Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Solda zoraki işbirliği

CHP ve DSP 22 Temmuz’daki seçimler için işbirliği yapma kararı aldı. Varılan anlaşma Deniz Baykal ve Zeki Sezer tarafından yapılan ortak basın toplantısıyla duyuruldu. Baykal seçimde DSP ile birlikte çalışacaklarını ve tarihî bir adım attıklarını açıkladı. Sezer aday olmayacak.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile DSP lideri Zeki Sezer dün yaklaşık 45 dakikalık bir görüşmenin ardından 22 Temmuz’daki seçimde işbirliği yapacakları yolunda anlaştı.

Baykal ve Sezer CHP Genel Merkezi’ndeki görüşmenin ardından birlikte basın açıklaması yaptı. Baykal, iki sol partinin tarihi adımı birlikte attıklarını ifade ederek, şöyle konuştu: “Siyasi dağınıklıktan kurtulması, halkımızın sosyal ve ekonomik ezilmişliğine son verilmesini yansıtan bir milli çözümü oluşturma doğrultusunda önümüzdeki seçimlerde işbirliği yapacaktır. Bu önemli bir adımdır. Bu seçimde iki parti olarak el ele vereceğiz ve birlikte çalışacağız. Artık çok güzel şeyler olacak. Varmış olduğumuz işbirliği kararı ile kendimi Ecevit ile kucaklaşmış kabul ediyorum. Arkadaşlarımız kendi parti kimliklerini kaybetmeden partimizden aday olacaklar. DSP ile kimliklerimizi koruyarak bütünleşmeyi hedefliyoruz. Sayın Sezer aday olmayacağını açıkladı. ben aday olmasından büyük mutluluk duyacağım.”

DSP lideri Sezer de Türkiye’nin önünde bulunan tehditleri ortadan kaldıracak bir güç birliğine ihtiyaç olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

“Toplumumuzun memnun olması bizi de memnun ediyor. Bu seçim işbirliği rejim açısından, ülkenin ekonomisi açısından çok önemli. DSP’li adaylar parti kimliklerini sürdürerek CHP listesinden aday olacaklar” diye konuştu.

Sezer milletvekili adayı olmamasının bir ilke kararı olduğunu ve bunun devam ettiğini söyledi. Sezer, "Bugünden itibaren ortak seçim çalışması başlamış olacaktır. Türkiye'nin her alanda önünü açacak bir iktidar alternatifi ortaya koyacaktır. Önümüzdeki günler çok güzel olacaktır. Bu proje iktidar çıkaracak ve iktidarı oluşturacak bir projedir" dedi.

Sezer gazetecilerin sorusu üzerine milletvekili sayısı konusunda bir pazarlık olmadığını söyledi ve ileride dışarıdan bakanlık konusunda bir konuşma geçmediğini belirtti.

NE OLACAK SOL'UN HALİ

Baykal, "Ne olacak solon hali' sorusuna şu cevabı verdi: Sosyal demokratların çok iyi düşünülmüş sağlam bir programı vardır. Bu yeni bir süreç başlatacaktır. türkiyemizde artık çok güzel şeyler olacak. Ülkenin aydınlık geleceğine göre yeni yaklaşımların zamanı. Yeni bir dönem başlamıştır."

/ ANKARA

18.05.2007


 

Dinler evrenseldir

Üç semavî dinin temsilcileri ile görüşen AB yöneticileri, “temsil edilen dinlerin ve Avrupa kurumlarının herkesin ortak hedefi olan kamu yararı için çalıştıkları”nı ifade ederken, Avrupa Parlamentosu Başkanı Pöttering “Avrupa’daki farklı dinî gelenekler toplumsal uzlaşma ortamına ve AB’nin değerlerini şekillendirmeye pozitif katkıda bulunabilir. İşte AB’nin kurumları ile kiliseler ve diğer dinî kuruluşlar arasında sürekli bir diyaloga şiddetli ihtiyacımızın sebebi budur” dedi. Bu mesajları yorumlarken AB’nin laiklik anlayışı ile Türkiye’deki laiklik anlayışı arasında büyük farklılık olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’de laiklik ileri sürülerek dinden tamamen uzak durulduğunu, hattâ dinin toplumsal hayattan dışlandığını, ancak AB’de dinin sosyal hayattaki öneminin farkında olunduğunu belirttiler.

Halkı Müslüman olan Türkiye’de laiklik öne sürülerek her türlü dini faaliyet suçlanıp zan altında bırakılırken, laikliğin anavatanı Avrupa Birliği, dinin daha iyi bir Avrupa’ya yapacağı katkıyı konuşuyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Birliği Dönem Başkanı, Almanya Başbakanı Angela MerkelAngela Merkel ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering üç semavi dinin temsilcileri ile görüştü.

AB Komisyonu Türkiye Temsilciliği’nin bülteninde yer alan bilgiye göre, Avrupa’daki 20 önde gelen Hıristiyan, Musevi ve İslam dinleri temsilcisinin katıldığı tartışmalarda, “İnsanlık onuru temel alınan bir Avrupa’da dinin ve dini toplulukların rolü nedir? Ortak değerlerimizi Avrupa sınırları ötesinde nasıl ilerletebiliriz? Kültürler ve dinler arasındaki diyalog, ortak değerlerimiz için bir yöntem midir?” sorularına cevaplar arandı.

Toplantıyı değerlendiren Barosso, Merkel ve Pöttering, demokrasi, hukukun üstünlüğü, tolerans, adalet, karşılıklı saygı ve insan onuru gibi değerlerin, Avrupa’yı bir araya getiren değerler olduğuna dikkat çekerken, “Temsil edilen dinlerin ve Avrupa kurumlarının herkesin ortak hedefi olan kamu yararı için çalıştıkları hususunda” anlaştılar.

DİNÎ KURULUŞLAR İLE

DİYALOGA İHTİYACIMIZ VAR

Toplantıya katılan başkanlar şöyle konuştu: Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso:

Ne coğrafi yakınlık ne de ortak bir tarih, Devletler ile insanları arasında uzun süreli bir birlik kurmaya yetmez. Avrupa Birliğine üye devletler arasında ve bu devletlerin milletleri arasında entegrasyon sürecinin anahtarı ancak ve ancak ortak mirasımız olan evrensel değerler olabilir.

Avrupa Birliği Dönem Başkanı,

Almanya Başbakanı Angela Merkel:

Bizim Avrupa’da özel bir sorumluluğumuz vardır. Bu da hoşgörü kültürünü geliştirmek ve başkalarına da hoşgörülü olmayı öğretmektir. Bu dersi öğrenmek bize yüzyıllara mal oldu. Bu sebeple hepimiz hoşgörüsüzlüğe asla tahammül edilemeyeceği konusunda hemfikiriz.

Avrupa Parlamentosu Başkanı

Hans-Gert Pöttering:

Hoşgörü ki; Avrupa Birliği’nin temel değeridir ve farklı kültürler arasında diyalogu sağlayan bir zemindir. Hedefleri kültür ve dinler arasında işbirliği, ortaklık ve karşılıklı saygıyı tesis etmektir. İnsanlığın yüksek mevkisinde zemin bulan karşılıklı saygı Avrupa’nın ortak değeridir. Avrupa’daki farklı dinî gelenekler toplumsal uzlaşı ortamına ve Avrupa Birliği’nin değerlerini şekillendirmeye pozitif katkıda bulunabilir. İşte AB’nin kurumları ile kiliseler ve diğer dini kuruluşlar arasında sürekli bir diyaloga şiddetli ihtiyacımızın sebebi budur.

TÜRKİYE-AB FARKI

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, 2005 ve 2006’da da benzer toplantılar düzenlemişti. Ancak bu yılki toplantı Komisyon, Avrupa Parlamentosu ve Konsey Başkanlığı’nın himayesinde gerçekleşen ilk toplantı oldu.

AB’nin laiklik anlayışı ile Türkiye’deki laiklik anlayışı arasında büyük farklılık olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’de laiklik iler sürülerek dinden tamamen uzak durulduğunu ancak AB’de dinin sosyal hayatta öneminin farkında olunduğu belirttiler. Uzmanlar, Türkiye’nin AB üyeliğinin düşünce ve ifade hürriyeti ile birlikte din ve vicdan hürriyetine de katkı bulunacağını söylediler.

Kemal BENEK / ANKARA

18.05.2007


 

Çatı tamam

Cemal Şen, 11 Mayıs 2007’de kurduğu ‘’Demokrat Parti’’yi feshetti. Böylece, Doğru Yol Partisi ile Anavatan Partisinin birleşeceği ‘çatı’ engeli ortadan kalktı.

Alınan bilgiye göre, Şen, İçişleri Bakanlığı’na, bir süre önce kurduğu ‘’Demokrat Parti’’yi feshettiği yönünde dilekçe verdi. Şen’in dilekçesini vermesinin ardından yine ‘’Demokrat Parti’’ adıyla bir başka parti kurulmasına ilişkin başvuru dilekçesi İçişleri Bakanlığına verildiği öğrenildi.

Bu kurulan partinin 27 Mayısta DYP Kongresi’nden önce gerçekleştireceği kongrede DYP’ye katılım kararı alacak. DYP de kongrede ismini ‘’Demokrat Parti’’ olarak değiştirecek. Bu arada DP eski genel başkanı Yaşar Aydın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, Anavatan ve DYP’nin Demokrat Parti adı altında birleşme kararına itiraz etti.

/ ANKARA

18.05.2007


 

Karanlık saldırının 1. yılı

Danıştay’a yapılan ve 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in hayatını kaybettiği karanlık saldırı, 1. yıldönümünde düzenlenen törenlerle anıldı. Arkasında bir çok soru işareti bırakan saldırıyla ilgili yapılan açıklamalarda, laiklik ve Cumhuriyet vurgusu yapılması dikkat çekti.

‘’Danıştay’a Yapılan Menfur Saldırının Yıldönümü ve Yargı Şehidi Mustafa Yücel Özbilgin’i Anma Günü’’ dolayısıyla Danıştay’da tören düzenlendi. Mustafa Yücel Özbilgin’in eşi ve çocuklarının yanı sıra yargı temsilcilerinin katıldığı törende, ‘’Yargı Şehidi Mustafa Yücel Özbilgin’’ konulu slayt gösterisi sunuldu. Törende, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Danıştay Başkanı Çörtoğlu’na gönderdiği mesaj okundu. Sezer, Danıştay saldırısının Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçtiğini belirterek, ‘’Cumhuriyet’in temel değerlerini, Atatürk ilke ve devrimlerini, hukukun üstünlüğünü ve çağdaşlığı içine sindiremeyenlere karşı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, kurum ve kuruluşlarıyla dimdik ayakta duracaktır’’ dedi.

Yargıtay Başkanı Osman Arslan, yaptığı yazılı açıklamada, ‘’Bir hakimin verdiği karar nedeniyle uğradığı saldırı yüzünden yaşamını yitirmesi insanlık suçudur, üstelik toplumun her katmanında sorgulanması ve telin edilmesi gereken hadisedir’’ dedi.

Törende konuşan Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, ‘’Bu olay cumhuriyetle barışık olmayan, laik devlet düzenini özümsemeyen ve ülkemizin temel kurum ve kuruluşlarını hedef alan zihniyete karşı her zaman dikkatli olunması gerektiğini en acı şekilde bize hatırlatmıştır’’ dedi.

/ ANKARA

18.05.2007


 

Özgür Der: Hukuk devleti yara aldı

Özgür-Der, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Şemdinli sanıkları hakkında Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği mahkumiyet kararını bozmasını “Böylece sanıklar hakkında gerekli makamların şehadetleri doğrultusunda ‘iyi çocuk’ hükmü teyit edilmektedir!” şeklinde değerlendirdi.

Özgür-Der’den yapılan yazılı açıklamada, ağır kararlara imza atan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin bu kez oldukça “şüpheci” bir tutum takınarak Şemdinli sanıkları hakkında Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği mahkumiyet kararını bozduğu hatırlatıldı. Açıklamada şöyle denildi:

“Bu karar Şemdinli sanıklarının suçunu örtmeye yönelik bir mahiyet taşımaktadır. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararını asker olan sanıkların terör örgütünün işlediği suçlarla aynı suçu işlediklerine ilişkin nitelendirme hayal gücünün de ötesinde tamamen varsayımlara dayalı, hukuki değerden yoksun düşünce’ olarak tanımlayan 9. Daire, ayrıca sanıkların askeri mahkemede yargılanmaları gerektiğine de hükmetmiştir. Zaten başlı başına bir garabet olan çift başlı yargı olgusunu bu karar daha da vahim bir duruma getirmekte ve asker suçluları her ne yaparlarsa yapsınlar sivil yargıdan kaçırmaktadır. Dokunulmazlıkların çokça tartışıldığı bir konjonktürde bu durum askerlere mutlak dokunulmazlık zırhı sağlamak değil midir?

Şemdinli olayı baştan itibaren bir hukuksuzluklar dizisi şeklinde sürmektedir. Ve şimdi bu “sembolik” mahkumiyet kararı da bozulmakta. Böylece sanıklar hakkında gerekli makamların şehadetleri doğrultusunda ‘iyi çocuk’ hükmü teyit edilmektedir!

Yargısıyla, güvenlik güçleriyle, medyasıyla ve hükümetiyle hukukun bu kadar işlevsizleştirildiği, içeriksizleştirildiği bir düzeni hukuk devleti olarak vasfetmenin anlamsızlılığı ise açıktır.”

/ İSTANBUL

18.05.2007


 

Sınırda askeri hareketlilik

Şırnak’ta son günlerde artan askeri operasyonlar dikkat çekiyor. Demiryolu ile Mardin’in Nusaybin ilçesine gelen uzun menzilli obüs tankları, Şırnak bölgesine getirilerek sınır noktalara yerleştiriliyor.

Cizre’den geçen tanklar için yoğun güvenlik önlemi alınırken tankların bir kısmı Uludere yakınlarındaki Habur’daki ikinci sınır kapısına, bazıları da Cizre’de yakınlarındaki geçiş noktalarına götürüldü.

Konvoy şeklinde giden tanklara helikopterler gözcülük yaptı. Yoldan geçen tankları vatandaşlar meraklı gözlerle seyretti.

Şırnak’taki 23’üncü Jandarma Tümen Sınır Komutanlığı’nca yürütülen operasyonlara Bolu Komando Tugay Komutanlığı, Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayı, Gabar Dağı’nda bulunan Akçay Piyade Tugayı, Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı, Şenoba Taktik Sınır Alay Komutanlığı, Gülyazı Taktik Sınır Alay Komutanlığı, Beytüşşebap Jandarma Komando Alay Komutanlığı, Silopi Jandarma Hudut Tabur Komutanlığı timleri de katılıyor. Karadan yürütülen operasyonlara kobra, süper kobra ve skorski helikopterleri de destek veriyor.

Ağır ve modern silahlarla donatılan Mehmetçik, sınırda nöbet beklerken, sınır kesiminde yer alan yüzlerce köy korucusu ile özel harekat timlerinin de katıldığı operasyonlarda zaman zaman teröristlerle sıcak temas sağlanıyor.

Bölgede gruplar halinde olan teröristler çembere alınırken PKK’lıların yuvalandığı alanlar havadan kobra helikopterlerle bombalanıyor.

Operasyon 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’na bağlı üst rütbeli komutanlar tarafından bizzat yönetiliyor.

Bölge didik didik aranırken PKK’ya ait çok sayıda sığınağın ortaya çıkarılıp imha edildiği, geçiş güzergahlarının tamamen tutulduğu kaydedildi.

/ ŞIRNAK

18.05.2007


 

Üniversite şenliğinde içki rezaleti

Celal Bayar Üniveristesinin “Bahar Şenliği” kapsamında düzenlediği Kenan Doğulu konserinde öğrenciler su gibi alkol tüketti.

CBÜ Rektörlüğü’nün hemen alt kısmında bulunan üniversiteye ait çim sahada düzenlenen konsere üniversite öğrencileri yoğun ilgi gösterdi.

Halka da açık olan konserde öğrencilerin tükettikleri alkol dikkat çekti. Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu (BESYO) ve iktisat fakültesi öğrencileri ellerinde bira kutuları ile ilginç hareketler yaparak kendilerinden geçti.

Konser sonunda çim sahada geriye çöplük yığını kaldı. Kenar mahalledeki ilköğretim çağındaki öğrenciler gelecekte Türkiye’nin yönetiminde görev alacak üniversiteli abla ve ağabeylerinin çöp alanını çevirdikleri çim sahadan bira kutularını toplayarak para kazanma telaşına düştü.

Sahadan çuvallar dolusu bira kutuları toplayan dar gelirli ailelerin çocukları, bunları satarak ihtiyaçlarını karşılayacaklarnı belirtti.

Kenan Doğulu’nun konserine Manisalı yaşlılar da katıldı. Üniversite öğrencileriyle birlikte konseri izleyen şehir halkı ise, öğrencilerin içki içme manzarası karşısında hayrete düştü. Kenan Doğulu konseri sonrası öğrenciler alanı terk ederken, ilköğretim çağındaki öğrenciler de sahadaki bira kutularını toplamaya koyuldu.

/ MANİSA

18.05.2007


 

Hayalî senaryo çıkarmaya gerek yok

Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, İran’ın Tebriz şehrine gitmek üzere Trabzon Havalimanından havalandıktan sonra düşen uçak konusunda ortaya atılan iddialarla ilgili olarak ‘’Hayali senaryo çıkarmaya gerek yok’’ dedi.

Bakan Özak, ‘’KOBİ Bilgi ve Eğitim Fuarı’’nın açılışına katılmak üzere geldiği Trabzon Dünya Ticaret Merkezinde, gazetecilerin Trabzon’da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili sorularını cevapadı Bakan Özak, ‘uçakta nükleer başlık taşındığı’ gibi iddialarla ilgili soruyu, ‘’Hayali senaryo çıkarmaya gerek yok’’ diye cevapladı. Konuyla ilgili en keskin ağzın Trabzon Valisi olduğunu ifade eden Bakan Özak, ‘’Ben de bilgileri ondan alıyorum. Akşam da bana gerekli bilgileri verdi. Aynı size söylediklerini bana da söyledi. Size verdiği bilginin dışında bir bilgi yok’’ diye konuştu.

/ TRABZON

18.05.2007


 

Düşünce özgürlüğü için buluşuluyor

“Düşünce Özgürlüğü için 5. İstanbul Buluşması” 25-27 Mayıs günlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecek. Düşünce Suçuna Karşı Girişim’in öncülüğünde düzenlenen buluşmaya Bulgaristan, Yunanistan, Güney ve Kuzey Kıbrıs, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’dan davetliler katılacak.

İki yılda bir düzenlenen ve bu yıl “Türkiye’de, Komşu Ülkelerde ve Bölgede İfade Özgürlüğü” ana başlığıyla gerçekleştirilen Buluşma, bu kez geçtiğimiz aylarda öldürülen Gazeteci Hrant Dink’in anısına ithaf edildi. Dünyada ve Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının üst düzeyde katılımıyla gerçekleşen Buluşma kapsamında, 26 Mayıs’ta Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde 10:00-18:00 saatlerinde bir uluslararası forum yapılacak.

“2005 yılından bu yana dünyada ifade özgürlüğü”, “Türkiye’de ifade özgürlüğü, bu özgürlüğe yönelik tehditler”, “Türkiye, komşular ve ifade özgürlüğü” ve “Elektronik medyada ifade özgürlüğü ve ‘nefret söylemi’” başlıklı oturumların yapılacağı ilk günün ardından 27 Mayıs’ta, bir bölgesel forum düzenlenecek. Forumların Türkçe ve İngilizce simultane tercüme edileceği etkinlikte mikrofonlar tüm konuklara açık olacak.

/ İSTANBUL

18.05.2007


 

Türkiye başka bir Türkiye olacak

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Cem Özdemir, AB’ye tam üye olacak Türkiye’nin, bugünkü Türkiye olmayacağını söyledi. Özdemir, Deutschlandfunk adlı radyoda yayınlanan “AB’nin sınırlara ihtiyacı var mı?” konulu tartışma programında “AB’ye tam üye olacak Türkiye, bugünkü Türkiye değil. 10, belki 20 yıl sonra reformlarını tamamlamış başka bir Türkiye olacak” dedi.

Özdemir, Deutschlandfunk adlı radyoda yayınlanan ‘’AB’nin sınırlara ihtiyacı var mı?’’ konulu tartışma programında ‘’AB’ye tam üye olacak Türkiye, bugünkü Türkiye değil. 10, belki 20 yıl sonra reformlarını tamamlamış başka bir Türkiye olacak’’ dedi.

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Başbakan seçilmeden önce Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı açıklamaları olduğunu, ancak Başbakan olduktan sonra bu tavrını değiştirdiğini savunan Özdemir, ‘’Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin de benzer bir tavır sergileyeceğini düşünüyorum’’ diye konuştu.

Özdemir, Sarkozy’nin önerdiği Akdeniz Birliği projesinin AB’ye karşı bir alternatif olmadığını, AB’yi tamamlayıcı bir proje olduğunu söyledi.

Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Grup Başkan Yardımcısı Angelica Schwall-Düren de partisinin Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinden yana olduğunu, ancak bunun için AB’nin, anayasa başta olmak üzere altyapı sorunlarını çözmüş olması gerektiğini belirtti.

AB Güney Avrupa İstikrar Paktı Koordinatörü Erhard Busek de Türkiye’nin AB’ye tam üye olması konusunda Fransa Cumhurbaşkanı ya da Almanya Başbakanının ne söylediğinin değil, Türkiye’nin AB’ye ne kadar yaklaşmayı istediğinin önemli olduğunu belirtti.

Varşova Üniversitesi öğretim üyesi Naker Cichocki ise Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık teklif edilmesinin geçici bir çözüm olabileceğini, ancak asıl hedefin tam üyelik olması gerektiğini ifade etti.

/ BERLİN

18.05.2007


 

Avrupa Birliği nişanı kabul etti, nikâha yanaşmıyor

Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, Avrupalıların AB konusunda Türkiye ile nişanlılığı kabul ettiğini, ancak nikaha bir türlü yanaşmadıklarını savundu.

Prof. Dr. Şen, Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Fakültesince düzenlenen ‘’Avrupa Birliği Yolunda Türk Dış Politikası ve Türk Kamuoyu’’ konulu söyleşide, AB sürecinin devam ettiğini, Avrupalıların Türkiye ile nişanlılığı kabul ettiğini kaydetti. ‘’Avrupalılar deyim yerindeyse bizimle nişanlılığı kabul ettiler, ancak bir türlü nikaha yanaşmıyorlar. Bizimle sürekli nişanlı kalmak istiyorlar’’ diyen Prof. Dr. Şen, şöyle konuştu:

‘’Ben Türkiye’nin AB’ye girmesini gönülden istiyorum. Türkiye’ye bu yolda 35 madde öngörülmektedir. Eğer önü kesilmezse Türkiye AB’nin öngördüğü bu maddeleri 2010 yılına kadar aşacaktır. Dört büyük ülke Türkiye’yi AB’ye istememektedir. İtalya, Portekiz, Slovenya gibi ülkeler de Türkiye’yi bu yolda desteklemektedir. Türkiye’nin AB yolunda önemsemesi gereken birtakım konular var. Politika, bütçe, serbest dolaşım hakkı, gümrük birliği ve güvenlik gibi konularda Türkiye doğru adımlar atarsa büyük gelişmeler gösterecektir.’’

İzmir’de kurmayı düşündükleri Alman Vakıf Üniversitesi projesini, gelen bir teklif üzerine İstanbul’da uygulayacaklarını bildiren Prof. Dr. Şen, üniversitenin Alman dilinde eğitim vereceğini söyledi.

/ İZMİR

18.05.2007


 

MEB: İddialar tümüyle tek yanlı ve ideolojik

Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, “Provalarda harem selamlık uygulama” başlıklı haberde yer alan bilgilerin “tümüyle tek yanlı” olduğu bildirildi.

Bakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden, dün bir gazetede yer alan “Provalarda harem selamlık uygulama” başlıklı haberle ilgili yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin TBMM Genel Kurulu’nda konuyla ilgili iddiaları dile getirmesinin ardından Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in iddiaları cevapladığı belirtildi. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının 81 ilde, tüm ilçelerde, salonları ve ortamı uygun orta öğretim kurumlarında coşkuyla kutlanması için bakanlık tarafından her türlü önlemin alındığı belirtilen açıklamada, bu kutlamaların, Cumhuriyetin kurulduğu tarihten bu yana olduğu gibi kız, erkek karışık bir şenlik havasında kutlandığı belirtildi. Bu yılki gösterilerin her yıl yapılandan “daha kapsamlı olması konusunda Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatının uyarıldığı” belirtilen açıklamada, “(Provalarda harem selamlık uygulama) başlıklı haberde yer alan bilgiler tümüyle tek yanlı ve ideolojik niteliktedir” ifadesine yer verildi.

/ ANKARA

18.05.2007


 

Türk F-16’lara Ege’de önleme

Ege Denizi’nin uluslararası hava sahasında eğitim uçuşu yapan Türk F-16 kollarına, Yunan jetlerince önleme yapıldığı bildirildi.

Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın Ege Denizi’nin uluslararası hava sahasında dün eğitim uçuşu icra eden F-16 kollarına, Yunanistan’ın Skiros Meydanı’ndan kalkan M-2000 uçakları tarafından Midilli Adası kuzeybatısında önleme yapıldığı belirtildi.

/ ANKARA

18.05.2007


 

Kurtulmuş: Türkiye kamplaşmaya sürükleniyor

Saadet Partisi Siyasi İşler Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘’Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ve sonrasında yapılan bir takım çalışmalarla Türkiye’de bir zemin hazırlanması, bir zemin yoklaması yapıldığını’’ iddia ederek, ‘’O da Türkiye’de din üzerinden yeni bir kamplaşmanın yeni bir ayrışmanın ortaya konulmasıdır’’ dedi.

Ekonomik ve sosyal Araştırmalar Merkezinde (ESAM) ‘’Küresel Gelişmeler ve İslam Dünyası’’ konulu konferans veren Kurtulmuş, Türkiye’nin İslam coğrafyasının, Balkanlar’ın, Kafkasya’nın, Doğu Akdeniz’in amiral gemisi olduğunu belirterek, ‘’İslam aydınlarının 200 yıldır Batı karşısında yenildik’’ psikolojisine sahip olduklarını kaydetti. Türkiye’nin üstünde de bir takım oyunların oynanmaya çalışıldığını öne süren Kurtulmuş, şu görüşleri dile getirdi: ‘’Çok çektik. 60’lı yıllarda ilerici-gerici, 70’li yıllarda sağcı-solcu, daha sonra Türk-Kürt, daha sonra Alevi-Sünni... Bütün bu gibi kavgaları bu memlekette yerleştirmeye çalıştılar. Ama çok şükür ki bu kavgaların hiçbirisi kalıcı olmadı, hiçbirisi bu bölgedeki insanları birbirine düşürmedi. Şimdi, yeni bir tartışma alanı oluşturmaya çalışıyorlar. Özellikle son zamanlarda Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ve sonrasında yapılan bir takım çalışmalarla, korkarız ki Türkiye’de bir zemin hazırlanması, zemin yoklaması yapılıyor. O da Türkiye’de din üzerinden yeni bir kamplaşmanın, ayrışmanın ortaya konulmasıdır. Çünkü din esas alınarak, bir ayrışma, kamplaşma ortaya konulursa bu 75 milyonun tamamını ilgilendirir. Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük budur.’’

/ ANKARA

18.05.2007


 

Trafik kazalarının 7 yıllık bilânçosu: 4 milyar YTL

Alınan tedbirlere rağmen Türkiye’de her yıl binlerce insan trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün trafik kaza istatistiklerine göre son yedi yılda 3 milyon 540 bin 750 trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların maddî bilânçosu ise 4 milyar YTL.

Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de trafik kazalarında ölen insan sayısının terörde kaybedilen insan sayısından fazla olduğu görüldü. Emniyet Genel Müdürlüğü’nce trafik kaza istatistikleri çerçevesinde yapılan değerlendirmelere göre, son yedi yıl içinde toplam 3 milyon 540 bin 750 trafik kazası meydana geldi.

Bu değerlendirmelere göre Türkiye’de her yıl ortalama 3 bin 500 insan trafik kazasında hayatını kaybederken, 135 bin 224 insan ciddî şekilde yaralanıyor. Son yedi yılda meydana gelen trafik kazalarında 786 bin 4 kişi yaralandı, 22 bin 623 kişi ise hayatını kaybetti. Trafik kazalarının ülke ekonomisine verdiği maddî zarar da azımsanmayacak kadar fazla. Sözkonusu değerlendirmelere göre, yedi yılın trafik kazaları Türkiye’ye yaklaşık 4 milyar 185 milyon YTL’ye maloldu.

Sorunun çözümü ise toplumun trafik kurallarına uyma zorunluluğu konusunda bilinçlendirilmesinden geçiyor. Avrupa ülkelerine göre Türkiye’de ehliyet alma şartları daha kolay. Yapılan yasal değişiklikler dahi, insanların araç kullanma yeterliliğini kazandırmıyor.

Dünya’da 100 bin taşıt ve 100 bin kilometre üzerinden yapılan hesaba göre ölüm oranları Amerika’da 0.3, İngiltere’de 1, Almanya’da 1, Fransa’da 1.9, Japonya’da 1.4, Türkiye’de ise 10. Yani bu ülkelerde her gün ortalama bir kişi ölürken Türkiye’de 10 kişi ölüyor.

/ DİYARBAKIR

18.05.2007


 

Otomobilin çarptığı 5 çocuk öldü

Kayseri’de yolun karşısına geçmek isteyen beş çocuğa bir otomobil çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan çocuklardan dördü olay yerinde, biri de kaldırıldığı hastahanede hayatını kaybetti.

Battalgazi Mahallesi Necip Fazıl Bulvarı üzerinde seyir halindeyken beş çocuğa çarpan 38 FF 630 plakalı otomobilin sürücüsünün, olay yerinden kaçtığı ve arandığı bildirildi.

/ KAYSERİ

18.05.2007


 

Freni patlayan kamyon dehşet saçtı

Antalya’da freni patlayan kamyonla otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında dört kişi hayatını kaybederken, üç kişi de yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, dün sabah saat 07.30 sıralarında Antalya-Korkuteli karayolu cehennem deresi mevkiinde Bayram Çelik (40) idaresindeki 07 RS 263 plakalı gübre yüklü kamyon, freni patlayıp kontrolden çıkınca karşı yönden gelen Mustafa Zeybekoğlu yönetimindeki 07 KM 442 plakalı özel otomobile çarptı. Kamyon daha sonra kayalara çarparak durabildi. Kazada, kamyonda bulunan Filiz Kule (21), kızı Buse Kule (6), Elif Adıgüzel (46) ile otomobil sürücüsü Mustafa Zeybekoğlu hayatını kaybetti.

/ ANTALYA

18.05.2007


 

Namaz düşmanlığına tepki

Namaz Gönüllüleri Platformu, Doğan Haber Ajansı’nın geçtiği ve Çarşamba günü Hürriyet, Milliyet, Radikal’de hemen hemen aynı ifadelerle yayınlanan “Dinin Direği Namaz” kitabı ile ilgili haberlerin, baştan sona namaz düşmanlığı, cehalet ve istismar koktuğunu ifade etti.

Kitapçıkta yer alan makaleleri www.namazladirilis.com sitesinden herkesin indirebileceğini, çoğaltılıp dağıtılabileceğini belirten Namaz Gönüllüleri Platformu sözcüleri, bu makalelerin namazın faziletini, güzelliklerini anlatmak amacıyla konunun uzmanı yazarlara yazdırıldığını vurguladı. Kitapçığı hazırlayanların da bu makaleleri adı geçen siteden aldıklarını hatırlatan platform sözcüleri, “Okullarda şiddetin, uyuşturucunun ve içkinin giderek yaygınlaşmasına karşı ‘insanı ahlâksızlık ve kötülüklerden alıkoyan’(Ankebut/45) namazın bir huzur ve sükûn kaynağı, bir kardeşlik ve kaynaşma vesilesi olarak, bir imkân olarak değerlendirilmesi gerekirken, namaz kitapçığında ‘laik hayat biçiminin terk edilmesi gerektiği dolaylı olarak anlatılıyor’ yorumunu yapmak, öküz altında buzağı aramak kabilinden çarpık bir mantığın ürünüdür” dedi.

Yaptıkları yazılı açıklamayla sözkonusu haberleri eleştiren Namaz Gönüllüleri Platformu sözcüleri, bütün Müslümanların ortak ibadeti olan namazın anlatıldığı kitapçığı “ulusalcı anlayıştan yoksun” diye nitelemenin de, “her olaya at gözlüğü ile bakıldığının ispatıdır” sözleriyle eleştirdi.

İçinde “cihad”ın “c”sinin dahi geçmediği “Namaz Dinin Direği” isimli kitapçıkla ilgili haberlerin, “Okulda Cihat Propagandası” (Hürriyet), “23 Nisanda Öğrencilere Namaz Kitabı” (Milliyet), “Denizli’de Öğrencilere ‘Cami Merkezli Hayat’ Propagandası” (Radikal) gibi başlıklarla verildiğinin hatırlatıldığı açıklamada, sözkonusu durum, “tamamen kasıtlı ve muhbirlik yaparak ortamı germeye yönelik gayretkeşlikler” olarak yorumlandı.

Yeni Asya / İSTANBUL

18.05.2007


 

Muğla’da tsunami olmuş

Yapılan deniz dibi ölçümler ve araştırmalarda, milattan önce 1631 yılında Fethiye’nin Çalış bölgesi açıklarında ‘’tsunami’’ meydana geldiği ortaya çıktı.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezinden bir ekibin Muğla’nın Fethiye ile Dalaman ilçelerinde yaptığı deniz dibi ölçümleri ve sismik araştırmalarda ilginç sonuçlara ulaşıldı. ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner ve ekibi, Fethiye ve Rodos adası çevresinde deniz dibi ölçümleri ve sismik araştırmalar yardımıyla ‘’tsunami riski’’ araştırması yapıyor. Yapılan deniz dibi ölçümler ve araştırmalarda, milattan önce 1631 yılında Fethiye’nin Çalış bölgesi açıklarında ‘’tsunami’’ meydana geldiği ortaya çıktı.

/ FETHİYE

18.05.2007


 

Camı çatlayan THY uçağı zorunlu iniş yaptı

Türk Hava Yollarının (THY) Sabiha Gökçen-Van seferini yapmak üzere havalanan yolcu uçağı, kalkıştan bir süre sonra kokpit camının çatlaması üzerine Atatürk Havalimanı’na zorunlu iniş yaptı.

Alınan bilgiye göre, Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan Van’a gitmek üzere 160 yolcusuyla havalanan Airbus 320 tipi uçak, kalkıştan bir süre sonra kuş sürüsüne girdi. Bu arada sağ kokpit camı çatlayan uçak, zorunlu olarak Atatürk Havalimanı’na indi. THY hangarında bakıma alınan uçağın camı değiştirilirken, yolcular da başka bir uçakla Van’a gönderildi.

/ İSTANBUL

18.05.2007


 

İstanbul, 2050’de 50 milyon

İstanbul’daki nüfus artışı nasıl yavaşlatılacak? Nüfus patlaması, hem metropolü içinden çıkılmaz hale getiriyor hem de dünyanın sayılı destinasyonlarından olan bu metropolü her yönden tüketiyor.

Cumhuriyet kurulurken 800 bin nüfusu olan İstanbul, bugün 12 milyonu aşkın. Nüfus artışı hızı değişmezse, 2023’te 21 milyonu bulacak. 2050’deyse 48 milyon...

İstanbul’daki bitmeyen nüfus patlamasının iki kaynağı var. Birincisi ve üçte iki ağırlığı olan iç göç, üçte bir ağırlığı olan da nüfus artışı. Günümüzde İstanbul nüfus artış hızı binde 3.1.

Artış hızında bir azalma sağlanabilmesi için İstanbul’a yönelik göçleri başka çekim merkezlerine kaydırmanın yanında, tabiî nüfus artışını frenleyecek tedbirler gerekli.

İstanbul, en çok göç alan şehir olduğu gibi, aynı zamanda en çok göç veren şehir. Her bir milyon kişiye karşılık 500 bin kişi İstanbul’u terk ediyor. Yani 2 kişi geliyor, 1 kişi gidiyor. İstanbul’un en çok göç aldığı bölgelere gelince: Sırasıyla Batı Karadeniz, Doğu Marmara, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz. İstanbul’dan ayrılanların en çok gittikleri bölgelerse sırasıyla Doğu Marmara, Batı Marmara, Batı Karadeniz ve Ege Bölgeleri...

/ İSTANBUL

18.05.2007


 

Köylülerin fatura isyanı

Dicle Elektrik Dağıtım (DEDAŞ) Müessese Müdürlüğü’nün sayaç okuma işi ile ilgili ihaleyi iptal etmesi tahsilat sorununa yol açtı. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde çalışacak personel olmayınca abone sayaçları okunamıyor. Yaklaşık 3 aydır okunmayan endeksler vatandaşa yüklü fatura olarak kesilecek.

Mayıs ayı sonunda yapılması beklenen ihale olmaması durumunda her geçen ay fatura daha da kabaracak. 2 ayı aşkın bir süreden beri abonelere fatura ulaştırılamıyor.

Personel sıkıntısının da etkisiyle borçlarını tahsil etmekte güçlük çeken DEDAŞ, vatandaşlardan sayaç numaralarını alıp kuruma başvurarak borçlarını ödeyebileceklerini bildirdi.

İlçe Sakinlerinden Mahsum Taş, “Maalesef ülkemizde bürokrasi çok yavaş işliyor. Sayaç numarasını alıp kuruma gitmek için zaman bulamıyoruz. Yetkililerden bir an önce bu soruna çözüm bulmalarını istiyoruz” diye konuştu.

/ ŞANLIURFA

18.05.2007


 

70’lik seyyar satıcı vekilliğe talip

Meclis’te çıkan yasaların bazı insanların menfaatleri doğrultusunda yapıldığını ileri süren 72 yaşındaki yaşlı seyyar satıcı Konya bağımsız milletvekili adayı oldu.

Konya’da seyyar satıcılık yapan 72 yaşındaki Şahin Büyükyıldırım, bağımsız milletvekili adayı olduğunu açıkladı. Seçim çalışmalarına açtığı bir pankartla Konya’nın en işlek caddelerinden Kâzım Karabekir’de başlayan Büyükyıldırım, çevresinde toplanan vatandaşlara milletvekili olduğunda yapacağı işler hakkında bilgi veriyor. Meclis’in çıkardığı yasalar ile halkın yanında olmadığını, güçsüz insanlara değer vermediğini ifade eden Büyükyıldırım, Konya’lı vatandaşların ve Türk halkının sesini duyurmak amacıyla milletvekilliğine adaylığını koyduğunu söyledi.

/ KONYA

18.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004