Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Seçim sonuçlarını “tashih” hevesleri

Bugünlerde yine en fazla kullanılan sözcüklerden biri uzlaşma.Daha şimdiden, seçim sonrası gündeme gelecek olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ak Parti’den uzlaşıcı bir tutum içine girmesi talep ediliyor. Gerekçe de malum: “Demokrasi bir uzlaşma rejimidir.”

Evet, demokrasinin yapılabilecek binbir çeşit tanımından biri de bu olabilir. Ama demokrasi dediğimiz rejimin temel karakteristiği bu mudur? Yoksa, ortak kararlarda sandıktan çıkan güçler dengesinin esas alınması, bu dengenin “uzlaşma” adı altında değiştirilmemesi midir?

Elbette ki seçilmişler zaman zaman belli konularda uzlaşma arayışlarına girerler. Ama bu başka bir şeydir, “uzlaşma” adı altında seçim sonuçlarını tashih etmeye kalkmak başka.

Diyelim, A partisi seçimlerde özelleştirmeyi savunarak oy istemiş ve iktidar olmuşsa, B partisi de özelleştirmeye kesinkes karşı çıkarak oy istemiş ve muhalefette kalmışsa, seçimden sonra muhalefetin iktidardan “demokrasi uzlaşma rejimidir” diyerek, “yumuşatılmış” bir özelleştirme programı uygulamasını istemesi olacak iş midir? İktidarın muhalefetle uzlaşma adına yarım yamalak bir özelleştirme programı uygulamak gibi bir hakkı olabilir mi? Böyle olursa, seçimin ne anlamı kalır? Sandığın ortaya koyduğu çoğunluk iradesinin “özelleştirmeden yana” oluşunun ne kıymeti kalır? Şimdi somuta dönüp, gelin neden böyle apar topar seçime gittiğimizi hatırlayalım: Ak Parti normal süresine birkaç ay kala erken seçim kararı almak zorunda kaldı, çünkü askeri bürokrasi ve yargı el ele verip, seçilmişlerin cumhurbaşkanı seçmelerini engelledi. Zaten bu yüzden de, bu seçimin ana ekseni, “bürokrasinin seçilmişler üzerindeki demokrasi dışı dayatmalarına evet mi, hayır mı” oylamasına dönüştü. Böyle bir ortamda, sandıktan ağırlıklı bir “dayatmaya hayır” sonucu çıkarsa ve buna rağmen seçimin ertesi günü kimileri hala, “uzlaşma” adına Ak Parti’ye “devletin onaylamadığı birini cumhurbaşkanı seçemezsin” diye dayatırsa, bu sandık sonuçlarına meydan okumak değilse nedir?

İşte o yüzden de ben diyorum ki, bugün “uzlaşma”dan bahsedenlerin tek kastı sandık sonuçlarını değiştirmektir. Bir kere kimin kimle uzlaşmasını istiyorlar? Seçilmişlerin seçilmemişlerle; halkın oyuyla gelenlerin devlet içindeki bir klikle uzlaşmasını... Demokratik rejimin içerdiği “uzlaşma kültürü” bu mudur? Bugün Türkiye’de seçilemediği halde hala bir güç olmaya devam eden kişiler var; gücünü halktan değil, bürokrasiden alan bu güçler kendileriyle uzlaşılmasını istiyor. Böyle bir uzlaşma, halkın oyuna saygısızlık değil midir?

* * *

Aslına bakılırsa, demokratik rejimlerde bu uzlaşma meselesi kendiliğinden işleyen bir mekanizmadır. İktidarlar, ne kadar çok oy alırlarsa alsınlar, toplumun tümünü temsil etmediklerinin bilincindedir. Ve hep, iktidarlarını daha da güçlendirmek, yani toplumun daha geniş bir kesimini kucaklamak için uğraşır.

Bu dürtü onları, toplumun farklı kesimlerinin, farklı çıkar gruplarının taleplerine kulak kabartmaya açık hale getirir. Zaten sivil toplum da binlerce farklı yöntemle seçilmişler üzerindeki denetimini baskısını ve etkisini sürdürüp onu farklı fikirlerle uzlaşmaya iter. Bu da demokrasiye süreklilik kazandırır. Demokrasinin seçimden seçime işleyen bir şey değil, sürekli işleyen bir denetim ve katılım mekanizmasına sahip olması anlamını taşır.

İktidarlar ya kendi temsil ettikleri kitlelerin dışındaki toplum kesimlerinin seslerine de kulak verir, uzlaşmacı bir tutum izler ve güçlenirler; ya da farklı seslere kulaklarını tıkar; - hukuk dışına düşmemek kaydıyla - sadece kendi güçlerine dayanarak bildiklerini okurlar. O zaman da kitle temellerinin zayıflamasını ve bir dahaki seçimlerde kaybetme riskini de göze alırlar. Ama her halukarda, “ille de uzlaş” diye zorlanamazlar.

Risk onların riskidir ve bu riski almaya hakları vardır.

Bugün, 15.7.2007

Gülay GÖKTÜRK

16.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Almanlara neden kızıyoruz?

  1982 Anayasası ile Türkiye yol alamaz

  AKP ve “Müslüman burjuvazi”

  Seçim sonuçlarını “tashih” hevesleri


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004