştirilmektedir. Geçen yıl kullandığımız suyun yarısı kadar suyumuz var. Bu yıl 80 gün sulama yerine 40 gün sulama yapılabilecek.’’

GEÇMİŞTE 5 YIL KURAKLIK ÇEKTİK

Bilgin Telek, 1989 ile 1995 yılları arasında 5 yıl üst üste havzanın buna benzer kurak yıl geçirdiğini de hatırlattı. Geçmiş yıllarda kuraklıktan sadece Gediz Havzası etkilendiğini onun için kimsenin kendilerini ‘’anlamadığını’’ ifade eden Telek, ‘’Kendi yağımızla kavrularak bu sorunların altından kalkmaya çalıştık. Bu yılki kuraklık Anadolu’nun bütün batısını kapsadığı ve geniş alanda olduğu için herkesin dikkatini çekti. 1992-1994 yıllarında şu an yaşadığımız kuraklığın çok daha kötüsünü yaşadık’’ dedi.

Bilgin Telek, sözlerini şöyle tamamladı: “Su, sonuç itibariyle çoğaltılması mümkün olmayan bir varlık. Her türlü şeyi paranız var ise dışarıdan satın alabilirsiniz, ancak su eksiğini bir yerden temin edemezsiniz. Bu sebepten dolayı da mevcut suyu en akılcı şekilde kullanmanın yoluna gidiyoruz. Bunun içinde tedbirlerimiz var. Tesislerimize her zamankinden daha fazla bakım ve onarımı yapılıyor. Çalışmalarımızda en az su kaybının yolları aranacaktır.

Birliklerimiz ve üreticilerimiz yapılan sulama programına uyduktan sonra çok önemli bir sıkıntı olmadan bu yılı atlatabiliriz.’’

/ MANİSA

05.05.2007


 

Yemekte buluştular

Mersin ve Silifke huzurevinde kalan yaşlılar, tanışma ve kaynaşma yemeğinde bir araya geldi.

Silifke Belediye Başkanı Bayram Ali Öngel’in davetlisi olarak ilçeye gelen Mersin İyilik ve Yardım Vakfı Huzurevi’nde kalan 33 yaşlı, Silifke Şefkat Huzurevi ve Yaşlı Bakım Evi’nde kalan 18 yaşlıyı ziyaret edip, birlikte yemek yiyerek, tanışma imkânı buldu. Göksu Otel’de düzenlenen yemeğe; huzurevi sakinlerinin yanı sıra Belediye Başkanı Bayram Ali Öngel, eşi Rahime Öngel, Mersin İyilik ve Yardım Vakfı Huzurevi Müdürü Nezaket Arpacıoğlu, Sosyal Hizmet Uzmanı Ertan Eren, Silifke Şefkat Huzurevi ve Yaşlı Bakımevi Müdürü Eyüp Uzunsakal ve gönüllü üyeler katıldı. “Bu tür etkinliklerle huzurevi sakinlerini dışarı çıkarıp gezdirme imkanı buluyoruz” diyen Mersin İyilik ve Yardım Vakfı Huzurevi Müdürü Nezaket Arpacıoğlu, “Bizleri dâvet ederek böylesine güzel bir ortam oluşturan Silifke Belediye Başkanı Bayram Ali Öngel’e çok teşekkür ediyorum. Yaşlılarımız, kendi yaşıtları ile sohbet etme imkanı buldular” dedi.

/ MERSİN

05.05.2007


 

Çekül Vakfı tarihî binaları tescilledi

Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) üyeleri, Samsun’un Alaçam ilçesini gezerek tarihi mekânlarda incelemelerde bulundu.

Turizm Haftası faaliyetlerinde Alaçam’da bulunan tarihi evler gezilerek birer birer tescilleyen ÇEKÜL Vakfı üyelerine Alaçam Kaymakamı Mustafa Masatlı da eşlik etti. Alaçam’da bulunan tarihî konak ve binalardan oluşan 27 eseri kültür varlığı olarak tescil eden ÇEKÜL Vakfı üyeleri, Alaçam ilçesinin bünyesinde barındırdığı zengin mimarî mirası ve tabiî güzellikleriyle bir turizm merkezi olmaya aday olduğunu söyledi.

ÇEKÜL Vakfı Üyesi Hasan Özgen, Alaçam’da bulunan tarihî varlıkların çevreye uygun olarak yapıldığını belirterek, “Alaçam’daki konaklar insanca yaşam için düşünülmüş. Bu tarihi binalar kent merkezinde sınırlı değil, merkezin dışında köylerde ahşaptan oluşan konutlar da bulunuyor. Alaçam ilçesi bünyesinde barındırdığı zengin mirası, doğal güzellikleriyle bir turizm merkezi olma yolundadır. Bir başka anlatımla denizi, ormanı, güneşi, kumsalı ve tarihî konaklar yerli turistler için ayrı bir değertaşımaktadır. Bu güzellikleri yerinde görmek ve bu tarihi binaları bir an önce onarıma almak için kollar sıvandı” dedi.

/ SAMSUN

05.05.2007


 

Afet konutları 39 yıl sonra teslim edildi

Osmaniye’nin Bahçe ilçesine bağlı Bekdemir köyünde 1968 yılında meydana gelen heyelanda evleri zarar görenlere 39 yıl aradan sonra konutları teslim edildi.

Osmaniye Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce yaptırılan konutların hak sahiplerine teslimi için noter huzurunda kur'a çekimi yapıldı. Kur'a çekimine, Osmaniye Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü Proje Müdürü Davut Şahin ile köy muhtarları ve hak sahipleri katıldı. Hak sahipleri, 6 bloktaki 24 daireden oluşan âfet evlerindeki dairelerini kura ile belirleyerek, evlerinin anahtarlarını teslim aldılar. Yaptırılan 24 konuttan 22’si Bekdemir köyünde 1968 yılında meydana gelen heyelanda evleri zarar görenlere teslim edilirken, 2’si 2001 yılında Gökmustafalı köyünde meydana gelen depremde evleri zarara uğrayan afetzedelere verildi.

/ BAHÇE

05.05.2007


 

Küresel ısınmaya karşı kozmetiğe hayır

Denizli İl Sağlık Müdürü Dr. Erdoğan Taş, küresel ısınmaya karşı insan sağlığını ve tabiatı tehdit eden saç spreyi, parfüm, şampuan, jöle gibi ürünlerin kullanılmamasını önerdi.

Kınıklı Basma Boyama İlköğretim Okulu 2. sınıf öğrencilerinden 16 kişi, küresel ısınmaya dikkat çekmek ve bilgi almak için sınıf öğretmenleri Hülya Yerli önderliğinde Denizli İl Sağlık Müdürü Dr. Erdoğan Taş’ı makamında ziyaret etti. Ziyarette konuşan öğrenciler, yeşil ve yaşanabilir bir dünya için neler yapılabileceğini anlattı. Toplu taşıma araçlarının kullanılması, tasarruflu ampullerin kullanılması, ağaç dikilmesi, spreylerin kullanılmaması gibi pek çok tedbirleri sıralayan öğrenciler ardından Erdoğan Taş’a “Küresel ısınmanın sağlığımıza ne gibi etkileri var? Küresel ısınma artınca bulaşıcı hastalıklar artacak mı? Bunun için önlemler alıyor musunuz?” gibi sorular yöneltti.

Öğrencilerin konuşması sonrasında Taş, öğrencilere duyarlılıkları dolayısıyla teşekkür etti. Çevre bilincinin bu kadar erken oluşmasının sevindirici olduğunu belirten Taş, “İnsan sağlığına ve doğaya zarar veren ürünlerin kullanılmaması gerekiyor. Örneğin saç spreyi, parfüm, şampuan, jöle gibi ürünlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Ayrıca, sularımızı tasarruflu kullanmalıyız ve ağaç dikmeliyiz. Müdürlüğümüz olarak da sağlık hizmetleri konusunda, özellikle bulaşıcı hastalıkların yayılmaması için önlemleri alıyoruz.” dedi.

Çevre ve Gıda Kontrol Şube Müdürü Fahrettin Kırlı ise öğrencilere, okullarda başlatılan ‘Beyaz Bayrak Projesi’ni anlattı. Kırlı, proje kapsamında temiz ve sağlıklı okullar için kriterler oluşturulduğunu ve Denizli’deki 102 okuldan 24’ünün bu kriterlere uyarak ‘beyaz bayrak’ aldığını bildirdi.

/ DENİZLİ

05.05.2007


 

Çevre gönüllüsü öğrenciler esnafı uyardı

Çeşitli ilköğretim okullarından oluşan 100 kişilik bir çocuk grubu, Ümraniye esnafını tek tek dolaşarak çevre temizliği konusunda esnafı duyarlı olmaya çağırdı. Çocuklar, ilçenin temizliğini sağlayan bazı kuralların yazılı olduğu bildiriler dağıttı.

Ümraniye Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğünce başlatılan bir etkinlikle, ilköğretim okullarında okuyan 100 kişilik bir öğrenci gurubu, Ümraniye esnafını gezerek çevre temizliği konusunda hassas olunması çağrısında bulundu. ‘Temiz Çevre Temiz Toplum’ sloganıyla yola çıkan çocuklar, güzergâhları üzerindeki esnafı ziyaret ederek ‘bize temiz bir çevre bırakın’ çağrısı yaptılar. Temiz bir toplum için, temiz çevrenin şart olduğunu söyleyen çocuklar, ‘bizler yarının büyükleriyiz. Temiz çevre konusunda siz büyüklerden bizlere örnek olmanızı istiyor’ dediler. Temizlik konusundaki hassasiyetlerinin artık herkesçe bilindiğini söyleyen Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, belediye olarak ilçe temizliği konusunda çalışmalarını büyük bir titizlikle yürüttüklerini belirtti.

YENİ ASYA / İSTANBUL

05.05.2007


 

Osmanlı kıyafetlerine büyük ilgi

Osmanlı’nın giyim ve kuşam kültürünü merak eden turistler kaftan ve bindallı kostümleri satın alıyor.

Antalya’nın Manavgat ilçesine tatile gelen turistler Pazartesi ve Perşembe pazarlarında Osmanlı kaftanı ve bindallı kostümü satın alarak, ülkelerine götürüyor. Turizm beldesinde Pazartesi ve Perşembe pazarında Osmanlı kaftanı ve bindallı kostümü alan turistler, aldıkları yeni elbiseleri ile alış verişlerini yapıyor. Pazar satıcıları kaftan alanlara ise fes, Fatih Sultan Mehmet’in metal tuğrası, kavuk ve Shakira kemerini ücretsiz veriyor. Osmanlı kaftanı ve bindallılar ise takım halinde 75 YTL’ye satılıyor.

/ ANTALYA

05.05.2007


 

Evlerini pansiyona çeviriyorlar

Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Uzungöl Beldesi’nde turizmin gelişmesi için adımlar atılıyor.

Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Uzungöl’de vatandaşlar, yatak kapasitesinin az olması sebebiyle geçim kaynakları olan tarım ve hayvancılığı ikinci plana atarak evlerini pansiyona dönüştürmeye başlıyor. Yöre halkı dağlarda bayırlarda hayvanlarla uğraşmaktansa burada gelenlere hizmet etmenin daha kolay olduğunu düşünüyor. Uzungöl’ün daha çok gelişmesinde kış, güz ve yaz turizminde devletin desteğine ihtiyaçları olduğunu da belirtiyorlar.

Kahraman ALPAK / TRABZON

05.05.2007


 

Eşini dövdü tez hazırlama cezası aldı

Bursa’da eşini dövdüğü iddia edilen kişi, yargılandığı mahkemece, ‘’evli bir erkeğin eşine nasıl davranması gerektiği’’ni anlatan 3 sayfalık tez hazırlama cezasına çarptırıldı.

Alınan bilgiye göre, 16 yıllık eşi Z.M.’nin, Panayır Mahallesi’ndeki evlerinde yüzüne yumruk atarak burnunu kırdığı öne sürülen E.M.’ye (48), ‘’Kemik kırılması meydana getirecek şekilde eşini yaralama’’ suçundan yargılandığı Bursa 5. Asliye Ceza Mahkemesince ilginç bir ceza verildi. E.M. mahkeme tarafından ilk olarak 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme cezayı hafifleterek, sanığı, ‘’Evli bir erkeğin eşine nasıl davranması gerektiği’’ konusunu anlatan 3 sayfalık tez hazırlama cezasına çarptırdı. ‘’Denetimli serbestlik ekibi’’ tarafından 1 yıl boyunca, ‘’İyi bir eş olup olmadığının’’ takip edilmesine de karar verilen sanığın, bu denetimlerde ‘’iyi bir eş’’ olduğunu ispatlayamaması halinde hapis cezasını çekeceği öğrenildi.

/ BURSA

05.05.2007


 

Saçlar neden dökülür?

Yaşadıkça rengini ve formunu kaybeden saçların dökülmesinde, stresten ateşli hastalıklara, gebelikten diyet yapmaya kadar birçok sebebin etkili olduğu bildirildi.

Sağlık Vakfı tarafından yapılan ‘’Saç Dökülmeleri’’ isimli araştırmada, saç dökülmesinin sebepleri ve tedavi şekilleri hakkında önemli bilgilere yer veriliyor. Baş bölgesinde yer alan ortalama 100 bin saç telinin her ay 1 santimetre uzandığı ve her gün ortalama 100 saç telinin dökülmesinin normal karşılanması gerektiği belirtiliyor.

/ ERZURUM

05.05.2007


 

O bir kan verme şampiyonu!

İzmir’de 25 yıl önce kan ararken bir yakınını kaybeden İzmirli Hasan Demirel, 25 yılda 93 kez kan bağışında bulunarak, bu alanda kırılması güç bir rekoru elinde bulunduruyor.

Demirel, 25 yıl önce lösemi hastası kayınvalidesini kan ararken kaybettiğini ve o günden itibaren gönüllü kan bağışçısı olduğunu söyledi. Kan arama çabası sırasında kanın insan hayatındaki önemini anladığını dile getiren 57 yaşındaki Demirel, ‘’Kayınvalidemin ölümünden sonra gücümün yettiği yere kadar kan bağışçısı olmaya karar verdim.’’ dedi.

Türkiye’de insanların kan vermekten imtina ettiğini, buna bir anlam veremediğini dile getiren Demirel, kendisinin 93 kez kan verdiğini ve sağlığının oldukça yerinde olduğunu söyledi. Üç ayda bir kan bağışladığını belirten Demirel, ‘’Benim kanımla hasta insanların sağlıklarına kavuştuğunu bilmek beni mutlu ediyor. Hem kan verince, yapılan tahliller sebebiyle doktor kontrolünden de geçmiş oluyorum’’ dedi.

/ İZMİR

05.05.2007


 

Türkiye “Pardus” diyor!

Tercihini Pardus yönünde kullanan kurumsal kullanıcılar dün Pardus karar ve deneyimlerini bilişim dünyası ve özgür yazılım camiası ile paylaştılar.

Linux Kullanıcıları Derneği (LKD) tarafından düzenlenen ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen VI. Linux ve Özgür Yazılım Şenliği’nde düzenlenen oturumda Pardus kullanan bazı firmalar deneyimlerini anlattılar. Pardus Türkiye’nin kendi ürettiği Linux tabanlı işletim sistemi olarak diğer işletim sistemlerine meydan okuyor.

YENİ ASYA / ANKARA

05.05.2007


 

Adıyaman'da Oxford yok, ama...

Adıyaman’ın Sincik ilçesinden 10 öğrenci meşhur “Oxford vardı da biz mi okumadık?” sözüne nisbet yaparcasına AB desteğiyle Polonya’da dil ve kültür eğitimi aldılar.

Ülkemizin sosyoekonomik bakımdan en geri kalmış ilçelerinden olan Adıyaman’ın Sincik İlçesi’nin İnlice İlköğretim Okulu öğrencilerinden Abdulmütalip Yaramış, Abubekir Bekmez, Akif Ülgü, Ercan Kulbay, Günay Düdü, Hanife Yakan, Hatun Ümürhan, İpek Ürkmez, Reyhan Türkeri ve Seher Yakan, 925 Nisan 2007 tarihleri süresince Polonya’nın Plonsk kentindeki Gimnazjum w Siedlinie okulunda yabancı dil eğitimi aldılar.

Sincikli öğrenciler, ‘Tarih’, ‘Kültür’, ‘Coğrafya’ ve ‘Eğitim’ alanlarında gruplara ayrılarak yer aldıkları gruplarda yaptıkları çalışmalarla Avrupa Birliği’ne adaylık sürecindeki ülkemizi Polonyalı öğrenci, öğretmen ve velilere tanıtmanın yanı sıra yabancı dil gelişimlerini de sağladılar.

/ SİNCİK

05.05.2007


 

Gençliği dinden koparmayalım

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, vefatının 47. yıldönümünde Balıkesir’de rahmetle anıldı. Yeni Asya Balıkesir Temsilciliği, Bediüzzaman’ın vefatının 47. yıldönümü sebebiyle Balıkesir Belediyesi Konferans salonunda, “Bediüzzaman’da sevgi ve Mevlânâ’da Hoşgörü’ konulu bir anma toplantısı düzenledi.

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular ve yazar İslâm Yaşar’ın katıldığı anma programına halk büyük ilgi gösterdi. Sunuculuğunu Kemal Çalış’ın yaptığı toplantı, Kur’ân-ı Kerim tilâveti ile başladı.

Programın açılışında konuşan Mehmet Kutlular, toplumdaki suç oranlarının artışı ve ahlâkî çöküntü sebebiyle bu yılki anma programın konusunu “sevgi” olarak belirlediklerini söyledi. Dinimizin, karıncaya ayak basmayı yasakladığını belirten Kutlular, bugün çevre ülkelerde kan aktığını, gençliğin işlediği suçların arttığını ve büyük bir ahlâkî çöküntü yaşadığını hatırlattı. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, “yetişen gençlik dinden koparılırsa anarşist olur’ tesbitini hatırlatarak, sanki bugünkü hâle işaret ettiğini dile getirdi. Kutlular, “Hiçbir ırkın bir başka ırka üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takva iledir. Allah, herkesi eşit yaratmıştır. Bir ırktan olmak başka ırklara köle nazarı ile bakmayı netice veremez. Irkçılık yerine İslâmı, İslâmın bize bahşettiği birliği ve beraberliği nazarlara sunmak zorundayız. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, bütün hayatı boyunca ırkçılığa karşı olmuştur” dedi.

Ecdadımızın tarihte kurduğu devletlerde milletlerin eşitliği prensibinin dikkat çektiğini ifade eden Kutlular, “Tarihimiz bunun en başarılı örneklerini ortaya koymuştur. Osmanlı bizim için güzel bir örnektir. Asırlardır çok uluslu olarak yaşamalarına rağmen ırkçılık yapmamışlardır. Osmanlının yönetim kadrosu Türk olmasına rağmen Türkçü değillerdi ve ırklarını Kur’ân’a hizmetkâr yapmışlardı. Gayrimüslimlere renkleri, dinleri ve dilleri dolayısıyla ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmamışlardı” diye konuştu.

Konuşmasına demokrasinin önemine vurgu yaparak devam eden Mehmet Kutlular: “Millet devlet için olmaz. Devlet millet için vardır. Kamusal alan olmaz, her alan milletindir.

“Millete yasak konamaz, hürriyetine kısıtlama getirilemez. Bütün dinlere hürriyet veren bir ecdadın evlâtları, kendi milletlerine yasaklar getiremez. Buna razı değiliz. 27 Mayıs 1960’ta ihtilâl yapılıyor ve bir başbakan iki bakan işkence ile idam ediliyor. 12 Eylül 1980’de yine ihtilâl, yine baskı, bu millet bu zulme lâyık değildir. Halifeler seçimle iş başına gelmiştir. İslâmda seçim ve demokrasi vardır. Asr-ı Saadet buna en güzel örnektir. Demokrasi insanlara hürriyet ve insanca yaşama hakkı vermektir. Baskı yapmak, zulüm yapmak değildir. Meşrûtiyeti alkışlayan Üstad, 1935 Eskişehir Mahkemesinde kendisinin dindar bir cumhuriyetçi olduğunu beyan eder. İnanç ve fikir hürriyeti demokrasinin temelidir. Bir devlet fikir, inanç ve vicdan hürriyetini temin etmezse payidar olmaz. Demokrasi asgarî müşterekimizdir. Antidemokratik teşebbüsler hiçbir zaman netice vermez” şeklinde konuştu.

Sevginin kaynağı Allah'a imanda

Yazar İslâm Yaşar da konuşmasında, dünyanın bugün her şeyden çok sevgiye muhtaç olduğunu çünkü, menfaat uğruna kan akıtıldığını söyledi.

“Biz Resulü Ekremin Hz. Muhammed’in sevgisi ile dolu olduğunuzdan bu salonları dolduruyorsunuz, çünkü kalbimizde imanlarımız var” diyen Yaşar, konuşmasına şöyle devam etti: “Moğollar Anadolu’yu yakıp yıkarken Konya’ya girememişler. Çünkü onların kalbinde iman vardı, onu yıkamadılar. Mevlânâ’nın mânevî mührü bu bölgede vardı. Ondan sonra dünyamızı kasıp kavuran Süfyanlar yine önce kalplerde imanı yıkmaya gayret ettiler. Onların karşısına Üstad Bediüzzaman çıktı.

“İmanı kurtaran eserler kaleme aldı. Kâinatı istilâ edecek bir muhabbet, insanda onun kalbinde yerleştiği için insanlar manen dirildiler. Allah’ı sevmek bize imanlı birsima kazandırıyor. İnsanları sevmeyi de bu vesile ile öğreniyoruz. Mevlânâ’nın sema gösterisinden Allah’tan aldığını insanlara vermeyi öğütleyip ve sema yaparak Allah’a yükselmeyi anlamayan, asrımızın insanı bu sema gösterilerini folklorik hareket sanıyorlar. Allah’a imanın ona yükselmenin dünyanın ve gezegenlerin dönmesini anlatan semazenlerin mânâsı böyle ele alınmalıdır. Çünkü, Üstad ‘Eğer ben Mevlânâ zamanında gelseydim, Mesnevîyi, o benim zamanımda gelseydi, Risâle-i Nur’u yazardı’ diyor.”

İslâm Yaşar, muhabbetin, sevginin, kâinatın sebeb-i vücudu, rabıtası, nuru, hayatı olduğunu söyleyerek, Bediüzzaman Hazretlerinin, bütün ömrünün eza ve cefa çekmekle geçmesine, ona görülen dehşetli zulümlere, ezalara, cefalara katlanırken feryadı figan etmediğini, aman dilemediğini belirterek, “Taşıdığı muhabbet, sevgi hasletinin onun adavetini şefkate dönüştürdüğü için kendisine zulmedenleri bile sevgi halkasının dışında bırakmadı ve imanlarını kurtarmak kaydıyla hepsine hakkını helâl etti” dedi. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri gibi onun yolundan giden muhabbet fedailerinin de, din, dil, ırk ve tefrik etmeden bütün beşeriyete muhabbet besleyip sevgi diliyle seslenirken, dünyevî ve uhrevî bir şey beklemediklerini, sadece Allah’ın rızasını kazanmak istediklerini kaydetti. Yaşar, “Biz de muhabbet fedaileri olmalıyız, ama bir anlık değil bir ömür boyu. Bu çalışma insanları kurtaracaktır” dedi.

Necati YILMAZ / BALIKESİR

05.05.2007


 

Eğitim, Allah'tan Rab ismine mazhar olmaktır

Yeni Asya İzmir Hanım Okuyucuları tarafından Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri çerçevesinde hazırlanan program yoğun ilgi gördü. Sunuculuğunu İzmir Demokrat Gençlik Gurubu Başkanı Said Şenol’un yaptığı program Kadir Gülişli’nin Kur’ân tilâvetiyle başladı. Ardından Yeni Asya gazetesi Ege Bölgesi Temsilcisi ve Asya Eğitim Kurumları Kurucusu Hasan Şen açış konuşmasını yaptı.

Yüce Peygamberin yolundan gidilmediği için cemiyetin mânevi bir buhran geçirdiğini söyleyen Şen, şöyle devam etti: “Yakın tarihimizde yağan hiç alışık olmadığımız yağmurlar cemiyetimizi, aileyi ve şahısları tedâvisi çok güç hastalıklara uğratmıştır. Maneviyattan uzak, örf ve ananelere kayıtsız, dejenerasyona uğramış, cemiyeti ayakta tutan moral değerlere, ecdadına yabancılaşmış bir nesil arz-ı endam etmektedir.”

TAASSUB VAR

“Mukaddes değerleri yok sayan, küçük görerek modernizm adına cemiyet hayatından dışlayan ‘mim’siz medeniyet yobazlarının hali inançsızlık taassubudur” diyen Şen, içinde bulunduğumuz cemiyetin gittikçe bir çıkmaza doğru götürüldüğünü söyledi.

PEKİ ÇARE NEDİR?

Cemiyetin hastalıklarının Bediüzzaman Hazretleri tarafından teşhis edildiğini ve tadavi yollarının da asrın tabibi Bediüzzaman tarafından izah edildiğini söyleyen Hasan Şen konuşmasını şu şekilde noktaladı: “İnandığı mukaddes değerleri her şeyin üstünde tutan, örf ve adetlerini yerine getiren, moral değerlere saygılı, geleceğimizin ümidi olan tertemiz bir nesil yetiştirmekten başka çaremiz yoktur”

Şen’in konuşmasının ardından araştırmacı-yazar Süleyman Kösmene “Resûlullah Çizgisinde Çocuk Eğitimi “konusunda konuşmak üzere kürsüye geldi. Çocuk sevgisinin çocuğa duyulan merhamet, şefkat ve ilginin en kıymetli sünnetlerden olduğunu söyleyen Kösmene, “Resûlullah, çocuk kokusu cennet kokusudur, çocuklarla çocuklaşınız, çocuk olmayan yuvada, kurumda bereket yoktur’ buyuruyor. Çocuklarla çocuklaşmak sünnettir. Onları eğitirken maddî ve mânevî ikram ediniz. Kucağınızı açınız. Sevgi ve şefkatinizi gösteriniz” diyerek, Efendimizin çocuklara karşı son derece hassas olduğunu ve önem verdiğini, bizim de bu hususta Resûlullah’a tâbi olmamız gerektiğini ifade etti.

ÇOCUĞUN İLK ÖĞRETMENİ ANNE VE BABASIDIR

Eğitimin, Allah’ın Rab ismine mazhar olmak olduğunu söyleyen Kösmene, “O âlemlerin Rabbidir, O âlemlerin eğitimcisidir, zerrelerden kürelere, en küçükten en büyüğe, yıldızlara kadar yeryüzündeki bütün canlıları eğitenin, yoluna koyanın, gerekli fıtrî olgunluğu verenin Rabbü’l Âlemin olduğunu” söyledi. Kösmene, “Bizi de eğiten O’dur. Rabbimiz Kur’ân’da kendisini bize “alleme” diye takdim ediyor. Bu ifadeden onun muallim olduğunu öğreniyoruz. Bize Kur’ân’ı ve konuşmayı öğreten O’dur”şeklinde konuştu. Kösmene Allah’ın bize kitap, peygamber ve örnek insanlar göndererek bizi terbiye ettiğini ve eğittiğini söyledi. Çocuk eğitiminin anne rahminde başladığını söyleyen Kösmene, “Çocuğun ilk öğretmeni anne babasıdır, ilk eğitimi çocuk anne babadan alır“ dedi.

Salondakiler tarafından ilgi ve beğeniyle dinlenen Süleyman Kösmene, alkışlarla kürsüden indi.

“BENİ DUYMUYOR MUSUN?”

Programda Beyaz Lale Can Kardeşler yapmış oldukları gösterilerle yoğun ilgi gördü. Can Kardeş Korosu tarafından seslendirilen İstiklâl Marşı gözyaşları içerisinde dinlendi. Minikler tarafından oynanan “Beni duymuyor musun?” adlı aile içi iletişim tiyatrosu anne ve babalara önemli mesajlar verdi. “Peygamberim” orotoryosuyla çocuklar, Resûlullah’a duydukları özlemi ve sevgiyi mısralarla terennüm ettiler. 6 yaş cocuklarının yapmış oldukları sema gösterisi izleyenlere heyecanlı ve duygulu anlar yaşattı.

Ailelerini ve izleyenleri gözyaşlarına boğan çocuklar, kendilerine yöneltilen “Peygamberimiz hakkında ne düşünüyorsunuz? Eğer bir gün onunla karşılaşmış olsanız ne yapardınız?” sorusuna değişik şekillerde cevaplar verdi. Muhammed Said “Onunla cennete gitmek isterdim. Oyun oynamak, gül toplamak isterdim” derken, Sude ise, “Biz çocukları sevdiği için ben de onu çok seviyorum. Onunla gökkuşağına gitmek isterdim” şeklinde cevap verdi. Çocuklardan bir kısmı da ona faaliyet yapmak istediklerini ve evlerine misafir etmek istediklerini söyledi. Miniklerden bir tanesi de “onunla karşılaşsaydım sevinçten kaza yapardım” dedi. Tebessümlerle ve alkışlarla dinlenen çocukların çok mutlu ve heyecanlı olduğu görüldü. Hasan Şen’in kaleme aldığı ve Ahmet Yılmaz tarafından seslendirilen “Yâ Resûlallah” şiiri video klibi ve Bizim Radyo İzmir Stüdyolarında hazırlanan sinevizyon gösterisi beğeniyle izlendi.

Katılımın yoğun olduğu programda gıda kermesi ve Yeni Asya Neşriyat Standı da rağbet gördü. Oldukça beğenilen programı izleyenler Yeni Asya Hanım Okuyucularına ve Can Kardeşlere teşekkürlerini bildirdiler. Bu tarz programların kesintisiz devam etmesini istediler.

Ruhan KAYA / İZMİR

05.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004