Artık kimsenin kuşkusu yok: Bazı polisler, jandarmalar hatta savcı ve emekli askerler “vatan adına” çeteleri destekliyor ve kolluyor. Bu kanserden kurtulmadığımız sürece, terörle doğru dürüst mücadele edemeyiz.
Bu yazıda sizlere yeni bir gelişmeyi veya sizlerin bilmediğiniz bir gerçeği anlatmayacağım. Tam aksine, büyük bölümümüzün ya çok iyi bildiği veya kuşkulandığı bir gerçekten söz edeceğim.
Eskiden de bilinirdi, ancak bu kadar açık ve seçik şekilde ortaya çıkarılmamıştı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bazı kurumları içindeki “yapılanmalar” kendi adına hareket edip, “vatan adına” cinayet işleyen, sabotaj düzenleyen, gösterilere katılıp kışkırtıcılık yapan çetelerden bazılarını gözetiyor, bazılarını destekliyor ve yerine göre de koruyor.
Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Susurluk’tan başlayalım, Şemdinli olayı ve Hırant Dink cinayetine geçelim ve en son Vatansever Kuvvetler Güç Birliği hareketiyle ilgili olarak, polis ve jandarmanın eline geçen belge ve bilgilere göz atalım. Bu gerçekler gözümüzün önüne seriliyor.
Manzara çok açık biçimde ortada:
Polis ve jandarmanın içindeki bir kesimin, bu çetelere destek verdiği, göz yumduğu ve koruduğu, hatta silah ve bilgi verdiği dahi söyleniyor.
Yargının, vatan adına hareket ettiklerini ileri süren bu çetelere karşı etkili ve caydırıcı karar veremediği,
Emekli askerlerden bir kesim de, bilerek veya bilmeyerek bu cinayet şebekeleriyle işbirliği içinde oldukları yapılan operasyonlarla ortaya çıkıyor.
Şimdi bir an için duralım. Eğer bu kansere bıçak atılmaz ve bu gidişe dur denilmezse, terörle mücadele edemeyiz.
Polis için İçişleri Bakanlığı’nın, savcı ve yargıçlar konusunda Adalet Bakanlığı’nın ve askeri kanat için de Genelkurmay Başkanlığı’nın mutlaka harekete geçmeleri gerekmektedir.
Unutmayalım ki, vatan için hareket ettiğini söyleyen bu kişiler aynı zamanda ceplerini doldurmakta ve kirli işlere girmektedirler.
Bu çetelere göz yumuldukça, devlet inandırıcılığını da kaybetmektedir. Bu şekilde devlet adına hareket ettiklerini söyleyerek çetecilik yapanlar yüzünden PKK’nın imzasını taşıyan bir bölüm suikastlar hakkında bile kamuoyu kuşku duymakta ve bölücülük hareketinin devlet tarafından köpürtüldüğü fikri yaygınlaşmaktadır. Böyle bir fikrin kafalarda oluşması bile rahatsızlık verici, istikrar ve düzeni sarsıcıdır.
Bu hastalıktan kurtulamazsak, ülkede istikrarı kurmamız, bütünlüğü ve huzuru korumamız daha da zorlaşacaktır.
Posta, 6 Temmuz 2007
|