Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Tarih, kimleri ahmak ilân eder?

Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunu kesmek isteyenler... Kimler?

Bir yanda AB içindeki Sarkozy’ler...

Öbür yanda, ‘gerçek demokrasi’yi Türkiye için (Murat Belge’nin deyişiyle) asıl büyük iç düşman belleyen bazı ulusalcı-milliyetçi odaklar, askerci organize çekirdek güçler...

Bunların bir de eki var:

Amerika ve İsrail’deki bazı neo-con çevreler...

Irak Savaşı’nda başı çeken ve bugün hâlâ İran’a da silahlı müdahaleyi savunabilen bu odaklar, Türkiye’nin AB üyeliğine öteden beri sıcak bakmazlar. “AB sizi nasıl olsa içeri almaz, bu sevdadan bir an önce vazgeçin!” derler.

Bu odaklara göre, demokrasi çıtası yükselecek ve AB’ye demir atacak bir Türkiye Ortadoğu’da İsrail’den uzaklaşır ve İsrail’in güvenliği bundan olumsuz etkilenir.

Amerika ve İsrail’deki bu neo-con çevreler, Türkiye’de siyasetin üzerinde ‘asker sopası’nın sallanmasında herhangi bir sakınca görmezler.

Hatta içlerinden bazıları, AKP hükümetinin İslamcı-faşist bir hareketi temsil ettiğini, bu nedenle askeri bir darbe ile yıkılabileceğine fetva verecek kadar gözü karadır.

İlginçtir.

Bu neo-con çevrelerde, PKK’ya karşı Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdahalesi de hoş görülür.

Neden?

Soruyorum, çünkü Amerika ve İsrail’deki bu neo-con odaklar aynı zamanda Irak’ın parçalanmasını ve kuzeyinde bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını da savunurlar.

İster istemez akla takılıyor:

Bu bir tuzak mı?

Türkiye’ye tuzak mı kuruluyor?

Kuzey Irak’a müdahaleyle AB cephesinde Sarkozy’lerin işi kolaylaşır, böylece Türkiye’nin ipi daha zahmetsizce çekilir.

AB yolunda büyük bir darbe yiyen Türkiye, demokrasiyi boşlarken, hem Irak Kürtleri ile, hem kendi Kürtleri ile daha beter karşı karşıya kalır, çatışma ortamına girer. Türk-Kürt çatışması da orasından burasından patlar.

Terörle mücadele gerekçesiyle Türkiye’de insan hakları ve hukuk alanı daralırken, ülke gittikçe istikrarsızlaşır. Tıpkı 1990’larda olduğu gibi, ekonomik büyüme ve kalkınma için seferber edilebilecek fonlar savaşa akıtılır. Bütçede dizginler elden kaçar, 1990’lardaki gibi enflasyon yeniden başını kaldırır.

Siyasal ve ekonomik istikrarın bozulduğu, AB yolunun tıkandığı bir ülkeye dışarıdan sermaye akışı da, doğrudan yatırımlar da yavaşlar, hatta durur.

Demokrasinin gerilediği, özgürlüklerin kısıldığı, dışa açılmanın durakladığı, ekonomik büyümenin teklediği bir Türkiye’de aş ve iş sorunu çözülemez.

Böyle bir Türkiye’de radikal İslam da, Kürtçülük de çok daha rahat cirit atmaya başlar.

Ortadoğu’da mevcut, Irak gibi, Filistin gibi, Lübnan gibi savaş, iç savaş ve çatışma çevrelerine bir de Kuzey Irak ve Türkiye’nin ekleniyor olmasına, herhalde, Bin Ladinciler’in, El Kaideciler’in herhangi bir itirazı olmaz.

Felaket senaryosu mu?

Bir bakıma öyle.

AB’ye sırtını dönecek, demokrasiyi boşlayacak, Kuzey Irak’a müdahale edecek, Güneydoğu’da yangını körükleyecek bir Türkiye’de -ve bölgede- öylesine dinamikler bir anda harekete geçer ki herkes şaşırır kalır.

Güneydoğu’dan şehit cenazelerine bir de Kuzey Irak şehitleri dalgası eklenirse, Türkiye kendini bir cehennem çukurunda bulabilir.

Böylesi gelişmeler, Amerika ve İsrail’deki bazı neo-con çevrelerin umurunda bile olmaz. Onların kendi büyük resimleri vardır. Ona bakarlar, başka şeye değil.

Kısacası:

‘Irak felâketi’ni dünyanın başına sarabilmiş olanlardan her şey beklenir. Kuzey Irak’ta yangın çıkaracak bir Türkiye’nin Irak’ın parçalanmasında, yangının İran’a sıçratılmasında kullanılabileceği de neo-con’ca hesaplar arasında olabilir.

Onun içindir ki:

Seçim meydanlarında Kuzey Irak’a müdahale bayrağını sorumsuzca sallamaya devam edenler acaba böylesine senaryoları da akıllarına getiriyorlar mı? Bir Baykal, bir Bahçeli, partilerine seçim sandığından daha çok oy çıkabilir hesabıyla tehlikeli bir savaş oyunu oynadıklarının farkındalar mı?..

Uzun lafın kısası:

Türkiye’nin AB ipiyle demokrasi ipine sımsıkı sarılması lazım.

Türkiye’nin ekonomide küresel rekabete ayak uyduracak reformcu çizgisini sürdürmesi lazım.

Türkiye’nin terör ve şiddete karşı haklı mücadelesini demokratik hukuk devleti içinde devam ettirirken, Kuzey Irak gibi dış maceralardan uzak durması lazım.

Türkiye’nin gerçek demokrasi ve AB yolunu -yurtiçinde ve dışında- kesmek ve Türkiye’nin yüzünü Batı’dan Doğu’ya çevirmek ve kendi içine kapatmak isteyenler, bilerek ya da bilmeyerek, yalnız bu ülkeyi değil, tüm bölgeyi ateşe atacak ‘cehennem tuzakları’na alet olduklarını da iyi bilsinler.

Tarih, onları affetmeyecektir.

Onları ahmak ilan edecektir.

Milliyet, 29 Haziran 2007

Hasan CEMAL

30.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Terör ve işbirlikçi sorunu

  Tarih, kimleri ahmak ilân eder?

  ‘Eli kolu bağlı olanlar’ ve ‘olmayanlar’ meselesi

  Meraklandıran harita

  Toplum sorgulamaya başlayınca


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004