Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

İfade özgürlüğünde ilerleme yok

İHD’nin 2007 yılı ilk altı aylık İfade Özgürlüğü Raporuna göre, muhalif basın üzerinde ciddî baskılar ve para cezaları bulunurken son üç yılda ifade özgürlüğünün sürekli geri gittiğine dikkat çekildi. İHD Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ, “anti-demokratik, tekçi, militarist karakterli sistemin” farklı düşüncelerin ifade edilmesine imkân tanımadığına, muhalif görüşlere tahammülsüzlük sergilediğini ifade etti.

1999–2004 yılları arasında AB’ye adaylık süreci kapsamında yapılan olumlu yasal değişikliklerin 2004’den sonra yerini önce bir durgunluğa ve sonra da “kaşıkla verilen hakların kepçeyle geri alınması”na bıraktığına dikkat çeken İHD Genel Başkan Reyhan Yalçındağ, “anti-demokratik, tekçi, militarist karakterli sistemin” farklı düşüncelerin ifade edilmesine imkân tanımadığını, muhalif görüşlere tahammülsüzlük sergilediğini ifade etti.

Son olarak Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu hakkında verilen beraat kararının bozulmasını örnek veren Yalçındağ, “Bilim insanlarının, gazetecilerin, insan hakları savunucularının, demokratik kitle örgütleri temsilcilerinin, muhaliflerin düşüncelerini özgürce ifade edemedikleri bir ülkede demokratik hak ve özgürlüklerin korunduğundan bahsetmek mümkün değildir. Farklı olana tahammül edilmediği takdirde çoğulculuk ilkesi hayata geçmez” dedi.

Muhalif basın üzerinde ciddi baskılar ve para cezalarının bulunduğuna dikkat çeken Yalçındağ, “İfade özgürlüğünün suç addedilmesi sadece yargılama sonucu doğurmamakta milliyetçi kesimlerin provoke edildiği şovlara ve linççi saldırılara da dönüşebilmektedir” diye konuştu. Yalçındağ, her şartta ve ortamda şiddet içermeyen düşüncelerin özgürce ifade edilmesi, yasal mevzuatta ifade özgürlüğünü engelleyen maddelerin bir an önce kaldırılması, düşüncenin suç olmaktan çıkarak farklı seslerin özgürce dillendirilmesi gerektiğini söyledi.

İHD’nin 2007 ilk altı aylık raporunda ise şu görüşlere yer verildi:

“Ocak-Haziran 2007 arasında 451 kişi hakkında 94 dava açıldı. 361 kişi hakkında 88 soruşturma açıldı ve 368 kişinin yargılandığı 103 dava sonucunda 193 kişi hakkında toplam 229 yıl 3 ay 15 gün hapis ve 7.981 YTL para cezası verildi. Bu rakamlar düşünce özgürlüğü alanında geçmiş yıllara oranla herhangi bir olumlu ilerlemenin sağlanamadığını ispatlayan rakamlardır. Çünkü aynı sayı 2005 yılında 192 iken 2006’nın ilk altı ayında 261’e yükselmiştir.”

Kemal BENEK / ANKARA

22.09.2007


 

Darbecileri alkışlamışlardı

Milliyet yazarı Hasan Cemal, 12 Eylül’ün ardından yüksek yargı organlarının ve rektörlerin askerî cunta üyelerini tebrik ettiği sahneyi hatırlatarak, “Askeryargıüniversite... Bu ittifak yaptı, 12 Eylül askerî yönetiminin anayasasını. Demokrasinin kolunu kanadını kırarak Türkiye’nin sırtına bir deli gömleği gibi giydirilen 1982 Anayasası, bu ittifakın ürünüydü” değerlendirmesinde bulundu.

Aynı sahnelerin tekrarı gibi

Bugün yaşananların, 12 Eylül ertesini ve 28 Şubat’taki brifing sahnelerini hatırlattığını belirten Hasan Cemal, “Yargı ve üniversite aba altından sopa gösterisi yapıyordu. Nedir bunların anlamı? Düşünmeye çalışın. ‘Çankaya Savaşı’nın devamı mı? Mitinglerin devamı mı? 367’nin devamı mı? 27 Nisan’ın devamı mı? 22 Temmuz’la 28 Ağustos’tan kaynaklanan hayal kırıklıklarının yaratabileceği yeni bir 28 Şubat hazırlığı mı?” diye sordu.

BASIN'DAN BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

22.09.2007


 

Eski alışkanlıklar devam ediyor

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Anayasa tartışmalarında laiklik konusunun ön plana çıkmasının, bugün de görev başında olan bazı hükümet üyelerinin, parti mensuplarının ve yerel yöneticilerin, geçmiş dönemlerdeki eylem ve söylemlerinden kaynaklandığını kaydetti.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Anayasa tartışmalarında laiklik konusunun ön plana çıkmasının, bugün de görev başında olan bazı hükümet üyelerinin, parti mensuplarının ve yerel yöneticilerin, geçmiş dönemlerdeki eylem ve söylemlerinden kaynaklandığını kaydetti.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplandı. Yalçındağ, burada yaptığı konuşmada,’’şimdilik, seçimlerden hemen sonra başlayan anayasa tartışmalarının, toplumsal enerjinin önemli bir bölümünü emecek gibi gözüktüğünü’’ ifade ederek, konunun geri dönülmez biçimde gündeme girmiş durumda olduğunu söyledi.

Bu değişimden, Türkiye için nasıl bir atılım fırsatı sağlayabileceği, anayasanın nasıl çağdaş bir toplum inşa etmenin zemini haline getirebileceğine bakılması gerektiğini aktaran Yalçındağ, eğer, bireysel özgürlükleri geliştiren, demokratik siyasal işleyişin önündeki engelleri kaldıran, laiklik prensibini zedelemeyen, toplumu çağdaşlaştıran, gerçek anlamda toplumsal sözleşme niteliği taşıyan bir Anayasa oluşturulabilirse, bu atılım fırsatının yakalanabileceğini belirtti.

Yalçındağ şöyle konuştu:

“Yalnızca burada bir tek tehlikenin altını kuvvetle çizme ihtiyacı hissediyoruz. Anayasa tartışmalarında laiklik konusunun ön plana çıkması, bugün de görev başında olan bazı hükümet üyelerinin, parti mensuplarının ve yerel yöneticilerin, geçmiş dönemlerdeki eylem ve söylemlerinden kaynaklanmaktadır. Hükümet, toplumun bu konudaki endişelerini gidermede yeterince somut ve ikna edici olamazsa, Anayasa tartışmaları kaçınılmaz olarak tek bir noktaya kilitlenecek ve 21. yüzyıla yakışan, özgür, demokratik, çağdaş, atılımcı bir anayasanın diğer unsurlarının tartışılması imkânsız hale gelecektir. Anayasa çalışmasında öne çıkarılması gereken en önemli prensip, birleştirici, bütünleştirici olmaktır.

‘Türkiye’de siyasal güçler rejim mücadelesine devam ediyor?’ izleniminin sürmesine yol açacak bir anayasanın ülkeye yarar değil zarar getireceğine inanıyoruz.’’

KOÇ: ELEŞTİRİLERE AÇIK OLUN

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç ise, çağdaş demokratik toplumlarda, hükümetleri izlemek, icraatlarını değerlendirmek, eleştiri ve uyarılarda bulunmanın sivil toplumun temel işlevlerinden biri olduğunu, buna tahammül edemeyen siyasetçilerin çağdaş demokrasinin gereklerini benimsemediklerini ortaya koymuş olacaklarını ifade ederek, şunları söyledi:

‘’Burada bir kez daha altını çizmekte yarar görüyorum; TÜSİAD olarak anayasa sürecini de, hükümetin icraatını da yakından izleyeceğiz. ‘Mevcut hükümet programının, seçim öncesinde açıklanan parti programının gerisinde olması bu izleme faaliyetinin önemini daha da artırıyor. Her zaman olduğu gibi değerlendirme kriterimiz, ülkemizin ‘ulusal ideallerine’ ne ölçüde yaklaştırıldığı olacaktır. Türk özel sektörü, kendi gelişimini daima içinde bulunduğu toplumun gelişimine bağlı görmüş ve faaliyetlerini geniş bir toplumsal sorumluluk bilinci içinde sürdürmüştür. Bundan sonra da bu bilinçle hareket edecektir.”

/ İSTANBUL

22.09.2007


 

DTP’liler yargılanıyor

Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) 25 Haziran 2006 tarihinde yapılan 1. Olağan Büyük Kongresi’nde, “Kürtçe slogan atılmasını engellemedikleri’’ gerekçesiyle kongre divan başkanı seçilen DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik ile 2 divan üyesi dokunulmazlıklarına rağmen yargılanmaya devam ediyor.

Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesindeki dâvânın dünkü duruşmasına Özçelik’in avukatı Mahmut Tanzi katıldı. Avukat Tanzi, müvekkilinin, 22 Temmuz tarihinde yapılan genel seçimlerde Siirt’ten milletvekili seçildiğini belirterek, Özdemir’in, dosyasının ayrılarak hakkındaki yargılamanın durdurulmasını talep etti. Cumhuriyet Savcısı Önder Akdağ, Osman Özçelik’in, milletvekili seçilip seçilmediğine ilişkin bilgi istenmesi amacıyla TBMM Başkanlığı’na yazı yazılmasını istedi. Hakim Bülent İldeniz, sanıklar Çimen Işık ve Kudret Ecer’in, ifadelerinin alınmasına, Osman Özçelik’in ise ne zaman milletvekili seçildiğinin, TBMM Başkanlığı’na yazı yazılarak sorulmasına karar verdi.

Hakim İldeniz, dâvâ dosyasındaki eksikliklerin tamamlanması için duruşmayı erteledi.

DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un da 3 ayrı dâvâsı devam ediyor.

/ ANKARA

22.09.2007


 

Reformlar Türkiye’yi AB’ye taşıyacak

Dünya Bankası eski Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, yapısal reformların Türkiye için önemini vurgularken, ‘’Hükümetin öncelik verdiği mikro reformlar ile rekabet ve istihdam konusundaki reformlar, Türkiye’yi AB’ye taşıyacak reformlardır’’ dedi.

Vorkink, bundan sonra gerçekleştirilecek reformların, sadece Türkiye’nin gelişmesine katkıda bulunmayacağını, ayrıca AB ile Katılım Müzakerelerine de katkı sağlayacağını, katılım sürecinde Türkiye’nin işini kolaylaştıracağını ifade etti. 2004-2006 yıllarında Dünya Bankası Türkiye Direktörü olarak 3 yıl boyunca görev yapan Vorkink, Dünya Bankasındaki görevinden emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleşti.

Boğaziçi Üniversitesinde ders verecek olan Vorkink, yaptığı açıklamada, Türkiye’yi çok sevdiğini ve bu nedenle bundan sonra İstanbul’da hayatını sürdüreceğini bildirdi. Türkiye’nin yaz döneminde çok yoğun siyasi gelişmeler yaşadığını, bir taraftan genel seçimlerin yapıldığını, diğer taraftan yeni anayasa tartışmalarının devam ettiğine işaret eden Vorkink, Türk halkının, genel seçimlere gösterdiği ilgi ve katılımın, Türkiye’deki demokratik gelişmenin bir göstergesi olduğunu ve bununla gurur duyulması gerektiğini vurguladı. Vorkink, önemli bir dönüşüm sürecinde olan Türkiye’nin, yapısal reformlarda yeni bir aşama olan ‘’mikro reformlar’’ ile ‘’rekabet ve istihdamı artırmaya yönelik reformlar’’a ağırlık vereceğini, bu reformların da Türkiye’deki yapısal dönüşüm için çok önemli olduğunu kaydetti.

Vorkink, bu çerçevede, istihdam ile yakın ilişki içinde olması nedeniyle Sosyal Güvenlik Reformu’nun da önem taşıdığının altını çizdi.

/ ANKARA

22.09.2007


 

AB, anayasa çalışmalarından memnun

AB dönem başkanı Portekiz, Türk hükümetinin yeni anayasa taslağı üzerinde olası en geniş kabulü sağlamak için, anayasal kurumlarla, bütün demokratik taraflar ve ilgili gruplarla açık ve kapsamlı tartışma arzusunda olmasını memnuniyetle karşılıyor.

Portekiz Büyükelçiliğinden edinilen bilgiye göre, AB üyesi ülkelerin büyükelçileri aylık olağan toplantıları çerçevesinde, 19 Eylül Çarşamba günü Portekiz büyükelçiliği rezidansında bir araya geldi. Toplantının bu ayki onur konuğunun AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat olduğu bildirilerek, toplantıda birkaç siyasi ve AB konusunun tartışılmasının yanı sıra Fırat’ın yeni anayasayla ilgili soruları detay vermeden genel hatlarıyla cevapadığı kaydedildi.

Edinilen bilgiye göre, AB Türkiye’deki anayasa tartışmalarını ilgiyle takip ediyor ve yeni anayasaya ilişkin hazırlık çalışmalarının Türkiye’deki demokrasiye, özgürlük ve sivil hakların gelişmesine ve ilerlemesine katkı sağlayacağına inanıyor.

Türkiye’deki ifade özgürlüğünün, din özgürlüğünün ve azınlık haklarının güçlendirilmesinin önemini de vurgulayan AB dönem başkanı Portekiz, Türk hükümetinin anayasa taslağı üzerinde muhtemel en geniş kabulü sağlamak için, anayasal kurumlarla, bütün demokratik taraflar ve ilgili gruplarla açık ve kapsamlı tartışma arzusunda olmasını memnuniyetle karşılıyor.

22.09.2007


 

Başbakan nakit zengini

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 12 Eylül 2007 tarihi itibariyle mal varlığı açıklandı. Erdoğan’ın, Başbakanlık Basın Merkezinin internet sitesinde yenilenen mal beyanında, banka hesaplarındaki 1. 803.854 YTL ile 9.890 Euro ve 312.500 YTL alacak dikkat çekiyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 12 Eylül 2007 tarihi itibariyle mal varlığı açıklandı. Başbakanlık Basın Merkezi’nin internet sitesinde 12 Eylül 2007 tarihi itibariyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yenilenen mal beyanı şöyle:

“Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa (40 bin YTL), Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (10 bin YTL).

-Banka ve menkul değerler: Banka hesaplarında 1. 803.854 YTL ile 9.890 Euro (Şirket hisselerinin satış geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşı ve milletvekili maaşlarının toplamı),

-Alacaklar: 312.500 YTL

-Eşine ait taşınır mal bilgileri: 2006 model Wolkswagen Passat araba”

Erdoğan’ın mal varlığına ilişkin bilgileri, Başbakanlık’ın internet sitesinde bir süredir yer alıyordu. 7 Şubat 2006 tarihi itibariyle sitede Başbakan Erdoğan’ın mal beyanı ise şunlardan oluşuyordu:

“Taşınmaz mal bilgileri: Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa (40 bin YTL), Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (10 bin YTL)

-Banka ve menkul değerler: Banka hesaplarında 1.361.290 YTL (Şirket hisselerinin satış geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşı ve milletvekili maaşlarının toplamı), nezdinde 120.000 ABD Doları.

Eşine ait taşınır mal bilgileri: 2006 model Wolkswagen Passat araba, muhtelif takılar (35.640 YTL).”

/ ANKARA

22.09.2007


 

Erdoğan Washington’da

BM’nin 24 Eylül’de başlayacak 62’inci Genel Kurulu’na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere New York’a gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak ‘’ANA’’ ile Washington’a geçti.

Başbakan Erdoğan, Washington yakınlarındaki Andrews askeri hava üssünde, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı protokol yetkililerince karşılandı. Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyeti taşıyan ANA uçağı önce New York’a indi. 24 Eylül-3 Ekim tarihleri arasındaki BM toplantılarına katılacak heyetin üyeleri New York’ta ayrılırken, Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Washington’a devam etti. Başbakan Erdoğan’ın, Washington’da resmi bir programı bulunmuyor. Erdoğan’ın, ABD Başkanı George W. Bush ile, New York’ta BM zirvesi sırasında bir araya gelmesi öngörülüyor.

/ WASHINGTON

22.09.2007


 

Çiçek: Kimse darbeye heves etmesin

Başbakan Vekili Cemil Çiçek, onur konuğu olarak katıldığı TÜSİAD YİK toplantısında yaptığı konuşmada, “Milletimiz demokrasiyi mevsimlik, geçici olarak görmüyor. Daimi hayat tarzı olarak görüyor ve bunu benimsemiştir” diyerek, kimsenin demokrasi dışı bir yol, yöntem izlemesinin mümkün olmadığını kaydetti.

Başbakan Vekili Cemil Çiçek, ‘’Kimsenin demokrasi dışı bir yol izlemesi mümkün değil’’ dedi.

TÜSİAD YİK toplantısına onur konuğu olarak katılan Çiçek, konuşmasının başında, TÜSİAD’ın davetinin konusunun son günlerdeki anayasa tartışmaları olduğunu belirterek, anayasa hazırlıklarıyla ilgili kendilerinden bilgi vermelerinin istendiğini, kendisinin de belli zaman dilimi içinde bunu vermeye çalışacağını söyledi.

‘’Milletimiz demokrasiyi mevsimlik, geçici olarak görmüyor. Daimi hayat tarzı olarak görüyor ve bunu benimsemiştir’’ diyen Çiçek, kimsenin demokrasi dışı bir yol, yöntem izlemesinin mümkün olmadığını kaydetti. Cemil Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Biz Türkiye’de her sorunu kanun yaparak çözmek gibi işin kolayına kaçıyoruz. Halbuki milletimiz büyük bir olgunlukla kanunu değiştirmeden böyle bir neticeyi hasıl etti. Böyle bir milletimiz olduğu için ben şahsen gurur duyuyorum. Gerçekten bu millet büyük bir millet. Yeni parlamento göreve başlarken, böylesine olumlu bir atmosferde geçen dönem yapılamayan bir kısım işleri bu dönemde yapmamız lazım. Artık Türkiye’nin geldiği noktada sorunları halının altına süpürerek ilerlemesi mümkün değil, sorunların üstünü örterek bir yere varmamız mümkün değil. Artık geleceğe sorunlarımızı çözerek girmemiz lâzım. Bunun yolu uygar tartışmaktan, birbirimizi anlamaktan, birbirimize yardımcı olmaktan ve istikrardan geçiyor. Dikkat edilirse 22 Temmuz seçimleri istikrar imkânı da vermiştir.”

/ İSTANBUL

22.09.2007


 

İzmir’de eğitim uçağı düştü

İzmir’in Karaburun ilçesine bağlı Mordoğan Beldesinde askeri bir eğitim uçağı düştü.

Alınan bilgiye göre, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığından havalanan askeri eğitim uçağı, Karaburun ilçesine bağlı Mordoğan beldesinin Eğlenhoca köyünün Yukarıovacık mevkisinde bilinmeyen nedenle dağlık araziye düştü. Düşen uçaktan atlayarak kurtulan 2 pilot, İzmir Hava Hastanesine kaldırıldı. 2 pilotun tedavilerinin sürdüğü bildirildi.

/ İZMİR

22.09.2007


 

Hakkari'de 4.5'lik deprem

Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca Köyü’nde saat 13.21’de orta şiddette bir deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden yapılan açıklamada, depremin büyüklüğünün 4.5 olarak ölçüldüğü kaydedildi. Hakkari merkeze bağlı Bağışlı köyünde ise saat 12.49’da miydana gelen depremin büyüklüğü 4.3 olarak ölçüldü

/ İSTANBUL

22.09.2007


 

Kitabın Ramazanla buluşması

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından bu yıl 26’ıncısı düzenlenen, Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’nın Ankara ayağı Kocatepe Cami’inde açıldı. Fuarın İstanbul ayağı ise bugün Sultanahmet Camii’nde açılacak.

Kocatepe Cami avlusunda açılan fuara, 74 stantta yaklaşık 120 yayın firması katılırken, Yeni Asya Neşriyat da 39 No’lu standda yerini aldı. Yeni Asya Neşriyat, Cankardeş, Yasem ve Aspaş Yayınlarının yanı sıra Genç Yaklaşım, Bizim Aile, Köprü ve Can Kardeş Dergileri de satışa sunulan standda, ayrıca,Yeni Asya Prodüksiyon’un sesli Risâle-i Nur CD ve kasetleri de yer alıyor. Stand yetkilileri, Yeni Asya Neşriyat’ın yeni tasarladığı Risâle-i Nur Külliyatına katılımcıların büyük ilgi gösterdiklerini belirttiler. 8 Ekim tarihine kadar devam edecek olan fuarı, kitap severler 10.00 - 23.00 arasında gezebilecek, kitap alabilecek ve yazarlarla görüşme imkânı bulabilicek.

Sultanahmet fuarı bugün açılıyor

Fuarın Sultanahmet Camii’ndeki İstanbul ayağının resmî açılışı ise bugün saat saat 13:30’da gerçekleştirilecek. İstanbul’daki fuara ise 119 stantta yaklaşık 150 yayın firması katılıyor.

Cemil YÜZER / ANKARA/İSTANBUL

22.09.2007


 

İsim benzerliği yüzünden 10 gün ceza evinde yattı

Bolu’da mal bildiriminde bulunmadığı gerekçesiyle aranan bir kişi ile aynı ismi taşıyan Mehmet Yılmaz, nedenini bilmediği halde 10 gün ceza evinde yattığını iddia etti.

Alınan bilgiye göre, bir borcundan dolayı icralık olan Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi çalışanlarından Mehmet Yılmaz’a Bolu 1. İcra Ceza Mahkemesi tarafından tebligat gönderilerek, mal bildiriminde bulunması istenildi. Kendisine tanına süre içinde mal bildiriminde bulunmaması üzerine hakkında yakalama kararı çıkartılan Mehmet Yılmaz’ın tutuklanması için hastaneye giden polis ekipleri, Yılmaz’ın merkeze bağlı Güney Felakettin köyünde yaşadığını öğrendi. Bunun üzerine Güney Felakettin’e giden jandarma ekipleri, köyde yaşayan ve aranan kişi ile aynı isim ve soyadı taşışan Mehmet Yılmaz’ı (69) gözaltına aldı. Niçin gözaltına alındığını anlamayan Yılmaz, tutuklanarak ceza evine gönderildi. 10 gün ceza evinde yatan Yılmaz, daha sonra serbest bırakıldı. Yanlışlıkla ceza evinde 10 gün boyunca bir başkasının yerine hapis yattığını kaydeden Yılmaz, mağdur olduğunu kaydetti.

/ BOLU

22.09.2007


 

İsrafı önlemek için köy ekmeği teklifi

Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdürü Ali İlkbahar, bütün Türkiye’nin “doğal köy ekmeği”ni kullanması durumunda yıllık 5 milyon ton buğdayın tasarruf edileceğini belirtti.

Küresel ısınma ve susuzluk nedeni ile buğday üretiminde düşüş olacağını ve bu nedenle buğday tasarrufuna gidilmesi gerektiğinin bildirildiğini söyleyen Ali İlkbahar, “Türkiye’de her yıl ortalama 20 milyon ton buğday üretimi olurdu. Bu yıl kuraklık nedeni ile 2 milyon tonluk bir düşüş olacağı bildiriliyor. Eğer bizim ürettiğimiz ve buğdayın yüzde 98’inin kullanıldığı köy ekmeği üretimi tüm Türkiye’de yaygınlaşırsa 5 milyon ton buğday tasarrufumuz olur” dedi. Ali İlkbahar, Türkiye’nin buğday açığını kapatmak için köy ekmeği üretimini artırmak amacıyla Halk Ekmek olarak kampanya önerdiklerini belirtti.

Ahmet TERZİ / ANKARA

22.09.2007


 

GÖKTÜRK-2’nin yapımına başlandı

Türkiye, yeni bir gözlem uydusuna kavuşacak. TÜBİTAK, Türkiye’nin yerel kaynaklarla RASAT uydusunun yapımını sürdürürken, diğer yandan Milli Savunma Bakanlığı için TAI ile “GÖKTÜRK-2” isimli yeni bir uydunun yapımına başladı.

Yerel kaynakların maksimum düzeyde kullanılacağı “GÖKTÜRK-2” adını taşıyacak gözlem uydusu 2,5 metre çözünürlükte görüntü toplayacak ve görüntü depolama kapasitesi de 15 Gbit ve üzerinde olacak. Yaklaşık 200 kilogram ağırlığında ve bir metreküp hacminde olması öngörülen GÖKTÜRK-2, Türkiye ve civarından aldığı görüntüleri anında Türkiye’ye indirebilecek. Yerden 700 kilometre yükseklikte güneşe eş zamanlı yörüngeye girecek olan GÖKTÜRK 2, dünyanın herhangi bir noktasından görüntü de alabilecek.

/ ANKARA

22.09.2007


 

Kabir ziyareti ahireti hatırlatmalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem, Ramazan ayı dolayısıyla artan türbe ziyaretlerine dikkati çekerek, ‘’Türbeler vasıtasıyla Allah’tan bir şey istemek Kuran’da kesinlikle yasaklanmıştır. Halkımız, türbelerdeki insanlara dua ederek bunu unutuyor’’ dedi.

Prof. Dr. Yeprem, ‘’İslâm dininin tevhid dini olduğunu, Allah’tan başka hiçbir güçten yardım istenemeyeceğini’’ söyledi. Fatiha Sûresi’nde ‘’Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz’’ ayetinin yer aldığını belirten Yeprem, şunları kaydetti: “İslâmın başlangıcında, müşrik adetlerinden kurtulmak için, Hz. Muhammed, kabir ziyaretlerini tamamen yasaklamıştır. Çünkü müşrik Araplar kabirlere gidiyorlar ve adeta onlara tapınıyorlardı ve onlardan yardım talep etmek suretiyle Allah’a şirk koşuyorlardı. Bu nedenle peygamber efendimiz kesinlikle kabir ziyaretini yasaklamıştı. Tevhid inancı yerleştikten sonra, Hz. Muhammed, kabir ziyaretini ahiret hayatını hatırlattığı için serbest bıraktı. Kabir ziyareti böylece şartlı olarak serbest bırakıldı. Ahireti hatırlamak şartına bağlı olarak dinimiz ziyaretlere izin vermiş. Böyle olunca İslam dininde kabir ziyaretleri ahireti hatırlamak, orada yatan kişinin hatıralarını canlı tutmak için yapılır.’’

“AŞIRIYA KAÇIP, HADDİNİ AŞMAMALI”

Yeprem, türbelerin geçmişle ve tarihle bağları devam ettiren çok önemli yapılar olduğunu ifade ederek, ‘’Bunlara gereken saygıyı göstermek, onların iyi hatıralarını canlı tutmak İslam dininin güzelliklerinden biridir. Ancak türbelere yönelik saygı ve sevgi aşırıya kaçıp, haddini aşmamalıdır’’ dedi.

‘’Haddini aşması demek, saygı ve sevgi ötesine geçip bir anlamda tanrılaştırmak demektir’’ diyen Yeprem, şöyle devam etti: ‘’Türbeler vasıtasıyla Allah’tan bir şey istemek Kuran’da kesinlikle yasaklanmıştır. Halkımız, türbelerdeki insanlara dua ederek bunu unutuyor. Türbelerden yardım talep etme, görünüm itibariyle şirk koşma gibidir ama vatandaşlarımız bunu bilerek yapmadıkları için tam olarak şirk olmuyor. Kasıtlı olmadığı için olmuyor.’’

Prof. Dr. Saim Yeprem, bidat ve hurafeler hakkında din görevlilerinin devamlı bilgi verdiklerini, ancak bunların toplumun gelenekleri olduğu için kolay vazgeçilemediğini belirtti. İslam açısından bunun doğru şeklinin anlatılması gerektiğini dile getiren Yeprem, türbelerde adak adama, mum yakma, şeker ve sirke dağıtma gibi adetlerin, İslam’da sonradan ortaya çıkmış eski İslam dışı dönemlerden kalma bir takım adetler olduğunu ve İslam’da bunların yerinin olmadığını kaydetti.

Yeprem, vatandaşların türbeleri ‘’ibretle’’ ziyaret etmeleri gerektiğini kaydederek, vatandaşlara ‘’Neticede onlar da öldüler, duaya muhtaç hale geldiler. ‘Biz de yarın aynı duruma geleceğiz, bizim de onları ziyaret ederken nasıl iyi şeyler yapabiliriz’ diye düşünmeliler. Bırakın onlardan yardım istemeyi, Allah’tan orada yatanlar için af dilemeliyiz’’ önerisinde bulundu.

Altındağ Müftüsü Turan:

Türbe yerine camilere gidin

Altındağ Müftüsü Muammer Turan da, Altındağ’da sayıları çok olan türbelerde Ramazan dolayısıyla ziyaretçi artışı olduğunu söyledi. Türbede yatan kişilerin de herkes gibi insan olduğunu ve rahmete ihtiyaçları olduğunu ifade eden Turan, ‘’Allah’ı unutmamalıyız. Türbelerin kapısına gidip, ‘Ey burada yatanlar, bana bunu ver, şunu ver’ diye istekte bulunmak anlamsızdır, yanlıştır. Bilerek yapıldığı takdirde çok tehlikeli şeylerdir. İslam buna izin vermez. Yaptıkları yanlışı bilmeden hareket ediyorlar. İnsanlarımızı uyarmak gereklidir’’ diye konuştu.

Türkiye’de insanların cami yerine türbelere girip bir şeyler dilediklerini anlatan Turan, vatandaşların camilere gidip, Allah’tan bir şeyler dilemeleri gerektiğini kaydetti.

Özellikle Hacı Bayram türbesinin yoğun olarak ziyaret edildiğini dile getiren Turan, burada mum yakan, şeker dağıtan insanlar olduğunu belirtti. Turan, Türklerin dinine sahip çıkan bir millet olduğunu ama bazı konularda ‘’yanlış adetleri bulunduğunu’’ söyledi.

‘’Tevekkül etmeden Allah’tan bile bir şey istemekten sakının’’ diyen Turan, bir konuda emek harcamadan bir şey istemenin çok yanlış bir davranış olduğunu söyledi. Turan, bazı vatandaşların hiç bir çaba göstermeden, türbelerden medet umduğunu belirterek, ‘’Halkımız, türbeler yerine camilere yönelsin. Bilmedikleri yerlere gidip eşya ya da para vermesinler’’ dedi.

/ ANKARA

22.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri