Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Darülfünun neden kapatılmıştı?

Artık pek yakından tanıdığınız Özdemir İnce dostumuz, “yetersiz ve yeteneksiz” Darülfünun’un 1933 yılında kapatılarak yerine İstanbul Üniversitesi’nin kurulmuş olmasını “CHP’nin halkın yararına yaptığı işlerden biri” olduğunu söylemiş, bunun tersini ileri süren başbakana da cahil demiş.

Darülfunun’un yetersiz kaldığı doğrudur.

Ancak, onun yerine kurulan İstanbul Üniversitesi’nin, İnce’nin deyimiyle “kısa bir süre sonra dünya çapında ün ve önem kazandığı” iddiası doğru değildir. Bunu söylemek, CHP yalakalığıdır. Bunu söylemek, bırakın 1933 yılını, 2007 yılında bile zorlama olur.

İnce ve onun kafasında gidenler, buna kanıt olarak “Hitler’den kaçan Alman profesörlerin buraya gelmiş olmalarını” gösterirler öteden beri...

Tabu yıkmaktan yorulduk ama bir tabuyu daha yıkalım: Otuzlu yıllarda Türkiye’ye gelen Alman hocalar, öyle çok önemli, çok büyük adamlar değillerdir!

Bunun için solcu ya da Yahudi olmak gerekli de değildir, yeterli de.

Asıl büyük ve önemli bilim adamları (ve de sanatçılar) Amerika’ya gitmişlerdir. Bertolt Brecht, Fritz Lang, Billy Wilder, Peter Lorre, Conrad Veidt, Kurt Weill, Lotte Lenya niçin bize gelip Muhsin Ertuğrul’la çalışmamışlardır? “Danışmanlığa gelen” Paul Hindemith’i falan saymazsak, niçin bize kala kala, Ankara’da tiyatro ve opera kurmakla görevli Carl Ebert adında, adı sanı bilinmez birisi kalmıştır? Üstelik Hindemith olsun Ebert olsun kaçak falan değillerdi, Nazi’lerin onayıyla gelmişlerdi!

Pardon, konumuz bilimdi, değil mi? Örnek olarak Profesör Ernest Hirsch gösteriliyor.

Eh, Profesör Albert Einstein, Princeton Institute for Advanced Studies yerine İstanbul Mühendis Mektebi’ni tercih etmiş olsaydı, Özdemir haklı sayılabilirdi!

Darülfunun neden kapatılmıştır, bilir misin Özdemir?

Ankara kaynaklı “bilim dışı saçmalıkları” onaylamadığı için!

Darülfunun müderrisleri, CHP yönetiminin almış olduğu yeni ırkçı dönemeçte ortaya atılan “tarih tezi” ve “güneş-dil teorisi” gibi zırvalara karşı çıkmışlardı. “Okey” okunan İngilizce “O.K.” deyiminin “ok ve aydan” geldiği, Agamemnon’un “ağa memnun” demek olduğu, “west” kelimesinin “ast”, “east” kelimesinin “üst”ten türediği gibi dangalaklıklar onları çıldırtıyordu. Kendini bilen hangi bilim adamı, eski Mısır tanrısı Osiris’in aslında “üze ur” olduğu iddiasına “hadi yürü be” demezdi?

Yetersiz olabilirlerdi ama hiç olmazsa “akademik haysiyetleri” vardı. Yani, emir ve komutayla sakallarını kesecek adamlar da değillerdi ha! Özdemir İnce bunu Emre Kongar’a sorsun, ne demek istediğimi anlayacaktır.

Darülfunun yokedildi, hocaların çoğu kapının önüne konuldu ve yerine emir kulluğu edecek bir yüksek lise kuruldu. Daha sonra bu Ankara’da da yinelendi. Yeni üniversitenin hiçbir özerkliği de yoktu, profesör ve doçentleri tayin ve azil yetkisi bile Maarif Vekâleti’nin eline bırakılmıştı! Size, 1936 yılında Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Mektebi’nin açılış töreninde Saffet Arıkan’ın öğrencilere ettirdiği yemini okuyayım da zihniniz açılsın: “Hepimiz, babamız Atatürk’ün, Yüksek Kurtarıcı ve dahi Başbuğ’un önünde derin saygıyla eğilerek, buyruğunu yerine getireceğimize ant içeriz!”... Okulun görevi de, “Türk atalarımız tarafından kurulan Çin, Hint, Elam, Sümer, Eti, Mısır, Etrüsk, Grek ve Latin kültürlerinde Türk dilinin ve kültürünün izlerini aramak” olarak saptanmıştı.

Yatın kalkın dua edin ki, 12 Eylül yönetimi, YÖK yasasına “babamız Kenan’ın önünde eğilir ve emirlerine uyacağımızı kabul ve taahhüt eyleriz” diye bir madde koymamış!

Özdemir, asıl önemli ve canalıcı soruyu sormuyorsun, soramıyorsun...

Siyasi rengi ne olursa olsun herhangi bir yönetimin, üniversite kapatmaya hakkının olup olamayacağını tartışma konusu etmiyorsun, edemiyorsun... Çünkü sen de üniversiteyi, gerektiğinde açılıp kapatılacak bir “yan kurum” olarak algılıyorsun. Siyasi parti gibi, dernek gibi. Hatta, günümüzde birçok zavallının sandığı üzere, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası gibi.

Onun için, istersen sen yüzde 20.79 oranında konuş Özdemir!

Pardon, yoksa yüzde 14.3 mü demeliydim? Emir ve direktifler doğrultusunda sen hangisine oy vermiştin?

Akşam, 2 Ağustos 2007

Engin ARDIÇ

03.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  The Secret’ın asıl sırrı

  Kemalistler az okuyor

  Atatürk ve Anayasa

  ABD demokrasi mi yayıyor, silâh yarışı mı istiyor?

  Darülfünun neden kapatılmıştı?


 Son Dakika Haberleri