Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

El san’atları birer birer yok oluyor

Ankara Kale Festivali’nde san’atlarını sergileyen sedef kakma, bakır oyma ve Osmanlı çarıkları ustaları, atalarından devraldıkları el san’atlarının birer birer yok olduğu uyarısında bulundular.

Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen el san’atları ustaları, Ankara Kale Festivali’ne konuk oldu.

Festivale Gaziantep’ten gelen ve meraklılara san’atını sergileyen 31 yaşındaki Sedef kakma ustası Bülent Fıstıkçı, çocukken merak salarak başladığı bu işte 20 yılını doldurduğunu söyledi.

Ağacın üzerine çizdiği motifleri 1 santimden daha ince aletle tek tek oyup içine tel döşediklerini ve toplam 18 aşamadan geçirerek sanat eseri haline getirdiklerini anlatan Fıstıkçı, sedef kakma ve tel döşemenin bir arada olduğu bu san’atın dünyada bir tek Gaziantep’te yapıldığını kaydetti.

Fıstıkçı, yüzde 80’i el emeği olduğu için ürünlerin biraz pahalıya satıldığını, bu sebeple ucuz mal üreten Çin mallarının pazara hakim olduğunu kaydetti. ‘’Bu el san’atı, buzdolabı değil ki yüzde 18 KDV ödeyelim’’ diyen Fıstıkçı, artık ayakta duracak durumlarının kalmadığını aktardı.

Fıstıkçı, ücreti düşük olduğu için gençlerin de bu işi yapmak istemediğini belirterek, ‘’3-5 kişi kaldık, yok oluyor bu san’at. Günde 12-16 saat çalışıyorum san’atım için ama bugün en kötü memurluk olsa ben bile bırakacak duruma geldim’’ dedi.

‘’BİZ DE RESSAM GİBİ SAN’AT

SERİ YAPIYORUZ’’

Gaziantep’ten gelen 34 yaşındaki bakır oyma ve dövme ustası Ertuğrul Üzümcüler de bakırcıların olduğu mahallede büyüdüğü için bu mesleğe başladığını söyledi. 2 kilo bakırı 3 aylık çalışma sonucu san’at ürününe dönüştürdüklerini anlatan Üzümcüler, oyma nakışın bakırcılıktan farklı bir iş olduğunu vurguladı. Üzümcüler, ‘’Biz iğneyle kuyu kazıyoruz. San’atçıyız, biz de heykeltıraş gibi işliyoruz eserimizi. Ama onlar bin dolara satıyor, biz üç ay uğraşsak bile o kadara satamıyoruz. Bir de yüzde 18 KDV ödüyoruz’’ diye yakındı.

Ertuğrul Üzümcüler, Avrupalıların halen kalay sorunu olduğu halde bakırı kullandığını ama Türk halkının kendi geleneksel ürünlerine yukarıdan baktığını ifade etti. Bakırcılığın giderek öldüğüne işaret eden Üzümcüler, şunları kaydetti:

‘’6 yıl öncesine kadar bakırcı esnafı 90 kişi civarındaydı, şimdi 11 esnaf yok. Bakırın kilosu birden 6 YTL’den 14 YTL’ye çıktı. Bu, bizi çökertti. Bizden sonra gelecek kuşak yok.

Evvelden bakırcı kız istediğinde ‘Aman verin, bakırcı kuyumcudan sonra ikinci kişidir’ derlerdi, şimdi kız istesek, kimse yüzümüze bakmıyor.’’

Bakırcılıkta oyma nakışın dünyada bir tek Gaziantep’te olmasına rağmen bu san’atın değer görmediğinden yakınan Üzümcüler, bu san’ata sahip çıkılmasını istedi.

‘’BU İŞİ YENİ BİRİSİ YAPSA SÜRDÜREMEZ’’

Kahramanmaraş’tan gelen Osmanlı çarıkları ustası Mehmet Kopar ise ‘’dede-baba mesleğini’’ yaşatmaya çalıştığını söyledi. Kök boyalarla tamamen deriden Osmanlı çarıkları modelleri ürettiklerini belirten Kopar, ‘’Bu işi yeni birisi yapsa sürdüremez. Zor bir iş, satıp satamayacağınız meçhul. Ben babadan, dededen geldiği için yürütebiliyorum’’ dedi.

Ebru ustası Salih Elhan ise ebru san’atının ABD’de hastanelerde hastalara tedâvi amaçlı yaptırıldığını, okullarda ders olarak verildiğini söyledi. San’ata sahip çıkılması gerektiğini ifade eden Elhan, ‘’Bu renkler, bu güzellik insanı büyülüyor. İnsanları bunlara çekmek lazım, bu bizim öz san’atımız’’ dedi.

26.06.2007


 

Bükreş’te Mevlânâ konferansı

Mevlânâ Celâleddin-i Rumi ve eserleri 800. doğum yıldönümü sebebiyle Romanya Akademisi’nde düzenlenen bir konferansla tanıtıldı. Türk ve Romen Akademisyenlerin katıldığı konferansa büyük düşünürün asırlar öncesinden verdiği sevgi ve barış mesajları damgasını vurdu.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Romanya Akademisi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Dan Berindei, Mevlânâ’nın 800 sene önce seslendirdiği mesajlarının hâlâ bütün canlılığı ile etkisini devam ettirdiğini belirterek, günümüz insanlarının, toplumlarının birbirini anlayabilmesi için Mevlânâ’nın sözlerine büyük ihtiyaçları olduğunu belirtti.

Açılış konuşmasına geçtiğimiz ay vefat eden Tuna Vakfı eski müdürlerinden Mustafa Doğan’ı anarak başlayan ve Türk - Romen toplumları arasında yaptığı dostluk diyalog çalışmalarına övgüde bulunan Prof. Berindei, düzenlenen Mevlânâ konferansının da bu yolda önemli bir adım teşkil ettiğini söyledi. Berindei, “Mevlânâ’nın yüzyıllar öncesine ait sözleri ve mesajları günümüzü de etkilediğine göre o zaman bu büyük düşünür aynı zamanda bizim de çağdaşımızdır” dedi.

Romanya Akademisi, Ulusal Bilim Sanat Vakfı, Birleşmiş Milletler Eğitim Kültür Teşkilatı (UNESCO) ve Tuna Vakfı’nın ortak organizasyonu ile gerçekleştirilen program Romanya Akademisi Heliade Râdulescu Tiyatro salonunda gerçekleştirildi. Berinde’den sonra kürsüye gelen Fatih Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr. Cihan Okuyucu ise “Mevlânâ’dan günümüze evrensel barış fikri” başlıklı tebliğinde Mevlânâ’nın mesajlarının; günümüz dünyasındaki hoşgörüsüzlükleri ve çatışmaları önleyecek önemli bir ışık olduğunu söyledi.

26.06.2007


 

UNESCO dünya mirası listesini genişletiyor

UNESCO, dünya mirası listesine yeni yerler eklemeye hazırlanıyor. Örgütün Dünya Mirası Komitesi, listeye yeni yerler eklemek üzere Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde toplandı.

Dünya miras listesine girmek için tam 39 ülkeden 45 tarihî ya da tabi alan yarışacak. Listede yer almak için başvuru yapan ülkeler arasında Irak, İsrail, Yunanistan ve Almanya da bulunuyor.

Avustralya’dan Opera Evi ve Japonya’dan Kiyomizu Tapınağı’nın listeye girebileceği belirtiliyor.

10 gün sürecek olan toplantıda UNESCO’nun listesinde yer alan savaş, turizm, çarpık yapılaşma ve ihmalkârlık sebebiyle tehlike altında olan yapı ve alanların durumu da gözden geçirilecek ve listeye yeni eklemeler yapılacak.

Ekvador’un Galapagos Adaları ve Peru’nun Machu Picchu antik şehrinin turizmden zarar gördükleri için tehlike altında olan dünya mirası listesine alınabileceği belirtiliyor.

Toplantılarda, küresel ısınmanın dünya mirasları üzerindeki etkileri de tartışılacak. UNESCO’nun dünya mirası listesinde bulunan 830 yerden 9’u Türkiye’de.

26.06.2007


 

Guantanamo zindanlarına şiir kazıdılar

Tutsakların, çakıl taşlarıyla, kâğıt bardaklar üzerine yazdıkları dizeler bir kitaba dönüştürülüyor. Iowa Üniversitesi, tutsakların üsten çıkarmayı başarabildikleri dizeleri, bir antoloji halinde, yıl sonunda yayımlamaya hazırlanıyor.

Ağaçtaki güvercinleri duyduğumda

Sıcak yaşlar dökülüyor yanaklarıma

Tarla kuşu kanat çırptığında,

Oğlum için bir mesaj beliriyor aklımda

Muhammed, ıztırap içindeyim

Bu keder içinde, yok Allah’tan başkası huzur isteyebileceğim

El Cezire muhabiri Sami El Hac’ın Guantanamo Üssü’nde yazdıkları, tutsaklarının çektiği acı ve yitirdikleri umudu anlatan dizelerin sadece bir bölümü.

Suçlarına dair hiçbir delil gösterilmeden, yargı karşısına çıkarılmadan yıllarca üste kalan tutsakların dizeleri, şimdi bir şiir antolojisinde toplanıyor.

Alın kanımı

kefenimi

ve bedenimden kalanları...

Mezarda resimlerini çekin bedenimin, yapayalnızken

dünyaya gönderin sonra

yargıçlara

vicdanlı insanlara

prensip sahiplerine, tarafsızlara

ve bırakın suçluluğu binsin omuzlarına

bu masum ruhun...

ABD ordusu, mahkumların kağıt bardaklara çakıl taşlarıyla kazıdıkları bu dizelerin binlercesini, gizli kodlar içerebilecekleri gerekçesiyle ortadan kaldırmış.

Kalanlarsa, ya hücrelerde saklananlar ya da tutsakların denetimden kurtarıp avukatlarına ulaştırabildikleri.

Tutsakların şiirleri, yıl sonunda, Iowa Üniversitesi tarafından ‘Guantanamo’dan şiirler: Tutsaklar konuşuyor’ adıyla yayımlanacak.

26.06.2007


 

Holywood yıldızları Türkçe konuşacak

‘Voice Conversion’ adlı dublaj sistemi sayesinde seyirciler, Hollywood’un ünlü isimlerini kendi sesleriyle Türkçe konuşurken izleme fırsatı bulacak. Yabancı filmlere yapılan Türkçe dublaj yeni bir boyut kazanıyor.

‘Yeni Aktüel’ dergisinin haberine göre, ‘Voice Conversion- Ses Dönüştürme’ adlı sistem, seyircilere George Clooney’den Julia Roberts’e dünyaca ünlü oyuncuların kendi sesleriyle Türkçe konuştukları filmleri izleme imkânı sunuyor. Sistemin tasarımcısı Levent Arslan bir grup doktora öğrencisiyle Sestek diye bir ekip oluşturduğunu ve ‘Voice Conversation’un piyasaya sürdükleri ürünlerden biri olduğunu söylüyor. Sistem şöyle işliyor:

Ekranda film orijinal sesiyle akarken, ses dublörleri ses bandı üzerine kendi tonlamalarıyla okuma yapıyor. Bilgisayar programı bu iki sesi alıp, oyuncunun ses tonu ile dublörün diktesini birleştiriyor. Böylece yabancı oyuncunun kendi sesiyle Türkçe konuşması sağlanıyor. Sistem, bir çeşit ses klonlaması niteliği taşıyor.

26.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004