Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Günay: Bizden Atatürkçü yok

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ‘’Biz, Atatürk’ü bir şekil, kılık kıyafet olarak anlamıyoruz, Atatürk’ü bir felsefe diye anlıyoruz. Bu ulusal bütünlük, milli bütünlük, milli hakimiyet ve muasır medeniyet seviyesinin üzerine ulaşmak hedefidir. Atatürkçülük budur. AKP’den daha çok Atatürk’ü anlamış, içselleştirmiş bir parti görmek istiyorum ‘’ dedi.

Günay, Konya’da Zafer Meydanı’nda bulunan ‘’Osmanlı Belgelerinde Konya ve Mevlevilik’’ adlı serginin açılışını yaptıktan sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’i makamında ziyaret etti. Kapalı kapıların arkasında anayasa yapmakla eleştirildiklerine değinen Günay, şunları söyledi:’’Türkiye Cumhuriyeti 100’üncü yılına girerken, cumhurun da katıldığı, milli iradenin de katıldığı, milletin de katıldığı bir temel devlet ve millet sözleşmesine sahip olacak. Bunun Türkiye’nin hakkı olduğuna inanıyoruz. Bu anayasada Atatürk ile ilgili acaba bir takım eksiltmeler, özel bir takım çıkartmalar mı yapılacak? Atatürk’ü nasıl anladığınıza bağlı. Biz, Atatürk’ü bir şekil, kılık kıyafet olarak anlamıyoruz, Atatürk’ü bir felsefe diye anlıyoruz. Bu ulusal bütünlük, milli bütünlük, milli hakimiyet ve muasır medeniyet seviyesinin üzerine ulaşmak hedefidir. Atatürkçülük budur. AK Parti’den daha çok Atatürk’ü anlamış, içselleştirmiş bir parti görmek istiyorum"

/ KONYA

02.10.2007


 

Demokratik laiklik

Din özgürlüğünün temel prensip olduğunu vurgulayan Olli Rehn, “Eğer bir kişi demokratik ilkelere saygı duymayı ve aynı zamanda dinî değerlere sahip çıkmayı tercih ediyorsa, bu Avrupa kültürüne ve mirasına tamamen uygundur” dedi. Radikal’in Kriter dergisine konuşan Rehn, laiklikten söz ederken “demokratik laiklik” ifadesini kullandı ve bunun AB ilkeleri ile uyumlu olduğunu, AB üyelik perspektifinin Türkiye’de demokratik laiklik sistemini güçlendirdiğini söyledi.

301'de bahane kalmadı

Sıkıntılı dönemin atlatılmasından sonra müzakere sürecinin yeni bir dinamizm ve enerji ile canlandırılması aşamasına gelindiğini belirten Rehn, ifade özgürlüğü bağlamında 301’in anahtar olma özelliğini koruduğunu ve artık bu konunun çözülmemesi için hiçbir bahane kalmadığını vurguladı. “Neredeyse üç yıldır bu konuda bir gelişme olmasını bekliyoruz” diyen Rehn, yeni hükümetin gereksiz bir gecikme olmadan 301’i iptal etmesi veya değiştirmesi gerektiğini kaydetti.

02.10.2007


 

CHP seçmeni ezik ve çaresiz

CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, partideki görevlerinden istifa etti. Genel başkan ve yönetimlerin kararlı, samimi çalışmalarına rağmen başarısızlıkların sürekli devam ettiğini belirten Oyan, “Bu yenilgiler süreci, halkımız ve seçmenlerimizde CHP hakkında bir duraksama ve eziklik, hatta ümitsizlik ve çaresizlik duygusu yaratmıştır” dedi.

Oyan, istifasına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, CHP’nin Parti Meclisi (PM), Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyeliği ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinden ayrıldığını bildirdi.

‘’CHP’nin yeniden faaliyete geçtiği 1992 yılından bu yana yaşadığımız 4 genel seçim ve 3 yerel seçimde, doğruluğuna inandığımız siyasi hareketi başarıya ulaştıramadığımızı görüyoruz’’ diyen Oyan, son seçimle 2000’li yıllardaki toparlanmanın dahi sınırlarına gelindiğini savundu.

Oyan, bugün gelinen noktada ise son beş yılın bütün kazanımlarını ve doğru tutum alışlarını korumak ve geliştirmek kaydıyla yeni anlayışlarla, yeni çalışma yöntemleriyle, yeni örgütlenme biçimleriyle, yeni kadrolarla yeni hedeflere yürümek zorunluluğunun kendini dayattığını ifade etti.

/ ANKARA

02.10.2007


 

Dink’i 301 öldürdü

Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dâvâyı izlemek üzere adliyeye gelen Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eş Başkanı ve Almanya Federal Meclisi Alman-Türk Parlamenterler Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Claudia Roth, Dink’in ölümünün, Türkiye’deki 301. madde ile yakından ilgili olduğunu belirtti. Roth, “Hrant’ı 301. madde öldürdü. Bunun için buradayız” dedi.

Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eş Başkanı ve Almanya Federal Meclisi Alman-Türk Parlamenterler Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Claudia Roth, gazeteci-yazar Hrant Dink’in ölümünün, Türkiye’deki 301. madde ile yakından ilgili olduğunu öne sürdü. Dink’in öldürülmesine ilişkin davayı izlemek üzere Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine ulaşmak isteyen Roth, sokakta oluşturulan polis kontrol noktasında durduruldu. Listede ismi bulunmadığı için bu noktadan adliyeye giremeyeceği bildirilen Roth, hakim ve savcıların giriş yaptığı kapıya yönlendirildi. Bunun üzerine basın mensuplarına tercümanı aracılığıyla kısa bir açıklama yapan Roth, Hrant Dink’in arkadaşı olduğunu belirterek, ‘’Bir söz vardır, ‘unutmayın, unutmak onları öldürür’ diye. Ben Hrant’ı hiçbir zaman unutmayacağım’’ dedi.

Hrant Dink’in barış için yaşadığını ifade eden Roth, şöyle konuştu: ‘’Buraya gelmemiz Hrant’ı hatırlamak içindir. Bugün aynı zamanda düşünce hürriyetinin günü olur. Hrant’ın ölümü Türkiye’deki 301. madde ile yakından ilgili. Bugün Hrant Dink için ağlıyorsak, bu aynı zamanda 301. madde ile mücadelenin kaynağıdır. Demokrasinin en büyük temel taşlarından biri, düşünce özgürlüğüdür. Bunu savunmak gerek. Hrant’ı 301. madde öldürdü. Bunun için buradayız. Unutmayın, unutmak öldürür.’’

Dâvâ da soruşturma da devam ediyor

Gazeteci-yazar Hrant Dink’in öldülümesi ile ilgili davanın duruşmasına dün devam edildi. Dink ailesinin avukatlarından Erdal Doğan, adliye binasına girişte basın mensuplarının davaya ilişkin sorularını cevaplandırdı. Dink cinayetiyle ilgili iddianame hazırlanarak dava açıldığını, ancak soruşturmanın bir yandan da devam ettiğini söyledi.

Doğan, tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel ile bir polisin yaptığı telefon görüşmelerine ilişkin şunları söyledi: ‘’Baştan beri bir rehavet olduğu, Dink’in öldürüleceğini Hrant Dink’ten başka herkesin bildiği yazıldı. Olayın Pelitli ile sınırlandırılması mantık gereği yanlış. İnternet kafelerde, sokakta bu iş konuşuluyor. Jandarma, emniyetinin istihbarat elemanları var. Bunlardan habersiz olması veya bunların sorumlu olmadığını düşünmek akıl işi değil. Bu davaya onların da dahil edilmesi için Trabzon Ağır Ceza Mahkemesine itirazlarımızı yapmıştık.’’ Doğan, imha edilen bant kayıtlarının dosyaya aşama aşama geleceğini de ifade etti. Doğan, bir soru üzerine, ağır bir karamsarlık olduğunu belirterek, umutları olmazsa bir hukukçu olarak bu davayı izlememeleri gerektiğini kaydetti.

/ İSTANBUL

02.10.2007


 

Rektörler yanlış anlaşıldı

Rektörler Komitesi toplantısına katılan Kayseri Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz Utaş, komite toplantısı sonrasında yapılan açıklamaların yanlış anlaşıldığını dile getirdi.

YÖK’ün sivil bir anayasaya karşı olmadığını ifade eden Prof. Dr. Cengiz Utaş, bildirinin iyi okunması durumunda YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in yeni bir anayasaya karşı olmadığını, sadece hazırlanmasındaki üslubun yanlışlığına dikkat çektiğini belirtti. Prof. Utaş, başörtüsünün kamusal alanda serbest olduğuna hatırlatarak, türbanın siyasal simge olarak kullanıldığını, böyle olunca da üniversite içinde öğrenciler arasında sıkıntı oluşturacağı düşüncelerinin öne çıktığını savundu. Utaş, kılık kıyafet serbestliği konulduğu zamanda bir sınırın belirlenmemesinin sıkıntılar doğuracağı düşüncelerinin olduğundan bahsetti.

/ KAYSERİ

02.10.2007


 

Hain pusunun hedefi ne?

Bingöl Şehit Aileleri Mâl3lleri ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Ziya Sözen, Şırnak’ın Beyttüşşebap ilçesi Beşağaç köyünde PKK’lılarca düzenlenen saldırıyı kınadıklarını belirterek, “Terör örgütü, Cumhurbaşkanımızın bölgeyi ziyaretine ve Irak’la yapılan terör antlaşmasına tepkisini sivil vatandaşlarımızı öldürerek göstermiştir” dedi.

Sözen, ‘’Terör örgütü, Kürt kökenli vatandaşları şehit ederek, sözde Kürt sorununu çözme amacından ne kadar uzak olduğunu herkese göstermiştir” dedi. Terörün, bölge ekonomisinin geri kalmasındaki en büyük neden olduğuna da değinen Sözen, güvenlik gerekçesiyle bölgede yatırımların yok denecek kadar az olduğunu, bunun sonucunda da işsizliğin sürekli arttığını belirterek,’’Bölge halkı olarak terör örgütü PKK’ya topyekun tepki göstermeliyiz. Sadece ocağımıza ateş düştüğünde değil, her zaman PKK terör örgütüne lanet okumalıyız. Çünkü ocağımıza ateş düştüğünde çok geç olacaktır. PKK’nın dili, dini, imanı yoktur. Bütün bölge halkını bu gerçeği görmeye davet ediyoruz’’ diye konuştu.

/ BINGÖL

02.10.2007


 

Fransız lider Le Pen: Sarkozy Türkiye'yi AB'ye arka kapıdan almaya çalışıyor

Fransa’daki aşırı sağcı parti Ulusal Cephe’nin lideri Jean-Marie Le Pen, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye’yi Avrupa Birliğine (AB) “arka kapıdan almaya” çalıştığını savundu.

Bulgaristan’da 28 Ekimde yapılacak yerel seçimlerde aşırı sağcı ATAKA partisine destek vermek üzere Sofya’ya gelen Le Pen, partinin seçim kampanyasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin kültürel ve coğrafi açından Avrupa ülkesi olmadığını öne sürdü.

“Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesi söz konusu dahi olamaz” diye konuşan Le Pen, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı açıklamalarda bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi “yalancı” olmakla suçladı. Le Pen, Sarkozy’nin cumhurbaşkanı seçilmeden önce kendisini Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olarak tanıttığını, ancak seçimi kazandıktan sonra görüşlerini değiştirdiğini öne sürdü. Le Pen, “Sarkozy Türkiye’yi Avrupa Birliğine arka kapıdan almaya çalışıyor. Ama biz buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

ATAKA lideri Volen Siderov da, konuşmasında Le Pen’e “Üstadım” diye hitap ederek, “Fransız milliyetçileri ve Bulgar milliyetçileri aynı görüşleri paylaşmaktadır. Türkiye’nin Avrupa Birliğinde yeri yoktur” dedi.

Bulgaristan’da 28 Ekimde yapılacak yerel seçimlerde ATAKA’nın tek rakibinin, üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS) olduğunu söyleyen Siderov, “Bu etnik partinin Bulgaristan siyasetinden gitmesi için elimizden geleni yapmalıyız” diye konuştu.

/ SOFYA

02.10.2007


 

AB Türkiye’yi konuşacak

Türkiye-AB arasında uzun bir süredir yavaşlayan üyelik sürecinin hızlanması için konferanslar düzenleniyor. Sivil toplum kuruluşlarının ön ayak olduğu konferanslarda Türkiye konuşulacak, üyelik sürecinde yaşanan tıkanıklıklar ele alınacak.

İlk konferans yarın Brüksel’de yapılacak. Roma merkezli Istituto Affari Internazionali (IAI) ve Türkiye Ekonomi Politika Araştırma Vakfı TEPAV ile Avrupa Parlamentosu Enformasyon Ofisi’nin işbirliği ile hazırlanan konferansın ana başlığı “Türkiye’yi Konuşmak.”

Konferans’ta IAI-TEPAV tarafından Eylül 2007’de hazırlanan “Koşulluluk, Etki, Önyargı” konulu raporun sunumu da yapılacak.

İkinci konferans ise 5-6 Ekim tarihlerinde İstanbul’da yapılacak. AB-Türkiye ilişkilerini konu alan Boğaziçi Konferansı’nın konusu “AB ve Türkiye Birbirinden Uzaklaşıyor mu?” olacak.

British Council, Centre for European Reform (CER) ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) tarafından ortaklaşa düzenlenen konferans İstanbul’da yapılacak.

Konferansın ilk günü İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Genişlemeden sorumlu Komisyon Üyesi Olli Rehn ve Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in konuşmaları ile açılacak.

6 Ekim’de gerçekleşecek ana seminerde ise AB-Türkiye ilişkilerinin en önemli ve tartışmalı yönleri ele alınacak. Konferansta şu başlıklar tartışılacak:

* Türkiye ve AB’nin Avrupa için ortak bir vizyonu var mı?

*AB, Türkiye ve Ortadoğu

* Ekonomik bütünleşme ve enerji

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Boğaziçi Konferansı’nda önümüzdeki on yılda AB-Türkiye ilişkileri geliştikçe ortaya çıkması beklenen bazı sorunların ele alınabilmesi için imkan oluşturması bekleniyor.

Kemal BENEK / ANKARA

02.10.2007


 

AİHM'deki yargıç seçimi ertelendi

Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) temsil edecek yargıç için yarın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) genel kurulunda yapılması öngörülen seçim, ertelendi.

Seçimin ertelenmesine gerekçe olarak, AKPM Başkanlık Divanının Türkiye’nin önerdiği üç kişilik listeyi geri göndermesi gösteriliyor.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 22. maddesi gereğince sözleşmeye imza atan 20 ülke, üç kişilik birer aday listesi sunuyor ve AKPM bu üç adaydan birini seçiyor. Türkiye de 3 kişilik aday listesini 22 Martta Avrupa Konseyine sunmuştu.

AKPM Başkanlık Divanının önerilen Türk adaylar arasında ‘’çok fazla seviye farkı’’ bulunduğu gerekçesiyle listeyi iade ettiği öğrenildi. AİHM’de son 9 yıldır Rıza Türmen yargıç olarak Türkiye’yi temsil ediyordu. Türkiye’nin Rıza Türmen’den boşalacak göreve aday gösterdiği Prof. Dr. Ruşen Ergeç Brüksel Üniversitesinde, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Hacettepe Üniversitesinde ve Prof. Dr. Arzu Oğuz Ankara Üniversitesinde görev yapıyor.

/ STRASBOURG

02.10.2007


 

Gül’ün Strasbourg gündemi yoğun

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Rene Van der Linden’in davetlisi olarak bugün Strasbourg’a gidiyor. Gül’ü Strasbourg’da yoğun bir gündem bekliyor.

AKPM üyesi olduğu dönemdeki başarılı çalışmalarından dolayı ‘’Pro Merito’’ madalyası ve AKPM sürekli ‘’Onursal Üyesi’’ unvanına sahip olan Cumhurbaşkanı Gül, AKPM’ye hitap eden ilk Türk Cumhurbaşkanı olacak.

Avrupa Konseyi’nin kurucu üyelerinden Türkiye’nin, Konsey ile ilişkilerine ve Konseyin Avrupa mimarisinde gereken yeri almasına önem verdiği belirtilen açıklamada, ‘’Avrupa Konseyi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü başta olmak üzere, savunma konuları dışındaki her alanda Avrupa’nın en geniş coğrafyasını kapsamaktadır’’ denildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, 1992 yılında AKPM üyesi olduğu ve yaklaşık 9 yıla yakın bir süre AKPM çalışmalarına etkin şekilde katkı sağladığı ifade edildi. AKPM sonbahar genel kurul toplantılarının başlaması dolayısıyla basın toplantısı düzenleyen van der Linden, Cumhurbaşkanı Gül’ü Strasbourg’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyacaklarını söyledi.

Linden, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Türkiye’de bir önceki hükümetin reform ve AB ile yakınlaşma sürecinde önemli rol oynadığını” söyledi.

/ ANKARA

02.10.2007


 

Komisyonun gözü ihlâllerin üzerinde olacak

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, insan hakları ihlalleri nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, bu ihlallerin üzerine gideceklerini, TBMM adına gerekli incelemeleri yapacaklarını söyledi.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, 23. Dönemin ilk toplantısını yaptı. Toplantı açılışında konuşan Üskül, komisyonun, insan hakları alanında ortaya çıkan gelişmeleri izlemek, insan hakları alanında uluslararası sözleşmelerle iç hukuk arasındaki uyumu sağlamaya katkıda bulunmak gibi görevleri olduğunu belirtti.

Toplantıda, komisyonun nasıl çalışacağına ilişkin ‘’yol haritasını’’ çizeceklerini belirten Üskül, çalışmaları sırasında alt komisyonlar da oluşturacaklarını kaydetti.

Zafer Üskül, ‘’Sadece Türkiye’de değil, başka ülkelerdeki insan haklarına ilişkin ihlal iddialarını inceleme göreviyle de kendimizi yükümlü sayacağız’’ dedi. Almanya’da etnik ayrımcılık içeren göç yasasının kabul edildiğini hatırlatan Üskül, bu konuda da kendilerini görevli sayarak, yerinde inceleme yapmak üzere Almanya’ya gidebileceklerini ifade etti.

Üskül, şunları söyledi: ‘’İnsan hakları ihlalleri sadece devletten gelmiyor. Devletin dışında da ülkemizde insan haklarının ihlal edildiğini biliyoruz. Geçtiğimiz gün Güneydoğu Anadolu’da 12 yurttaşımız saldırıya uğradı ve öldürüldü. Bu, en temel hak olan yaşama hakkının ihlali ve ortadan kaldırılmasıdır. Terör örgütü PKK’yı bu nedenle kınıyorum, bu tür saldırılardan vazgeçmesini ve silahı bırakmasını talep ediyorum. İnsan hakları ihlalleri nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, komisyonumuz bu ihlallerin üzerine gidecektir, TBMM adına gerekli incelemeleri yapacaktır.’’

Üskül, bir gazetecinin, ‘’Hrant Dink cinayetinin ucu başka yerlere gitmeye başladı’’ diyerek, cinayete ilişkin bir çalışma yapıp yapmayacaklarını sorması üzerine, ‘’Komisyonumuzda görüşeceğiz elbette. Bir karar vereceğiz’’ dedi.

‘’Güneydoğu’ya gitmeyi düşünüyor musunuz?’’ sorusu üzerine Üskül, komisyon başkanı olarak kararları sadece kendisinin vermeyeceğini, başkanlık divanında alınan kararların uygulanacağını ifade etti. Üskül, Anayasa değişikliği konusundaki çalışmalara ilişkin soruları ise cevaplamadı.

/ ANKARA

02.10.2007


 

İsmailağa dâvâsında 1 hapis, 1 beraat

Fatih’teki İsmailağa Camisi’nde emekli imam Bayram Ali Öztürk’ün katil zanlısı Mustafa Erdal’ın öldürülmesine ilişkin yargılanan 2 sanıktan biri 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu yargılanan sanık İrfan Can’a ‘’tahrik altında adam öldürmek’’ suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti, sanıklardan Ali Akhan’ın ise beraatını kararlaştırdı.

/ İSTANBUL

02.10.2007


 

Akyıldız: Terör, ürettiği korkuda boğulacak

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, ‘’terörün en büyük korkusunun, meydana getirmeye çalıştığı korkunun bir işe yaramadığını görmek’’ olduğunu belirtti.

Akyıldız, yaptığı yazılı açıklamada Şırnak’ta terör örgütü tarafından gerçekleştirilen saldırıda 12 kişinin şehit edilmesini şiddet ve nefretle kınadığını bildirdi. Teröre karşı alınması gereken en önemli tedbirin terör örgütü başının ezilmesi olduğunu savunan Akyıldız, bu konuda hükümeti kararlı ve tutarlı olmaya davet ettiklerini ifade etti. Akyıldız, “Türkiye Kamu-Sen olarak bir kez daha bu mübarek günlerde şehit olan vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyoruz.’’

/ ANKARA

02.10.2007


 

Çağlayan'a, “Helâl sertifikası” sorusu

MHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’a, TSE’nin ‘’Helâl sertifikası’’ ile ilgili çalışması olup olmadığını sordu.

Serdaroğlu, TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, İslami usullere uyularak üretilmiş gıdaların tescili için kullanılan ‘’Helâl sertifikası’’nın 2004 yılından beri bazı Müslüman ve Avrupa ülkelerince verildiğini belirterek, Türkiye’de ise bu sertifikayı hangi kurum veya kuruluşun vereceğinin tartışıldığını ifade etti.

Türkiye’de, Müslüman ülkelere ihracat yapan firmaların zor durumda kaldığını, Avrupa ülkelerinden hatta Avustralya’dan sertifika almaya çalıştıklarını kaydeden Mehmet Serdaroğlu, TSE’nin ‘’Helâl sertifikası’’ ile ilgili çalışması olup olmadığının açıklanmasını istedi.İhracatçıların istediği şekilde ‘’Helâl sertifikası’’nın Diyanet İşleri Başkanlığı’nca verilmesi yönünde bir çalışma olup lmadığını öğrenmek isteyen MHP’li Serdaroğlu, Bakan Çağlayan’a, “Ülkemizde Helâl sertifikasının ne zaman verilmeye başlanacağıyla ilgili bir takvim verebilir misiniz?’’ sorusunu yöneltti.

/ ANKARA

02.10.2007


 

Bardakoğlu: Cami sosyalleşme mekânıdır

Camilerin sadece namaz vakitlerinde insanları toplama yeri değil, sosyalleşme mekânı olduğunu ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, medyadaki din tartışmalarının da ciddiyetli olmasını istedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her yıl 1–7 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen Camiler ve Din Görevlileri Haftası açılış merasimi, Kocatepe Camii Konferans Salonu’nda yapıldı.

Semih Akyüz’ün Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, öncelikle camilerin önemine dikkat çekti. “Camilerimiz sadece namaz vakitlerinde insanları toplama yeri değildir. Sosyalleşme vazifemizi yerine getirdiğimiz, coğrafyamızı vatan kılan, dindarlığımızı, dinimizin güzelliklerini yansıtan mekânlardır” diyen Bardakoğlu, din görevlilerinin de camilerin ayrılmaz parçaları olduğunu söyledi.

Din görevlileri olmadan camilerin mânâsının tamamlanmamadığını ifade eden Bardakoğlu, “Din görevlisi deyince akla; müjdeleyen, ayrım yapmayan, doğru İslam’ı bilen ve insanlara anlatan, zorlaştırmayan kolaylaştıran insanlar gelmektedir. Din görevlilerinin maddi, manevi ve fiziki nüfuzu yoktur. Din görevlilerinin değişmez üç temel özelliği; hizmet aşkı, sağlıklı bilgiyle bütünleşmesi ve yüreğindeki insan sevgisidir” şeklinde konuştu.

Medyada görülen din ve din görevlileri hakkındaki olumsuz tartışma ve eleştirilere de değinen Bardakoğlu, “Özellikle mübarek Ramazan ayında, din hakkındaki tartışmaların belli bir ciddiyetle olmasını istiyoruz. Medyada çıkan ve magazin ve siyaset altında istimal edilen dini nitelikli yayın ve söylemleri yanlış buluyoruz. Din, diyanet ve din görevlilerini konu alan tartışmaların ahlaki olmasını istiyor, üretilen haberlerin asılsız çıkmasına üzülüyoruz” dedi. Bardakoğlu, medyayı, din görevlilerinin eksik ve kusurlarının tamirinde yardımcı görmek istediklerini vurguladı.

Programın sonunda, din görevlileri arasında Türkiye çapında yapılan Hafızlık, Ezanı Güzel Okuma, Kurâ’n-ı Kerim’i Güzel Okuma, Makale ve Hutbe Yazma yarışmalarında dereceye girenlere ödülleri verildi.

Cemil YÜZER / ANKARA

02.10.2007


 

Manavgat’ta Kur’ân coşkusu

Dünyaca ünlü Kur’ân hafızları, turizm beldesi Manavgat’ta halka unutulmaz bir gece yaşattı.

Anadolu Gençlik Dergisi Manavgat Temsilciliği’nin Manavgat Stadyumu’nda tertiplediği ‘Kur’ân Ziyafeti’ programına Manavgatlılar yoğun ilgi gösterdi.

Dünya ünlü hafızlar Kur’ân ziyafeti sunmadan önce Manavgat Hazreti Şems ve Mevlânâ Celaleddin-i Rumi Kültür,Tanıtma ve Yaşatma Derneği semazenleri, bu sefer Mevlana’nın doğumunun 800’ncü yıl dönümü için döndü. Sema gösterisinin ardından sema grubundaki hafızlar Mevlânâ Celaleddin-i Rumi ve Mevlevi üstadı Abdullah Gürbüz’ün ruhuna Fatiha okudu. Sema gösterisinin ardından 2002 yılı Güney Afrika dünya birincisi Abdurrahman Sadien, 2006 Türkiye birincisi Sefa Taşkesenlioğlu, 2004 yılı Endonezya dünya birincisi Fakhruddin Serumpate ve 2005 yılı Afganistan dünya birincisi Kabir Muhammed Başir Manavgat Stadyumumda turizm beldesi halkına Kur’ân ziyafeti sundu.

/ ANTALYA

02.10.2007


 

Kızılay’ın gıda yardımında izdiham

Kızılay’ın Mersin Şubesi’nde, Ramazan sebebiyle gerçekleştirilen gıda yardımından yararlanmak isteyen vatandaşlar uzun kuyruklar oluştururken, zaman zaman gerginlik yaşandı.

Kızılay Şubesi önünde yardım yapılacağını öğrenen vatandaşlar, sabahın erken saatlerinde sıraya girdiler. Sıradakiler arasında, sonradan gelerek araya girmek isteyenler olduğu gerekçesiyle zaman zaman gerginlik yaşanırken, vatandaşlar polisler tarafından sakinleştirilerek, muhtemel istenmeyen durumlar önlendi. Sıranın oluşmasını sağlayan yetkililer, vatandaşların düzenli bir biçimde yardımdan yararlanmasını sağlamaya özen gösterdiler.

/ MERSİN

02.10.2007


 

Sahte ilâçla mücadele edilecek

Araştırmacı İlâç Firmaları Derneği, Sağlık Bakanlığı’nın sahte ilâçlarla mücadele çalışmasına destek vermek üzere bir komite oluşturdu. Komitenin, sahtecilikle mücadelede uygun teknolojilerin seçimi konusunda uzmanlık paylaşımında bulunacağı bildirildi.

Sahte ilaçların insan sağlığını tehdit ettiğine dikkat çeken AİFD Genel Sekreter Yardımcısı Nurgün Örgen, “Sahte ilaçlar meselesini tamamen gündemden çıkarmak, uzun soluklu ve geniş kapsamlı bir stratejiyi gerektiriyor. Bu stratejinin, daha güçlü teknolojilerin kullanılması, tedarik zincirinin daha sıkı denetlenmesi ve cezaların caydırıcılığını artırmak ve toplumu doğru bilinçlendirmek gibi pek çok boyutu bulunuyor” dedi.

İlgili kurumlarla önümüzdeki aylarda işbirliği yapacaklarını belirten Örgen, “Sahtecilik dünya genelinde var olan bir sorun. Biz sağlığa yönelik bu tehdidi ve ülkemizde kısıtlı kamu mali kaynaklarının yanlış harcanmasını durdurmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE

SAHTE İLÂÇ ORANI YÜZDE 50

Sahte ilaçlar tüm dünyada ciddî bir sorun oluşturuyor. Komşu Avrupa ülkelerindeki sahte ilâçların meşrû tedarik zincirine girme oranı giderek artıyor. Tahminlere göre, 2005 yılında Avrupa sınırlarında 500.000’den fazla ilaç yakalandı. Bu oran 2004 yılındaki oranın iki misline ulaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, halen Avrupa’daki ilaçların yüzde 1’i sahte. Dünya Sağlık Örgütü küresel çapta bu oranın yaklaşık yüzde 8 olduğunu ve bunun bazı az gelişmiş ülkelerde yüzde 50’yi aştığını tahmin ediyor.

/ İSTANBUL

02.10.2007


 

Bir ocak daha trafikte söndü

Kemerburgaz yolu üzerinde meydana gelen trafik kazasında, kamyonun altına giren otomobildeki yedi aylık hamile anne, baba ve iki kızları vefat etti.

Kemerburgaz Yolu Göktürk Köyü yakınında önceki gece meydana gelen kazada, Ali Ay (30) kendisine doğru ters yönden gelen iki araca çarpmamak için, 34 FA 835 plakalı otomobilinin direksiyonunu kırarak karşı yönden gelen kamyonla çarpıştı. Kamyonun sürüklediği otomobil, kamyonla refüj arasına sıkıştı. Kazada, aracın şoförü Ali Ay, yedi aylık hamile eşi Saliha Ay (28) ile kızları Büşra (10) ve Beyza Ay(5) araç içinde sıkışarak can verdi.

/ İSTANBUL

02.10.2007


 

Araba vapurları gece seferinde

Geyikli-Bozcaada deniz ulaşımı hattında Ramazan Bayramı sebebiyle gece ek sefer düzenleneceği bildirildi.

Çanakkale Boğazı ile Adalar arasında deniz ulaşımını sağlayan GESTAŞ AŞ’nin Genel Müdürü Hasan Yürükçü, bayramda İstanbul ve diğer kentlerden gelip, tatillerini Bozcaada’daki otellerde geçirmek isteyen tatilcilerin mağdur olmaması için arife günü gece Bozcaada’dan saat 23.00’te, Geyikli’den ise saat 24.00’te olmak üzere 2 ek sefer yapılacağını söyledi. Yürükçü, Gökçeada-Kabatepe arasındaki hatta şu an için ek sefer düşünülmediğini, adadaki otel yöneticilerinin talebine göre, bu hatta da ek sefer düzenlenebileceğini kaydetti.

/ ÇANAKKALE

02.10.2007


 

Sabancıların yalısına gemi çarptı

İstanbul Boğazı’ndan transit geçiş yaparken makinesi arızalanan St. Vincent bandıralı kuru yük gemisi, Sabancı ailesine ait yalının iskelesine çarparak zarar verdi.

95 metre uzunluğundaki Lara adlı kuru yük gemisi, makine arızası sebebiyle sürüklenerek Kandilli Vaniköy Caddesi’ndeki Sabancı ailesinden Kaya ve Yalçın Sabancı’ya ait yalının iskelesine çarptı. Yalının iskelesinde hasar oluşturan gemi, daha sonra Büyükdere açıklarında demir atarak durdu.

/ İSTANBUL

02.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri