Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Ben şahitlik ederim

Sadakat, yani bağlılık özgür olmanın olmazsa olmazı. Davranışımız sağlam bir noktaya dayanmalı, yoksa yaptığımızdan kuşku duymamamız mümkün değil. İşte özgür davranış da, yaptıklarımızdan pişmanlık duymamaktır. Sağlam dayanağımız yoksa, güven duygumuz sarsılmışsa, duygularımız bir sıkışma içindeyse, rahat yaşamıyoruz demektir.

Sahabelerin tamamı bu duyguyu beslediklerinden toplum olarak özgürlük çağını insanlığa armağan ettiler. Sahabelerin hiçbir ferdinde yalan yoktu. Bildiklerini de ne pahasına olursa olsun söylerlerdi. Peygamberimiz de peygamberlik gücünü gündelik işlerde asla bir baskı aracı olarak kullanmadı.

Hz. Huzeyme bin Sabit, bu doğru söyleyenlerin belki de en ilginci. Peygamberimizin (asm) başından geçen bir olayda “Züşşehâdeteyn” olarak nam salmıştı.

Peygamberimiz (asm), Seva bin Kays adında bir bedevîden bir at satın almıştı. Kararlaştırdıkları parayı alıp getirmek için eve kadar gitmesi gerekiyordu. Bu sırada ata bir başkası müşteri olmuştu. Peygamberimizden daha çok para vermiş ki, Peygamberimize seslenerek, “Atımı hemen alacaksan al, yoksa satacağım” dedi.

Peygamberimiz bedevinin sesi üzerine yanına döndü ve “ben bu atı senden satın almadım mı?” diye sordu.

Bedevî, atı henüz Peygamberimize satmadığını söyledi; üstelik yemin etti. Ama Peygamberimiz pazarlığın ve satışın bir gereği olarak, “sen iyi biliyorsun ki, bu atı bana sattın” diye ısrar etti.

Halk toplanmış ve garip bir anlaşmazlığa şahit oluyorlardı. Bir tarafta vahiyle hareket eden bir Peygamber ve diğer tarafta sade bir bedevî. Peygambere mi inansınlar yoksa sattığını inkâr eden bedevîye mi? Aslında orada olanlar bir büyük dersle karşı karşıyaydılar. Peygamber bir bedevî ile kendini muhakeme ediyordu işte. Elbette Peygamberimize şahit göstermek düşüyordu. Nitekim bedevî sattığına dair iki şahit istemiş Peygamberimizden. Peygamberimiz nasıl şahit gösterecekti? Çünkü alış veriş esnasında yanında kimseler yoktu. Homurdanan sahabeler oldu; peygamber yalan konuşur mu diye. Ama hukukta, bir muhakemede kişiliğin ve üstünlüğün bir önemi yoktu. Herkes kanun karşısında eşitti. Bedevî isteğinde ısrar ediyordu. Peygamberimiz de şahit gösteremiyordu.

Herkeste şaşkınlığın hakim olduğu bir sırada Hz. Huzeyme ileri atıldı ve bedevîye “Senin bu atı Resulullah’a sattığına dair ben şahitlik ederim” dedi.

Peygamberimiz Hz. Huzeyme’ye döndü ve “Ya Huzeyme, sen nereye dayanarak şahitlik ediyorsun; oysa pazarlık esnasında hazır değildin” dedi.

Huzeyme, Peygamberimizin (asm) getirdiklerinin bütününe kesin inanıyordu. Peygamberimizin de asla yalan konuşmayacağını biliyordu. Zaten yalan konuşsa, peygamber olamazdı. Bu ilkeden ve Peygambere olan teslimiyetten dolayı şahitlik ettiği takdirde kendisinin de yalan söylemeyeceğini aynı kesinlikte biliyordu. O özgür sahabe inandığı kesin noktaya dayanarak Resulullah’a şöyle cevap verdi: “Ya Resulullah, ben seni, getirmiş olduğun hakikatlerden dolayı tasdik ediyorum. Çünkü kesin olarak biliyorum ki, sen, haktan başka bir şey söylemezsin.”

Hz. Huzeyme’nin yürüttüğü bu mantığa bağlı olarak gösterdiği davranışından dolayı son derece memnun oldu Peygamberimiz. (asm)

Peygamberimiz de, Huzeyme için “Huzeyme kimin için şahitlik ederse, iki kişi yerine geçer” diye buyurdu.

[email protected]

Hüseyin KARA

30.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Beynimize faydalı yiyecekler ve mevsim

  Ben şahitlik ederim

  Paralojik mantık

  YASEM AJANDASI


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004