Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Millî iradeyi kurucu ilkeler mi, evrensel hukuk mu sınırlayacak?

Sayın Abdullah Gül’ün mücadele dolu bir süreç sonunda Çankaya’ya çıkışı, yeni kabinenin açıklanmış olması, Genelkurmay’ın yine buram buram gerginlik ve tehdit kokan ve erken açıklanan 30 Ağustos demeci vs. gazetelerde yazı yazan insanları ister istemez doğrudan güncel konuların içine çekiyor.

Oysa kanımca Türkiye’nin içinden geçtiği bu çok ilginç dönemde güncel konulara pek saplanmadan ülkemizin geleceğini doğrudan ilgilendiren temel konuların artık çok net bir çerçeve içinde tartışılması gerekiyor.

***

27 Nisan askeri müdahalesini izleyen ilk erken seçimde müdahaleye doğrudan muhattap olan bir siyasal partinin yüzde 47 oranında oy alması, müdahalenin temel amacı gibi gözüken cumhurbaşkanlığı seçiminin müdahalecilerin arzularının hilafına bir biçimde gerçekleşmiş olması ülkemizde 1946’dan beri çok ağır aksak işleyen demokrasiyi, millî irade egemenliğini bir biçimde normal rayına yaklaştıracak gibi duruyor. Bundan sonra demokratik millî irade süreçlerine müdahale eskiye oranla çok, ama çok daha zor olacak.

Ancak, 29 Ağustos Salı günkü yazımda da belirttiğim gibi demokrasi ve milli egemenliğin yerleşmesi, kök salmaya başlaması hukuk devleti kavramının da yerleşiyor olduğu anlamına her zaman gelmeyebiliyor. Cumhuriyetimizin demokratikleşmeye başlaması, millî iradenin kök salması çok olumlu gelişmeler ama önümüzde devasa bir hukuk devleti olma mücadelesi var ve emin olan hukuk devleti mücadelesi milli irade meselesinden çok daha dikenli bir konu zira hukukun evrensel anlamda ülkeye yerleşmeye başlaması yerleşik deyimle ‘fincancı katırlarını ürkütmek’ demek.

***

Millî irade denen karar ve temsil sürecinin sınırlanması gerektiğine kuşku yok; hem siyaset bilimi kuramında hem demokrasi uygulamalarında milli iradenin mutlak kullanımının sınırlanması gereği konusunda mutabakat mevcut. Ama, çok önemli konu ve belki de bizim için daha da önemli konu millî iradenin nasıl ve neden sınırlanacağı. Meseleyi çok net koymak gerekebilir; 1950’den günümüze, askeri darbe çirkinliklerini bir kenara koyarsak milli irade hep sınırlanmış, ama maalesef uluslararası kabul görmüş hukuk prensipleri ile değil, Cumhuriyet’in kurucu ilkeleri tarafından sınırlanmış ve hatta daha da vahim olmak üzere askeri darbeler bile bu kılıfla sunulmuş. Önümüzdeki dönemde de millî iradenin kullanımı sınırlanacak, buna kuşku yok ama şayet daha çağdaş bir ülke ve toplum olacaksak, bu sınırlamalar Cumhuriyet’in kurucu ilkeleri ile değil hukukun evrensel ilkeleri ile olacak ve zaten öyle de olmalı. Birileri bu yorumumdan hemen kurucu ilkeler ile hukukun çatıştığı saldırısını yaptığımı ileri sürebilir, ama gerçekten böyle bir niyetim hiç yok ama 2023’e giden Türkiye’de artık 1920’lerin ilkelerini milli iradenin tahdit unsuru olarak korumak hem anlamlı değil hem de toplumun zenginleşmesi ve özgürleşmesi önünde önemli bir engel; yüksek yargı, mesela özelleştirme meselesinde, evrensel hukuk ilkelerini değil kurucu ilkeleri referans alarak ülkemizin dünya ekonomisi ile bütünleşmesinde hepimizi ciddi risklere atmadı değil. Yapılacak yeni anayasada milli iradenin sınırlandırılması meselesini nostaljik kurucu ilkelere değil de evrensel hukuk ilkelerine emanet etmek hem AKP’yi evrensel hukuku kerteriz aldığı için rahatlatır hem de yoğun laiklik endişesi taşıyan kesimler kendilerini evrensel hukukun güvencesi altında hissederler. Kimilerinin tüylerini diken diken eden ikinci cumhuriyet meselesi de demokratikleşmeye başlayan cumhuriyetin hukuk devleti ile taçlandırılması talebi, milli iradenin kurucu ilkeler ile değil de evrensel hukuk ile sınırlandırılması talebinden başka bir şey değil.

Star, 31 Ağustos 2007

Eser KARAKAŞ

01.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Tek kelimeyle: Ayıp

  Zirvede küslük olur mu?

  Nezaketsizlik

  Duygusal değil rasyonel olan...

  Millî iradeyi kurucu ilkeler mi, evrensel hukuk mu sınırlayacak?

  Yerimizi karıştırmayalım

  “Bölücülük”


 Son Dakika Haberleri