Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Dinin yok olacağına inanıyorduk, yanılmışız

Moskova’da düzenlenen bir konferansa katılan Rusya Devlet Ekonomi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Leonid Sükyanin, “Sovyet döneminde dinin belli bir döneme ait olgu olduğuna ve zamanla yok olacağına inanıyorduk. Sovyetler Birliğinin on yıllarca süre yaşatmaya çalıştığı komünizm ‘din’ kavramının toplum üzerindeki etkisini inkâr etmeye çalışıyordu. Ancak zamanla gördük ki bu yaklaşım tamamıyla yanlış” değerlendirmesini yaptı.

Çağdaş Rusya’da Hıristiyanlık, İslâmiyet, Yahudilik ve diğer dinlerin ülkenin kültürel ve manevi gelişiminde etkin rol üstlendiğini belirten Sükyanin, “Herşey mükemmel değil, çeşitli sorunlar mevcut. İşte bu sorunlar bugün burada gerçekleşen konferansta konuşuluyor. Genelde bakıldığında Rusya başka dinlere hoşgörülü olmaya çalışıyor. Çıkan problemlerin çözümü için de çaba sarf ediyor. Bu da önemli bir aşama” ifadelerini kullandı.

18.09.2007


 

HAKLARI VERİLMİYOR

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği, emekli astsubayların, Ordu Yardımlaşma Kurumu ve iştiraklerinin yetkili kurullarda temsil edilmemeleri ile kurumla ilişiği kesilen üyelerin aynî haklarının geri ödenmemesine ilişkin düzenlemenin iptali talebiyle açtıkları dâvâda iç hukuk yollarının tükendiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu. Derneğin Genel Başkan Yardımcısı Galip Kaplan, başvuru dosyasını 10 Eylül Pazartesi günü AİHM’e gönderdiklerini söyledi.

TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Galip Kaplan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, başvuru dosyasını 10 Eylül Pazartesi günü AİHM’e gönderdiklerini söyledi. Düzenli olarak aidat ödeyen emekli astsubaylara, OYAK’ın yönetim ve denetim kurulları ile iştiraklerinin genel kurullarında görev verilmemesi sebebiyle Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın reddinden sonra kararı Yargıtayda temyiz ettiklerini anlatan Kaplan, Yargıtayın da aynı yönde karar verdiğini hatırattı. Yargıtayın kararının ardından 3 hukuk komisyonu oluşturarak konuyu değerlendirdiklerini belirten Kaplan, şöyle konuştu:

‘’205 sayılı OYAK Yasası’nda eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine uyulmadığını tespit ettik. OYAK’a üye olmamıza rağmen yönetim ve denetim kurullarında görev alacaklar arasında bizden bahsedilmiyor. 75 şubemiz ve 95 bin üyemiz adına TEMAD Yönetim Kurulu olarak AİHM’e gitmeye karar verdik. Başvuru dosyamızı geçen pazartesi günü AİHM’e gönderdik.’’

/ ANKARA

18.09.2007


 

İsrail tehdit oluşturabilir

Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE) Stratejik Araştırmalar ve Etüdler Merkezi (SAREM) Başkanlığı Ortadoğu Uzmanı Tank Yarbay Süleyman Özmen, 2025 yılında özellikle büyük su sıkıntısı çeken İsrail, Irak ve Suriye gibi ülkelerin Türkiye için tehdit oluşturabileceklerini söyledi.

Yarbay Özmen, Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yayınlanan ‘’Küresel Isınmanın Türkiye’nin Güvenlik Politikalarına Etkileri’’ başlıklı yazısında, Türkiye’nin, farklı bölgelerinde farklı iklim türleri görülen karmaşık iklim yapısı içerisinde, küresel ısınmaya bağlı olarak görülebilecek iklim değişikliklerinden en çok etkilenecek ülkelerden biri olduğunu belirtti. Kuraklığa neden olan sıcaklık artışı ve yağış miktarındaki azalmalar devam ettiği takdirde, yer altı ve yer üstü su rezervlerinin azalacağını ifade eden Özmen, gelecek yıllarda şehirlerdeki su kaynaklarının durumu, içme suyu ve tarımsal üretim bakımından ciddi sıkıntılarla karşılaşılabilineceğini belirtti.

Yarbay Özmen, Türkiye’nin sınır aşan sular konusunda diğer ülkelerle olan sorunlarını halen tam anlamıyla çözüme ulaştıramadığını belirterek, ileride doğacak bu sulardan yüksek oranda yararlanma ihtiyacının diğer ülkelere verilen taahhütlerin yerine getirilmesinde zorluklara neden olabileceğini vurguladı. ‘’Fırat ve Dicle nehirlerinin zengin su potansiyelleriyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin stratejik önemini arttıracağına’’ işaret eden Yarbay Özmen, ‘’Bu iki nedenden dolayı bu bölgelerimize yönelik dış tehditlerin oluşması gündeme gelebilecektir’’ dedi.

2025 yılında, dünya üzerinde yaklaşık 5 milyar insanın temiz su sıkıntısı çekeceği ve Türkiye’nin bölgenin en zengin temiz su kaynaklarına sahip olduğu göz ününe alınırsa, özellikle büyük su sıkıntısı çeken İsrail, Irak ve Suriye gibi ülkeler Türkiye için tehdit oluşturabileceklerdir. Dünyadaki hegemon güçlerin Orta Doğu bölgesinde etkin olma gayretleri de göz önüne alınacak olursa, bu ülkeler tarafından ‘su konusunda’ Türkiye’ye karşı bir tehdit ve baskı unsuru oluşturabilecekleri düşünülmektedir.’’

/ ANKARA

18.09.2007


 

AB için yeni program

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’nin AB çerçevesinde reform sürecinin bundan sonra da devam edeceğini belirterek, AB için detaylı yeni bir program hazırlanacağını söyledi.

AB Genel Sekreterliği’nde (ABGS), Türkiye’nin AB sürecinin değerlendirildiği toplantının açılışında konuşan Babacan, AB standartlarına ulaşmak için gerekli mevzuat çalışmaları ile idarî kapasitenin güçlendirilmesi yolundaki çalışmalara hiç zaman kaybetmeden devam edilmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti.

Fasılların resmen açılıp açılmayacağına bakmaksızın pek çok alanda reformların hızla devam ettirilmesi gerektiğinin altını çizen Babacan, “Türkiye, müktesebata uyum programını, öngörülen şekilde ve zaman diliminde gerçekleştirecek imkân ve kabiliyete sahiptir” dedi.

Babacan, hükümetin, AB standartlarına uyum çalışmalarını programda öngörüldüğü gibi gerçekleştirmek yönünde kuvvetli bir irade ortaya koyduğunu ve bundan sonra da koymaya devam edeceğini ifade etti.

Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konularındaki düzenlemeleri güçlendiren ve güvence altına alan kapsamlı anayasal ve yasal reformlar gerçekleştirdiğini hatırlatan Babacan, “Bu reformlar bundan sonraki dönemde de devam edecektir. Reformların etkili şekilde hayata geçirilmesi amacıyla azami çaba sarf edilmelidir” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Babacan, bu amaçla 2003 eylül ayında ilk toplantısını yapan Reform İzleme Grubu’nun (RİG) bugün 11. kez toplanacağını söyledi.

Geçen haftaki Bakanlar Kurulu’nda alınmış olan bir karar ve Başbakan’ın vermiş olduğu talimatlar çerçevesinde, detaylı bir program çalışmasının startını vereceklerini belirten Babacan, şöyle devam etti:

“Bu çalışma, özellikle 60. Hükümetin Bakanlar Kurulu toplantısının ilk gündem maddesi olarak yer almış olan AB katılım sürecinin bundan sonraki dönemde daha detaylı takvimlerle takibini gerektirecek yeni bir süreci de beraberinde getirecek. Hükümetimiz üçer aylık dönemler halinde hazırlanan, ilân edilen ve takip edilen bir program uygulamasına geçecektir. Hazırlanmakta olan yeni reform programının en önemli bileşenlerinden biri AB müktesebatına uyum programıdır.” Babacan, Türkiye’nin AB sürecini ve katılım müzakerelerini dirayet, beceri ve kararlılıkla devam ettireceklerini söyledi.

/ ANKARA

18.09.2007


 

Türüt’ün şarkısına soruşturma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, türkücü İsmail Türüt’ün ‘’Plan yapmayın plan’’ adlı şarkısı ile bu şarkıya yapılan ve Youtube’de yayınlanan video görüntülerine ilişkin soruşturma başlattı.

Alınan bilgiye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün ilgili birimleri, basında yayınlanan haberler üzerine söz konusu video görüntülerine ilişkin kayıtları ve bu konudaki haberleri içeren bir dosya hazırlayarak gereğinin yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.

İstanbul Basın Savcısı Nurten Altınok da, konuya ilişkin 2 yönlü bir soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında, bir yandan video görüntülerini hazırlayarak Youtube’a sunanlar, diğer yandan da söz konusu şarkının sözlerinin suç unsuru taşıyıp taşımadığı inceleniyor. Soruşturma kapsamında, sözleri yazan Ozan Arif ile İsmail Türüt’ün ifadelerinin alınacağı öğrenildi.

Bu arada, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi de, Youtube’deki söz konusu video görüntülerine erişimin engellenmesini kararlaştırdı.

/ İSTANBUL

18.09.2007


 

Kiliseden Ramazan kutlaması

Antakya Hıristiyan Ortodoks Kilisesi, ramazan ayı münasebetiyle, “On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayınız hayırlara vesile olsun” yazılı bir kutlama pankartı astı.

Antakya Hıristiyan Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Jozef Naseh, “Yıllardır, Hatay’da üç semavî dine mensup vatandaşlar kardeşçe, birlik ve beraberlik içerisinde yaşarlar. Bu hoşgörü ve mozaik tablo tüm dünyaya örnek olmalı” dedi.

18.09.2007


 

Metrobüste ilk gün izdihamı

İstanbul’un trafik sorununun bir bölümüne çözüm olması beklenen Küçükçekmece-Topkapı arasındaki ‘’Metrobüs’’ adı verilen ulaşım sistemi hizmete girdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, dönüş rampaları tamamlanmadığı için metrobüs araçlarının dönüşlerde trafikte soruna sebep olduğunu, bu sebeple pik saatlerde 2 metrobüs aracının seferlerini durdurduklarını bildirdi. İETT İstanbul Bölgesi İşletme Şube Müdürü Akif Kılıç, ilk gün 25 çift katlı otobüs, 8 adet ‘’CapaCity’’ model ekstra uzun körüklü toplu taşıma aracı ve 2 metrobüs olmak üzere toplam 35 araçla hizmete başladıklarını kaydetti. Seferlerin 2 dakika aralıklarla yapıldığını, yolcu potansiyeline göre bunun bir dakikaya düşürülebileceğini ifade etti.

Topkapı-Küçükçekmece arasında saat 06.00’dan itibaren hizmete giren ulaşım istemine ilk gün olmasına rağmen yolcuların yoğun ilgi gösterdikleri görüldü. Sistemi kullanmayan yayalar ile trafikteki diğer yolcular ve sürücülerin de ‘’Metrobüs’’ seferlerini merakla izledikleri gözlendi.

/ İSTANBUL

18.09.2007


 

‘Yargı mensubu özgürlüğe karşı olamaz’

Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Av. Halil Doğan, özgürlüğe getirilmiş yasaktan yana tavır koymanın bir hukukçuya yakışmayacağını belirtti.

Av. Halil Doğan yaptığı açıklamada, bazı gazetelerde Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Mustafa Bumin’in, bir otorite edasıyla tamamen evhama dayalı olarak “endişe” taşıdığını ifade ettiğini hatırlatarak “Endişesini bertaraf edecek bir düzenleme teklif etmesi gerekirken özgürlüğe getirilmiş yasaktan yana tavır koymak bir hukukçuya yakışmaz. Elbette ki başörtülü başörtüsüze ‘okula gelme’ diyemez, dememelidir. Aynen başörtüsüzün başörtülüye ‘okula gelme’ diyememesi gerektiği gibi” dedi.

Doğan, Bumin’in kendisinin de zikrettiği gibi 1974’ten bu yana başörtülüye, nerdeyse tüm devlet birimlerinde “başörtülüyse okula gelme” dendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Başörtülüye olabildiğince baskı, yasak varken bunu görmezden gelip, geçmişte olan birkaç kendini bilmezin oruçsuz insanı dövdüğünü (onun da ne kadar doğru olduğu tartışma konusuyken) bahane edip, başörtülüye serbestiyet verirsek başı açıkları okula almazlar demek güneşi balçıkla sıvamaya benzer.

Bir hukukçuya düşen görev, kişilerin birbirine müdahalesini engelleyecek objektif kriterler teklif etmek, bunların uygulanmasını sağlamaktır. Hukuk, din ve vicdan hürriyeti kapsamında “başörtülünün başörtüsüze, başörtüsüzün başörtülüye müdahalesini hoş göremez, görmemelidir.”

/ İSTANBUL

18.09.2007


 

Burns, Türkiye’ye geliyor

ABD Dışişleri Bakanlığının siyasi işlerden sorumlu müsteşarı Nicholas Burns, resmi temaslarda bulunmak üzere Türkiye’ye geliyor.

Edinilen bilgiye göre, bugün İstanbul’da temaslarda bulunacak olan Burns, yarın da Ankara’da resmi ziyaretler yapacak. Amerikalı yetkilinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan ile bir araya gelmesi öngörülüyor. ABD Dışişleri Bakanlığının üç numaralı ismi Burns, son olarak Ankara’yı Ocak ayında ziyaret etmişti.

/ ANKARA

18.09.2007


 

Daha demokratik, özgürlükçü bir anayasa beklentisi

Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Genel Başkanı Mehmet Yıldırım, AKP hükümetinin ‘’sivil anayasa’’ taslağının, daha özgürlükçü, daha demokratik bir metin olarak hayata geçirilmesini umduklarını belirtti.

Yıldırım, yaptığı yazılı açıklamada, her anayasanın, kendi döneminin özelliklerini ve ruhunu taşıdığını, Meclis’in temsil gücünün en yüksek olduğu bu dönemde yapılacak ve kabul edilecek anayasa taslağının, daha özgürlükçü, daha demokratik ve toplumun önünü her noktada açacak bir metin olarak hayata geçirilmesini umduklarını kaydetti. Anayasanın ruhunun, devletle insan arasındaki ilişkiyi en özgürlükçü şekilde yansıtmasını umduklarını belirten Yıldırım, şunları kaydetti:

‘’Anayasa metnimizin zihin karışıklıklarına neden olmayacak, sağa-sola çekilerek başka anlamlar yüklenilmeyecek derecede berrak, açık ve net bir dille yazılmasını talep ediyoruz. Dili özenli, kelimeleri titizlikle seçilmiş ve herkesin aynı şeyi anlayacağı bir anayasa, ülkemizdeki bürokratik oligarşinin de önünü kapayacak, ülke ve milletimizin hayrına gelişmelere vesile olacaktır. Çekincemiz, anayasanın hazırlanması konusunda değildir. AK Parti hükümetinin sivil anayasa taslağıyla ilgili dar bir kadroya bu işi havale etmesi, toplumun hazırlanan taslak konusunda tüm yönleriyle bilgilendirilmemesi ve sivil toplum örgütleri nezdinde meselelerin tartışılmaması bazı sorunları beraberinde getirebilir. TÜMSİAD olarak, geleceğimize damga vuracak anayasamızın çok daha geniş halk kesimlerinde tartışılarak ortaya getirilmesini beklemekteyiz. Çünkü tartışılan, satır satır her maddesi millet tarafından ta başından hazmedilen bir anayasa, bu yöntemle daha kuşatıcı ve daha özgürlükçü olacaktır.’’

/ İSTANBUL

18.09.2007


 

Ne suç, ne adil mahkeme var, bunun yerine 3 siyasî cinayet var

Demokrasi şehidi Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes, “27 Mayıs 1960’tan 17 Eylül 1961’e kadar bu ülkede ne meşruiyet, ne tüm Demokrat Partililere atfedilecek bir suç, ne bir adil mahkeme ne de verilmiş cezaların varlığı söz konusudur. Bunun yerine 16 Eylül ile 17 Eylül 1961’de gerçekleştirilmiş üç siyasi cinayet vardır” dedi.

Menderes, babası, eski başbakanlardan Adnan Menderes’in ölümünün 46. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı ‘’tükenmez bir acı ve hasretle andıklarını’’ belirten Menderes, şunları kaydetti:

‘’Bir kere daha tekrarlamakta gerek vardır ki, 27 Mayıs 1960’tan 17 Eylül 1961’e kadar bu ülkede ne meşruiyet, ne tüm Demokrat Partililere atfedilecek bir suç, ne bir adil mahkeme ne de verilmiş cezaların varlığı söz konusudur. Bunun yerine gayri meşrû bir darbe, 27 Mayıs 1960’tan 17 Eylül 1961’e kadar her an ayaklar altına alınmış insan hakları ve hukukun bütün evrensel ilkeleri, zulüm, işkence ve 16 Eylül ile 17 Eylül 1961’de gerçekleştirilmiş üç siyasi cinayet vardır.

Aziz milletimiz bu üç şehidimiz Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın en canlı ve sıcak hatıralarıyla birlikte tüm Demokrat Parti’nin bu memleket için vermiş olduğu büyük hizmetleri bugüne kadar hafızasının ve vicdanının en müstesna yerinde muhafaza ettiği gibi, bunu ebediyete kadar devam ettirecektir.

Merhum Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ve Adnan Menderes’e Cenâb-ı Hak rahmet eylesin, mekânları cennet olsun. Milletimizi de ebediyen böyle olaylardan ve acılardan korusun.’’ TBMM Başkanı Köksal Toptan da, Aydın Menderes’e mesaj gönderdi. Bu arada demokrasi şehitleri ölümlerinin 46. yılında Topkapı’daki mezarları başında anıldı.

/ ANKARA

18.09.2007


 

Demokrasi şehitleri milletin gönlünde yaşıyor

Demokrat Parti (DP) Kütahya İl Başkanı Atila Palangalı, 16-17 Eylül tarihlerinin Merhum Başbakan Adnan Menderes ile Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun şehit edildiği günün yıldönümü olduğunu belirterek, “Demokrasi şehitlerimiz milletin gönlünde yaşıyor ve yaşamaya da devam edecek” dedi.

Palangalı açıklamasında 16-17 Eylül tarihlerinin bu milletin tarihinde hüzünlü bir gün olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Bu tarihlerde, 27 Mayıs 1960’da millet iradesiyle iktidara gelenlerin, demokrasi dışı ve millet iradesini hiçe sayarak silâh zoruyla milletin seçtiklerini devirdikleri, düzemece mahkeme kararıyla da idam ettikleri gündür. Bu millete ve vatana hizmet aşkından başka bir suçu olmayan, son nefeslerinde bile bu ülkeyi ve milleti, ülkenin birliğini, dirliğini düşünen şehitlerimiz milletin gönlünde yaşıyor ve yaşamaya edecektir.”

YENİ ASYA / KÜTAHYA

18.09.2007


 

Rektörlerde Anayasa değişikliği alarmı

Rektörler Komitesi, yarın YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında olağanüstü toplanacak.

Edinilen bilgiye göre, Komite, YÖK binasında yapacağı toplantıda, Anayasa değişikliği paketini ele alacak.

/ ANKARA

18.09.2007


 

İftar sofralarında fakirleri unutmayın

Samsun Terme Müftüsü Mustafa Türken, Ramazan ayının çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ihtiyaç sahiplerine iftar verilmesi gerektiğini söyledi.

Eskiden iftarların gerçek ihtiyaç sahiplerine verildiğini ama zamanla bu anlayışın değiştiğini söyleyen Müftü Mustafa Türken, “Eskiden insanlar fakirlere, ihtiyaç sahiplerine daha çok iftar verirdi. Zamanla bu anlayış değişti. Herkes birbirine, zengin zengine iftar vermeye başlar oldu. Bunlar da olacak ama en hayırlısı ihtiyaç sahibi kişileri bulup onları sofralarımıza dâvet etmektir. Hatta isteyen şöyle bir şey de yapabilir. Hazırlamış olduğu iftar yemeklerini alıp fakir bir insanın evine misafir olabilir onunla birlikte iftarını açabilir. Ama bu şimdiki insanımıza ağır gelebilir. Ama doğru olanı da bu. İnşallah halkımızdaki yanlış inanışlar ve düşünceler zamanla yok olur.” dedi.

Ramazanda küskünlerin barışması, dostluk ve kardeşlik duygularının daha da pekiştirilmesi gerektiğini kaydeden Türken, “Ayrıca bol bol Kur’ân-ı Kerim okumalı, tevbe istiğfar etmeli, teravihleri kaçırmamalı, gece sahura kalkınca da teheccüt namazlarını da mutlaka kılmalıyız.” şeklinde konuştu.

/ SAMSUN

18.09.2007


 

Tarım işçileri iftarı tarlada açıyor

Şanlıurfa’da bazı tarım işçileri, Ramazan ayında iftarlarını tarlaların kenarlarına kurdukları çadırlarda açıyorlar.

Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) merkezi konumundaki Şanlıurfa’da sulu tarıma geçilmesiyle birlikte çiftçiler hububat üretiminin yanı sıra pamuk tarımına yönelmeye başladı. Köylüler Harran ovası çevresindeki pamuk tarlalarına kurdukları çadırlara yerleşerek, kilosu 20-25 YKr’ye pamuk topluyorlar. Bu sene hasadın Ramazan ayına denk gelmesinin bazı zorlukları beraberinde getirdi. Evi barkı bırakıp tarlalara yerleşen tarım işçileri iftarlarını tarla kenarlarındaki derme çatma çadırlarda açıyor.

/ ŞANLIURFA

18.09.2007


 

Tunahan duâlarla anıldı

Kur’ân âlimi Süleyman Hilmi Tunahan vefatının 48. yılında severleri ve talebeleri tarafından duâlarla anılıyor.

1888 yılında Bulgaristan’ın Silistre vilayetine bağlı Ferhatlar Köyünde dünyaya gelen Tunahan, ilk tahsilini silistre’nin Satırlı Medresesinde babası Osman Efendi’den aldı. 1916 yılında Fatih Medresesine giren Tunahan 1918 yılında devrin en büyük ilim adamlarına verilen Dersiazamlık makamına yükseldi. 30 yaşında yüksek ilmi mertebeye ulaşan Tunahan, 1924 yılında medreseler kapatılınca vaiz olarak atandı. İlim ve irşat vazifesini sürdüren Tunahan, diğer alimler gibi birçok kez baskıya maruz kaldı. 1950’de Demokrat Parti iktidarında hakları iade edildi. İlerlemiş yaşına rağmen Kur’ân eğitimi hizmetini sürdürdü. 1959 yılında vefat etti. Talebeleri tarafından kurulan Kur’an kurslarında bugün binlerce talebe eğitim görüyor.

YENİ ASYA / İSTANBUL

18.09.2007


 

Hafızlığı iki aya indiren yöntemi buldu

İlahiyat mezunu Hatice Şahin, geliştirdiği yeni bir teknikle 2 yıl olan hafızlık süresini 2 aya indirdi.

Bu yeni teknikle şimdiye kadar 9 öğrenci hafız oldu. Yenişafak’tan Zeynep Çiftçi’nin haberine göre Hatice Şahin, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yüksek Lisans mezunu. 2006 yılı Eylül ayında Gümüşhane Kelkit’te sözleşmeli Kur’an kursu hocası olarak göreve başlamdı. Hafızlık için geliştirdiği tekniği uygulamak için önce öğrencilerden sonra da velilerden izin aldı. Disiplinli bir çalışmayla başarıya ulaşan Şahin, 2 ayda hafız yetiştirmeyi başardı. Şahin’in bu başarısı Diyanet’ten 6 kişilik uzman ekip tarafından tescillendi. Hatice Hoca şimdi de geliştirdiği tekniğe patent almaya hazırlanıyor. Hafızlık süresini 2 yıldan 2 aya indiren Hatice Şahin, süreyi bir aya indirmeyi hedefliyor. Artık hafızlık için okula ara vermeye gerek kalmadığını dile getiren Şahin, uyguladığı yöntemle toplumda hafızlığa yeniden özendirmeyi istiyor.

YENİ ASYA / İSTANBUL

18.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri